Sözlük yazıları - 1 / Bilge Katır: AHMET ALTAN

10 Haziran 2008 08:20 / 3363 kez okundu!

 


Zaman zaman www.yyusozluk.com, www.sozlukege.com, www.uludagsozluk.com, ekşi sözlük gibi değişik sözlüklere nuhungemisi adıyla yazdığım yazıların, sanal alemde kaybolup gittiği duygusunu hep yaşarım. Onlar arasından yaptığım bir seçkiyi zaman zaman sizlere aktarmaya çalışacağım.

Bilge Katır: AHMET ALTAN

Bu ülkeyi en iyi anlamış, kalemi en kuvvetli yazarlardandır; üstelik politikadan en iyi anlayan edebiyatçıdır.

Bu ülkenin ufkundaki batıyı, batı özentilerinden daha iyi kavrayan ve batının harcındaki doğunun farkında olan, ülkemizin mayasındaki doğuyu araştıran, öğrenen ve öğretendir.

”Türkçe en mantıklı dildir” diyen kimi batılıları kıskandıracak kadar, Türkçeyi edebiyat dili olarak ustaca kullananlardandır ki okuyan, bir kez okuduktan sonra onu asla terk etmez; o, kendisini okuyan kitaplarını satın alan milyonlarca kişinin yanılmadığını, her yeni yazısıyla, her gün, her dakika kanıtlayandır.

Politik derdini anlatmak için Türkçenin tüm ustalıklarını kullanan; hoşgörüsünü Mevlana'dan, mistik ruhunu Yunus’tan, barbarlık önünde cesur duruşunu Pir Sultan'dan, Bedreddin’den almıştır; Marx'ın, Engels’in rahle-i tedrisinden geçerken, onların yüz yılı aşkın zaman önce söylediklerinin doğru yanını, aşılmış yanını bilincinin her satırında arayan bir ilerici, demokrat kişiliktir.

Müslüman mahallesinde salyangoz satmak işini yapanları korurken, geri kalmışlığımızın nedenini İslam’a bağlayanları da her daim ironiyle uyarmıştır.

Farabi'nin, İbn-i Sina'nın, İbn-i Rüşd’ün büyüklüğünü kendi büyüklüğü olarak görüp, ortalama ülke aydınının çok ötesinde bir bakışla felsefenin farkında olan, kişisel hayatlarımızın, içimizdeki çocuğun iyi yanlarını geliştiren, takıntılı yanlarını çekiştiren, Freud'un eleştirel özümsenmesini gerçekleştirmiş, bunu yazılarına, romanlarına en üst düzeyde yerleştirmeyi başarmış, beyin kanallarımızın temizlikçibaşıdır; duygu ve düşünce dünyamızın estetik avcısıdır, güzelliğin yasalarının farkında olan bir güzellik yaratıcısıdır ki sadece bu nedenle güzelin, güzelliğin (estetiğin) önünde secde eder.

Dünyanın her yerindeki zorbalar, onun kaleminden payını alır ama o her zaman zorbaları bile anlama zorunluluğunun iç sıkıntısını yüreğinde duyarak yazar; kaleminden bu nedenle kan değil ne güzel ki hep gül damlar; o gülleri kendi yüreğinden damıtırken, Anadolu'nun tüm mitolojisinin, tüm efsanelerinin farkında olmaktır onun suçu; bu suça bunca insanı ortak etmek, onu kalabalıkların sırat köprüsünden koşarak geçirtecektir.

İnsanların, zorunlu edinilmiş, kendilerinin seçmediği din, irk, milliyet gibi kimliklerle övünmesinin ne denli boş olduğunu, bunu abartanların ne kadar acınacak, trajik sonuçlara yol açtığını usul usul, her satırında bizimle paylaşandır o; kendi seçtiğimiz kimliklerle (ilericilik, demokratlık, feministlik, çevrecilik) gerekirse övünmeyi ise babasından sonra bize en iyi öğretendir.

Yaşamı; ayıplar, yasaklar, tabular, günahlar ile dolu bir mayın tarlası biçiminde kavrayan ve yaşayanlara, alçakgönüllü bir derviş gibi önderlik etmiş, onları mayınlı yollardan güvenle geçirirken, aynı zamanda onlara mayınsız bir dünyayı inatla vaaz etmiştir. İşte bu nedenledir ki başta yüreği olmak üzere vücudunun kimi azalarını insanlar uğruna parçalamış bir azimli, saf, dürüst bilge katırdır.

Bach’ın müziğindeki matematiğin, Bolero’nun matematiksel müziğindeki tekrarın ve üsluplardaki bu benzeyişten gelen gücün farkında olan ama bu tekrarı en estetik biçimde, aynı zamanda işlevsel biçimde (iyilik için) yazılarında kullanandır.

Düşük yoğunluklu savaşı bilerek sürdürenlerin, kiminde de sorunu çözecek gücü olmayanların iktidarında bile o, bu ülkenin gençlerinin artık ölmemesi için elini taşın altına sokan olmuştur. Atatürk'ü de en iyi anlayanlardan olduğu için onu abartarak put yapmaya çalışanlara karşı duran ama yalnızca kendimize tanıdığımız Atatürk ismini kullanma hakkının aynı zamanda başkasına Atakürt demek hakkını doğurduğunu, bunun da bir başka topluluğun, kendi liderine Türkmenbaşı demesi kadar doğal olduğunu yazdığı için 1996'da hapis cezasına çarptırdığımız, toplumun vicdan borcunun olduğu yazarımızdır Altan.

Büyükçe bir çoğunluğu etkilese bile hep azınlıkta olmayı kendi kaderi yapmıştır; Kürt olmadığı halde Kürtlerin, Alevi olmadığı halde Alevilerin, kadın olmadığı halde kadınların, dindar olmadığı halde dindarların haklarını en tutarlı biçimde savunmasıyla ülkemde empati (kendini başkasının yerine koyarak düşünebilme, davranabilme) denen kavramın cisimleşmiş anıtı olmuştur.

Kıblemizi şaşırdığımız her anda, her olayda, dönüp onun son yazısına şöyle bir göz atıp, "bu konuya böyle bakmayı nasıl akıl edemedim…" diye iç geçirdiğimiz tüm yazılarını okuyup, onun hakkında kendi bağımsız düşüncesini oluşturan özgür topluluğa katılmak istemenin ya da yazarın tüm romanlarını sıraya koyup okumanın tam zamanıdır.

Ahmet Altan, bu özgür topluluğun düzenli uğramaktan zevk aldığı http://www.gazetem.net ya da http://www.taraf.com.tr aracılığıyla politik yaklaşımlarını, kişisel bakışını insanlara ulaştıran, günümüzün Mahatma Gandhi’si, Altan ailesinin alçakgönüllü dervişidir.

Bu toplum onun kıymetini anlamakta umarım geç kalmaz.

nuhungemisi

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.