Meðer en kolayýný seçmiþiz

27 Þubat 2012 22:50 / 1344 kez okundu!

 


Gençliðimizde devrimci olmanýn en bariz göstergeleri olarak sýrtýmýza bir parka ayaðýmýza birer postal giyip, bir iki de politik slogan attýk mý al sana devrimcilik… Ardýndan da iþçi sýnýfý mý öncü, köylülük mü öncü? Yok, devrimci ordu- gençlik el ele, yok aydýnlar, küçük burjuva ittifaký tartýþmalarý ile ömürlerimizi verdik, canlar gitti, acýlar çekildi...

Sonuç? Niyetim tüm bu süreci tahlil etmek deðil, zaten böyle bir yazý ve makale ile mümkün de deðil, bu derin ideolojik ve politik sorunlarý sorgulamak haddimize de düþmez.

Ben baþka bir þey üzerinde durmak istiyorum. Deðiþim ve dönüþüm. Son beþ on yýldýr. Eski deðimiyle sol, sað, ideolojik ve politik ayýrýmý yapmadan günde en az on-on beþ yerel, ulusal gazete ve haber sitesine bakýyorum. Vaktim olduðunca TV'de politik ve sosyal konularda ki tartýþma ve konuþmalarý takip ediyorum. Hatta "memleketimden insan manzaralarýný" daha somut görmek açýsýndan izdivaç, adli vaka programlarýný izliyorum. Mafya, ýrkçý, þoven dizilerin dýþýnda içinde sevgi, aþk, sosyal, toplumsal konularý iþleyen, geçmiþle þu veya bu þekilde yüzleþilen politik dizi ve filmleri seyrediyorum. Ticaret ve eðitim alanýnýn içinde olarak ekonomiyi takip ediyorum. Yerel etkinliklere, meclis toplantýlarýna katýlýyorum. Sanat, kültür edebiyat alanlarýndaki geliþmeleri deðiþimleri öðrenmeye çalýþýyorum. Bu konularla ilgili ayda en az iki üç kitap okuyorum. Tüm bunlarýn sonucunda toplumdaki deðiþimi ilk etapta hemen pek fark edemiyorsunuz. Ancak bir seçim de veya toplumun tüm kesimlerini sarsan eylemlerde bir þeyler yakalýyorsunuz.

Bir de tüm bunlarýn yanýnda bizim o devrimcilik yaptýðýmýz dönemde derin devletin yaptýklarý açýða çýktýkça, daha da geriye gidip koskoca imparatorluðu batýran Ýttihat ve Terakki önderleri Talat paþalarýnýn, Enver paþalarýnýn ve onlarýn devamý Ýttihatçýlarýn yaptýklarýný okuyup öðrenince insanýn içi ürperiyor. Biz nerelerde imiþiz, toplum nerelerde... Deðiþimi yakalamak ve sürdürmek ne kadar zor imiþ. Toplumun her olayda veya slogan düzeyindeki ajitasyonlarla gaza gelmediðini kolay kolay birilerinin peþine gitmediðini daha mantýklý ve sabýrlý davrandýðýný görüyoruz.

Yüzyýllardýr, bu topraklarda hatta tüm dünyada bir köþe yazarýnýn dediði gibi "bütün devletlerin, uluslarýn, toplumlarýn, ideolojilerin, dinlerin, mezheplerin kandýrmacalarý, yalanlarý, efsaneleri, abartmalarý, kutsallýklarý var". Ýþte yüzyýllardýr ekilen bu tohumlarý, alýþkanlýklarý bir defada silip atýp devrim yapmak ne kadar kolaycýlýk!.. Sovyetler Birliði Afganistan'a, Etyopya'ya devrim ihraç etti ne oldu? Her þeyden önce kendi ülkesinde devrim yapan Sovyetlere ne oldu ve olmakta? Bizim ülkemizde devrim olsaydý ne olurdu? Düþünmek bile istemiyorum.

Nasýl ki bir çocuðun kendi iradesi dýþýnda büyüdüðünü, geliþtiðini ve deðiþimin birden bire olmadýðýný hatta somut olarak bu deðiþimi gözle göremiyor, süreç içinde fark ediyorsak, toplumlarda ki deðiþim de kendi iradesiyle olmuyor ve de deðiþim insan iradesiyle de durdurulamýyor. Ýþte, toplumdaki bu deðiþimleri yakalamanýn ve bu deðiþim taleplerine göre davranmanýn devrim yapmaktan çok daha zor olduðunu þimdi görüyorum. Tarihte bu deðiþimi ve dönüþümü yakalayan birçok baþarýlý politikacý görülmüþ, toplum bunun karþýlýðýný da vermiþtir. Bir yere saptanýp kalýp da bütün ideolojisini oradan beslemeye kalkan, bugünkü bizim solcularýmýz ve devrimcilerimiz de en gerici konuma düþerek karþýlýðýný politik olarak almýþtýr.

Yalnýz sadece deðiþimi yakalamak da politikada baþarýlý olmaya yetmiyor. Bunu geliþtirmek, derinleþtirmek, ileriye götürmek, geçmiþteki yanlýþ politik kararlarla da hesaplaþmak gerekiyor. Ülkemiz de bunun böyle olduðunun birçok somut örnekleri bulunmaktadýr. 1950'lerde deðiþimci olarak iktidara gelen Menderes yönetimi ilk yakaladýðý baþarýlý yönetimi devam ettiremeyerek, önceki dönemde uygulanan ayný baskýcý yöntemi kendi iktidarý döneminde de uygulamayý deneyerek geleceðini tehlikeye atmýþtýr. Nitekim, hak etmediði halde darbeyle iktidardan uzaklaþtýrýlmýþtýr. 1960'lardaki göreceli demokratik ortam baskýcý yönetime dönüþerek sönümlenmiþ, ayný þekilde, kendisini vuranlarla bile hesaplaþamayan, devletçi ekonomiye karþýn liberal ekonomiyi uygulayan Özal dönemi, bir müddet sonra partisi ile birlikte yok olmuþtur. Bu zamana kadar deðiþimci olduðu iddiasýyla iktidar olanlar bir dairenin kýsýr döngüsündeki gibi hareketle baþladýklarý yere dönmüþlerdir.

Þimdi ayný süreci yaþýyoruz. Deðiþim için yola çýkanlar, bu kýsýr döngüden kurtulup ileri bir hareketle, ya 1915 Tehcir yýllarý, Dersim, 15’ler, Nazýmlar, Sabahattin Aliler, darbeler, Maraþ, Çorum, Sivas, Susurluk, Faili Meçhul Cinayetler, 28 Þubat süreçlerindeki karanlýk dönemlerle hesaplaþacak, toplumun istediði adalet, eþitlik, özgürlük ve demokrasi için geleceði hazýrlayacak ya da diðer politik hareketler gibi tarihin arka sayfalarýna dip not olarak yazýlýp yok olacaklar. Sadece bununla da kalýnmayacak, nasýl ki geçmiþle hesaplaþýlamadýðý için bugün ülke gündemi hala bu hesaplaþamamalarýnýn sancýlarýný hem ulusal düzey de hem uluslararasý düzeyde çekiyorsa, deðiþimi öne alarak gelen yeni politik güçlere ve iktidara bugün yapýlan yanlýþlarla hesaplaþmak için bir yük daha binecek.

Artýk, deðiþim deyip de kurnazlýklarla halký oyalayan politikacýlara bu toplumun karný tok. Görüyorsunuz deðiþimi uygulamak ve devam ettirmek devrim yapmaktan daha zormuþ, biz devrimci olmakla kolayýný seçmiþiz.


Sabahattin ÝZCÝOÐLU

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.