YALAN HÝKAYE ÝÇÝNDE, KÜRDÝ-LÝ HÝCAZKAR ÞARKI

15 Aralýk 2010 23:18 / 2567 kez okundu!

 


Hatýrladýkça uzak gençliðimi, bu günlere gelmenin henüz erken olduðu dönemleri, aslýnda bugüne göre ne kadar da rahat günlermiþ diye iç geçiriyorum. Yüzüme rahat bir gülümseme yayýlýyor.

Durup dururken, hiç beklemediðim anlarda, kulaðým hafifçe, ruhumu okþayan, yüreðimi sýkýþtýran, melodilerle doluyor.

Duyuyorum.

Yürürken bir sahilin sesleniþini, birleþmiþ birçok sesle birlikte bana seslenmesini sürdürmekte. Bazen haykýrmakta. Umursamadýðým zaman kulaklarýmda çanlar çaldýrmakta.

Gittikçe, “Hep susmayý tercih etsen de, içinde kalanlar sana yeter. Çok þey yaþadýn ve çok aðýr yaþadýn, unutamazsýn” diye kulaklarýmda zaman zaman beni þaþýrtan sesler duymaktayým.

“Ne seeniiin, aaaþkýna muhtaaaç!” derken sözleri, kürdi-li hicazkar bir þarkýnýn…” Sahiden de öyle mi?” diye sormakta benliðim ve yüreðim.

Dönüyorum eskiye.

Yer Ýzmir, Mithat Paþa Lisesi önü. Zaman dilimi, sanýrým öðle üzeri. Yýlýný bir an hesaplayamadýðým, eski mi eski, bir aný.

Baðýrýyor okulun önünde turþu satan adam. Oynuyor. Kendi bildiklerini. Cezbediyor bizi. Toplanýyoruz baþýna. Ýçiyoruz turþu sularýný ve o anlatýyor.

“Eve tuz lazýmdý. Ahýrdaki horozun üzerine vurdum semeri, düþtüm yola!” diye baþlýyordu hikayesi. Arada bir de, baþkalarýnýn da dikkatini çekip kendi arabasýnýn yanýna getirtmek için durup, havayý kokluyor ve “Gelin, gelin! Bak, ne yalanlar söyliycem size!” diye ortalýða sesleniyordu.

Keyifle turþu sularýmýzý yudumlarken onun anlattýðý yalan hikayeleri zevkle, kahkahalarla gülerek dinliyoruz.

Duyuyorum.

Bir yandan içim sýzlarken, geçip giden yýllara. Derin bir hüzün içinde, yine ayný makam… Sanýrým sonu, “Unutacaðým!”la bitiyor. Neyle biterse bitsin.

Hýzla dönüyorum eskiye yine.

Baðýrýyor turþucu. Hiç unutmadýðým her kelimesi yalan olan hikayesine devam ediyor. “Az gittim uz gittim, horozun üzerinde, dere tepe düz gittim. Sonunda tuz gölüne vardým.”

Bizler turþu sularýmýzdan birer az yudum alýrken o devam ediyordu.

Biz garantiydik, aklý fikri yeni gelecek ve hem turþu suyundan içecek hem de hikayesini dinleyip gürültüye gürültü katacak yeni müþterilerdeydi.

“Tuz gölünden bir çuval tuz yükledim horozun sýrtýna. Ben de çýktým çuvalýn üzerine. Sürdüm horozu yola.”

Duyuyorum.

Makam, bazen aðýrlaþýyor. O kadar derinden dinlemem gerekiyor ki. Ýçim susuyor adeta. “Ne eesiriiii’iin olaacaaðýýým!”

“Bir dere çýktý önüme!” diye haykýrýyor turþucu.

Hepimiz yalan hikayenin bu bölümünde dikkat kesiliyoruz. Gülmeler durmuþ, bakýyoruz ne yalan atacak diye.

O hiç istifini bozmadan devam ediyor. “Sürdüm horozu dereye.”

“Tuzum ýslandý” diyor. “Horoz dereden çýkýnca tuzun, bir de benim aðýrlýðýmdan dizleri üzerine çöktü kaldý!” diyor.

Kahkahalar patlýyor turþucunun arabasý etrafýnda. Kalabalýk artýyor. Turþu satýþlarý da patlýyor. Hikaye bitmedi ki…

Hiç ciddiyetini bozmuyor. Ýþini çok ciddi yapýyor. Elinde turþu bardaðý, içine turþularý doldururken…

Duyuyorum.

Bana gelen ezgiler, içimde bir yerleri kanatýyor. Sözleri ise çok aðýr bu þarkýnýn… Neden bu þarký? “Sayan” usta, bu güfteyi yazarken, gerçekten “Yeni aþkýn kucaðýnda yeniden doðmayý düþündü mü?”

“Ööyle bir seevgili! buuulduuum kii!”

Tabi tabi, hepsi de sýraya girmiþ sevgililerim beni beklemekte. Hemen bulurum. Kolay. Hem ben çok yakýþýklýyým di mi?

“Ýndim!” diyor, horozun sýrtýndan, turþucu. “Kaldýrdým horozu çöktüðü yerden.”

“Yakýnda bir karpuz tarlasý vardý!” diye devam ediyor.

“Küçük bir karpuz kopardým, çakýyla kesmek isterken çaký karpuzun içine kaçtý!” diyor. Kahkahalar ikiye katlanýyor.

Ama o durmuyor. Ardý ardýna patlatýyor bombalarý.

“Girdim!” diyor, “Karpuzun içine!”

Gözlerimiz dýþarý uðruyor! Yaþlar akýyor artýk gülmekten.

O zamanlar hesapsýzca gülmekten, aðlardýk. Þimdi de fazla hesap yapmaktan aðlamalardayýz. “Yenii aaaþkýn kuucaaðýýndaaaaaa!”

“Aradým buldum çakýyý.” diyor turþucu. Rahatlýyoruz.

Duyuyorum.

Bu ezgi eziyor beni. “Ýlkar” usta da hiç acýmadan besteleyip geçmiþ. Beste, sözleri onaylamýþ. Ben de mi onaylasam bu fikri? Aksak usulde, kürdi-li-hicazkar, esmiþ geçmiþ. “Seniiiiii u- nu taaa caa ðýým!”

“Zor unutursun!” diyor yüreðim. “Bak, unutmak yeni aþkýn kucaðýnda oluyormuþ!” diyor.

“Nerde sende o yürek!”, “Kolay mý unutmak!” diye de sorguluyor.

“Sana ne yaaa!” diyorum yüreðime. Ve ekliyorum,

“Bilmiyorum” sessizce, kendim bile duyamýyorum.

“Bilmiyorum”

“Eve döndük!” diyor, “Tuz la!” turþucu!

“Yolda” diyor, “Horozun ayaðýna diken batmýþ!” yine dikkatlerimiz turþucuda. Hiç bitmiyor adamdaki enerji.

“Doktor çaðýrdým!” diyor. “Diken’i çýkardý, horozun ayaðýna, hindistan cevizi sürün!” dedi diyor!

“Küçükken” diyor, “Hindistan cevizi yemiþtim!”, “Diþimin kovuðunda biraz kalmýþ!”

“Beþ tane kazmalý kürekli adam çaðýrdým, diþimin beþ metre dibine indiler!”

“Oradan biraz hindistan cevizi bulup çýkardýlar, horozun ayaðýna sürdük, geçti!” diyor.

Yalan hikayenin sonunda turþucu ve bizlerin yüzlerinde yalandan da olsa birer gülümseme oturuyor.

Yalan hikayeler, yalandan iç burkan aþklar, yaþanmýþ ya da yaþanmamýþ gibi yapýlan “gel- git”ler her zaman yüzlerde gülümsemeler býrakmýyor ama.

Yaþanmadan daha yaþlandýðýmýz, o güzel duygularýmýz, hislerimiz…

Hiç hissedilememiþ gerçek aþklar.

Sadece yüreðimizde tutup kilitlediðimiz, hiç, ama hiç hayata geçiremeyeceðimiz, kendimizin de inanamayacaðý,

“Ööyle bir, sevgiliii buulduum kiii… Seniiiii u-nuuutaacaaðýýýýým!”lar.



Özdener Güleryüz

13.12.201

Son Güncelleme Tarihi: 20 Aralýk 2010 10:35

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.