'BU OLAY KÝMÝN ÝÞÝNE YARIYOR'
24 Ekim 2024 20:34 / 295 kez okundu!
Son birkaç gündür Abdullah Öcalan'ýn Dem Parti meclis grubuna gelip PKK'nýn silah býrakmasý ve kendisini laðvetmesi yönünde bir açýklama yapmasý yönündeki Devlet yaklaþýmý gündeme geldi...
Muhtemelen Abdullah Öcalan tarafýndan da bu görüþ benimsenerek önümüzdeki günlerde mecliste' DEM Parti grubunda Öcalan'ýn bu konuda bir açýklama yapmasý muhtemeldi...
2013'te PKK'nýn bitmesine yönelik önemli bir adým atýlmýþtý bu adýmýn ertesi günü PKK'nýn silah býrakma sürecinin akamete uðramasý için PKK'nýn kurucu kadrosuna Paris'te malum istihbarat örgütleri tarafýndan suikast yapýldý...
Þimdi gelelim bu sorunun esas nedenine!
*****
"BU OLAY KÝMÝN ÝÞÝNE YARIYOR"
Son birkaç gündür Abdullah Öcalan'ýn Dem Parti meclis grubuna gelip PKK'nýn silah býrakmasý ve kendisini laðvetmesi yönünde bir açýklama yapmasý yönündeki Devlet yaklaþýmý gündeme geldi...
Muhtemelen Abdullah Öcalan tarafýndan da bu görüþ benimsenerek önümüzdeki günlerde mecliste' DEM Parti grubunda Öcalan'ýn bu konuda bir açýklama yapmasý muhtemeldi...
2013'te PKK'nýn bitmesine yönelik önemli bir adým atýlmýþtý bu adýmýn ertesi günü PKK'nýn silah býrakma sürecinin akamete uðramasý için PKK'nýn kurucu kadrosuna Paris'te malum istihbarat örgütleri tarafýndan suikast yapýldý...
Þimdi gelelim bu sorunun esas nedenine!
ABD ve Ýsrail bölgede en çok zorlanacaðý 'büyük' Ýsrail'in Türkiye ayaðýnýn kurulmasý için 40 yýldýr vekil örgütü PKK'ya Türkiye'yi zayýflatmasý için trilyonlarca dolar kaynak saðladý...
Demem o ki Ankara'da Tusaþ'a yapýlan dünkü saldýrý CÝA ve Mossad iþbirliði ile yine vekil örgütünün militanlarýna yaptýrýlan bir mesaj idi...
Yani kýsaca ABD ve Ýsrail bu Örgütü biz kurduk böyle kolay silah býraktýrtmayýz kontrol bizde demek istiyor...
08 Ekim 2023’te yazmýþtým...
24 Mart 1949 günü Bakanlar Kurulu alelacele toplanýp ÝSRAÝL DEVLETÝNÝN ‘DERHAL’ TANINMASINI KARARLAÞTIRIYORDU. Karar metninde neden ‘derhal’ kelimesinin kullanýldýðýný bilenler biliyordu. Belgesi Devlet Arþivleri’nde bulunan kýsacýk karar metni aynen þöyleydi:
“Ýsrail devletinin derhal tanýnmasý; Dýþiþleri Bakanlýðýnýn 24/3/1949 tarihli ve 35970/115 sayýlý yazýsý üzerine, Bakanlar Kurulunun 24/3/1949 tarihli toplantýsýnda kararlaþtýrýlmýþtýr.”
Altýnda Cumhurbaþkaný Ýnönü ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzalarý bulunan metin ertesi gün gazetelerde neþredilmiþ, böylece Türkiye’nin bir süredir gel-gitler yaþadýðý Ýsrail politikasý netleþmiþtir. (Ýsrail devleti 10 ay önce ilan edilmiþti.)
Dýþiþleri Bakanlýðý’nýn istek yazýsý ile kararýn Bakanlar Kurulu’ndan çýkmasý ayný gün jet hýzýyla gerçekleþmiþti. Ne gariptir ki, tam da Bakanlar Kurulu kararýnýn imzalandýðý gün Ýsrail’e karþý mücadele etmekte olan Araplara, bu arada Mýsýrlý ve Filistinlilere silah sattýðý için Haliç’teki silah ve cephane fabrikasýyla beraber kendisi de havaya uçurulan iþ adamý Nuri Killigil’in 27 iþçisinin parçalanmýþ veya kömürleþmiþ cesetlerinden ibaret cenazeleri Edirnekapý Þehitliði’nin bir köþesine sessiz sedasýz defnedilmekteydi...
Cenaze törenine hiçbir resmi görevli katýlmadý. Hiçbir resmi açýklama veya taziyede bulunulmadý. Ýstanbul’un göbeðinde koca bir fabrikanýn havaya uçurulmasýyla sonuçlanan bu vahim olay þehit itfaiye erleri haricinde devlet katýnda görmezden gelindi. Hastanelerde yatmakta olan iþçileri bile ziyaret etme lütfunda bulunmadýlar. Periþan vaziyetteki iþçi aileleriyle Milli Savunma Bakaný dahil ilgilenen çýkmadý.Hatta DP lideri Celal Bayar da taziye mesajý yayýnlamadý...
Bu ne korkuydu böyle?
Ýþin esasý þuydu: Karar sonrasýnda gemilerle Amerikan silahlarý ve bombalarý yýðýldý limanlarýmýza ve savunma sanayiinde dýþa baðýmlýlýk hikâyemiz son yýllardaki yerli hamlelere kadar devam etti...
Nuri Killigil önce Zeytinburnu’nda kurduðu ama ortaðýndan ayrýldýktan sonra Haliç kýyýsýndaki Sütlüce’ye taþýdýðý silah fabrikasýnda BM’nin yasaðýna raðmen gizlice silah, mühimmat ve bomba imal edip yurt içine ve dýþýna satýyordu (müþterileri arasýnda TSK da vardý). Ýsrail devletinin kurulmadan önce iþgal ettiði bölgelerde Nuri Paþa Filistinlileri desteklemiþti, kurulduktan sonra da Filistinli, Mýsýrlý ve diðer Arap vatanseverlerine ülkelerini iþgalden kurtarmalarý, týpký vaktiyle Azerbaycanlý kardeþlerimize yaptýðý gibi, hürriyetlerine kavuþabilmeleri için silah satarak desteklemeye devam edecekti...
TC hükümeti ise kurulmasýnýn üzerinden 10 ay geçmesine raðmen Ýsrail devletini tanýyýp tanýmamakta tereddütlüydü. 2. Dünya Savaþý’nýn büyük bir kýsmý boyunca Almanya ile yakýn temasta bulunmuþ, Büyükelçi Von Papen’le sýk sýk görüþmüþ, Nazi subaylarýnca fabrikasý açýk veya gizliden ziyaret edilmiþ bulunan Nuri Killigil silah, mühimmat ve bomba üretmeye ve talep eden Arap ülkelerine satmaya devam ediyordu. Ýþte bu sýradaydý ki fabrikasýyla birlikte havaya uçuruldu...
Takvimler 2 Mart 1949’u gösteriyordu...
Bir kere daha “herkesin bildiði bir sýr” karþýsýndaydýk. Ýstanbul’un göbeðindeki bu kanlý operasyonu kimin yaptýrdýðýný, arkasýnda hangi örtük gücün bulunduðunu herkes biliyor ama bir türlü telaffuz edemiyordu. “Ýþ kazasý” denilip geçiliyordu ama Ýsrail/Filistin savaþý arasýndaki zamanlama ve bulunabilen cenazelerin kaldýrýldýðý gün TC’nin Ýsrail devletini ‘derhal’ tanýma kararýný almýþ olmasý Sütlüce’deki infilakla verilen mesajýn alýndýðýný gösteriyordu...
Tutanaklar neden hâlâ gizli?
Mecliste 23 Mart 1949 günü yapýlan kapalý oturumun tutanaklarýnýn aradan geçen 74 yýla raðmen açýlmadýðýný biliyor musunuz? O gün Sütlüce’deki patlama gündeme gelmiþti çünkü...
Kalýn bir sýr perdesi örtmüþ durumda netameli olayýn üzerini. Nuri Killigil hakkýnda deðerli bir kitap neþretmiþ bulunan Atilla Oral’ýn dediði gibi “Milli Savunma Sanayii’nde özel sektörün Nuri Paþa’nýn fabrikasýndaki infilakýn ardýndan nasýl bir anda ortadan kaldýrýldýðý” gibi kafa karýþtýran sorular dün olduðu gibi bugün de cevapsýz. Sorunun düðümü ise þurada:
“Hükümet ve muhalefet Türkiye’nin istikbalini ABD’nin Ýsrail siyasetini izlemekte görüyordu. Hükümet ve muhalefete göre Nuri Paþa bu istikbali baltalýyor ve bunu da þahsî menfaat elde etmek için yapýyordu. Oysa gerçek hiç de böyle deðildi. Nuri Paþa bir ideal uðruna bu iþin içindeydi. Hükümet üyesi bakanlar ve bazý TBMM üyeleri de bu gerçeði bal gibi biliyordu. Ýnfilak ayný zamanda hükümete de bir mesajdý.”
BM Güvenlik Konseyi, Arap ülkelerine silah ambargosu koymuþ ve silah satýmýný yasaklamýþtý. Buna raðmen Þakir Zümre ile Killigil’in fabrikalarý Arap ülkelerinden gelen sipariþlere yetiþemiyordu. Hatta Þakir Zümre, Suriye’de cephane üretimi yapan bir atölye kurduktan sonra onu olduðu gibi Suriye ordusuna devretmiþti. Bunlar tehlikeli oyunlardý.
Sütlüce’deki fabrikada üretilen silah ve cephanenin bir kýsmýnýn Ýsrail’e karþý kullanýldýðýný elbette Ýsrail istihbaratý biliyordu. Atilla Oral’ýn deyiþiyle “Nuri Killigil tüm faaliyetleri ile Ýsrail’in aleyhindeydi. Türkiye hükümetleri Killigil’in bütün bu faaliyetlerine bilerek göz yumuyordu. Bakanlýklarda ve üst düzey askeri makamlarda Nuri Paþa’yý kollayan ve onun faaliyetlerine izin veren çok sayýda bürokrat ve asker vardý.”
Siyonist sabotaj
Hükümet Arap ülkeleriyle kötü olmak istemediði için Ýsrail hususunda net bir tavýr takýnamýyordu. Ýþte Sütlüce’deki silah fabrikasýnda meydana gelen patlama, Türkiye’ye hangi safta durmasý gerektiðini hatýrlatmýþtý. O zamana kadar Ýngiliz (Avrupa) taraftarý dengeli bir politika tutturmaya çalýþan hükümet, Siyonist sabotajla ABD ve destekleyip kurdurduðu Ýsrail’in yanýnda olmasý ve Araplarla alakasýný kesmesi hususunda korkutucu sertlikte bir uyarý almýþtý. Nitekim patlamadan sonra Türkiye, silah ihtiyacýný ABD’den temine yönelecek ama bunlarý ancak onlarýn istediði þartlarla ve tayin ettiði yerlerde kullanabilecekti...
Silah ve mühimmat ihtiyacýmýzýn ABD’ye havale edilmesi ile yerli silah imalatýnýn durdurulmasý arasýndaki bað o kadar kuvvetli kurulmuþtu ki, o baðý ancak þimdilerde kýrabiliyoruz. Bilelim ki Türkiye bu noktaya gelebilmek için ne þehitler, ne gaziler verdi...
Nuri Paþa bir zamanlar nasýl Azerbaycan’da Ýngiliz oyunlarýna çomak sokmuþsa Filistin ve Arap topraklarýnda oynanan oyunlara ‘mekânýn eski sahibi’ sýfatýyla müdahil olmaya kalktýðý için cezalandýrýlmýþtý. Sabotaj karþýsýnda devletin dili tutulurken olan þey, Osmanlý’nýn geri gelme ihtimalinin dehþetiyle iç ve dýþ güçlerin elbirliði etmesiydi...
Bugünkü özgüvenin hangi þehit kahramanlarýn omuzlarý üzerinde gerçekleþtiðini hiç ama hiç unutma ey halkým.
Þinasi ÞANLI
24.10.2024