TOPLUM MÜHENDÝSLÝÐÝ

06 Kasým 2020 21:49 / 1374 kez okundu!

 

 

Necmi Demirci arkadaþýmýz, yakýn dönemin harika bir özetini yapmýþ. Yakýn tarihimizin Yap-Bozunda gözümüzden kaçan küçük parçalarý özenle yerine yerleþtirmiþ. Böylece bazý gerçekleri neredeyse tamamlanmýþ tablo üzerinden biraz daha doðru biçimde görmemizi saðlýyor. Görmek istemeyenlere bile yararý olabilir, eðer sabýrla okurlarsa...

 

 

****

 

TOPLUM MÜHENDÝSLÝÐÝ

 


“Millet Ýttifaký” nýn hem yapýlma faaliyeti hem de sözkonusu ittifakýn muhalefet pratiði bize dýþarýdan bir elin/beynin sürekli devrede olduðunu nasýl da gösteriyor.


DIÞ EL/EMPERYAL ODAK
Gayet iyi biliyoruz ki ülkemiz tarihsel,toplumsal,ekonomik,siyasal ve jeopolitik nedenlerle maalesef emperyal bir odak tarafýndan kontrol edilegelmekteydi. Bu duruma çok defa bizzat siyasi liderliklerden itirazlar yükseltildi ise de her seferinde askeri darbelerle noktalandý bu baþkaldýrýlar. Bir dönem öðrenci gençlik ve legal,illegal sol siyasi partilerden de özellikle “kahrolsun ABD emperyalizmi” þiarýyla, yeterli ve detaylý bir siyasi analiz yapamadýðý için yanlýþ bir þekilde,zaten ABD emperyalizminin gözden çýkarmýþ olduðu mevcut siyasi iktidara karþý da olsa baþkaldýrý yükseltilmiþti. Elbette emperyal akýl darbelerin toplumsal meþruiyeti için de belirli bir teori ve ona uygun bir pratiðe sahipti.Bu darbelerin “þartlarýnýn oluþturma” pratiðinin sahibi ise her NATO ülkesinde illegal olarak yerleþtirilmiþ olan“gladyo” ydu. Kýlýf ise o günün koþullarýna uygun olarak her zaman “Atatürkçülük” olmuþtu. Baskýcý-otoriter bir rejim olan tek parti rejiminden sonraki kýsýtlý da olsa ilk deneme olan çok partili jejim uygulamasýndan paniðe kapýlan gerek Devlet bürokrasisi gerekse emperyal odak,bilindiði gibi harekete geçti ve 1960 darbesi gerçekleþtirildi. Sonra kurulan/çatýlan vesayet mekanizmalarý, yeni kontrol mekanizmalarý olarak hayatýmýza girmiþ oldu. Hem bu vesayet mekanizmalarýnýn aþýrý kontrolü ve hem de kýsa süreli peryotlarla darbelere maruz kalmalar, halkla baðlarý kuvvetli siyasi partilerin ortaya çýkýp yaþamasýna ve büyümesine imkan vermiyordu. Ne yazýk ki bu meselede ülke içindeki seçkinci, jakobenist,asker-sivil bürokrasi ile emperyal odaklar ayný fikirdeydi. Ülkemizin içindeki bu zümre de halkýn egemenliðine yol açma ihtimali taþýyan siyasete karþý tepeden bakýþlýydý. Halkýn kendini yönetebilecek olgunlukta olmadýðý kanýsýndaydý. Dolayýsýyla seçimler ancak çerçevesi belirlenmiþ bir oyunun içinde kabul edilebilirdi.


ANCAK
Ancak kaçýnýlmaz olan geldi ve ulusal ve uluslar arasý konjonktürün de deðiþmesiyle halkla baðlarý kuvvetli olan bir tarihi hareket, yenilikçi formuyla güçlenerek seçimlerde ipi göðüsledi. Göðüslemesiyle birlikte kaos da baþla(týl)dý. Tarihi kavga yeni bir aþamaya sýçramýþtý. Bu kez halkla baðlarý oldukça kuvvetli siyasi oluþum hükümet olmuþtu,onu kontrol etmekle kendini görevli addedenler ile görevli olanlar yeni duruma uygun hazýrlýklarýný hýzlandýrmaya baþladýlar.
Ne var ki gerek uluslar arasý konjonktürün deðiþmesi gerekse “Atatürkçü” darbecilerin aþýrý yýprandýðýný en iyi fark eden yine bu emperyal odaktý. Uzun zamandýr halkýn denetiminden kaçýrýlarak vesayet rejiminin mekanizmalarý haline getirilen askeri-bürokratik yapýlar, herhangibir illegal oluþum tarafýndan ele geçirilmeye oldukça uygundu. Kendisini nur cemaatinin bir üyesi olarak tanýtan Fetullah Gülen liderliðindeki yeni tür bir cemaat olan Gülen Cemaati CIA tarafýndan desteklenerek yönlendirilmeye baþlanmýþtý. Bu yapýnýn görüntüsü halkýn yaþam tarzýna ve inancýna oldukça uygundu. Sapla samaný karýþtýrmak için çok iyi bir ortam oluþacaktý.  O günlere kadar yapýlan askeri darbelerin öznesi TSK nin baþýndaki “Atatürkçü” kadro idi. Bu kadronun ABD ile çok yakýnlýðý,içiçeliði malum. Bunlardan biri bir ülkeyi-Türkiye’yi- diðeri de o ülkenin halkýný kontrol etme derdindeydi. Bunun dýþýnda ülkenin halkýna kendini vasi atayan bu kesim ayný zamanda doludizgin batýcýydý, dahasý “Amerikancý”ydý. Bu iþbirliði veya dayanýþma için güçlü bir ortak payda idi. Tabii ortak paydanýn dýþýnda daha özel iliþkilerin var olduðunu da bir kenara yazmalýyýz.Bu kadronun mutlaka gladyo ile iliþkilerini canlý tutan köprüler var olmuþtur. Bunlarý da muhtemelen CIA tarafýndan kotarýlmýþtýr.


ERGENEKON MESELESÝ
Ýþte miyadýný dolduran bu kadro kenara itilmeliydi. CIA tarafýndan doðrudan kontrol edilen,besleyip büyütülen “cemaat” formundaki yeni yapý,yukarda anlatmaya çalýþtýðým nedenlerle eskisinin yerini almalýydý. “Cemaat” halkýn çoðunluðuna benzemekteydi,dahasý kadrolarý doðrudan onun içinden devþiriliyordu. Siyasette aðýrlýðý gittikçe artan Ak Parti’nin çoðunluðuna benziyordu, bu benzerlik partinin içine sýzmalara örtü oluyordu. Ak Parti liderliði sözkonusu oluþumu en iyi tanýyanlardan olmasýna raðmen sapla saman karýþýyordu.
Öte yandan Halkýn ve onun siyasi Partisi Ak Parti’nin darbelere ve darbecilere karþý biriken öfkesi biliniyordu. Üstelik Ak Parti hükümetine karþý da kapatma ve e-muhtýra giriþimleri yapýlmýþtý. Sol da tabii olarak darbelere karþý olmalýydý. Emperyal aklýn yapacaðý bu operasyon oldukça riskliydi, ancak Erdoðan liderliðindeki siyasi hareketi durdurmanýn bu eski aparatla imkaný yoktu,giriþimler baþarýsýzdý ve karþý taraf da oldukça dirençliydi. Kaçýnýlmaz operasyon için bir de gazete kurulmuþtu ,Taraf. Taraf radikal bir antidarbeci çizgi izliyordu. Darbe karþýtlarýný etrafýna toplamaya baþladý. Operasyon öncesi bazý iþaretler de vermeye baþlamýþtý. Ve düðmeye basýldý. Operasyon baþladýðýnda Erdoðan liderliði,darbecilere karþý yürütüldüðü için operasyonun arkasýndaydý, Deniz Baykal liderliðindeki CHP ise,operasyon “Atatürkçü” darbecilere karþý yapýldýðý için davanýn avukatýydý. Gizli gerçek ise eski darbecilerin kenara itilip yerine yenilerinin geçmesi idi. Operasyon bittiðinde ise Erdoðan’da kuþku, muhalefet partisinde ise en ufak yeni bir þey yoktu. Ýþin içinde bir bit yeniði olduðu kuþkusu doðmuþtu Erdoðan ve arkadaþlarýnda. 27 Nisan 2007 de e-muhtýra vererek, Hükümeti “cemaat”in kucaðýna doðru iten emperyal akýl, 12 Haziran 2007 de “egenekon operasyonu” da düðmesine basmýþtý. Vesayet mekanizmalarý içinde elde ettikleri konuma dayanarak operasyona giriþen, dýþarýdan kumandalý “cemaat” görünümlü iç örgüt, yavaþ yavaþ görünür olmaya baþlamýþtý. Bu ayný zamanda bulunduðu yerlerde aðýrlýðýný hissettirmeye çalýþmak demekti. Esas amacý olana iktidarý yumuþak bir biçimde kontrol etmek olmakla birlikte,eðer bu mümkün olmazsa sert biçimlerine de hazýr bir örgüttü. Yumuþaktan kasýt, seçimleri kazanmýþ siyasi Partiye istediðini yaptýrmaktýr. Bu baðlamda ve yeni durumda taleplerini arttýran örgüt, bu yolun týkandýðýný görünce açýktan mücadeleye geçti. Ucu açýk bir mücadele. Bir askeri darbeye varabilecek bir mücadele. Ýkinci yola girilmiþti,dönüþü yoktu.


SÝYASÝ PARTÝLERE YAPILAN OPERASYONLAR


CHP
6 Mayýs 2010 da internete doðrudan düþmüþtü Deniz Baykal’a ait olduðu söylenen malum kaset.Deniz Baykal ikinci bir kasetle tehdit edilmiþ ve istifa ettirilmiþti. Yerine önce aday olmadýðýný ifade ettiði halde Kýlýçdaroðlu Genel Baþkanlýk koltuðuna oturmuþtu.


MHP
MHP ye 12 Haziran 2011 seçim öncesi, bir kaset operasyonu yapýlmýþtý. 15 Nisan 2011. Amaç MHP’yi ele geçirmekti. Bahçeli teslim olmadý ama 11 kurmayýný kaybetmiþti. MHP kadro bazýnda ciddi kan kaybetmiþti ama bütünlüðünü korudu. Ancak Meral Akþener’in baþýný çektiði muhalefet yeni partinin tohumlarýný atmaya baþlamýþlardý. Madem ki MHP tepeden ele geçirilememiþti, o halde bölünüp içinden yeni bir parti çýkarýlmalýydý.


Ak Parti
Bu operasyonu en þiddetli bir þekilde üzerinde hisseden parti olmuþtur kanýmca. Çünkü ana kurgu onun üzerineydi. AK Parti her ne kadar kapsayýcýlýðý çok daha geniþ olsa da kendini Ýslamiyetle ifade eden kesimin ana Partisi'ydi. Türkiye üzerindeki hakimiyetini uzun süre "Atatürkçülük" taslayan siyaset dýþý legal-illegal yapýlar üzerinden sürdüren emperyal merkez, doðrudan Erdoðan’a yönelik ilk operasyonu 7 Þubat 2012 deki MÝT Baþkanýnýn ifadeye çaðrýlmasýyla baþlatmýþtý. Ardýndan 17/25 Aralýk 2013 kaset marifetiyle yargý darbesi giriþimi... Ak Parti gövdesine ise “cemaat kýlýfý” vasýtasýyla yeterince sýzýlmýþtý. Operasyonlar beklenen baþarýyý getirmemiþti. Süreç devam edecekti.
Siyasete yapýlan bu operasyonlarýn amacý elbette seçimlerde baþarý elde etmek,olmazsa seçim sonrasý yeni ve daha geniþ emperyal merkezden yönetilen bir muhalefet bloku oluþturmaktý. Çünkü bunu becerir ülke yönetimini kontrol edebilirlerse bir darbeye gerek kalmayacaktý. Ülke nasýl olsa “rayýndaydý”. Bu amaçla MHP’ye yapýlan vuruþla alýnabilecek kazanç zamana kalmýþtý. Bir parti çýkarýlacaktý MHP’den, ancak bun için belirli bir süreç gerekliydi. Acele edip partiyi kurmak gerekliydi ama çýkarýlacak parti öyle bir potansiyel taþýmalýydý ki parlamentodaki hükümet desteði azýnlýða düþürülmeliydi. Bu çok eski bir taktikti.Bu sistemin zaafý da buydu zaten. Bu süreç içinde bir de gezi parký bahaneli sokak hareketi körüklendi,ama o da zaman almýþ olsa da söndürülmüþtü (28 Mayýs 2013).

Ve
Cumhurbaþkanlýðý seçimi yapýldý ama ipi göðüsleyen yine Erdoðan oldu (10 Aðustos 2014).


TEK YOL KALMIÞTI
Tek yol kalmýþtý; o da askeri darbe.Son çareydi. Yargý darbe giriþiminden sonra, yargý bürokrasisindeki “cemaat” kýlýflý darbeci gürühun temizlnmesine giriþilmiþti ve tabii paralel olara emniyet bürokrasisinde yapýlýyordu. Ama TSK içindeki yuvalanmaya henüz müdahale dilememiþti. Sýra bu güruhtaydý. Ýþte bu “sýra bize gelmeden harekete geçmeliyiz” fikri CIA kontrollü “cemaat” görünümlü darbeci çetede aðýr bastý. Ne var ki bu zorunlu kalkýþma, siyasi irade ve halkýn sert tepkisiyle karþýlaþtý. Aðýr bir yenilgiye uðradý.


15 TEMMUZ
15 Temmuz’da sahada kazanan halk olmuþtu. Ve bu durum, siyasi kadro tarafýndan çok akýllýca ve hýzlýca deðerlendirilerek, halkýn bastýrdýðý darbe giriþimini, Milli demokratik halk devrimi ile taçlandýrdý. 16 Nisan’da yapýlana halkoylamasýyla yeni ve dýþ müdahalelere nispeten kapalý bir yönetim modeline geçilmiþtir. Cumhurbaþkanlýðý hükümet sistemi halkoylamasýyla kabul edilmiþtir.


CIA YENÝLMÝÞTÝ AMA
CIA yenilmiþti ama havlu atacak deðildi. Þimdi içten içe çalýþmayla Toplum Mühendisliðine yüklenilmeliydi. 15 Temmuz’da gerçeði ve tehlikeyi gördüðünü ifade eden MHP Genel Baþkaný Bahçeli, memleket için Erdoðan’la birlikte hareket edeceðini ilan etmesine raðmen hala yapýlacak iþ ve potansiyel vardý. Ve nihayet 25 Ekim 2017’de ÝYÝ Parti kuruldu. Ve derhal CHP desteðiyle parlamentoda grup kurdu. ÝYÝ Parti “parlamenter sisteme”e yetiþtirilememiþti ama yapýlacak Cumhurbaþkanlýðý (24 Haziran 2018) ve yerel  seçimlerinde( 31 Mart 2019) önemli rol oynayacaktý. Cumhurbaþkanlýðý seçiminde baþarýlý olamamýþlardý ama yerel seçimlerde önemli büyükþehir belediyeleri kazandýlar. Böylece ÝYÝ Parti’nin rolü tescillenmiþ oldu. Cumhurbaþkanlýðý seçimleri öncesinde seçim ittifaklarý belirmeye baþlamýþtý. Ak Parti ile MHP, “Cumhur Ýttifaký” oluþturduklarýný açýkladýlar. CHP’nin baþýný çektiði muhalefet partileri de “Millet Ýttifaký”ný oluþturmuþlardý. Ýçinde CHP, ÝYÝ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile gayri resmi olarak HDP vardý. Bu partileri bir araya getirebilmek için bir Toplumsal Mühendislik çalýþmasý gerekiyordu.


BÝR TOPLUMSAL MÜHENDÝSLÝK ÜRÜNÜ OLARAK MÝLLET ÝTTÝFAKI
Ülke yönetimin emperyal merkezin kontrolünde mi, halkýn kontrolünde mi olacaðý þeklinde özetlenebilecek olan ve 2002’de Ak Parti’nin seçimleri kazanmasýyla baþlayan kavganýn birinci etabý diyebileceðimiz dönemi, halk iktidarýný daha da kuvvetlendiren yeni sisteme geçilmesiyle kapanmýþtý. Darbe giriþimi de kesin bir þekilde yere serilmiþti. Emperyal merkezdeki Türkiye Masasý yeni dönem için, yeni þeyler düþünmeye baþlayacaktý elbette. Türkiye’deki yönetim kontrolü tamamen elden kaçýrýlmýþtý. Ciddi bir güç kaybý da yaþanmýþtý. Þimdi daðýnýk halde olan gruplarý toparlamak ve birleþtirip hedefe yöneltmek gerekiyordu. Üstelik bu gruplarýn bir araya gelmesi oldukça zahmetli bir iþti. Yani tam bir toplumsal mühendislik çalýþmasý gerekiyordu. Toplum mühendisleri þu ana kadar oldukça baþarýlýydý. Þimdilerde bazý kaçýnýlmaz zorluklara düþtülerse de (Ýyi Parti Ýstanbul il baþkaný meselesi), bu fikrin mimarlarý elbette bu zor durumdan çýkmanýn yollarýný da bulacaktýr ama bir tahribat da kaçýnýlmaz.


TOPLUMSAL MÜHENDÝSLÝK
Sözkonusu partilerin doðal halleriyle bir araya gelmeleri eþyanýn tabiatýna aykýrý bir durum olduðu için bir mühendisliðe ihtiyaç duyulmuþtur.Mühendisliðin doðduðu alandan bir benzetmeyle, ihtiyacýn ortaya koyduðu "hedef" belirlenir. Yeni hedef Cumhurbaþkanlýðý seçimini “Cumhur Ýttifaký”na kazandýrmamak. Bu hedefte birçok parçayý (Parti) birleþtirmek mümkündü. “Cumhur Ýttifaký”nýn saðlam bir dayank ve gelecek perspektifi vardý ancak “Millet Ýttifaký” için bunu söylemek mümkün deðil. Aslýnda sözkonusu Partilerin yönetimlerine kalsa iþ pek sorun olmayabilir, ancak önemli olan seçmen desteðini kaybetmeden bir araya geliþi saðlamak olduðu için, basit bir hedefin ötesinde bir perspektiften bahsedilemez oluyor. Bileþenlerinden herhangi bir Parti gelecekle ilgili herhangi bir söylemi diðerinin tabanýný ürpertiyor ister istemez. Ve birlik krize girebiliyor. Bu ittifakýn tek temel hedefi var o da sistemi geriye döndürmek, eski siteme dönmek, yani yine kendini yönetemeyen Türkiye’ye dönüþ yapmak. Bunun motivasyonu da karizmatik bir lider olan Erdoðan düþmanlýðý ile saðlanýyor. Yasal planda bu ittifakýn yönetilmesi iþi, muhalefetin en büyüðü olarak CHP’ye verilmiþ olduðu görülüyor.


MAKYAVELÝST YOL
"Bileþenlerinden herhangi bir Parti gelecekle ilgili herhangi bir söylemi diðerinin tabanýný ürpertiyor ister istemez." Böyle olunca meþhur “hedefe giden her yol mübahtýr” sözüyle tanýdýðýmýz Machiavelli’yi anmadan geçmek ne mümkün. Öyle þeyler gördük, görüyoruz ki afallýyoruz. Demirtaþ’ýn Akþener’e kahvaltýya gitmek istemesi, ayný merkezden kontrol edildiklerini bilen biri için tabii ki afallatýcý deðil. Afallatýcý olan bunu seçmenlerine kabul ettirebilmeleri. Onlarýn üzerinde þok etkisi yapmamasý. Bu da ayrý bir çalýþma konusu tabii. Yöntem belli. Kurbaðayý koyarsýn koca bir kazanýn içine, yakarsýn altýný, baþlarsýn yavaþ yavaþ ýsýtmaya. Kurbaða suyun ýsýndýðýný fark edip sýçramak ister ama iþ iþten geçmiþtir. Uyuþmuþtur. Bu yöntem tüm diðer Millet Ýttifaký bünyesindeki partiler için geçerli. Geçerli ne demek neredeyse bütün siyasi faaliyette bu metod kullanýlýyor. Nasýl olmasýn, bütün bu farklý sosyal, siyasal ve sýnýfsal topluluklarýn bir arada tutulmasý baya bir marifet ister. O marifetin sýrrý da geleceðe dair hiçbir beyanda bulunmamak, ”parlamenter sisteme geri döneceðiz” demek, hariç. Ama oraya kadar. Yalnýz, bu iþi becerene aþk olsun. Bunu yapabilmek için oldukça geniþ bir toplum kesiminin beynin uyuþturmak lazým. Peki ne yapacaklar, nasýl siyaset yapacaklar; çok basit “her yol mübah”.

Necmi DEMÝRCÝ

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.