Yorumlar
|
13 Ekim 2010 13:41
|
hurkus
|
Filiz Ýpek Açar'dan
Eline saðlýk Ertuðrul aðabeyciðim, bu güzel anýlarý daha cok dinlesek ve dinletsek belki az da olsa uyuyan beyinler uyanýr.
Selamlar.
|
13 Ekim 2010 13:39
|
hurkus
|
Sevda Yaþamadair'den
Ertuðrul abi demek ki uslu bir çocuk deðilmiþsin :))
|
13 Ekim 2010 13:37
|
hurkus
|
Özer Akdemir'den
Sevgili hocam, siteye yorum yazmayý beceremedim bir türlü. Demem o ki; her yaptýðý iþ bir insana bu kadar mý yakýþýr. "Yeter ki kararmasýn sol memenin altýndaki cevahir"... selamlarýmla.. ellerine saðlýk...
|
02 Eylül 2010 21:24
|
GÝRÝTLÝ KIZI
|
emeklerine saðlýk ertuðrul barka, keyifle okudum
yazýlarýnýn devamýný bekliyoruz
|
17 Haziran 2010 23:47
|
hurkus
|
Faruk Tuzcuoðlu'nun mesajý
Cok Hos Oldum Yine,
Eline saglik sevgili usta.
Kirec sondurmeler, civitler... Hmm...
Meslegini bastan secmissin. :-)
Oyle ya; dedemin kimya aski nereden geldi?
Torunlarina kitap brakman gerektigi konusunda hemfikirim.
Sevgi ile kal
faruk
|
13 Haziran 2010 12:51
|
hurkus
|
Oyman Tuna'nýn mesajý
Sevgili Ertuðrul, Rasimâçi yazýný Girit mübadili dünürüme telefonda göz yaþlarýmý göstermeden anlattým.
Ýsteði üzerine onun mail adresine göndermek için çok çalýþtým, gönderemedim. Nasýl gönderebileceðim hususunda beni aydýnlatýrsan sevinirim.
Sevgiler
Oyman
|
12 Haziran 2010 10:31
|
Ayþe Kilimci
|
Ne çýkýyorsa kimya mühendislerinden, az birþey de doktorlardan çýkýyor zaten. Siz yazmaya fýrsat bulamayacak kerte yaþamýþsýnýz, üstelik hudut boylarýnda ve erik tepelerinde... Cereyanla oynayan çocuklarda var, ne varsa... Aman n'olur, bu yalýnlýk, bu sadelik ve dobralýk çizginizden, yazmak adýna sapmayýn... Dün, www.kadinmedya.com sitedeki yeni yazýmda dokundum geçtim sizin hikayeye, bizim amazon sitemizde.
Bu sadelikte, iki fýrça darbesiyle (fýrçalar biraz hayattan biraz Rasimaçi'den miras) böyle güzel bir kýsacýk hikaye yazsam ben çalým eder, þýmarýrdým.
Siz de þýmarýnýz beyefendi, hakkýnýzdýr, deðil mi ki Ýzmir'in gökkubbe duvarlarýna devrimci sloganlarý en uzun saplý fýrçayla hala yazýyorsunuz ve insanlara kalp denen (ve ne yazýk artýk yürürlükten kaldýrýlmaya çalýþýlan) þeyi, aklý ve vefayý hatýrlatýyorsunuz, hakkýnýzdýr.
|
11 Haziran 2010 18:39
|
hurkus
|
Tanju Ýzbek'in mesajý
Merhaba,
Uzun süredir mübadele ve mübadillerle ilgili bir þey okumuyordum..Çokkkkkkkkkkk modaydý..Bugün yazýnýza /öykünüze/rastlamak çok iyi geldi.. Fesleðenler kadar serin... Ýnanýlmaz içten... ne güzel... yüreðinize saðlýk... Rasimaçi ve size bir dize: "Ah çe /ke/ yati de mu to les/çe yati de mu to les / mono kathese çe kles.."
Cunda'dan selamlar saygý ve sevgiyle....
Tanju Ýzbek
|
10 Haziran 2010 20:29
|
hurkus
|
Ertuðrul Bey,
Linkteki yazýnýzý büyük bir keyifle okudum ve gözyaþlarýmý tutamadým. Elinize, kaleminize saðlýk.
Jale Alel
|
10 Haziran 2010 17:58
|
yunus09
|
Καλιμέρα,
Sn, Barka "Tüyleri diken diken okumak" bu olmalý. Öncelikle Aydýn'dan Yunus ÖLMEZ ben. Sizler gibi Krýtikoz büyükbabalar ile Krýtika büyük annelerin, Krýtikaç (Yavru Giritli) torunu olmanýn onurunu taþýyorum. Zamanda yolculuk yaptým sanki, annemin koca makasý, bir ustaya çýrak verilen "þeytanaç veled-i zina" ya da "anestet yavlo!" ve evde kalanlarýn kafayý dinledik muhabbeti ))))) Duygulandým, özlemle ve rahmetle hepsini andým. Bu arada uslanmaz bir erik hýrsýzý olduðumu da itiraf etmeliyim ))) Yüreðiniz var olsun, okuduk okumasýna ama, Eþkiyalýk soya çekim herhalde. Yüreðimizi oynatan yeni yazýlarýnýzý özlem ve umutla bekliyoruz. Saygýlarýmla... ΕΩΗΑΡΙΣΤΟ, ΟΛΑ ΚΑΛΑ, ΥΑΣΘΘΘ
Yunus ÖLMEZ
|
08 Haziran 2010 23:27
|
fatma barka
|
Baba'cýgým Karya ve Doruk için daha çok yazmalýsýn ki büyüdüklerinde onlarýn da ellerinde tadýna doyamadýklarý, dedeleri tarafýndan yazýlan bir kitap olsun, gururlansýnlar.
|
08 Haziran 2010 21:28
|
hurkus
|
Metin Yýlmaz'ýn mesajý:
''GÝRÝT’ÝN MAHZUN MÜBADÝLÝ RASÝMÂÇÝ VE USLU ÇIRAÐI'' yazýnýza, çok güldüm...:))
|
08 Haziran 2010 18:36
|
hurkus
|
Mine Uygur'un mesajý
Süper bir yazý Ertuðrul... çok benzerlerini ben de yaþadýðým için çok tanýdýk geldi... gülümseyerek baþladým, gülümseyerek bitirdim yazýný... Sen hep yaz emi...
|
08 Haziran 2010 18:25
|
hurkus
|
Bir mesaj daha :)
Ýyi ki varsýn be Ertuðrul Abi...
Av. Þehrazat MERCAN
|
08 Haziran 2010 18:22
|
hurkus
|
Özge AKBULUT'un mesajý
Merhaba,
Yazýnýzý okudum ve de çok güzel buldum. Anneme de okuttum... Eðer yazarsan de ki dedi....
Halilakinin karþýsýnda bir de 3 yýldýz boyalarý vardý
Biz de 478 sokakta oturuyorduk, yol geniþledi ve de o sokak yok oldu... Fýrýncý Mehmet amcanýn sokaðý, kýzý ile Nezihe abla ile çalýþýrmýþ
Biz de erik çalardýk ve de dizlerimizden yara bere eksik olmazdý
ve de bizim aile de suyun öte tarafýndamýþ, Selanikten...
Daha daha var ama aklýmda tutamadým...
Saygýlar
Özge Akbulut
|
08 Haziran 2010 13:58
|
mertrustem
|
Kalimerasas,
Keyifle bir çýrpýda, merakla okunan lokum tadýnda hikayenizi keyifle okudum. Teþekkür ederim.
Kaleminize saðlýk. Ama devamýný da getirmeniz lazým. Hatta bu hikayeleri kitapta toplayýn lütfen.
Gelecek nesillere de kalsýn. Erik çalan son nesil biziz galiba...
Neþeniz bol olsun
Sevgiler
Mert Rüstem
|
08 Haziran 2010 11:48
|
hurkus
|
Müthiþ keyifle okudum. Üniversite döneminde bir yýlýmý Eþrefpaþa 543 sokakta geçirdim. Az biraz (1988'lerin)Eþrefpaþalýlýðýný bilirim. Ne yazýk ki 1988'lerde Giritli dostlar ise edinemedik.
Biz ise Ýzmir coðrafyasýndan çok uzaklarda Karadeniz'in en doðusunda "Keþiþin eniði" ya da " keþiþin doðurduðu" diyerek komþularý peþimizden koþtururarak büyüdük...
Selam olsun o günlere...
Selamlar
Av. Yakup Sekip OKUMUÞOÐLU
|
08 Haziran 2010 11:43
|
hurkus
|
Evrensel gazetesi Ýzmir Sorumlusu Emine UYAR'ýn mesajý:
Hocam yine döktürmüþsünüz. Elinize saðlýk çok güzel bir yazý olmuþ. Sizin kadar farkýnda olarak yaþayamasam da benim de çocukluðum benzer bir çevrede geçti. O günlere döndüm. Teþekkürler.
|
07 Haziran 2010 21:46
|
ÝSMAÝL HAKKI ATILGAN
|
Sayýn Barka, çocukluk anýlarýnýzýn, rasimaçinin (veledizina) tabiriyle anlatýmýnýz çok güzel, çok sade. Ýster istemez insaný çocukluðuna götürüyor.
Rahmetli ninem (babaannem) de bana ayný tabiri kullanýrdý. Hatta o bazen kýzdýðýnda, bazende sevdiðini belli etmemeðe çalýþýrken bu tabiri, baþýna da genellikle (pedimu) ya da (morisi) gibi kelimeler getirerek kullanýrdý. Zaten Türkçe'yi de iyi bilmezdi. Eþi yani dedemi ben göremedim, annemin babasýný da göremedim, onlar da Giritliydiler. Her ikisi de ÇANAKKALE'de kaldý. Dedemin kardeþi de (Yapýcýoðlu'ndan Cahit Altýngöl'ün babasý) Çanakkale'de kalanlardan.
Kýsaca anneli babalý çoluklu çocuklu, kayýnpeder kayýn valideli hepimiz Giritliyiz. Yarýmýz Eþrefpaþa, Yapýcýoðlu, Ballýkuyu'da, bir kýsmýmýz Kemalpaþa, Armutlu'da, bir kýsmýmýz Manisa ve Karþýyaka'da bir kýsmýmýz da Pýnarbaþý'nda, Bornova'da. Kimisi ilk gelenler, kimisi mübadil. Bizler üçüncü, bizim çocuklarýmýz dördüncü kuþaktalar.
Hepsinin birkaç ortak özelliklerini söyliyeyim sizlere. Çok okur, çok kýyaslar, unutmazlar. Vefalý ve sadýktýrlar. Modern ama ayný zamanda çok kýskanç çok inatçýlardýr. Baþladýklarý iþi yarým býrakmaz, en iyisini yapmaða çalýþýrlar. Türkiye'deki meslekleri þehirlerde ayakkabýcý, boyacý, balýkçýdýr, köylerde hayvancý veya çiftçidirler. Bunun için Giritli her çeþit yabani ottan yemek yapar, deniz mahsüllerinin tamamýný bilirler. Onun için ikinci kuþak ya celep ya lokantacýdýr. Doðayý, çiçeði, hayvaný çok severler. Erkekleri kadýnlara çok saygýlýdýr, iyi yerler, iyi içer, iyi severler. Evdeki mutfakta mutlaka becerileri vardýr.
Size Giritliler hakkýnda söylenen birkaç atasözünü hatýrlatayým:
Giritli'den kýz alma erkek al, tarlada Giritli ve inek varsa önce Giritli'yi çýkar, Denizden babam çýksa yerim. deyiþleri onlar için söylenmiþtir.
Sizlere bir link vermek istiyorum. Son kuþaklar köklerini arýyor. Kültürleri, gelenek, görenekleri, yaþam anlayýþlarý ve kültürlerinin kesitlerini orada görebilirsiniz.
www.girittürk.com
|
07 Haziran 2010 19:44
|
ilay
|
Çocukluðumda yaz tatillerini geçirdiðim Lapseki'de de benzer yaþam biçimleri güzel yaz günleri içinde ve kendi dingin ritminde akar giderdi. Meyhaneci Aleko ve baþkaca Rumlar, teyzemin ev sahibesi Madam Ýda ve diðer Musevi aileler çoðu Balkan göçmeni kasaba halký doðal bir uyum içinde sürdürürlerdi yaþamý. Elele ve mutlulukla paylaþýlan ortak deðerler tutardý onlarý birarada... Ne Eleni , ne Beki ne de bizler farklý olduðumuzu düþünmezdik. Birinin derdi ya da mutluluðu herkesindi. Burnumun direði sýzlayarak özlüyorum o güzelim günleri ve nefreti bayrak yapanlarýn bir zamanlar olduklarý gibi tekrar Ýnsan olacaklarý(mý) günleri...
|
07 Haziran 2010 14:17
|
Hasibet
|
Merhabalar 1950'li yýllarý tekrar yaþattýnýz. O zamanýn çocuklarý ne kadar mutlu yaþamýþlar bu satýrlarý okuyunca anýmsadým. Para yoktu ama sevgi, þefkat, saygý gibi kavramlar vardý.
Rahmetli eþim Ýzmir/Kemalpaþa'ya yerleþmiþ bir Giritli ailenin çocuðuydu, okumayý yazmayý öðrenmeden köyler arasý simit satýp, takas aldýðý üzüm tarhana vs. yi merkezde paraya çevirdiðini söylerdi.
Kemalpaþa'nýn aðaçlarýna onluk çivi çaka çaka týrmandýðýný inmek için de gözüne kestirdiði en yakýn binanýn (Dayýsýnýn kahvesine kendini býraktýðýný kaç kiremitin kýrýldýðýný bilmediðini ama kendini alçak olan binanýn arka bahçesine atýýðýný eve kaçýp hiç birþey olmamýþ gibi davranýþlarýný.
Bir de þimdi torunlarýmza bakýn; güvercin yuvasý gibi apartmanlarda hapis hayatý. Kafes (servis aracý) içinde sosyal etkinliklere koþturmaca ki (horoz döðüþüne götürelenler gibi) kimin çocuðu (horozu daha iyi alýmlý çalýmlý) daha baþarýlý sevimli vs. vs. bir gizli yarýþ.
Güzel günlerde yaþamýþýz Diyojen gibi elimizde fener þefkat, sevgi, saygý arar olduk.
|
07 Haziran 2010 13:51
|
Ayþe Kilimci
|
Sevgili Barka,
Rasimaçi hikayenize bayýldým... Ben yazabileyim isterdim, imrendim.
Sonra düþündüm, o yýllarda Eþrefpaþa'nýn 596. sokak sakini bir çocukken evimizi (evet, Halilaki'den boyasýný alýp da) boyayan usta o muydu diye düþünekaldým. Hiçbir boyacýyla etmediðim muhabbeti etmiþtim, siz Rasimaçi'ye çýraklýk (!) ederken, eriklerle suç ortaðýyken, haþarýlýkta sizi aratmaz bir kýz çocuðuyken ben... Yüzü ve duruþu, fýrçaya ve duvarlara hakim oluþu hala gözlerimin önündedir. Birkaç gün süren iþini bitirdiðinde bana biri minik, diðeri pasta tabaðý boyunda iki tahta tabak armaðan etmiþti. Evde boya þenliði varken nasýl uslandýðýmý farkettiðinden mi bilinmez? Caným sýkýldýkça bu tahta tabaklarý boyayabileceðimi tembihlediydi giderken. Ben tahta tabaklara söz yazdým, giderek hikayeler yazdým, eðer bu usta sizin o usta idiyse, el vermiþ olmalý bana da. Ama Girit göçmenleriyle ülfeti bir hayli bir kiþi olarak ve þimdi Ayvalýk'ta yaþýyor olmama karþýn, sizin Rasimaçi yazýnýz gibi tadýna doyulmaz ve kývamý yerinde bir hikayeyi henüz yazmadým... Elinize, kalbinize (ve elbet haþarýlýklarýnýza ve o cereyana) saðlýk...
Ayþe Kilimci
|
07 Haziran 2010 13:29
|
acarsavaci
|
Sevgili Eþkiya ( Okumuþ Olanlarýndan)
Eþkiya olduðuna hiç þüphem yoktu da bu kadar da anarþist oldugunu bilmiyordum.
Ustanýn Girit öykülerini merak ediyoruz tabii ki senin Veled-i Zina ise en çok merak edileni..
Senin gibi nice eþkiyalar yetiþtirmen dilegimle..
Saðlýcakla kal..
Acar Savacý
|
07 Haziran 2010 11:44
|
hurkus
|
EÜTF Halk Saðlýðý AB Baþkaný Prof.Dr. Ali Osman KARABABA'nýn yorumu:
Eline aklýna saðlýk sevgili Barka. Çok güzel bir yazý olmuþ.
Görüþmek dileðiyle.
Ali Osman
|
07 Haziran 2010 10:18
|
Yusuf Niþ
|
Öykü Antolojisine girecek deðerde bir metin... Kurgusu, tasarruflu anlatýmý, olgularý ilintilendirmesi ile ustalýk mertebesinde birinin elinden çýktýðý hemen anlaþýlýyor. Girit mübadillerine dair hiç film yapýlmadý. Ertuðrul Bey bu sinematografik anlatým becerisiyle bir film öyküsünü gayet baþarý ile yazabilir. Keþke yazsa da biz de çeksek.
Yusuf Niþ
Ege Film - Muðla
|
07 Haziran 2010 09:15
|
GÜLNUR POLAT
|
Ertugrul Hocam;
Yazýnýz beni çocukluguma götürdü. Ben 643 sokaðýn birkaç sokak ötesinde 695 sokakta küçük bir evde doðdum ve tatar bir ailenin çocugu olarak, Giritli birçok komþumuz ile evlerin taþlýklarýnýn sabah akþam yýkandýðý, ortanca ve yaseminlerle bezenmiþ evlerde yaþadým.
Samimi, sýcak, önyargýsýz paylaþýmýn ne olduðunu çocukluðumda o komþuluk iliþkileri sayesinde öðrendim.
Siz beni çocukluðuma götürdünüz.
Teþekkürler...
|
06 Haziran 2010 22:34
|
hurkus
|
Ertuðrul Bey, yazýnýzý çok beðendim. Son zamanlarda "dünyanýn her yerinde, herkes, eþit hak ve özgürlükler temelinde yaþama hakkýna sahiptir." sözünün öncelikli olmasý gerektiðine; halklarýn kardeþliðine bu çerçeveden bakmak gerektiðine inanýyorum. Selamlar...
Oya Uslu
|
06 Haziran 2010 20:30
|
turgutuzum
|
Merhaba;
"Benden Selam Söyle Anadolu'ya" bir solukta okumuþtum kitabý. Ege'nin iki yakasýndaki insanlarýn doðduklarý, büyüdükleri, yaþadýklarý topraklardan zorla koparýlmalarý... Ben Eþmeliyim. Babam anlatýrdý. 1920'li yýllarda bizim orada da Rum aileler varmýþ. Ne garip deðil mi? masal anlatýr gibi "mýþ'lý", "miþ'li" yazýyorum. Babam 6-7 yaþýna kadar tanýdýðý Kosti ve ailesini hiç unutmamýþ, sürekli anlatýrdý.
Nice Rasimâçiler, Kostiler.... Ege'nin iki yakasýnýn sürgünleri....
|
06 Haziran 2010 19:36
|
bach
|
Kahrolsun emperyalizm- tam baðýmsýz Türkiye yazýlarýnýn gerçek olduðu bir coðrafya özlemi ile þimdilerde bir sýkýntý, bir baský, ülke talan ediliyor, peþkeþ çekiliyor, asfalyalar atmak üzere!!!
Bu þirin yazý için teþekkürler, gönlüne saðlýk.
bach
|
Uyarý
|
Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.
Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.
Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.
|