Sabah 06.20

08 Þubat 2012 15:37 / 2355 kez okundu!

 


Londra'da tasarýmcý olarak çalýþan Fatih Baltaþ yeni yazarýmýz. Artýk Londra'nýn "Hariçten Gazel"i olacak... Bir tasarýmcýnýn ülkesinden baþka bir ülkeye gitmesine sebebiyet veren nedenleri, o ülkenin hizmet, sanat, tasarým sektörüne bakýþýný aktarmaya çalýþacak bizlere...

-------------------------------------------------------------------------------------

Sabah 06.20

Aydýnlýk sokaklarý bir film sahnesi kadar boþ olan bir yaz sabahý Piccadilly'de. Baþkalarý yeni bir tatil gününe hazýrlanýrken ya da hala sýcak yataklarýnda uyuyorken, ben yine eve gitmek üzere iþyerinden çýktým. Tasarýmcý olmak keþke her yerde bu kadar benzer olmasa.

Uykuya hasretim; kulaklýklar kulaðýmda, müzik dinliyorum. Üzerime gelirken bana korna çalan kamyonu son anda farkediyorum. Kamyonun içerisindeki adam bana malum el hareketini yapýyor. Þaþýrýyorum, çünkü hiç Ýngiltere’de görmeye alýþýk olduðum bir tepki deðil. Bir Ýngiliz, kendi sinirlerini yýpratma pahasýna, bu derece kaba bir tepkiyi ve tartýþmayý yeðlemezdi hani? Zaten sonradan farkediyorum ki bizim ezberbozan sinirli þoförümüz de "Ýngiliz" deðil. Küreselleþmenin getirdiði kültür paylaþýmý, bu kez pek hoþ olmayan bir biçimde beni buluyor.

Sabah sabah uykusuz bünyemi sinir basýyor, bir sonraki ýþýklara kadar, bomboþ sokaklarda bir hýrsla koþuyor, koþuyor, koþuyorum kamyonu yakalamak icin. Yakaladýðýmda da kolumu gösteren "aðýr" bir jestle hareketi iade ediyorum. Bu kez þaþýrma sýrasý onda; o kolu nasýl kullanacaðýmý anlamýþ olmalý. Ýntikam, bu kez sýcak yenen ve tadý bana beþ yaþýmý hatýrlatan bir yemek. Daha sonra yol boyunca kendime gülüyorum, uykusuzluk bazen delirmekle eþdeðer.

Metroya giriyorum. Yerde bir evsiz. Kafasýndan oluk oluk kan akmýþ öylece yatýyor. Kafasýna beyzbol sopasýyla vurulmuþ gibi. Nasýl o hale gelmiþ, muamma. Yanýbaþýnda iki tane görevli, birisi adamýn köpeðini tutuyor, diðeri ise ilgileniyor gibi yapýyor. Diðer Londra sakinleri de, ayný görevliler gibi ilgisiz; umursamadan biryerlere gidiyorlar. Duyarsýzlýk ve yabancýlaþma, artýk soyut kavramlar deðil; þu anda gözümün önünde vücut bulmuþ durumdalar. Allah, hassas bir kalbe sahip olup, baþkalarýnýn acýlarýný onlar kadar yüreðinde hisseden herkese biraz Ýngiliz rahatlýðý versin, amin.

Köpek ise daha çok ilgili durumla. Gözlerini sahibine dikmiþ, baþýndan ayrýlmýyor, sanki birþeyler yapmaya çalýþýyor. Bazen insanlýk olarak þu köpek kadar olamýyoruz. Onun da sahibiyle iliþkisi tam mutualizm. Evsiz köpeði besler, köpek evsizi korur, birbirlerine can yoldaþý olurlar. Döngü sürer.

Metrodan iniyorum, uykuya ihtiyacým var, tek isteðim yataðýma ulaþabilmek. Bir sabah için yeterince olay yaþadým diye düþünüyorum ama hayýr; bindiðim otobüsün þoförü bana bakýyor, eðiliyor çünkü birþey söyleyecek belli. Belki de sadece günaydýn diyecek, bilmiyorum ama bitmesi gerekirken iþte yeniden baþlýyoruz…

Fatih Baltaþ

27 Haziran 2010 / Pazar

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.