Hâlâ 'Yetmez ama, Evet...'

07 Mart 2012 19:14 / 3889 kez okundu!

 


Radikal İki'de Armağan Öztürk'ün yazdığı 'Liberaller ve AKP' başlıklı yazı Referandum'da "Yetmez ama evet" diyenleri eleştiriyor ve "...hâlâ özeleştiri yapmalarının vakti gelmedi mi?" diye soruyor. Bu durumda "Yetmez ama evet" kampanyasını kurmuş, sürdürmüş olan birisi olarak cevap verme hakkımın doğduğuna inanıyorum.

En son söylemem gerekeni en baştan söylersem, hayır özeleştiri yapmayacağız. Tam tersine Referandum'da 'hayır' diyerek 12 Eylülcü generalleri ve günümüzün darbeci generallerini koruyanların özeleştiri yapmalarını sabırla bekliyoruz.

Armağan Öztürk "Yetmez ama evet" eleştirilerine HSYK'dan başlamış, "HSYK'nın atadığı hakim ve savcılar bugün liberalleri tutukluyor ya da tutuklamakla tehdit ediyor" diyor. Bunu "ironik" bir durum olarak görüyor.

Çok uzatmaya gerek yok. Referandum'da HSYK'nın seçilme biçimi değişti. Kemalistlerin elindeki kurumların HSYK üyelerini seçme yeteneği kaldırıldı ve yerine bütün hakim ve savcıların oylarıyla seçilen bir HSYK geldi. Eğer demokrasiden yanaysanız elbette bütün hakim ve savcıların oy hakkı kazanmasını desteklersiniz.

HSYK'nın seçilme biçiminin değişmesinin yanı sıra belirli suçlamalar olduğunda muvazzaf subayların sivil mahkemelerde yargılanmasının önü açıldı. Daha önce muvazzaf subaylar sadece askeri mahkemelerde yargılanıyordu.

Tek bir örnek vereceğim. Şemdinli'de bomba atarken halk tarafından yargılanan, dönemin Genelkurmay Başkanı tarafından "iyi çocuklar" olarak tanımlanan iki astsubay, sivil mahkemede yargılanırken referandum öncesinin HSYK'sı bu yargılamanın savcısını görevden aldı, meslekten ihraç etti. Sonra dava askeri mahkemeye gitti ve kitapçıya bomba koyan "iyi çocuklar" beraat etti. Referandumdan sonra bu dava sivil mahkemede yeniden açıldı ve geçenlerde "iyi çocuklar" 40'ar yıl hapis yedi.

Önce de tutuklanıyorlardı

Son zamanlarda KCK davalarından dolayı çok sayıda Kürt politikacısı tutuklanıyor. Bu barışa karşı çok olumsuz bir gelişme. Ne var ki, çok sayıda Kürt politikacısı referandumda HSYK'nın seçilme yöntemi değişmeden önce de tutuklanıyordu. Öztürk bu gerçeği saklıyor. "İyi çocuklar" olayını ise unutuyor ya da görmezlikten geliyor.

Bir de Balyoz ve Kafes davaları var. Bu iki davanın gelişmesinde de gene "Yetmez ama evet" tutumunun önemli bir yeri var. Çünkü ancak referandumdan sonra muvazzaf subaylar bu davalara katılabildi ve her iki dava da gelişti.

"Yetmez ama evet" tutumunun bir başka çok önemli kazanımı daha var: 4 Nisan'da 12 Eylül cuntasının hayatta kalan iki generali yargılanmaya başlıyor. Bu, referandumda Anayasa'nın Geçici 15. Maddesinin kalkmasıyla mümkün oldu. O vakit "hayır" diyenler, "nasıl olsa yargılanamazlar" ya da "zamanaşımı var" diyorlardı. Seçimlerden kısa süre önce ilk sorgulamalar yapıldığında "seçim yatırımı, yargılanmazlar" dendi, ama sonunda iddianame ortaya çıktı ve mahkeme tarafından kabul edildi. Öztürk'e göre bu da HSYK'nın işi olsa gerek!

Okuduklarını anlamıyorlar

Şimdi de bazıları iddianamenin aslında solu yargıladığını iddia ediyor. Bunlar gerçekten okuduklarını anlayamayanlar veya niyetleri gerçekten 12 Eylülcüleri ne pahasına olursa olsun korumak. İddianame bu konuda ortaya çıkabilecek en iyi iddianame değil, ama solu falan da yargılamıyor. 12 Eylül öncesinin bir dizi katliamını hatırlatıyor, bunları engellemeyen, o zaman Genelkurmay Başkanı olan Evren'i suçluyor ve bu dava sayesinde şimdi o katliamların sorumlularını da yargılatma olanağımız var.

Özetle, Öztürk "Yetmez ama evet" kampanyasını ve onu sürdüren sosyalistleri gözü kapalı bir biçimde eleştiriyor.

Diyor ki, "... düne kadar hemen her eylemini hararetle olumladıkları AKP'nin"... Nereden çıkarıyor bu olumlamayı, bilmiyorum. Ama "Yetmez ama evet" kampanyasını sürdüren sosyalistler, AKP'nin hemen her eylemine karşı çıktı, onu bir yeni liberal, egemen sınıf partisi olarak tanımladılar.

Referandumda ise olay AKP'ye oy vermek ya da karşı çıkmak değildi. CHP referandumu bu hale getirmeye çalıştı ve ne yazık ki bir kısım sol da bu zokayı yedi. Oysa referandumda bazı sorulara evet ya da hayır dememiz isteniyordu. Biz bütün sorulara evet diyemezdik, soruları yetersiz bulduk, asıl sorun Anayasa'nın değişmez ilk üç maddesiydi, biz onların değişmesini istiyorduk, bu nedenle "Yetmez" dedik, ama iş Geçici 15. Madde'ye, HSYK'ya ve muvazzaf askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına gelince "Evet" dedik.

Bugün Kürt özgürlük hareketine karşı ciddi bir saldırı var. Yeni başlamadı, sadece bir ara saldırı gerilemişti, şimdi yeniden başladı. Buna karşı çıkmak lazım. KCK operasyonlarının durması, tutuklananların serbest bırakılması, Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesi ve nihai olarak serbest bırakılması, barışın kazanılması için acil taleplerdir.

Kim ki Ergenekon tutuklamaları ile KCK tutuklamalarını aynı kefeye koyuyor, o en dikkatli tanımlama ile Kürt sorununu Ergenekoncuları kurtarmak için kullanıyor demektir. Ergenekon tutukluları arasında bu örgütle hiç ilişkisi olmayanlar olabilir, onları savunmak gerekir, özgürlüklerini talep etmek gerekir. Ama ben Ergenekon, Balyoz ve Hrant'ı öldürdüklerini itiraf eden Kafes davasının sanıklarının davalarının sonuna kadar gitmesini savunuyorum.

KCK tutuklularına gelince, burada sorun adalet, hukuk değil, siyasettir. Barış istiyorsanız KCK tutuklularının özgürlüğünü savunmalısınız. Ben tutuklu Kürt vekillerinin özgürlüğünü istiyorum. Meclis'e gidip göreve başlasınlar. Ergenekon'dan tutuklu seçilmişler ise beni ilgilendirmiyor. Onlar seçilmiş hükümeti darbe ile değiştirme planlarına karıştıkları iddiası ile yargılanıyorlar. İddia doğruysa içerde kalmalılar, yoksa özgür olmalılar. Tabii davalar çok daha çabuk sona erdirilmeli.

Son olarak Radikal İki için bir şeyler söylemek istiyorum. Armağan Öztürk'ün yazısının üzerinde büyük "Yetmez ama Evet" yürüyüşünün fotoğrafı var ve fotoğrafın sağ üst köşesinde "Yetmez ama Evet'çiler gelinen noktadan memnun mu?" yazıyor. Bu Armağan Öztürk'ün yazısından alıntı değil, Radikal İki'nin "kendi görüşü". Bir gazetenin bir yazıya böyle taraflı bir biçimde müdahalesi sanırım çok doğru bir tutum değil. Bir de aynı Radikal İki'nin 4'üncü sayfasında yayınlanan "Beklenen anayasa çıkar mı?" başlıklı yazının üstüne büyükçe bir fotoğraf konmuş. Radikal İki ve Radikal editörlerine hatırlatayım, o fotoğraf "Yetmez ama Evet" diyenleri gösteriyor. En ön sıradakilerin hepsi benim arkadaşım, yoldaşım. Bu fotoğraf için teşekkür ederim.


Doğan TARKAN

07.03.2012

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.