Kuvvetler ayrýlýðý prensibi

15 Aralýk 2013 22:12 / 1452 kez okundu!

 

 

Yasama, yürütme ve yargý arasýnda çok aþikar bir uyuþmazlýk veya kaotik bir durum çýktýðýnda politikacýlar hemen kuvvetler ayrýlýðý prensibinden söz ederler. Yani yasama, yürütme, yargý organlarýnýn her birinin kendi sahasýnda serbest bir irade ile hareket etmesini savunurlar. Daha açýkçasý halkýn seçtiði milletvekilleri yasa çýkaracak, yürütme görevini hükümet yapacak, yargýda uygulanabilirliðini takip edecek. Acaba ülkemizde öylemi oluyor?

1970 yýlýnýn aralýk ayýnda 20 yaþýnda daha yeni býyýklarý terlemiþ devrimci öðrenci gençlik olarak, o dönem iktidarda olan Demirel hükümetine karþý halkýn sömürüldüðünü, Amerika’ya baðýmlý hale getirildiðini, öðrenciler arasýnda ayýrým yapýldýðýný v.b içeren bildiriyi Bursa halkýna daðýttýk. Bu bildiriyi daðýtan arkadaþlarýmýz ‘’hükümetin manevi þahsini tahkir etmekten’’ soruþturmaya uðradý. Soruþturma sonunda 1971 Ocak ayýnda kovuþturmaya yer olmadýðý kararýyla bildiriyi yazan, basan, daðýtan tüm arkadaþlarýmýz berat ettik. Ýki-üç ay sonra 12 Mart 1971 de askeri darbe oldu. Ayný yýlýn Mayýs ayýnda Bursa Eðitim Enstitüsüne yapýlan operasyonla daha önce beraat ettiðimiz bildiri davasýndan bizleri tekrar gözaltýna aldýlar. Ýþin en ilginç yaný da daha önce takipsizlik kararý veren Savcý bizi tutuklama isteði ile mahkemeye sevk etti ve mahkeme de tutukladý. Bizi tam bir yýl o cezaevinden o ceza evine dolaþtýrdýlar. Önce Bursa ceza evi, sonra Ýstanbul’da Harbiye’deki Merkez Komutanlýða, oradan Selimi Kýþlasýna oradan da Kartal Askeri Ceza Evine, oradan da Nazým Hikmetin yýllarca hapis yattýðý Bursa Ceza Evine tekrar getirdiler. Hani nerde kuvvetler ayrýlýðý prensibi? Üç ay önce beraat edilen dava, üç ay sonra tutuklamaya dönüþüyor. Ýþin en acý tarafý da sonunda yine beraat etmemiz. Ama suçsuz yere yatýlan bir yýl, okulumuzdan uzaklaþmamýz, mezuniyetimizin geciktirilmesi, ailemize verdiðimiz üzüntü…

Hala bütün politikacýlarýmýzýn haktan hukuktan bahsetmesine þaþýrýyorum. Bizler, haksýzlýklarý, hukuksuzluklarý yani bu ülkede kuvvetler ayrýlýðý prensibinin uygulanmadýðýný tam bundan 43 yýl önce býyýklarýmýz terlemeden bizzat yaþayarak öðrendik. Benim iddiam bu ülkede bu zamana dek hiçbir iktidar özgürce, baðýmsýzca iktidar olamamýþtýr. Halkýn çýkarýna özgürce kararlar alamamýþtýr. Daha düne kadar askeri vesayet ve bürokrasinin icazeti ile iktidarlarýný sürdürmüþler, þimdide ülke kýsmen askeri vesayetten kurtulmuþ gibi görünmesine raðmen ideolojik bir tahakküm altýnda kararlar alýnmaktadýr.

Aslýnda kuvvetler ayrýlýðý prensibinde halk nerede? Parasý olmayan, parti içinde birilerinin adamý olmadan, özgürce, kendi iradesi ile düþüncelerini rahatça açýklayan, eleþtiri yapabilen bir kiþinin milletvekili olma þansý var mý? Böyle oluþan bir parlamento aritmetiðinde özgürce kendini ifade edip halkýn çýkarýna yasa çýkarabilir mi? Halkýn çýkarýna olmayan yasalarýn uygulanmasý nasýl sonuç verir?

Neyse ‘’her þerde bir hayýr vardýr’’ derler ya. Hani bizi 1971 darbesinde bir yýl haksýz yere tutukladýlar ya, o zaman bizi, Ýstanbul’da Ýlhan Selçuklarýn, Yazarlarýn, Çizerlerin, Doçentlerin, Mahir Çayanlarýn, Deniz Gezmiþlerin arkadaþlarýnýn, Tabii Senatörlerin, Deniz Subaylarýnýn kovuþlarýna koyarak, on yýllarca öðrenemeyeceðiz deneyimleri birikimleri kazandýrdýlar. O dönemin politik tablosu oradaydý. Gerçi hala o tablo pek deðiþmedi, sadece aktörler deðiþti, yöntem deðiþti. Mustafa Balbay’a da þimdilik geçmiþ olsun.

 

Sabahattin ÝZCÝOÐLU

15.12.2013

 

Son Güncelleme Tarihi: 15 Aralýk 2013 22:32

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.