Kim kazanýr? Kim kaybeder?

01 Nisan 2013 00:03 / 1254 kez okundu!

 


Son günler de TV haberlerinde, þehit cenazeleri ve tabutlarý baþýnda aðlamaktan gözyaþlarý kurumuþ hýçkýrýklarla aðýt yakan analarý, ciðeri yanan babalarý, kucaðýnda hiçbir þeyden habersiz etrafa boþ boþ bakan öksüz kalmýþ çocuklarý ile kadersizliðine içten içten aðlayarak tabutlara sarýlmýþ taze gelinleri, þehidin aklý baþýnda çocuklarýnýn yüreðindeki tarifsiz acýnýn tüm ayrýntýlarýný yüzlerine yansýtan ifadelerini göremiyoruz deðil mi?

Ayrýca þehidin ailesine ve en yakýnlarýna teselli etme gayreti içinde olan eþleri, dostlarý, etkili yetkili kiþilerin vakur yüz ifadeleri ve de ‘’þehitler ölmez vatan bölünmez’’ sloganlarý atan kitlesel topluluklarý da göremiyoruz deðil mi? Bunun yanýnda þu kadar terörist öldürüldü veya etkisiz hale getirildi. Bu ay þu kadar terörist öldürüldü, bu kadarý yakalandý þu kadarý teslim oldu gibi haberleri de duymuyoruz.

Ne yazýk ki son aylarda gündeme gelmeyen bu tablolardan bazý politik güçler, partiler, koca koca proflar, okumuþ, yazmýþ insanlar, iflas eden batan bir patron endiþesi ve telaþý ile feryat figan etmektedirler. Bir politikacý, ‘’vur de vuralým’’ isteðinin karþýlýðý olarak ‘’vurmanýn da zamaný gelecek ifadelerini diyecek kadar ileri gitmektedirler. Bu durum barýþ süreci ile birlikte klinik veya sosyolojik araþtýrma isteyen bir vakaya dönüþecek gibi.

Bu halk 1980 öncesini unutmadý. Solcularýn bulunduðu kahvelerin taranmasý, Kahraman Maraþ, Çorum illerindeki alevi yurttaþlarýmýza yapýlan saldýrýlar, 7 TÝP gencin telle boðularak katledilmesi, Doðan Öz gibi yurtsever savcýlarýn öldürülmesi..v.b daha binlerce olay ve binlerce katliamlar ve öldürmelerin olduðunun unutulduðu zannedilmesin.

Halkýn çok þey beklediði ana muhalefet de önce Ýmralý görüþme sürecini destekledi. Ama sonradan ne oldu ise ‘’çevir gazý yanmasýn’’ hesabý sanki böyle bir þey söylenmemiþ, yokmuþ gibi aniden 180 derece ters tavýrlar ve ifadeler söylenmeye baþlandý. ‘’Cumhuriyeti biz kurduk’’ ifadeleri ile yeri göðü inleten bu politikacýlar, bazý durumlarda bu süreçte ‘’yeni gelin’’ gibi sessizliði tercih ediyorlar.

Açýk söyleyeyim þu an ülkemizde gerçek anlamda ne parlamento içinde ne dýþýnda demokrasiyi içselleþtirmiþ bir parti yok. Fakat iktidar partisi halký dinleyerek, halkýn nabzýný elinde tutarak halkýn isteklerini, tercihlerini, deðiþimlerini doðru yakalýyor. Ve de bunlarý zaman sürecinde iyi deðerlendirip bunu kendi ideolojik ve meþrebine dönüþtürmek istiyor. Ýþte tam bu noktada muhalefet, iktidarýn halkýn haklý talebini yakaladýðý anda attýðý tek doðru adýmýna karþýlýk iki adým daha atýp öne geçebilir. Ama maalesef muhalefet hala 1940 larýn ruhu ile ulusalcýlýk yapýlýyor. Yinede derin devletin yandan desteði ile bu politikalarýn resmi ideologluðunu yapan yayýn organlarý günümüz Pravda rollü gazeteler ve gözü doymaz yazarlarý ile tamamen maniple haberlerle % 30 kadar olan bir kitleyi etkileyerek halký yanýltýyorlar.

Yalnýz þu da var, iktidarýn bu süreci kendi ideolojik kazanýmlarýna dönüþtürme isteði, muhalefetin ideolojik olarak iflas etme endiþesi ile saldýrgan tutumlar sergilemesi, PKK’nýn zafer kazandým edasý ile bazý þeyleri dayatmasý, barýþ sürecini zora soktuðu gibi baþarýsýzlýkla da sonuçlanabilir. Ama süreç baþarýsýz olursa sonuç ve bundan sonraki süreç çok daha kanlý, acýlý ve tradejik olacaktýr. Bunun vebalý da herkesin üzerindedir. Kimse bunun vebalýndan kaçamaz.

Þu an yapýlacak tek bir þey var tüm ülkenin reformlarla demokratikleþtirilmesi. Bu öneri hamasi bir öneri olarak deðil. Derhal muhatap olarak yýllardýr ezilen sömürülen yoksullaþan darbelerden maðdur olan sadece Kürtler deðil ayný þekilde ezilen sömürülen baský altýnda kalan Türk ve tüm diðer halklardan da özür dilenmesi ile bölge insanlarý birbiri ile kaynaþtýrmalý. Batýdan doðuya, doðudan batýya geziler, seminerler, düzenlenmeli. Her alanda bölge zenginliði doðudan batýya, batýdan doðuya açýlmalý. Yer üstü yer altý kaynaklarýnýn devreye sokulmasý gerekir. Kaba milliyetçilikten hamasi ulusalcýlýktan uzak, sanat, kültür festivalleri düzenlenmeli. Özgürce, herkes hangi dilde eðitim yapacak ise o dile göre düzenlemeler yapýlmasý en öncelikli iþlerdir. Bu çatýþmasýzlýk ortamýndan faydalanýlarak yatýrým projeleri yapýlmasý, tüm Türk, Kürt, Süryani, Ermeni, Çerkez v.b halklarýnýn halký maddi olarak zenginleþtirilmeli. Daha açýkçasý tüm halklarýn harmanlaþmasý, Amerika da ki, Batýda olduðu gibi zenginlik ve nispi de olsa demokrasi çözeceði için tüm güçle bu konu en yakýcý olarak çözülmelidir.

Ýstenirse, boþ hamasi laflar edilme yerine 2-3 ayda bölge yeni baþtan inþa edilerek ülkenin ‘’makus talihi’’ yenilir ve tüm halklarda insanca, dostça, barýþ içinde yaþamaya adým atar. Böylece nispi de olsa tüm halklar demokrasinin, eþitliðin, adaletin tadýna vararak tüm ideolojik görüþler marjinal duruma gelebilir. Yoksa kaba milliyetçi tehditlerle, 1940 larýn ulusalcý yaklaþým ve tanýmlarý ile, ideolojik yaklaþýmlarla, hatta akil insanlar tezleri ile yasalarla bile bu sorun tam olarak çözülmeyeceði gibi eski günleri bile arar oluruz ve de sonuçtan herkes zararlý çýkar bu da böyle biline.


Sabahattin ÝZCÝOÐLU

31.03.2013

Son Güncelleme Tarihi: 01 Nisan 2013 00:17

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.