Þiddetin bitmesi için bugünün talebi 'Öcalan’a özgürlük'tür...

29 Eylül 2011 16:30 / 1441 kez okundu!

 


Taraf gazetesinde (17 Eylül 2011/ 'Yeter bu þiddet')yazdýðým bir yazý çok deðer verdiðim 'Özgürlükçü Sol' (facebook) grubunda bir tartýþma yarattý. Deðer verdiðim insanlarýn aðýr (-hiç deðilse bana göre aðýr-) eleþtirileri ile karþýlaþtým.

Önce bir kere daha tekrar etmek istiyorum, bana göre bir süredir, 'savaþ ortamýnýn sorumlusu' olarak Kürt özgürlük hareketini gösterenlerin sayýsý giderek artýyor. Bu eðilime birçok solcu, köþe yazarý da katýlýyor. Bu benim gözlemim, baþkalarý farklý gözleyebilirler ve hatta da diyebilirler. Bence bu tespit doðru olmaz.

Þimdi asýl konuya girelim ve bazý tespitlerle baþlayalým. Söylemeye gerek yok ama ben gene söyleyeyim bunlar benim saptamalarým ve kimseye dayatmýyorum.

Kürt ulusal kimliðinin kazanýlmasý mücadelesi 'Kürt özgürlük hareketi’nden önce de vardý, bu hareket ile birlikte bir dizi baþka örgüt de bu konuda çalýþmaya baþladý. 1980’li yýllarýn ilk yarýsýnda PKK bu konuda mücadele eden tek örgüte dönüþtü.

Eðer Kürt özgürlük mücadelesi olmasaydý bugün Kürt sorununda ulaþtýðýmýz noktaya gelemezdik. Bu noktaya gelinebilmesi için çok aðýr kayýplar verildi. 30 yýl önce Kürtler yok sayýlýyordu, bugün Kürtler var da bunu yasalara, anayasaya nasýl yansýtacaðýmýz tartýþýlýyor.

30 yýl önce Kürtçe konuþmak yasaktý, bugün anadilde eðitim tartýþýlýyordu. 10-15 yýl önce yayýnlarda Kürt, Kürtçe, Kürdistan gibi kelimeleri kullanamýyorduk. Bugün bunlar serbest.

Bu listeyi daha uzatabiliriz. Peki bütün bunlar nasýl oldu? Yukarýdan aþaðýya bir veya daha fazla Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin iradesi ile mi oldu? Hayýr.

Bence bugün ulaþtýðýmýz noktaya Kürt özgürlük hareketinin mücadelesi ile geldik. Kürt özgürlük hareketi sadece silahlý mücadele yapmadý. Baþtan itibaren ayný zamanda kitlesel eylemler düzenledi. Boykotlar, gösteriler yapýldý. Newroz kutlamalarý yapýldý. Silahlý mücadele dýþý bu mücadelelere devlet hep saldýrdý. Göstericilere ateþ açýldý, gaz bombasý atýldý, insanlar dövüldü, tutuklandý. Milyona yakýn köylü köylerinden zorla çýkarýldý. Ormanlar yakýldý. Ýnsanlar kaçýrýldý, yargýsýz infazlar, toplu mezarlar.

Þimdi burada sormak gerekir. Þiddeti kim kullandý, kim kullanýyor? Gösteri yapmak isteyen Kürtler mi, yoksa onlara izin vermeyen devlet mi?Bazýlarýnýn hemen “ama o göstericiler de ellerinde molotoflarla gösteriye geliyorlar” diyeceklerini biliyorum. Ama polis de zýrhlý araçlarla, gazla, copla, tabanca ve tüfekle geliyor. Üstelik bunlarý kullanýyor ve insanlarý yaralýyor, öldürüyor.

Bir süre önce Ýngiltere’de gençler ayaklandý. Her taraf yangýn yerine döndü. Karakollar, binalar, arabalar yandý, yaðma yapýldý. Kimse ölmedi. Polis gaz bombasý atmadý, polis coplarla ve tabanca ve tüfeklerle göstericilere saldýrmadý. Demek ki devlet þiddet kullanmadan da göstericilerin karþýsýna çýkabiliyormuþ.

Polis hazýrlýklý gelince gösteride kararlý topluluklar da kendilerince hazýrlýklý olurlar. Bu kaçýnýlmaz.

Þimdi biz barýþ isteyen, þiddetten býkmýþ Türkler ne diyeceðiz? Tartýþýlan asýl sorun bu. Kürt özgürlük hareketini mi eleþtireceðiz? Hem gösterilere molotof kokteyli getirdikleri için hem de savaþa yeniden giriþtikleri için. Yoksa, devleti mi eleþtireceðiz? Yoksa kimilerinin söylediði gibi her halükarda bütün þiddete mi karþý çýkacaðýz?

Ben þiddete karþýyým. Þiddetin her türlüsüne karþýyým ama 'pasifist' deðilim. Aklý baþýnda herkes þiddete karþýdýr. Kürt özgürlük hareketinin de þiddet kullanarak kazanmayý hayal ettiðini düþünmek saçma olur.

Kürt sorununda çözümün barýþçý olmasý gerektiðini düþünüyorum ama nasýl? Gerillalar silah býraksýn, þiddet kullanmasýn. Gösterilerde taþ atýlmasýn. Olur, böyle yapsýn Kürtler ama ellerindeki silahlarý ne yapacaklar? En yakýn karakola gidip silahlarý ile teslim mi olsunlar? Murat Karayýlan, Cemil Bayýk ve daha binlercesi böyle mi yapsýn? Böyle yaparlarsa ne olur? Bana sorsanýz hepsi hapsi boylar. Belki bir ikisi Öcalan’ýn yanýna gider, diðerleri ise çeþitli baþka hapishanelere. Sonra bu hükümet ve bu parlamento Kürt sorununu çözer. Bu mu çözüm? Aklý baþýnda kim bu çözümü(!) kabul eder?

Kürt özgürlük hareketinin önderliði ile görüþmeler sürüyor. Hem Ýmralý’daki tutuklu, hem de Kandil'deki özgür liderlikle. Bunu artýk biliyoruz. Görüþmeler bir kere baþlayýnca çözüm mutlaka gelecektir. Buna inanmak gerekir.

Bence bugün görüþmelerde týkanýlan nokta Kürt kimliðinin tanýnmasý, demokratik özerklik, anadil gibi sorunlar deðildir. Bu sorunlar çoktan çözüldü. Sadece biçimsel adýmlarýn atýlmasý gerekiyor.

Bugün tartýþýlan Öcalan’ýn özgürlüðü, Kürt özgürlük hareketinin yöneticilerinin gelecekleri, gerillalarýn normal yaþama dönüþleri gibi sorunlardýr.

Öcalan çok açýk söylemiþti: "Özgürlüklerimi geniþletin, PKK gerillalarýnýn sýnýr dýþýna çýkmasýný saðlayayým." Kimileri çirkin bir tutumla bunu Öcalan’ýn kendi refahýnýn peþinde olduðu biçiminde yorumlamýþtý. Oysa Öcalan’ýn koþullarýnýn deðiþmesi, Ýstanbul’da ev hapsine geçmesi bir adýmdýr. Kürt özgürlük hareketine bir mesajdýr ve karþýlýðýný görür.

Bu nedenle bugünün en önemli talebi “Öcalan’a özgürlük”tür.

Þiddetin bitmesini istiyorsak, ilk öne çýkacak talep Öcalan’ýn özgürlüðüdür. Ýkincisi KCK operasyonlarýnýn durmasýdýr, üçüncüsü KCK tutuklularýnýn serbest býrakýlmasýdýr. Bu adýmlar atýlmadýkça var olan ortamýn sarmalý içinde yaþamaya devam ederiz ve bekleriz...



Doðan TARKAN

28.09.2011


 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.