METRUK EV
02 Þubat 2019 13:11 / 2442 kez okundu!
Elimde cep telefonuyla etrafýma aval aval bakýnýyordum. Kendimi bir kâþif zannetmenin ciddiyetiyle önemli bir fotoðraf karesi yakalamaya odaklanmýþtým. Tam bu sýrada, yokuþ aþaðý rehavet içinde inerken onunla karþýlaþtým. Sanki büyük bir haber yakalamýþ bir gazetecinin mesleki zevkiyle, fotoðrafýný çektim. Boyasý göz alýcý renklerde olan metruk bir evdi bu. Kiremitleri aþýnmaya yüz tutmuþtu. Bej ve mavi renklerine bayýlmýþtým. Yýllara meydan okunuyor görünse de bir hayli sarsýntý geçirmiþe benziyordu. Ona seslensem duyar mý acaba diye düþündüm.
****
METRUK EV
Elimde cep telefonuyla etrafýma aval aval bakýnýyordum. Kendimi bir kâþif zannetmenin ciddiyetiyle önemli bir fotoðraf karesi yakalamaya odaklanmýþtým. Tam bu sýrada, yokuþ aþaðý rehavet içinde inerken onunla karþýlaþtým. Sanki büyük bir haber yakalamýþ bir gazetecinin mesleki zevkiyle, fotoðrafýný çektim. Boyasý göz alýcý renklerde olan metruk bir evdi bu. Kiremitleri aþýnmaya yüz tutmuþtu. Bej ve mavi renklerine bayýlmýþtým. Yýllara meydan okunuyor görünse de bir hayli sarsýntý geçirmiþe benziyordu. Ona seslensem duyar mý acaba diye düþündüm. Bu tuhaf düþünce aklýma gelince açýkçasý kendi hakkýmda biraz endiþelendim. Bir ev beni nasýl duyabilirdi ki! Öte yandan aklýmýn kumandasýný eline almak isteyen mantýklý tarafýma karþýn sezgisel tarafýmýn sesini duydum. Bana “Konuþ onunla,” diye fýsýldadý. Normalde böyle bir þey yaptýðým görülmüþ bir þey deðildir. Ancak, Pazar gezisinin üstümde oluþturduðu aylaklýðýn rehavetiyle hislerimi dinleme cesaretini kendimde buldum. Evi seyre daldým. Ýlk soruyu sordum.
“Ey tüm yaþanmýþlýklarý bünyesinde barýndýran güzel ev nasýl bu hale düþtün?”
“Hiç eskimeyeceðimi, hep yeni, güzel ve dayanaklý kalacaðýmý düþündüm. Týpký siz insanlar gibi…”
Arkasýndan kendimi evle hararetli bir sohbetin içinde buldum.
“Ýnsanlar gibi mi… Saçmalama, sen insan olmaktan ne anlarsýn ki…”
“Anlarým, anlarým. Siz de kendinizi hep genç kalacakmýþ, hiç yaþlanmayacakmýþ zannetmiyor musunuz?”
“Bunlarý nereden biliyorsun?”
“Ýçimde yaþayan bir aileden… Yýllar önce genç bir karý-koca diþlerinden týrnaklarýndan artýrdýklarýyla beni elleriyle yaptýlar. Zaman içinde sevinçlerine, mutluluklarýna, hüzünlerine, acýlarýna, kederlerine, yoksulluklarýna tanýk oldum. Ýki çocuklarý oldu, bir kýz, bir erkek. Boðaz tokluðuna yaþýyorlardý, fakat kanaatkâr insanlardý. Huzur içinde yuvarlanýp gidiyorlardý. Fakat ne olduysa çocuklarý büyüyünce baþladý. Çocuklar büyüyüp kazýk kadar adam olunca, babalarýnýn iþlerini beðenmez oldular.”
“Ne iþ yapýyordu ki?”
“Kâðýt toplayýcýsý idi.”
“Anlat biraz, hikâyeyi merak ettim.”
“Gel zaman git zaman ailede huzursuzluklar baþ gösterdi. Babanýn kazandýðý birkaç kuruþla kýt kanaat geçinirlerken anne el emeði, göz nuru çoraplar örüp, bunlarý pazarda satýyordu. Anlayacaðýn iki yakalarý ancak bir araya geliyordu.”
“Eee…”
“Her þey oðlan liseye baþlayýnca baþladý. Nedendir bilinmez oðlan “Cep telefonu isterim,” diye tutturmaya baþladý. Þu pahalý olanlardan, hani satýþa çýktýðý anda insanlarýn avm’lerde kuyruða girdiði telefonlardan…”
“Yahu, sen bu kadar þeyi nasýl bilebilirsin. Cansýz bir taþ yýðýnýsýn sonuçta…”
“Ah sen de diðer burnu havada olanlar gibisin dostum. Beni küçümseyip, hafife aldýn. Ýçimde yaþayanlarýn konuþmalarý duvarlarýmýn her zerresine sýzýyor unutma. Böylece her þeyi öðrenebiliyorum.”
“Allah Allah.”
“Þaþýrma fani insan, daha öðreneceðin çok þey var.”
“Peki… Anlatmaya devam et.”
“Kýz da üniversiteye baþlayýnca büyük bir deðiþim geçirdi. Zengin bir oðlana tutulmuþ mu ne. Onun gözüne girsin diye marka kýyafetlere gözünü dikip, annesinden para dilenmeye baþladý. Annesi “Bizim etimiz budumuz ne kýzým. Öyle þeyler alamayýz. Sen üstündekileri bulduðuna þükret,” dese de laf dinletemedi. Kýz ne yaptý etti, kafasýný koyduðu kýyafetleri aldý.”
“Parayý nereden buldu?”
“Kendine kredi kartý çýkartmýþ. Aldýðý pahalý kýyafetlerle limitini doldurdu. Annesinden de babasýndan da durumu sakladý. Ta ki anne bir gün karþýsýnda hacze gelen memurlarý görünceye kadar… Oracýkta düþüp bayýldý.”
“Babaya ne oldu, kýyameti koparmadý mý?”
“Hadiseyi öðrenince kalbi daha fazla dayanamadý. Kalp krizi geçirdi, hastaneye kaldýrýldý ama orada vefat etti.”
“Eee sonra…”
“Sonrasý bir aile gemisinin sulara gömülmesi azizim. Birkaç parça eþyalarý elden gidince, kýþ kýyamette dýmdýzlak kaldýlar. Komþularýn yardýmýyla bir kilim, uyduruk bir soba ve eski bir yataða kavuþtular ama nafile…”
"Neden öyle dedin?”
“Baba yok olunca, ailenin çatýrdamasý hýzlandý. Çocuklar hayýrsýzlýkta birbiriyle yarýþtý. Daha adamcaðýzýn topraðý soðumadan gözü yükseklerde olan kýz, evi terk etti.”
“Nereye gitmiþ?”
“Ýstanbul’a…Orada kötü yola düþmüþ diye duydum.”
“Ya oðlan…?”
“O da iþin kolayýna kaçýp, hýrsýzlýða baþladý. Sonra yakalanýp cezaevine düþtü.”
“Aman Yarabbi, anne kim bilir neler çekti?”
“Üzüntüsünden felç oldu kadýncaðýz. Birkaç hayýrsever komþunun yardýmýyla bakýldý ama en sonunda onlar da dayanamadý. Bir gün ailenin içimde yaþayan son üyesini de benden kopardýlar. Bir bakým evine yerleþtirdiler. Bir yýl sonra öldüðünü duydum.”
“Çok üzüldüm. Sonra ne oldu peki?”
“Azizim, sonrasý korkunç bir kâbus. Bu sefer hüznün ve yasýn en derinini yaþadým. Her geçen yýl parçalarým aþýnmaya ve eksilmeye baþladý. En sonunda bu hale geldim.”
“O aileden sonra hiç kimse sana taþýnmadý mý?”
“Hayýr, çünkü lanetlenmiþtim. Ailenin yaþadýðý o hazin olaydan sonra býrak taþýnmayý hiç kimse yakýnýmdan bile geçmez olmuþtu.”
Murat ÞAÞZADE
OCAK 2019