Ölüm orucu

05 Kasým 2012 17:11 / 2165 kez okundu!

 


12 Eylül’den sonra Gölcük’teki tutuklular olarak yaptýðýmýz açlýk grevlerinden birinde, gazete, radyo, ilaç, kantinden gýda malzemeleri alýnmasý vs gibi temel ihtiyaçlarýmýzý içeren taleplerimizden birisi de süt ihtiyacýmýzýn karþýlanmasýydý. Radyo ve gazete hariç bir çok talebimizin karþýlanacaðý belirtildi cezaevi idaresince.

Hiç unutmam; radyonun verilmeme gerekçesi cezaevi müdürü Hasan Ertaþ tarafýndan þöyle açýklanmýþtý: “Radyoyu dinleyen bir askerim, radyoda, köyünde yaþanan olaylarý duyunca, izin istemeden firar etmiþti, bu yüzden sizlere radyo vermeyeceðiz” demiþti. Ýlaç, süt, banyo yapma, tuvalete gitme süresinin uzatýlmasý vs gibi o zaman yaþamýmýz için çok gerekli olan taleplerimiz aðýrlýkla kabul edildiði için baþlattýðýmýz açlýk grevi dahil, bütün aktivitelerimize son vermiþtik.

Cezaevi idaresi radyo ve gazeteyi primitive bir mantýkla rededip vermezken, süt alýnmasý sýrasýnda primitive bir diðer tepkiyi de kendi aramýzdaki bir grub arkadaþ göstermiþti. Bu arkadaþlar “Oligarþinin verdiði sütü içmeyiz” diyerek süt vs nin alýnmamasýný dayattýklarýnda, bir arkadaþýmýzýn bu gruba tepkisi de hiç aklýmdan çýkmaz. Þöyle tepki göstermiþti arkadaþýmýz, “Devrimci inek mi isteyelim?”, “Devrimci sütü nasýl elde edeceðiz?”, ”Ne istersek isteyelim, bize cezaevi idaresi verecek istediklerimizi”.

12 Eylül 1980 den sonra Gölcük'teki askeri cezaevinde çeþitli konularda açlýk grevleri oldu, katýldýðýmýz. Katýldýðým en uzun açlýk grevi 12 gün sürmüþtü. Bir yazardan okumuþtum “Açlýk grevlerine yatmýþ birinin nasýl öldüðünü biliyor musunuz? Vücut, önce þekeri yakýyor, sonra yaðlarý, sonra proteinleri, kas dokularýný yakýyor, karaciðerdeki yað dokularý yanarken aðýr bir aseton kokusu yayýyor ölüme yatan, nabzý yavaþlýyor, tansiyonu düþüyor, kalbi teklemeye baþlýyor, bütün kaslarý eriyor. Hareket edemez hâle geliyor" (Ahmet Altan).

55. gününde olan açlýk grevindekilerin içinde bulunduðu korkunç ve tehlikeli durumu düþünmek bile istemiyorum. Düþünmesi bile çok zor. Sonucun ne kadar vahim olacaðýný düþündükçe içimdeki sýkýntý beni boðacak hale geliyor. Ne olursa olsun ölecek olanlar bir insan. Herþeyden önce bu ölümlere dur deme noktasýndan baþlamak lazým. Ýlk düþünülecek nokta bu ölümlerin yaþanmamasý için ne yapýlýr olmalý.

Sürekli tekrarladýðým ve inandýðým bir noktanýn altýný bir kere daha çizmek istiyorum, “Hiçbir þey, hiç devlet, hiçbir bayrak, hiçbir düþünce, hiçbir lider, hiçbir örgüt, hiçbir toprak parçasý, hiçbir inanç, hiçbir yazýlý kural, hiçbirþey ama hiç bir þey insandan daha deðerli olamaz” diye düþünüyorum. Benim için en öncelikle önemli olan nokta, her þeyden önce insanlarýn ölümlerine bir çözüm olunmasýdýr.

Geliþen sürecin artýlarýný ve eksilerini de konuþmayalým demeyi de doðru bulmuyorum. Nasýl “Devrimci süt ve devrimci inek” isteyenlerle aktivitelerimiz içinde ve tam ortasýnda nasýl konuþtuysak ve tartýþtýysak, bugün de artýsýyla, eksisiyle yaþananlarýn tartýþýlmasýndan yanayým.

Baþbakanýn ölüm oruçlarýna karþý kullandýðý üslup ve yaklaþýmýný, aþaðýlayýcý, tahrik edici buluyorum. “Kebabçýlar” tarzýndaki basit ve primitive yaklaþýmýný ise hiç doðru bulmuyorum. Bu üslup ve yaklaþým insanlarý vazgeçireceðine daha fazla kamçýlayýp tahrik ettiði ve süreci zorlaþtýrdýðý inancýndayým. Bir an önce bu üslubun terk edilerek, daha insani bir üslupla yaklaþmanýn sorunun çözümünü kolaylaþtýrcaðýna inanýyorum.

Açlýk grevindekilerin taleplerinden bir tanesi anadilde savunma yapabilmek. Açlýk grevindekilerin direkt sorun olarak yaþadýklarý en haklý taleplerinden birisi olan ana dilde savunma yapma talebi son derece insani olan talep, bana göre de. Bu konu bir müddet önce hükümet tarafýndan da kabul edilerek uygulamaya iliþkin adýmlarýn atýlacaðý belirtilmiþken bunun talep olarak ileri sürülmesi doðrusu bana ilginç geldi. Bunu talep etmek yerine uygulamaya iliþkin sorunlar talep olarak gündeme gelseydi daha anlamlý olurdu diye düþünüyorum. Bazý mahkemeler ana dilde savunma yapmayý kabul ederken, bazý mahkemelerin kabul etmemesi, özellikle anayasa mahkemesinin ana dilde savunma yapmayý normal karþýlamasýný üzerinde düþünmeye deðer buluyorum.

Ana Dilde Eðitim talebi kuþkusuz her insan gibi tutuklularýn da haklý olarak talep edeceði bir hak. Ancak siyasi platformda çözülmesi mümkün olacak bu siyasi taleb için dýþarýda olanlarýn hiçbir sivil ve demokratik aktivitesi yokken sadece cezaevlerindekilerin dile getirerek, bunu ölüme yatarak çözüm aramasý bana çok yanlýþ geliyor. Eðer dýþarýdaki insanlar, çocuklarýný okullara göndermez, ana dilde eðitim için okullarý boykot eder veya ana dilde eðitim konusunda baþka baþka sivil ve demokratik tepkiler göstermiþ olsaydý, onlara destek anlamýnda cezaevindekilerin böyle bir talebi olsaydý o zaman çok anlamlý bulurdum. Bunu sadece cezaevlerindekilerin dile getirip istemelerini ve bu sorunun çözülmemesi noktasýnda öleceklerini beyan etmeleri bana hiç doðru bir talep gibi gelmiyor doðrusu.

Esasýnda cezaevindeki yaþamsal-siyasi sorunlarla, dýþarýdaki hayata iliþkin siyasi taleplerin ayýrdýnda olmayý öneriyorum. Eðer cezaevinden ölüme yatarak siyasi sorunlar çözülecekse, bu esas çözüm þekliyse neden parti kursun insanlar ya da neden sendika kursun, neden dernek kursun vs. 1000 insanýn, onar onar peþpeþe ölüme yatarak, bütün sorunlarý çözme þekli bir çözüm olarak gündeme gelir ki, iþte bu nokta üzerinde iyice düþünmek lazým.

Her tutuklu gibi Abdullah Öcalan da bütün haklarýna sahip olmalýdýr. Ona özel haksýz uygulamalar olmamalýdýr. Ancak, Öcalan üzerindeki tecrid talebi için kafama takýlan noktayý sizlerle paylaþmak istiyorum. Keþke bu konuda önce Abdullah Öcalan taleplerini dile getirecek bir aktivite içinde olsaydý. Ortada sorunu yaþayanýn bir aktivitesi yokken, bir talebi yokken, onun sorunlar yaþadýðýný dile getirerek ölüme yatmayý da anlamlý bulmuyorum. Abdullah Öcalan nasýl geçmiþte saðlýk sorunlarýný, gýda sorunlarýný ve bazý baþka sorunlarýný dile getirdiyse, bugün de ayný þeyi yapmasý gerekmez miydi?

Bir an önce hükümeti de, taraflarý da düþünmeye davet ediyorum. Yarýn daha geç olabilir. Üzerinde tartýþtýðýmýz sürecin insanlarýn hayatýna mal olmasýnýn söz konusu olduðunu düþünelim lütfen. Hiçbir þey insandan daha deðerli olamaz. Hepinizin en deðerli bulduðu þeylerden daha deðerlidir bir insanýn bile hayatta kalmasý.


Sevgiyle kalýn.


Ergün EÞSÝZOÐLU

05.11.2012






Son Güncelleme Tarihi: 09 Kasým 2012 20:16

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
12 Kasým 2012 14:06

korkmaznermin

Ergün bey; saðduyu ve yapýcý eleþtirinin hakim olduðu yazýnýz için çok teþekkürler. Konu hakkýnda iki tarafýn da görmezden geldiði noktalarý çok güzel aydýnlatmýþsýnýz. Kaleminize saðlýk...

Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.