Heykel kültürü

19 Kasým 2012 15:52 / 2055 kez okundu!

 


"Mart 2000.... Ýstanbul'da polisler Zeytinburnu'nda bir lokantaya yemek yemeye gider. Fakat masalarda bir tuzluk vardýr ki, insanýn gözünün içine içine bakar. Yüzü de tanýdýktýr. Polislerimiz düþünür düþünür, sonra kendi aralarýnda "Apo lan bu" der ve harekete geçerler. Operasyon startý verilir ve çarþýda pazarda satýlan tuzluðumuz suç unsuru olur. Lokantaya baskýn düzenlenir. Üstelik lokanta sahipleri de Karadenizlidirler. Ýþe bakýnýz! Her neyse, göz altýna alýnýrlar ancak götürüldükleri emniyetin müdürü biraz aklý selimdir. "Olay yayýlmadan býrakýn þunlarý" der ve bizim uþaklar serbest býrakýlýrlar.

Fakat tuzluk olayý hayatta yansýmasýný bulmuþtur. Kürtler tuzluklarý gördükleri yerde heyacanlanýp, "Sarý-yeþil-kýrmýzýsý vardýr?" deyip, bir biblo gibi vitrinlerine koymaya baþlamýþtýr. Hatta ve hatta, þahsým da bir olaya tanýk olmuþtur bu konuyla ilgili. Yer Diyarbakýr. "Dalak var, ciger var, böbrek var...." diye baþlayan mönünün sunulduðu bir lokantada fukara bir tuzluk gözüme iliþti. Geliniz görünüz ki tuzluðun kafasý yok. Yani Öcalan'a benzetilen kýsmý yok. Önce adamlarýn ne kadar 'Týrsonek' (Korkak) olduklarýný düþünmeye baþladýk. Garsona çaktýrmadan sorduk, "Bunlarýn kafalarý nerede" diye. Adamcaðýz, "Walla çalýyorlar Apo'ya benziyor diye" dedi. Aslýnda haklýydý, çünkü daha sonra bir yerde o tuzlukla karþýlaþmýþ, "Aaaa bunlar hala var mý piyasada" diyerek sorduðumda, "Filanca lokantadan çaldýk" demiþlerdi" ("Mayoz Bölünme Hikayeleri" Evrim Alataþ)

Açlýk grevleri bitti. Açlýk grevlerinin bana göre, en sevindirici yanlarýndan birisi, ölümle sonuçlanan bir sonucunun olmamasý.

Kuþkusuz sevindiren yanlarýnýn yanýnda, ders çýkarýlacak bir çok yanlarý da oldu “açlýk grevi”nin. Bunlardan iki tanesi, benim aklýmda en fazla yer eden konulardan oldu.

Bir tanesi, liderlik olgusunun bir kýsým Kürtlerde ne kadar etkili olduðunun bir defa daha görülmesi. Abdullah Öcalan’ýn bir cümlesi ile ölüme yatan binlerce insan, sevindirici bir sonuçla, açlýk grevlerine son verirken, Abdullah Öcalan’ýn müzakere sürecinde nasýl bir konumda yer almasý gerektiðinin de altýný kalýn çizgilerle çiziyordu.

Diðeri de Selahattin Demirtaþ’ýn Mardin-Kýzýltepe’de yaptýðý konuþma idi. Bu konuþmada Demirtaþ þöyle diyordu: “…… Onun posterleri okullarda, meydanlarda asýlýyor, Kürt halk önderinin posteri niye asýlmasýn? Bal gibi asarýz. Biz daha önder Apo'nun heykelini dikeceðiz heykelini' dedi.

Son dönemde ciddi bir araþtýrmaya muhtaç olan, dikkatimi çeken nokta, bir kýsým Kürtlerin, Türkler üzerinden Kürtleri ifade etme, anlatma, tanýtma anlayýþý.

Türkler tarihlerini Orta Asya’dan-Ergenekon’dan çýkarak mý baþlatýyor. Mezopotamya’dan dünyaya yayýlan Kürtler anlayýþýný anlatýyor bu arkadaþlar. Türkler “Mu-Güneþ” teorisi ile dünyaya dillerini ve medeniyetlerini yaydýklarýný mý anlatýyor, bazý Kürt arkadaþlar da bu konuda, ne kadar belge olacaðý bana göre çok kuþkulu olan bir belge ile aslýnda antik Yunan ve Roma’lýlar medeniyetlerini, Mezopotamya’dan dünyaya yayýlan Kürtlerden öðrendiklerini söyleyebiliyor.

Acaba Selahattin Demirtaþ'ýn da dile getirdiði de bu Tek Tip’çi-Ulusalcý otoriter anlayýþýn bir tezahürü mü? Yanýldýðýmý ve bunun anlýk, tepkisel bir refleks olmasýný, herkesten fazla arzuluyorum.

Zira bakýyorsunuz, Kemalist Türklerde ne kadar bayrak fetiþizmi varsa ayný boyutta Kürtlerde de var. Kemalist Türklerde lider, baþbuð, ulu önder vs anlayýþý ne boyuttaysa, dönüp bu bir kýsým Kürtlere bakýldýðýnda, ayný boyutta hatta belki de daha üst boyutta bir “Serok” anlayýþý var.

Genelleme yapmak ne kadar doðru olur bu nokta tartýþýlabilir, ancak görünen bazý ip uclarýna bakýlýrsa, Kemalist Türkler nasýl Kemalizm’i hücrelerine kadar iþleyerek bugünlere taþýmýþlarsa. Ayný durum, her ne kadar Kemalizm’e karþý olduklarýný söyleseler ve þiidetle karþýyýz deseler de, bazý Kürtler için de söz konusu.

Kemalizm’in bir düþünce olduðu düþünülürse Kürtlerin de baþka kiþiler, semboller üzerinden ürettikleri veya yansýttýklarý bana göre baþka bir þey deðil. Umarým Türklerin 90 senedir içinde yaþadýklarý çýkmaz sokak sürecini, Kürtler de yaþamak istemezler.

Kemalist Türkleri bir çok noktada 90 sene geriden takip ederek bilinç altlarýný yansýtan, Kemalist Türkler gibi kendilerini anlatmaya, tanýmlamaya ve ifade etmeye çalýþtýklarý gibi, bir doksan sene de Kürtler “Kürt Kemalizm”iyle mücadele etmek durumunda kalmazlar diye ummak istiyorum.

Sevgiyle kalýn.



Ergün EÞSÝZOÐLU

19.11.2012

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.