Leyla Zana, Denge Demokrat ve Silahlar Sussun

23 Temmuz 2012 14:16 / 2388 kez okundu!

 


Leyla Zana'nýn Haziran ( 2012) ayýnda yaptýðý açýklamasýyla, yerinde, zamanýnda ve önemli bir çýkýþ yaptýðýný düþünüyorum. Leyla Zana, yaptýðý bu açýklamanýn arkasýndan Baþbakanla yapacaðý görüþmeden önce, altýný çizerek: "Her zaman barýþa olan inancýmýz olmalý ve bu konuda da bilgili olmamýz gerekiyor. Hiç bir savaþ sonuna kadar devam etmez. Bu topraklara barýþ mutlaka gelecek. Bu sorunu AKP çözebilir" diyordu. Ýþte bu açýklamasýyla Leyla Zana artan þiddet eðilimlerinin yarattýðý karanlýkta bir umut, bir ýþýk olmuþtu.

Son sürecin nasýl týkanma noktasýna sürüklendiðini hatýrlayacak olursak, 14 Temmuz 2011'de Silvan baskýnýyla, PKK ile devlet arasýnda bir yýla yakýn bir süredir devam eden görüþmeler kesilmiþ, herkesin kýlýçlarýný yeniden kuþandýðý ve ataða kalktýðý bir döneme yeniden girilmiþ oldu böylece.

20 kiþinin öldüðü Silvan baskýnýndan önce, 8 Temmuz 2011'de, Abdullah Öcalan ise “Barýþ Konseyi’nin kurulmasý için mutabakata vardýk. Çatýþmalar yeniden baþlamasýn” açýklamasýný yapmýþtý.

Abdullah Öcalan böyle bir açýklama yaparken, anlaþýlamayan bir biçimde Silvan eylemi oldu.

Abdullah Öcalan, kendisini ve Oslo görümelerini boþa düþüren Silvan eyleminden sonra, "..... Kandil beni taþeron olarak kullanýyor. Devlet de taþeron olarak kullanýyor. Her iki taraf da beni taþeron olarak kullanýyorlar. Her iki tarafýn beni taþeron olarak kullanmasýna son veriyorum. Çekiliyorum... Kürt siyasetçileri þunu bilmeli. Ýkide bir biz halký tutamýyoruz, biz kitleyi zor durduruyoruz, kitle patlama noktasýndadýr. Sorun çözülmezse devrimci halk savaþýný baþlatýrýz, savaþa da barýþa da hazýrýz diyorlar. Seni tutan mý var, yapar mýsýn yapmaz mýsýn sen bilirsin. Ama bu þekilde daha fazla benim üzerime yýkma. Türkiye de, ikide bir bitireceðiz, þöyle bitireceðiz diyor. Sen de bitireceksen bitir. Hükümet, bitirmek için ne yapýyorsa yapsýn; özel timleri, polisi devreye sokuyormuþ, bilmem dört kuvveti bir kuvvete baðlýyormuþ, üçüncü kuvvet yaratýyormuþ, ne yapýyorsanýz yapýn." açýklamasýný yaparak, "Barýþ komitesi kurma aþamasýna geldik" dediði görüþmelerden çekildiðini ilan etti.

Silvan eylemi iþte böylesi bir kýrýlmaya yol açmýþtý.

Ýlk baþlarda 20 kiþinin ölümüne yol açan Silvan eylemine sahip çýkan Murat Karayýlan, daha sonra yapacaðý açýklamalarla "Silvan eylemi bizim merkezi olarak planlamadýðýmýz ve onaylamadýðýmýz bir eylemdir. Eylemi yapanlar bizim içimizde, kontrol edemediðimiz yerel birimlerce yapýlmýþtýr" diyordu. Sonrasýnda yaþananlarý, çatýþmalarý ve baskýnlarý hepimiz biliyoruz. Tam "barýþ komitesi" kurulacak denen noktadayken birden alevlenen çatýþmalar, onlarca insanýn ölmesine yol açtý. Taraflar yeniden silahtan medet umar hale geldi. Hükümet bu sorunu yeniden 90'lý yýllarda uygulanan yöntemle, þiddetle çözmeye yönelirken, PKK de çözüm "Devrimci halk savaþýdýr" tezini savunarak, Silvan baskýnýný yaptýðý gün sanki bir devlet ilan ediyormuþçasýna "Demokratik özerklik" ilaný yaptý, 14 temmuz 2011'de. Böylece iki taraf da, zýt taraflarda bulunan uzlaþýlmaz noktalara savrulmuþlardý.

Böylesi bir kýrýlma ve savrulma, silahýn sesinin daha gür çýkmasýný saðlarken, insanlarý düþüncelerini açýklama yerine, susma noktasýna savurmuþtu. Gündeme yeniden þiddet egemen olmuþtu. Þiddet belirliyordu her þeyi. Siyasette ise bir týkanma süreci baþlamýþtý. Bu týkanma kaçýnýlmaz olarak karamsarlýðý da getiriyordu beraberinde.

Ýþte böylesi bir ortamda Leyla Zana, barýþ umutlarýnýn ve yeniden siyaset yapýlacaðýnýn ýþýðýný çaktý ve bir alternatif yol gösterdi. Umutlar yeniden yeþermeye baþladý. Benim de tam "lanet olsun bu siyaset denen þeye" diyerek, tam da siyasetten umudumu kestiðim anda, yeniden umut beslememe yol açtý, Leyla Zana.

Ýþte bu noktada, Leyla Zana suskunlaþan aydýnlarýn, demokratlarýn yeniden seslerini yükseltmesine de vesile olmuþtu. "Denge Demokrat" da böylesi bir oluþumdu ve Leyla Zana'nýn açtýðý kanaldan sesini çýkarmaya çalýþanlarýn bir kýsmýydý.

"Denge Demokrat" yaptýðý çaðrý ile, "Silahlar sussun, Parmaklarýnýzý tetikten çekin" diyerek ses getiren bir imza kampanyasý baþlatýyordu. Ne yazýk ki, Leyla Zana'nýn çaðrýsýna "Denge Demokrat" gibi destek verenler olduðu gibi, "Denge Demokrat"ýn bu çaðrýsýna, "Hadi baþka kapýya, onlar versin" dercesine red edenler de oldu. Arkasýndan 14 temmuz 2012 tarihinde Diyarbakýr'da yaþananlar, yeniden bir týkanmanýn eþiðine getirdi siyaseti.

Ýmza kampanyasýnýn geldiði bu noktada, silahlarý susturacak tek bir güçlü isim kalmýþtý, O isim de Abdullah Öcalan'dý. Abdullah Öcalan'ýn sarfedeceði bir cümle anýnda yankýsýný bulacaktý, ancak ondan alýnacak mesajý topluma iletecek kiþilere de görüþme izni yok. Leyla Zana'nýn açtýðý yolun varmasý gereken bu son halka saðlanmadýkça, bu süreç hep böyle yarým yamalak kalmaya mahkumdur. Umarým en kýsa sürede, týkanýklýðý açmada en büyük umut olan bu adým atýlýr.

Bu sürecte yaþanan 14 Temmuz Diyarbakýr olaylarý, Hükümetin Kürtler'in basit demokratik taleplerine tahammülsüz, intikamcý, ve orantýsýz güç kullanarak adeta "daða çýkýn, ne iþiniz var silahsýz gösterilerde" dercesine saldýrmasý, ve Ýçiþleri bakaný gibi yetkililerin yaptýðý garip açýklamalar, hiç bir þekilde kabul edilemez anti demokratik bir anlayýþý gözler önüne koyuyordu.

14 Temmuz 2012'de görünenler, hiç de hoþ görüntüler deðildi. Bir tarafta gaz, jop, kan ve kemik sesleri vardý. Diðer tarafta ise önderliklerini ve siyasi tavýrlarýný, panzere taþ atarak, panzere taþ vurarak gösterenler de bana göre hiç de iyi bir sýnav vermiyorlardý.

Bana göre, Kürtler'in hiç bir þekilde panzer taþlayan, molotof atan seçilmiþlere ihtiyacý yoktu. Kürt'lerin bir çýrpýda yüzlerce bu özellikte militaný eylem alanlarýna anýnda yýðabileceðini düþünüyorum, Hem de bu eylemciler seçilmiþlerin yaptýklarýndan çok daha iyisini yapacak deneyim ve birikimdeydiler. Kürt'lerin Leyla Zana gibi, siyasetin önünü açacak, barýþ görüþmelerini saðlayacak siyaseti yapacak, seçilmiþlere ve siyasetçilere ihtiyacý var. 14 Temmuz'da yayýnlanan haberlerde, Diyarbakýr'da Kürt siyasetinin önemli isimlerinin sokak eyleminin içinde aciz bir konumda, oraya buraya koþuþturmasýný, taþ atmasýný, slogan atmasýný, içim sýzlayarak izledim.

Umarým, Kürtler'in seçilmiþ siyasetçileri bugüne kadar izledikleri pratikle, týkanýklýðýn nasýl daha fazla artmasýna hizmet eden bir rotada yol aldýklarýný anlarlar.

Sevgiyle kalýn,


Ergün EÞSÝZOÐLU

23.07.2012

Son Güncelleme Tarihi: 26 Temmuz 2012 15:30

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.