Kelebek imzalý adam
31 Ocak 2015 15:51 / 1939 kez okundu!
1871’de Whistler'ýn Annesi tablosu ile ün yapan James Abbott McNeill Whistler, 11 Temmuz 1834’de Amerika’da doðdu. Aslen Britanyalý olan ressam, "sanat sanat için" anlayýþýný benimseyerek duygusal ve ahlaksal konulara karþý çýktý. Ressamýn duygusallýðý, imzasýný da yansýdý. Bu yüzden, zarif bir þekilde tablolarýna altýna attýðý kelebek imzasý ile ün yaptý.
Hayatý boyunca cesur tavýrlarý ile hem sanat dünyasýný hem de yaþadýðý dönemi etkilemeyi baþaran bir adam oldu.
Bazen sanat adýna yaptýðýmýz ne olursa olsun, ne kadar duygusal olursak olalým, haksýzlýða daima kafa tutmamýz gerekiyor. Sanat alanýnda bir sürü haksýzlýk öyküsü var. Bunlardan biri de acýmasýzca eleþtiriye maruz kalan, James Abbott McNeill Whistler ait.
Fransa da, 1830'larýn baþýnda þehirdeki sanat galerileri Paris Salonu jürisinin kabul etmediði eserler için ufak kapsamlý, özel sergiler açmaya baþlanmýþtý. 1863 yýlýnda ise Fransa devletinin sponsorluðunda gerçekleþtirilen bir sergide, 3000 tane tablo reddedilmiþti. Sanatçýlarýn jüriyi protestosu üzerine, III. Napolyon halkýn karar verme yetkisinin önemli olduðunu belirterek, reddedilenler sergisi adý altýnda eserlerin baþka bir salonda sergilenmesine izin verdi. Whistler’de, Mannet, Pissarro, Cézanne gibi isimlerle birlikte resimlerini sergileyerek izlenimcilik akýmýn verdiði ilk savaþa katýlmýþtýr.
Ýnandýklarý uðruna sürekli mücadele eden Whistler, belli bir süre sonra Londra’ya yerleþerek, burada modern sanat adýna tek baþýna savaþ vermiþtir. Sanatçý, tablolarýna genellikle garip isimler vermeyi severdi. Akademik kurallara baðýmlýlýðý en baþýndan beri reddeden Whistler, bu tavýrlarý ile o dönemin büyük eleþtirmeni John Ruskin’in düþmanlýðýný kazanmýþtý. 1877’de Japon tarzýnda yaptýðý gece görüntülerini, "Noktürnler" adý altýnda sergilemeye baþladý. Her bir resim içinde eski Ýngiliz parasý ile iki yüz gine deðer koyunca, Ruskin sanatçý için þöyle yazdý;
"Bir züppenin halkýn suratýna bir çanak boya atmak için iki yüz gine isteyeceði aklýmýn ucundan bile geçmezdi."
Bunun üzerine Whistler, Ruskin’e hakaret davasý açtý. Duruþmada resimlerin "bitmemiþ" görünümü söz konusu oldu. Hakimin Whistler’e, bu yüksek fiyatý gerçekten "iki günlük bir iþ için" mi istediðini sorunca, Whistlerin cevabý;
"Hayýr, bunu yaþam boyu edindiðim bilgi için istiyorum." oldu.
Whistler, kurduðu bir cümle ile hayatýný özetleyen bir adamdý. O cümleden, onun kim olduðunu anlayabilmekte ayrý bir zihinsel algýdýr. Bahsettiðimiz zaman 19.yüzyýl, neredeyse iki asýr devirmiþiz. Sanat algýsý deðiþtikçe, sanatçý algýsý da deðiþti.
Görünen sanat dedikleri olgu, duygularý beslemek yerine tam zýttýný yapýyor. Görünmeyen sanat ise, duygularý besliyor. Bu yüzyýlda yaþamaya en çok zorlananlar da, gerçek sanatçýlardýr. Onlar, kelebek imzalý adam gibi…
Yoksulluk, baský, yalanlar, hýrsýzlýk ve savaþ, sadece saðlýksýz toplumlarda görülen hastalýklardýr. Toplum ise, bizden sonraki kuþaklara olduðu gibi býrakabileceðimiz bir kurum deðildir. Nitekim her geçen gün kirlene, kirlene kötü yarýnlara doðru yol alýyoruz. Bu rahatsýzlýklarý azaltacak, sorunlarý giderecek, güç olan noktalarý daha da güçlendirecek, hastalýklara çare bulacak ve onlarý ortadan kaldýracak zihinlere ihtiyacýmýz var.
Nilden ERSOY
30.01.2015
Son Güncelleme Tarihi: 31 Ocak 2015 16:41