SEÇİMLERİN ARDINDAN...

17 Haziran 2011 02:17 / 1478 kez okundu!

 


Herkesin kazandığı ama aslında Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) dışında herkesin kaybettiği bir seçim yaşandı. AKP yüzde 50 oy aldı. Üstelik oylarını üç seçimdir arttırıyor. Yüzde 34’den başladı, yüzde 47’ye ve şimdi de yüzde 49.85’e ulaştı. (Kimse % 49.85 demeyecek, herkes yüzde 50 diyecektir.)

AKP’nin oyları arttı artmasına ama; 1) Kürdistan’da, BDP karşısında ciddi oranlarda oy kaybetti. 2) Kendibaşına Anayasa değişikliği yapabilecek yeterli milletvekili yok. Ayrıca da, TBMM’nin çoğunlukla çıkaracağı bir anayasa değişikliğini referanduma taşıyacak çoğunluğu da yok.

(Birincisi için 367, ikincisini yapabilmek için ise; 330 milletvekiline ihtiyacı vardı.) İki dönemdir iktidarda olan AKP karşısında, CHP oylarını ancak yüzde 5 arttırabildi ama Kılıçdaroğlu dışında kimse bunun bir başarı olduğuna inanmıyor. Şimdi CHP’de yoğun bir iç mücadelenin arifesindeyiz. Şimdiden parti Meclisi üyeleri, Deniz Baykal, Kemal Anadol ortada bir başarı olmadığını söylemeye başladılar ve Baykal kendisi görevi devrederken kamuoyu yoklamalarında CHP’nin oy oranının yüzde 28 olduğunu söyledi. Yani Baykal’a göre CHP aslında oy kaybetti.

Seçimler sırasında sandık başında yapılan bir kamuoyu araştırması CHP’ye oy verenlerin yüzde 30.5’inin ikinci tercihlerinin MHP olduğunu gösteriyor. MHP’de ise CHP’yi ikinci parti tercihi olarak görenlerin oranı yüzde 23. Aynı araştırma gelir düzeyi yükseldikçe CHP’ye oy verme eğiliminin arttığını da gösteriyor. Bu nitelikleriyle CHP’ye solda bir parti demek çok zor.

Meclisin üçüncü partisi MHP; yüzde 13 oranında oy aldı ve barajın altında kalmaktan kurtuldu. Buna doğal olarak seviniyorlar ama aslında yüzde 1 oranında oy kaybettiler. MHP’yi de yoğun bir iç mücadelenin beklediği açık.

Seçimlerin her anlamda kazanan tek siyasi partisi BDP. Milletvekili sayısını 22’den 36’ya çıkardı. 1 Türk sosyalisti yerine 3 Türk sosyalisti seçildi. Ve en önemlisi BDP Kürdistan’da oylarını ciddi ölçüde arttırdı. Hedeflediği bütün milletvekilliklerini (Tunceli hariç) seçtirdi.

İstanbul’da ve diğer metropollerde BDP oyları ciddi ölçüde arttı. Ancak bu artış Kürt Özgürlük Hareketinin geçmişe göre daha iyi örgütlenmesinin bir sonucu. Ne yazık ki, 'Türk solu' Emek, Barış ve Demokrasi Bloku’nun oy artışına fazla bir katkıda bulunamadı.

Önümüzdeki dönemin merkezi politik konusu anayasa olacak. Bu kısa zamanda önümüze tartışmak için bir anayasa taslağı gelmesi anlamına gelmeyebilir. Ama gene de merkezi tartışma anayasa olacaktır.

Anayasa tartışmaları içinde de birbirlerine sımsıkı bağlı 2 konu öne çıkacak. Kürt ulusal kimliğinin tanınması ve daha geniş kapsamı ile özgürlükler.

Yani, önümüzdeki dönemde sosyalistler için temel tartışma ve mücadele alanı özgürlüklerin genişletilmesi olacak.

Gelişmeleri beklemeden en kısa zamanda özgürlükler için mücadeleye başlamak gerekiyor. Böyle bir kampanyanın en önemli başlıkları bence şöyle olabilir:

» Kürt ulusal kimliğinin tanınması,

» Anadilin önündeki engeller kalkması,

» Anadilde eğitim özgürlüğü,

» Sınırsız örgütlenme, eylem, düşünce ve ifade özgürlüğü,

» Kadınlara özgürlük,

» LGBTT bireylerin önündeki özgürlükleri sınırlayıcı engellerin kaldırılması,

» Siyasi partiler ve seçim yasalarındaki özgürlükleri sınırlayan yapının kalkması,

» Abdullah Öcalan dahil, siyasi mahkumların serbest bırakılması,

» Demokratik özerkliğin tanınması,..

Önümüzdeki dönem, bu talepler için mücadele, belirleyici olacak...


Doğan TARKAN

16.06.2011

Son Güncelleme Tarihi: 26 Haziran 2011 13:38

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
17 Haziran 2011 19:43

İSMAİL HAKKI ATILGAN

Sayın TARKAN!
Artık şu ırk'a dayalı siyaset ülkemizi ne zaman terk edecek bir türlü anlıyamadım. Demokrasi demek yalnız kürt halkının istekleri demekmi?Kürt halkı yalnız doğu ve güneydoğudamı var? İzmirin ileri gelenleri hatta en az onda bir nüfus kürt kökenli. Şu politikaları insan ve birey özgürlükleri odaklı olarak ne zaman yapmayı düşünüyor kürt entellektüelleri acaba?

Sayıları ve oranları veriyorsunuzda (aslında herkes biliyor) Hala kazananın ırk siyaseti olduğunu ispatlamağa çalışıyorsunuz. Kazanan ileri demokrasinin başlangıcıdır. Kaybedende devletci askeri ve sivil vesayettir. Neden bunu bu yönde değerlendirmiyorsunuz ki? Hala 1970 lerin söyleminden birtürlü çıkamıyorsunuz. Sonrada halk, sol neden destek olmuyor diye hayıflanıyorsunuz.

Böyle devam ederse kendi içinizde bile sempati kaybolacaktır bunu anlayın artık.

Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.