Ne yapmalý?

07 Mart 2013 11:58 / 1702 kez okundu!

 


Her zaman þu soruyu sormuþum kendime; yaþadýklarým, acýlarým hüzünlerim tanrýsal kader mi, yoksa birileri tarafýndan dayatýlan kader mi? Yanýtýný arayadurayým, Ýster tanrýsal ister birileri tarafýndan dayatýlan kader hiç fark etmez; önemli olan mutsuzluklarýmdan acýlarýmdan kurtulabilmenin yolunu bulabilmektir. Rahat yaþayabilmek toplumun içinde onurlu þerefli ve haysiyetimle dimdik ayakta kalabilmektir. Kýsacasý mutlu yaþayabilmektir. O zaman:Ne yapmalý?

Ne yapmalý da etliye sütlüye karýþmadan dertlerin ve sorunlarýn kýyýsýndan sýyrýlýp suya sabuna dokunmadan yaþamasýný becermeli. Tanýklýk ettiðimiz acýlarýn karþýsýnda metanetimizi koruyarak; ruhumuzu tahriþ etmeden her þeyi bir eðlence arenasýnda izlemeyi becerebilmeli. Kör döðüþün arasýnda çizik almadan kývýrýp, sýyrýlmalý. Gözlerimizi kapatmalý, kulaklarýmýzý týkamalý. Duygularýmýzý köreltmeli vicdanýmýzý tuvalete atýp sifonu çekebilmeli. Gamsýz ve duyarsýz olabilmeli. "Bana ne" diyebilmeli. Yani;

Soðuk bir kýþ günü sokaðýn dönüþünde önümüze çýkan simitçi çocuðun soðuktan titreyiþini, çöp bidonlarýnda nafaka arayan yaþlý adamýn üzerindeki yamalý giysileri, parkta yatan cinsiyeti belirsiz kimsesizleri, emekli olma savaþýný vermeye devam eden 65 yaþýndaki kadýnýn düþe kalka iþe yetiþme çabasýný görmeden yolumuza devam edebilmeli. Suyunu içtiðimiz pet þiþesini geliþigüzel asfaltýn herhangi bir yerine fýrlatýp atabilecek kadar utanmaz olabilmeli. Yani;

Her ay açlýk sýnýrý rakamlarý açýklanarak aile reisliði onurumuz kýrýlýrken çocuklarýmýzýn yüzüne utanmadan bakabilmeli. Kömür yardýmý, okul yardýmý almak için muhtarýn önünde mazeretini anlatýrken sýkýlmadan durabilmeli. Kredi kartý borcu nedeniyle evin buzdolabý icra karþýlýðý götürülürken sokakta baþý dik yürümeye devam edebilmeli. Ve kendini avutarak “elle gelen düðün bayramdýr“ atasözünü içimize sindirebilmeli.

TV haberlerinde; çocuðunun üzerine yaðdýrýlan kurþunlarý avuçlarýyla yakalamaya çalýþan adamýn çaresizliðini, bombalanan pazaryerinde kocasýnýn vücudunun parçalarýný arayan kadýnýn feryadýný, cehennem zebanilerinin orta doðudaki zulmü karþýsýnda dilsiz þeytan gibi susmayý ve saðýr olmayý kabullenmeli. Yani kýsacasý,

Yüreksiz, yarasýz ve beyinsiz insan olmayý becerebilmeli. Yani kýsacasý ÝNSAN olmamayý becerebilmeli.

Eðer insan olamamayý beceremiyorsak o zaman insan olmak için ne yapmalý?

Eðer insan olma iddiasýný taþýyorsak bizi mutsuz eden, yaþamlarýmýza zehir katan cehennem zebanilerinin dayattýklarý kaderi bozmalý.

Aklýmýzý çer çöplerden arýndýrýp donatacaðýmýz haysiyetli fikirlerle direnmesini öðrenmeliyiz. Hepberaber yürümeli, ayný sloganlarla tek yürek halinde haykýrarak, dayatýlan kaderin üstüne çizik çekmeliyiz. Zor gibi görünür ama aslýnda kolay. Yeter ki örgütlenmek için ortak noktamýzý doðru belirleyelim. Yeter ki aklýmýzýn içine doldurduklarý çer çöpleri temizleyip atalým. Bilek gücünün akla geçiþ yaptýðý bu zamanda gücümüzü doðru iþlerde kullanalým.

Bireyin önce bir toplumsal birleþme noktasýnýn oluþmasý gerekmektedir. Bugün bu konuda en büyük yanýlgýmýz toplumsal birleþme noktamýzýn doðru belirlenememiþ olmasýdýr. Odaklanýp ve oyalandýðýmýz düþüncelerin çaðýmýzýn çok gerisinde kaldýðý bir gerçekliktir. Irkçýlýk, ayrýmcýlýk ve bireyler arasý düþmanlýk yapýlarak bir yere varýlamayacaðýna inanmak gerekir.

Bunca kargaþanýn temelinde bir türlü farkýna varamadýðýmýz iki neden gizlidir. Her birimiz çýktýðýmýz yerin kutsallýðý iddiasýyla didiþmekteyiz. Ýnsanlýk kavramýnýn yüceliðini ve erdemlerini kiþilerin çýktýðý deliðin kutsallýðýna baðlý olduðunu iddia etmek deliliktir. Çünkü ayný delikten namuslu da çýkar, namussuz da çýkar ve ayný delikten serseri de çýkar, akýllý da çýkar. Hýrsýz da çýkar, it-uðursuz da çýkar. Karadýr ya da beyazdýr, ne fark eder.

Ýnsanlýðýn ortak paydasýný salt din, mezhep ve tarikatlarda aramak ayný oranda deliliktir. Çünkü her birey ancak þüphesiz kendi inancýyla mutlu olabiliyor. Alevidir ya da Sünnidir ne fark eder. O zaman bu iki unsurun bireylerin ortak aidiyeti ve buluþma noktasý olarak belirlenmesi yarar getirmez. Aidiyetlerimizi çýktýðýmýz deliklerde, inandýðýmýz mezhep ve dinlerde aradýðýmýz sürece zebanilerin zulmünden kurtulmamýz olanaksýzdýr. Ortadoðu’da eksilmeyen ateþ ve alevin en önemli nedenini de bu iki unsurda aramak gerekir. Emperyalistler hedef þaþýrtmaktalar. Kapitalistler de gül gibi geçinmekteler.

Toplumsal birleþme gücümüzü ve aidiyetimizi;

Ýnsan haklarýna saygýlý siyasi partilerde,

Doðru sivil toplum örgütlerinde,

Sendikalarda birleþebiliyorsak,

Bilim, sanat ve felsefe alanýnda ilerleyebiliyorsak, hayvan haklarýna, doðayý koruma konusunda saygýlý olabiliyorsak...

Ancak o zaman bu dünyanýn herhangi bir noktasýnda yaþamayý helalinden hak etmiþ olabiliriz.


Þakir KADAN

06.03.2013


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.