Türk'lük ve Vatandaþlýk

10 Eylül 2012 17:07 / 2299 kez okundu!

 


Anayasa madde 66 giriþ kýsmýnda þöyle diyor: "Türk Devleti'ne vatandaþlýk baðý ile baðlý olan herkes Türk'tür. Türk babanýn veya Türk ananýn çocuðu Türk'tür..."
Bu maddeyi okuduðumda ilk aklýma takýlan, Anayasayý yazanlar neden Devlet'i tanýmlama ihtiyacý duyarak cümlenin en baþýna "Türk" kelimesini ekleyerek, "Türk Devleti" olarak yazarlar ve neden Devlet'i sýfat kullanmadan, cümlenin en baþýna "Devlet'e vatandaþlýk baðý ile..." diye baþlayarak yazmazlar, sorusudur. Ýkinci olarak, yine ayný cümlede neden sadece "...baðlý olan herkes vatandaþtýr" denmeyip, "Türk'tür" tanýmý yapma ihtiyacý duyulur? sorusudur. Üçüncü nokta olarak da, devleti kuran kurucu irade tarafýndan kullanýlan "Türk" kavramý acaba kucaklayýcý ve bütünleþtirici olarak hedeflenen Ulus'u ve Ulus Devlet'i yaratmada baþarýlý oldu mu, olmadýysa neden, sorularýdýr.


Devlet, en kýsa ve öz tanýmýyla, birarada yaþayan insan topluluklarýnýn, kendilerine hizmet üretmesi için kurduklarý bir mekanizmadýr. Nasýl ki, kaþýk yemek yeme aracý ise, kalem yazma aracý ise, araba ulaþým aracý ise devlet de bu þekilde bir mekanizmadýr. Hizmet üreten bir araçtýr.

Bu anlamda kaþýðýn, kalemin kutsalý olamayacaðý gibi, Tunuslu En-Nahda hareketinin lideri Raþid Ganuþinin de altýný çizerek dediði gibi, " Allah insanlarý Yarattý. Devlet ise insanlarýn eseridir, Allah'tan deðildir. Peki, kim daha 'kutsal'dýr o halde? Kutsal devlet'in ateþine odun taþýyan kurbanlar olmak istemiyorsanýz, devleti kutsamaktan vageçeceksiniz." Yani insana hizmet eden, insanýn yaþamýný kolaylaþtýran hiç bir þey kutsal olamaz.

Ýnsan yaþamýna hizmet eden araçlar kutsal olmayacaðý gibi, etnik bir sýfatla anýlmasý da çok anlamsýz bir þeydir bana göre. Masada duran bir kaþýðý karþýnýzdakine verirken, "Türk kaþýðý alýr mýsýn?" "Türk kaþýðý senin mi? diye sorulmazsa, imzanýzý "Türk Tükenmez kalemi" ile imzala demek ne kadar saçmaysa, "Bebeðe giden 'Türk otobüsü' nerden kalkýyor" diye sormak ne kadar saçmaysa, devlet için de "Türk Devleti" tanýmýný yapmak ve Anayasa'ya da bunu yazmak o kadar saçma bir durumdur.

Çok basit ve anlaþýlýr olarak "Devlete vatandaþlýk baðý ile baðlý olan herkes vatandaþtýr" demek varken, neden etnik bir vurgu yaný aðýr basan, etnik bir kesimi çaðrýþtýran bir tanýmlama yapýlýr? Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olarak dünyanýn neresinde olursanýz olun, bulunduðunuz ülkede "Ben Türk'üm" derseniz, bu tanýmlama etnik bir hatýrlatma yapar karþýnýzdakine. Ama siz "Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaþýyým" derseniz bu sizin etnik kökeninize olan bir vurgu olmadýðý gibi etnik bir hatýrlatma da yapmaz. Eðer karþýnýzdaki ihtiyaç duyarsa sorar "Türk müsün?", "Arnavut musun?", "Ermeni misin" diye...

Osmanlý Devleti bu noktada, kendi vatandaþlarýný tanýmlarken "Osmanlýlýk" kavramý kullanýr. Osmanlý vatandaþý "Türktür" denmediði için, bir Ermeni, Yahudi, Kürt, Arnavut vs çok rahatlýkla kendisine ben "Osmanlý"yým diyebiliyordu, hiç gocunmadan ve hiç rahatsýzlýk duymadan. Bugün yeni Anayasa çalýþmasý yapýlýrken, toplumda birleþtirici olamayan 82 Anayasasýndaki bu kavram çýkarýlarak, bütün toplumu kucaklayan birleþtirici bir kavram kullanýlmalýdýr. Bu þekilde toplumun çoðunluðunun rahatlýkla benimseyip kullanabileceði bir kavram kullanmak, bazý sorunlarýmýzýn çözülmesine atýlacak adýmlardan birisi de olacaktýr.

Bu kafa karýþtýrýcý, itici olan, ötekileþtiren madde her tartýþýldýðýnda, Kemalist kesimin savunma argümaný þöyledir : "Burada kast edilen "Türk" kavramý etnik bir anlamda deðildir. Millet anlamýndadýr, herkesi içerir vs denilerek savunulur.

Bir an için bunun böyle olduðunu kabul edersek, Anayasadaki bu maddeye baðlý olarak, Devlet'in alt birimlerinde, yasalarýnda, mevzuatlarýnda da ayný anlayýþýn yani Kemalistlerin dediði gibi "etnik olmayan bir vurgunun olduðu, herkesi kapsadýðý" anlayýþýnýn bu Anayasa maddesiyle uyumlu olmasý gerekmez mi? Gerekir deðil mi?

O zaman birlikte hatýrlayalým, 1923 den bu yana Anayasa'larda kullanýlan " Türk"lük kavramý Devlet'in alt birimlerinde, mevzuatlarýnda, yasalarýnda nasýl kullanýlmýþ görelim. Gerçekten etnik anlamda mý kullanýlmýþ, yoksa Kemalist'lerin dediði gibi etnik olmayan genel bir kavram olarak mý kullanýlmýþ? görelim.

Bunu ilk önce yanda sizlerle görüntüsünü ve en altta da yazýlý halini paylaþtýðým, 1930'lu yýllarda okullarda okutulan Biyoloji ders kitabýnýn bir sayfasý üzerinde düþünerek, bunun üzerinden anlamaya ve anlatmaya çalýþacaðým.

Biyoloji dersinde anlatýlan, okunduðunda çok net bir þekilde görüleceði üzere genel bir kavram deðildir ve orada anlatýlan bir ýrktýr. Orta Asya'dan gelerek her tarafa yayýldýðý anlatýlan bu ýrkýn fiziki bazý özellikleri dahi anlatýlarak, hatta pervasýzca kafatasý ölçülerinin Brakisefal olduðu söylenecek kadar ýrkçý olan bir vurgu ve anlatýmý vardýr, Türkiye Cumhuriyetinin derslerinde. Hani "Türk" kelimesi genel bir kavramdý? Genel kavram böyle mi anlatýlýr, okullarda öðrencilere? Türkiye Cumhuriyeti vatandaþlarý olan Kürtler, Ermeniler, Araplar, Arnavutlar vs. Orta Asyadan mý geldiler? Sayýlan fiziki özelliklere sahipler mi? Ayný ders kitabýnda diðer alt etnik grublara da dair bir vurgu ve anlatým olmadýðý gibi sadece "Türk" etnisitesinin anlatýlmasý manidar ve anlamlýdýr.

O dönemde Biyoloji ders kitabýndan belgeleyerek gösterdiðimiz bu anlayýþ, bütün ders kitaplarýna hakim olan anlayýþtýr. Tarih kitaplarýnda "Türk" kelimesi üzerinden yapýlan anlatýmlarýn hepsi etnik olan bir anlatýmdýr ve hepsi orta Asya'dan gelen "Türk'lerin" tairihini anlatýr. Bütün Ders Kitaplarýnda ve Tarih Kitaplarýnda Orta Asya'dan gelmeyen Kürtlerin Tarihi yoktur, Ermenilerin tarihi yoktur, tarih kitaplarýnda. Günümüzde bile Tarih kitaplarýnda anlatým bu þekilde etnik bir vurgu üzerinden anlatýlýr, herhangi bir Tarih kitabýna bakýldýðýnda bu durum rahatlýkla görülür.

Yani sonuç olarak, Milli Eðitimin ders kitaplarýnda, Türk kelimesine verilen anlam ve yapýlan vurgu, Kemalist'lerin dediði gibi herkesi içeren genel bir anlam deðil, düpedüz etnik bir vurgudur.

Bildiðiniz gibi ülkemizde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olan Ermeni ve Rum kökenli vatandaþlarýmýza kendi dillerinde okul açma haklarý vardýr. Açýlan bu okullara Milli Eðitim bakanlýðý 1925 yýlýndan günümüze kadar uyguladýðý bir mevzuat vardýr, bu mevzuata göre "Azýnlýk okullarýnda Müdür yardýmcýsý mutlaka "Türk" olmak zorundadýr" maddesi vardýr. Þimdi bu noktada düþünelim, hani Türk denince, genel bir kavramdý? Eðer Türk kavramý Kemalistlerin dediði gibi Ermeni vatandaþýmýzý da, Rum vatandaþýmýz da kapsayan bir kavramsa onlarýn kendi okullarýna neden ayrýca bir "Türk" Müdür yardýmcýsý atanmasý mecburiyeti konuyor? Bu madde apaçýk bir þekilde diyorki siz ayrý bir etnik kökenlisiniz sizi kontrol edebilmek için sizden olmayan ayrý bir etnik kökenli olan Türk müdür yardýmcýsý atanmasý zorunludur.

8.5.1974 tarihli Yargýtay Hukuk Genel Kurulu azýnlýk vakýflarý ile ilgili olarak bir karar alýr, alýnan bu kararýn gerekçesinde: "Görülüyor ki Türk olmayanlarýn meydana getirdikleri tüzel kiþiliklerin taþýnmaz mal edinmeleri yasaklanmýþtýr." denilir. Lütfen vurguya dikkat edin : Türk olmayanlarýn deniyor. Yani Ermeni, Rum vs. Türk deðildir. Demek ki neymiþ, Türk olmak genel bir kavram deðil, Yargýtay kararý ile ilan edildiði gibi etnik bir vurgudur. Eðer bu vurgu Anayasa'ya aykýrý bir karar olsaydý, günümüze kadar geçerli bir karar olarak varlýðýný koruyamazdý. Bu kararla, azýnlýklar "Türk olmayanlar" olarak deðerlendirilerek, böylece bir bölüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaþýna karþý etnik temele dayalý anlayýþ yasalaþmýþ olur.

Neden 1942 yýlýnda Varlýk vergisi konurken "Türk" olanlar ve "Türk" olmayanlar ayrýmý konur maddelere? 1941 Yýlýnda azýnlýklara yaptýrýlan Nafia askerliði neden "Türk" olmayanlara yönelik olarak yapýlmýþtýr? Neden 1934 yýlýnda "Türk" olmayanlarýn Trakya'dan boþaltýlmalarý saðlandý? Yine yakýn zamana kadar Emniyet Müdürlüklerinde "Yabancýlar Masasý" vardý ve bu masa Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olan Ermeni, Rum vs. kökenli vatandaþlarýmýzýn pasaport vs iþlemleri iþlerinin takip edildiði bir masa idi. Eðer "Türk" kelimesi genel bir vurgu ise neden onlarýn iþlemleri yabancýlar masasýnda hallediliyordu? Dünya'nýn her yerinde ki Türkler ile ilgilenilir, sorunlarý konuþulur, onlarýn sorunlarý için gerekirse savaþ bile yapýlýr ama Iraktaki Kürtler, Lübnandaki Araplar, Ermenistandaki Ermeniler vs için hiç bir þekilde Kýbrýs'taki, Bulgaristan'daki, Çin'deki Türklerin haklarý kadar savunulmaz ve ilgilenilmez. vs.

Say say bitmez. Anlattýkça örnekler uzayýp gider. Kemalistler ne kendilerini, ne de toplumu yanýltmaya uðraþmasýnlar, artýk kimseyi inandýramazlar. Görüldüðü gibi 1923'den günümüze kadar "Türk" vurgusu hiç de anlatýldýðý ve savunulduðu gibi herkesi kapsayan bir kavram olarak deðil, örneklerden de anlaþýlacaðý üzere etnik vurgusu ve anlamý olan bir kavramdýr.

Eðer Anayasadaki vurgu etnik olmayýp herkesi içeren bir kavram olsaydý, Anayasa dýþýndaki bütün mevzuatlar, uygulama ve yasalar Anayasa'ya aykýrý bulunarak iptal edilmesi gerekmez miydi? Gerekirdi tabi ki. Ama hala büyük çoðunluðu yürürlükte olduðuna ve geçerli olduðuna göre, Anayasa'da ki 66 ncý madde hayatýn içinde dahi geçerli olan bu etnik ve özel vurguyu onaylýyor demektir.

Ýþte bu yüzden de toplumda birleþtirici ve kucaklayýcý bir kavram olamamýþtýr "Türk" kavramý. Birleþtirici olamadýðý gibi, yüreði buruk ve devlete küskün insanlar ordusu yaratýlmýþtýr 1923 den bu yana. "Türk" kavramý üzerinden bir ulus yaratma projesi de bu yüzden ölü doðmuþtur.

Umarým yeni Anayasa yazýlýrken bu hatalara düþülmez. Toplumun ihtiyacýna hitap eden, toplumun çoðunluðu tarafýndan benimsenen maddeler içeren bir Anayasa, sadece Türkiye için deðil tüm coðrafyamýz için olumlu bir örnek olur.

Sevgiyle kalýn.


Ergün Eþsizoðlu

10.09.2012


NOT: Resmini paylaþtýðým Biyoloji dersini resimden okuyamayanlar için aþaðýya yazýlý halini aktarýyorum.


DOKUZUNCU BÖLÜM TÜRK IRKI ANTROPOLOJÝSÝ [1]

Son zamanlarda yapýlan antropoloji tetkikleri ýrkýmýzýn vasýflarýnýn þunlar olduðunu meydana koymuþtur:

Renk : Buðday veya beyaz

Burun : Ýnce, uzun

Kulaklar : Orta bir büyüklükte

Gözler : Siyah, elâ bazan da mavi

Boy : Orta ve ortanýn üstünde

Kafatasý sekli, Brakisefal (375 kafatasý indisinin verdiði ortalama rakam 84.07 dir).

Bu vasýflarla en mükemmel bir yükselme derecesi gös­teren ýrkýmýz, Avrupa'nýn Alp ýrký vasýflarýný haizdir. Esas itibariyle Alp ýrký Avrupa'ya Orta Asyadan geçmiþtir.


Pratik çalýþmalar:


Kafatasý þeklinin ýrklarýn tekâmüllerinde büyük bir ehemmiyeti vardýr, önden arkaya doðru uzun olan kafataslarýna dolikosefal, yuvarlak olanlara brakisefal ve ikisinin ortasý bir þekil gösterenlere de mezosefal denir. Kafataslarýnýn þu ayrý­lýþý, kafatasý indisi ile tayin olunur. Kafatasý indisi, kafatasýnýn en büyük yan geniþliðinin 100 ile çarpmasýnýn en büyük 'in-arka geniþliðine oranýndan çýkar:

Kafatasý indisi = yan geniþlik X 100 / ön- arka geniþlik.

Ýndisleri 77.7 ye kadar olan kafataslarý dolikosefal; 77.7 den 79.9 za kadar olanlar mezosefal ve daha fazla olanlarda brakisefaldirler.

------------------------------------------------------

[1] Bu bahis Ankara Tarih, Dil ve Coðrafya Fakültesi Antropoloji Profesörü Dr, Þevket Aziz Kansu'nun, "Craniolagie del'Anatolie" adiyle neþrettiði broþür ile Birinci Türk Tarih Kongresi zabýtlarýndaki tezleri mütala edilerek yazýlmýþtýr.


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.