Farklı Dünyalar, Hitap, Yazı ve Popülizm

19 Şubat 2018 17:13 / 1170 kez okundu!

 

 

Çocuklukta bazı şeyleri belliyoruz ve sonra her kişinin bu bellediklerimizi bildiğini varsayarak zerafetten vazgeçip kabalaşma gereksinimi bile duyuyoruz.

Dünyada “siz” diye birisine hitap tarihe karışıyor. Artık ilk isim ile hitap yerleşiyor. Eskiden “kaba saba” diye nitelenecek insanlar politikacı oluyorlar ve daha da başarılı”.

Popülizm denilen, elitizmin sonu veya pideleşme denilen olgu etrafı kaplıyor. Hatta ve hatta özür dilemek bir zayıflık işareti olarak nitelendiriliyor. Bana özür dilemek bir güçtür diye öğretildi!

Ben hala böbürlenen insanı kaba ve böbürlenme gereksinimi var diye değerlendirirken, böbürlenmeyen itiliyor, arka planda kalıyor. Bilim insanları da buna Dunning Krüger veya Downing effekti diyorlar bizim cahil cesareti dediğimize. Bu sayede daha kaba duyarsız olan üste çıkıyor. Nazik olan itiliyor. Yüzsüz olan öne çıkıyor.

Hürriyet gazetesinin herhalde başyazarı demek gerek, Özkök bile bugünkü yazısında Nazlı Ilıcak’tan bahsederken “Yemekte ben ve onun dışında üç kişi daha vardı.” diye yazıyor ve anlaşılan artık yeni normal bu. Eskiden “O ve ben” yazmamak ayıp idi. Yani kendini başa almak hele hele bir hanımdan bahsederken.

Eskiden gazetelerde hatırladığım kadar bu tür” hataları” ütüleyenler var idi.

Hata normal hale geliveriyor.

Bu o denli içime işlemiş ki ben yazılarımda terbiyesiz herifin birinden bahsetmek zorunda kalsam ve sadece ikimiz olsak kendimi ilk yazamam.

Bir nezaket, iki nezaket, sonra pat diye doğruyu söyleyince de Alamancı ve kaba yaftası sana yapışıveriyor.

Almanya’da baktım yeni bir bankada yazışırken insanlara “sen” diye ve ilk isimle hitap ediyorlar. Bu “firma felsefesi” imiş. Yaşıtlarıma sorunca “böyle densizler var, ben onlarla iş yapmıyorum” diyorlar. Bazıları da “bir itiraz, iki itiraz artık bu kabalık normal, alışıyor insan maalesef” diyorlar. Artık Sayın Müdür, Hocam, Milletvekili falan kalmıyor ve bunun da “daha iyi ve dürüstçe” olduğu savunuluyor.

Sanki daha da iyi, bazı emekli dr, müdür, bakanın emekli olduktan yirmi yıl sonra bu hitabı beklemelerine bakılırsa.

Korumalar, ayrıcalıklar kaldıkça ve bunu seçmen ödedikçe ne desen pek fark etmez!

Ama özür dilememek ve hele bir hanımdan bahsederken “ben ve o” demek bence kırmızı ışıkların yanmasını gerektiren bir gidişat.

 

Mahmut TOLON

18.02.2018

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.