Ruben Sevag’dan Sevag Balıkçı’ya...

26 Nisan 2012 14:47 / 1675 kez okundu!

 


Dün 24 Nisan 1915'in anmasındaydım. Yanımda Sevag Balıkçı’nın annesi Ani, onun yanında da Rakel Dink oturuyordu. Elimde ise 24 Nisan 1915’de evinden alınarak tutuklanan, sürgüne gönderilen ve bir daha haber alınamayan Ruben Sevag’ın resmi vardı. Yanımda Sevag’ın annesi, elimde Ruben Sevag’ın resmi. Kötü oldum, ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim.

Sonra birisi elimden Ruben Sevag’ın resmini aldı, Sevag Balıkçı’nın resmini verdi. Ruben öylece elimden gidiverdi, bende Sevag’a, askerde, 24 Nisan günü vurularak öldürülen genç Sevag’a sarıldım. Soykırımın acısını çok uzun yıllar önce hissetmeye başlamıştım. 1984’de bugünkü DSİP’in öncülü olan örgütlenmenin gizil toplanan Kongresinde Ermeni soykırımını tanımıştık ama ancak 2010 yılında bunu sokakta ifade edebildik. 2010-2012, 3 yıldır çoğalarak sokakta soykırımla yüzleşiyoruz. Sayımız az. İlk sene daha azdı, bu sene daha çoktuk ama ancak küçük bir alanı kapladık. Sevag’ın annesi Ani “işte bu kadar” dedi, birisi “merak etme çoğalır” dedi, gerçekten de çoğaldık ama ne kadar?

19 Ocak anmasında, 50 bin kişiydik. Hrant’ın cenazesinde yüz binler. Eminim bu ülkede 1915 Ermeni soykırımının tanınmasını isteyen milyonlarca insan var ve eminim bir gün, çok uzak olmayan bir gelecekte o milyonlar sokağa çıkıp, önce göz yaşlarımızla, soykırımı tanıdığımızı haykıracağız sonra devletten bu soykırımı tanımasını isteyeceği ve devlet bunu yapmak zorunda kalacak.

Bu anlayıştaki insanlar olarak, bugüne dek az iş yapmadık. Darbelere karşı çıktık, 'Ergenekoncular yargılansın' dedik ve yargılanıyorlar. 'Askerler sivil mahkemelerde yargılansın' dedik, Balyoz ve diğer davalarda yargılanıyorlar. Her türlü gerçeği çarpıtmak için konuşup duran 'İlker başbuğ çeneni kapa' dedik, İlker Başbuğ şimdi hapishanede...

28 Şubat’ta, son yılların en soğuk gününde 10 binler olarak yürüdük, yargılansınlar dedik, Çevik Bir ve diğerleri tutuklandılar ve yargılanıyorlar.

Referandumdaki soruya açıkça cevap verdik, “yetmez ama evet, 12 Eylül generalleri yargılansın” dedik. Yargılama başladı. Şimdi 12 Eylül generalleri hakkında yeni davalar hazırlanıyor. 12 Eylül'ün İstanbul Sıkıyönetim Komutanı ve 1. Ordu Komutanı Necdet Üruğ hakkında, Ağar ile birlikte soruşturma başlatıldı.

Darbe karşıtı gösterilerde bütün darbeleri birbirine bağladık, hepsinde en gür sesimizle “Kürt halkına özgürlük” dedik, “Diyarbakır, Bir daha asla” dedik.

Darbe karşı gösterileri, Ermeni soykırımının tanınması mücadelesi ile birleştirmek, Kürtlere özgürlük talebini direnen işçilerin, sendika hakkı için direnenlerin mücadelesi ile birleştirmek. Bugünün görevi buydu zaten.

Şimdi 1 Mayıs geliyor. Gene sokaklarda olacağız. Her yerde “özgürlük, barış ve eşitlik” diyeceğiz. Kürt halkına özgürlük, Barışa giden yolda Öcalan’a özgürlük, Ermeni soykırımı tanınsın diyeceğiz. Kadınlara, LGBTTlere, toplumda kendisini çoğunluktan farklı gören herkese özgürlük ve eşitlik diyeceğiz.

Gelin birlikte el ele Ruben Sevag’ı, Sevag Balıkçı’yı ve daha 1.5 milyon Ermeni kardeşimizi alanlara taşıyalım. Gelin darbecilere karşı en gür sesimizle “darbelere hayır” diye haykıralım. Gelin, Kürt halkına özgürlük diyelim. Bütün bu mücadelelere katılmış olanlar 1 Mayıs 2012'de hep birlikte yürüyelim...


Doğan TARKAN

25.04.2012

Son Güncelleme Tarihi: 30 Nisan 2012 13:03

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.