Geçmiþi Karanfilli
09 Mayýs 2018 00:46 / 4347 kez okundu!
Ý. Mýsýrlýoðlu, geçmiþ 40 yýllýk politik macerasýný uzun bir þiirde özetlemiþ. Geçmiþ 1 Mayýslarýn da þiire döküldüðü bölümler var. Nazým Hikmet anýsýna daha önceden sitemizde yer verilen bu þiiri dikkatinize sunuyoruz. (1 Mayýs 2010) (Tekrar 9 Mayýs 2018)
*****
Nazým'ýn ölüm yýldönümünde, çok eski olmayan bir yazýsýyla Ý. Mýsýrlýoðlu bizlerle... Nazým Hikmet, kendi yarasýný anlatýrken bir kuþaðýn, bir dönemin, bir ülkenin yarasýna dokunmayý en estetik ve düzeyli biçimde baþarmýþtý. Onun býraktýðý boþluðu doldurmak için ne yapýlsa az...
"15 Ocak, Türkçe'nin ustasý, büyük þair Nazým Hikmet'in (1902 - 1963) 106. doðum yýlý...Arkadaþlarým, Nazým Hikmet'in Türkiye'deki tek heykeli'nin önünde toplanacaklar bugün. Moskova'daki mezarýndan getirilmiþ topraðý, fuarýn içinde, Ýzmir Sanat'ýn bahçesindeki heykelinin topraðýna karýþtýracaklar. Ben orada olamýyorum, bari þiirlerimle katýlayým istedim bu þenliðe..."
Nazým'ý anmanýn bir yolu da þiir olabilir... Þiir okumak ya da þiir yazmak... Nazým’ýn tüm þiirlerini okumaya kararlý biçimde baþlamak için en uygun gün, belki bugün. Hep önerilir ki, þiire baþlayanlar iyi birini taklitle baþlasýnlar. Gerçi taklit ettiðiniz Nazým olursa iþiniz daha da zordur ama baþaranlarýn bir kaç dizesi mutlaka kalýyor geriye... Ýþte zamanýnda yazýp suya attýðým dizeler... Belki birkaç dize süren mücadelede yüzmeyi öðrenip, suyun üstünde kalmayý baþarýr. Þiirde anlatýlan günler geride kalmýþ görünse de, kurgulanmýþ her dizede, bilinçle seçilmiþ her sözcükte kiþisel bir tarih gizli... Mesele kendi yaramýzý anlatýrken bir kuþaðýn yarasýna dokunabilmek, bir dönemi anýmsatabilmeyi baþarmak. O gün öyle yazýyordum... Bugün biraz baþka türlü yazýyorum... Ne yazýk ki hüznümü umuda katýk etmekten gayrý bir þey gelmiyor elimden... Sanal dünyadaki avunmalarýmýz dýþýnda... Ý. Mýsýrlýoðlu
-----------------------------------------------
GEÇMÝÞÝ KARANFÝLLÝ
ÝÇÝNDEKÝLER
AYRILIÐIN BÝTMEYEN SENFONÝSÝ
ÖZLEMÝM
ONLAR
ALACA DÝZÝLÝ TESBÝH
"Kürtçe Susmak yerine Kürtçe Konuþmak"
----------------------------
AYRILIÐIN
BÝTMEYEN
SENFONÝSÝ
1.
bu gece yine uykusuz yolcusuyum içimdeki karanlýk garýn
2.
alýyorum yanýma pusulamý bir kanadýmda sen
bir kanadým her þeyim
küçük radyomda Brahms'ýn þenliði ince hüzünlü
viyolonsel ve keman
kendine karþý gitgide büyüyordu ufukta insan
yüzün ellerin gözlerin
yüreðin birden daralmýþ bana yer kalmamýþtý
3.
yani bir yolculuk için galiba her þey vardý
nereye doðru dýþýnda
ellerimiz yine bir yola çýkýþýn telaþ dengini
hazýrlamaktaydý
doðrusu “vakit –hep- dardý” seviþmek için bile
bir dilim gökkuþaðý
gelip geçiyor insanlar bu dünyadan öylesine
sessizlik egemen
kimsenin kimseye borcu olsun kalmamýþ deniyor
öyleyse kopsun kýyamet
bir yolculuða çýkmanýn geldi geçiyor zamaný
haydi kopsundu
nasýl olsa bunu böyle diyen bir Nuh bile yok
4.
gara gelmiþken vagon önümde duruyorken
ve bile bile yýllarca
kimse kimi trenleri nasýl kaçýrdýðýmý anlayamadý
5.
krem ceketli bir ince adam iþletmeciydim yaz baþý
yolcuydum Viyana’ya
her þeyimle yalandým her þeyimle gerçek bir düþ
iþletiyordum usul usul beni lanetlemiþ dünyayý
herkese geri verildi pasaportu ben kaldým peronda
görevliler tartýþýp durdu konu bendim
yüzüm vizeme uygun uygundu fotoðrafýma
ezbere biliyordum ana baba adýmý, doðduðum yer
sular altýndaydý ne var ne yok taþýyordu kafam
silinmiþ biraz pasaportumun dünya damgasý
maceram ellerindeki örneklere benzemiyordu
hele bir sorup soruþturalým gidersiniz yarýn
yine sabah üçte tren var içimiz rahat olsun
boðun eðdim tadýnda yerinde baþkaldýrdým
kara kapýsýndaki þefe koþturuldu pasaport
hapishaneye hazýrdým korkumu ecelle kýyasladým
sardý garý beklemenin yeni þarkýsý
dikkat þuradan gelip buraya giden trenin hareket
saatidir
beni tere bastý bir bavulu vagondanýn ya giderse treni
þef onaylamýþ peronun ucunda göründü þiþman pasaportum
bir tren girdi istasyona Bulgaristan yönünden
trenin içinden geçemedim benimki arkasýndaydý
koþuþturdum en baþa raylara vurdum kendimi
hayalet tren aksýrýyor Türkiye’si çýktý çýkacak
bütün kapýlar kapalýydý çünkü lanetlenmiþtim
yýktý senaryolarýmý upuzun düdük sesi
terli yüz bir demiryolcu son anýmsadýðým cebinde kapý kolu
vagonum açýlýverdi sürgünüme
6.
Nuh’un gemisi
çoktan çýktý
belki bir gün bir sürü çift
çoktan çýktý
çoktan çýktý
yepyeni dünya yeni gezegen
çoktan çýktý
barýþ adý belli yeni düzene
çoktan çýktý
çoktan çýktý
böyle bitti son masal
tren çýktý
bu þarkýyla Kapýkule’den
7.
ey yolcu
kendini özgürce yargýla þimdi
eðer cesaretini toplayabilirsen
en aðýr cezayý kendine ver
arkadaþýný baðýþla
herkes unutur gülümsemeyi
sen unutma
kim bilir ne güzel yaþlanýr
aynaya rahat bakan
o kendi kendinin mahkumlarý
5.
ey yolcu
ey bir kenti belleðine geçiren yolcu
ey bir kenti
eski sulara gömülmüþ taþ köprüleri
gece nöbetinde fabrika bacalarýyla
Eyüp Sultan Avlusu’nun namaz kuþ –
larýyla kalabalýk ama koca yalnýz –
lýklara kol uzatmýþ o bakýp bakýp
þaþýrdýðým görkemiyle Sinan camileri
ki nasýl bir saðlam bir baðdaþtýr
topraða ki o elleri gömmüþ beraber
kendi de biraz gömülmüþ insanlarýyla
ey bir kenti
köprü altý çaycýlarý geçmiþi fokurdatan
emeklileri turistleri balýkçýlarý balýk –
larý martýlarý izleyenleri kupkuru öðle –
üstleri naylon leðenlerde balýðýn umar –
sýz çýrpýnýþýna dalan memurluða alýþa –
mamýþ banka çalýþanlarý ýzgara kokulu
anýlara boðulmuþ lokantalar hisarbaþlarý
Anadolu Kavaðý iskele afiþ ordumuz
sýkýyönetim komutanlýðý arananlar ba –
þýna koyulan para gençlerin ve 23 yaþým
gülümser afiþin köþesinden býyýklý göz –
lüklü o bilinen bakýþlarla yanýmdakiler
þaþkýn tanýklarým biliyor yüzüm gözümü
nicedir plastik lensin donukluðu avurtlarýmda
alýþkýn eller boþuna yoklar býyýklarýmý
nasýl dayanýlmaz istemdir güpegündüz
yanlýþlýkla gibi dokunuvermek o çifte
gezen jandarmalý stenin kabzasýna
kibarca polise yol sorma hýnzýrlýklarý
dolaþtýðým yerlere ilkmiþ gibi bakýp
son gibi belleðe kazýmaktan da býkýyor
bir yerde insan Arnavutköy akþamýndan
barbunya pilakisinden ki serseri vapurun
son duraðýnda yenmiþ yollarý epeyi
eskitilmiþ oyuncakçýlarýyla baþladý mý
girilip bitmeden çýkýlan sinemalar ki
filmin baþý sonu yok diye çekilmek mi
gerek oyunculuktan hiç gidilemeyen
tiyatrolar -az kiþi olur dikkati çekerim-
oysa Mona Lisa Tepesi’nde sevdiðim
sýr dolu konuklar : Turgut ve Tomris
Küçük Ev’de yazýlmamýþ oyunlar
Rus Lokantasý’nda þarap lekeli örtüye
dayadýðýn kollarýn var ya alnýna düþmüþ
saçlar elinin elime son deðiþi ve trenin
tekerleklerine yenilmiþ biri var ya göz –
yaþlarý içinde gülümseyen-leriyle en çok
onlarý onlarýyla…
ey bir kenti
insan sesleriyle anýmsayan yolcu
alanlara bir çýnlama býrakýp gittin
kör kuyuda bile karanlýðý aldatan
Profilo dediðin gökte bir fener
kimi Demir Döküm derdi kimi palalar
bakýþýn özenti þahin o günden
o bulutlarsa acemi þiirbazýn
Pendik’te bir evde bir sendikacýdan
ödünç alýnmýþ ve kýrýk dökük sözcük –
lerle yaðmur yaðdýrmaya yarardý
günden önce 1 Mayýs afiþiyle aðaran
uykusuz sabahýn süslü sokaklarýna
o kurþun geçirmez yýllardan kalan
kötü teyelli delik bedenlerimizi
hayalle koþturan mayýs coþkuma
çýplak olduðumu fýsýldayan çocuk
gençliðimi 77’yle uslandýran kent
bizi aldýn büyüttün ki taþkýndýk
deli akan ýrmaklarý arattýk
sarýp sarmaladýn kolladýn bizi
çoluk çocuða karýþtýn bizimle
saðý solu belli insanlar olduk þimdi
çocuk yanýmýzý yalnýz sana sakladýk
bir adým atsan anlayacaksýn her þeyi
elin deðecek kýzýlýna bulutlarýmýzýn
ey umutlarýmýzýn al bayraklý burcu
ne kadar yaðsak yýkanmaz kanýmýz
Ýstanbul
terin temizlemese kendi sokaklarýný
ey bir kenti
kimi ayrýntýlarýyla anýmsayýp bütünü
bellediðini sanan yolcu
yurdun yanýyorsa kurda kuþa yem darlýðý
“alýnan tüm anayasal önlemlere”
karþýn ortadan kaldýrýlamýyorsa ve
en yüce duygularýn çöpü çöplüðe atmak
kadar bile önemi kalmamýþ deniyorsa
trenin hareket saatidir çal kampanayý
ve çöpe de çöplüðe de inanma
9.
ey yolcu
ey dünyayý bir kez ziyaret eden ermiþ
onurlu geldin öyle git
ve durmadan
alýrken alýrken ne olur iyi denetle
þu belleðinin atacaðý yerleri
10.
bugün sessiz ve sensizdim
ilk günümdeydim Araf’taki serüvenimin
11.
görmeyi ummuyorum hiçbirinizi -en azýndan yakýnda-
yani sadece bu yüzden bile umutsuz olunabilir
güneþli bir pazar sabahýnýn masasýndaki kýrýntýlar kadar
yýllarca baktýðým pencereden ufalayacaktýn hani
kuþlar gelecekti gün ortasý her gaga vuruþunda
uzak ülkelerin selamýný iletecekti
unuttun mu ?
ha evet bellek
12.
eski güzel alýþkanlýklarým
deðince uyanýp öpüþünle daldýðým mutluluklar
geride kaldý
sabah büyümde sularken elimi sürdüðüm
fesleðenim yok
tavla heyecanlarý çok uzak benden
ya da ne bileyim “Büyük Taktik”lerin çocuksu
kurnazlýklarý
kahramanlarýmla iç içe yaþýyordum
o haksýz ayrýlýkla noktalandý
ama en güzeli gülüm ayrýlýrken
birbirimizin gözünde kahraman kaldýk
düþümüz : kahramanlarý gereksinmeyen dünya
13.
kendimi taþýdýðým bu yerde yeni bir þey yok
damlar burada da TV antenleriyle dolu
kaldýrýmlar yalnýzlýðýný güneþletiyor
küçük traþlý köpekler gösteriþte
yaþlýlara yok bir diyeceðim
daha bir doymuþlar gibi
gençlerde ise açlýk
burada da çekmiþler alaca dizili tespihin ipini
kaldýrýmlar diz boyu renk
aþkolsun toplayabilene
14.
beni soracak olursan “ortalama iyi”yim
caným hani þu “istatistiki iyi”den
bir yanýn buzdaðýna gömülüdür
yanar bir yanýn vatandaþ fýrýnlarýnda
ben mi? yok yok aslýnda kötü sayýlmam
yalan dolan çoktan belli nasýlsa
yaksýn feneri birileri
yatsýyý beklemeye gerek yok
15.
sen yeldin ben tahta kapý
yedi yýlý aþtý çarpýlýp duruyorum
ne yardým öneren var
ne de kurtulmak isteyen kimse
16.
sahne ikiye bölünmüþ cam tabakayla
bölmede bir adam boyu anahtar deliði
kimse kimseye bakmýyor
bakanlarsa görmüyordu düþümde
17.
benim bir sevdiðim var adý papatya
yapraklarý beyaz beyaz uçuþur
ülke bayraklarýna konar
falýna bakar dünyanýn
falda felaket çýkar
nötron olmasýn
silah olmasýn
yaþasýn insan
kim bakar onun falýna
topu topu papatya
benim bir sevdiðim var
yakaladýk aþký dört yanýndan onunla
geliþ gidiþ çok uzaklarda mutluluk
tökezledi atým çok öne sürdüm þahý
geldi günlerim baþla geriye say
o sokak çýkmaz çiçeklere basma hiç
meclisi bile saksýladý yeþiller
Prag’dan geliyor yüzü boyalý kalabalýk
kökünden koparýlmýþ ellerinde gülleri
ne virgülü caným
senin bir gülün yok mu?
-efendim ?
18.
bir körün bir þeye aniden çarpýp
yuvarlanmasýna tanýk olmuþ gibiyim
tanýk olmuþ gibiyim yaþlýlarýn yan yanayken
birbirine “çocuklar” demesi kadar gülünç ve acýklý bir öyküye
19.
ey nüshasý yarýna yetiþmeyecek eserlerin sahibi
yazmaya bak yarým saate gelirim
ey “hangisi senin ?” diye sorulmayacak þiirlerin sahibi
yaz yaz
yarým saate gelirim
20.
büyü büyü
senin yeþil ellerindeydi yurdum
ýrmaklarýn uzaðýmda akýyor artýk
sarý yataklarýn yok yaný baþýmda
bostan korkuluklarýna tok musun
sana iyi bekçiler mi gerekli desem
kýl köprüde gülmesini bilen insan
an gelince denizi gözyaþýyla taþýrýr
büyülü gölüm büyüdü taþtý gönlüm
kümbetim su altýnda kaldý ne yazýk
hoþça kal giderek silinen düþe
sen yoksun ve büyüyünce öðrendim
uçaktan görünmüyormuþ meðer
altta el sallayýp koþan çocuklar
büyü büyü ah büyü
yalnýz ellerin kalsýn öyle güzel
21.
ey yurdum halkým ve sevgilim
ey hala yolcu
sizi seviyorum
o yalýn mutluluðun pulsuz dilekçesini
bitmeyen senfonisini ayrýlýðýn
besteci : gelmiþ geçmiþ insanlarýn toplamý
yönetim : içlerinden birisi
opus : 7.7.1983
yer : Berlin
--------------------
ÖZLEMÝM
1.
hani sabah uyandýðýnda bir çýrpým su bulamazsýn
hani deðer deðmez uçar yaz sonu topraðýndaki yaðmur
hani bereketin Harran ovasýnda beklediði su var ya
hani Kürt gencinin gözlerinde biriken, her özgürlük sözünde
hani Asya’nýn Avrupa’ya ilk deðdiði an var
hani yoksul tanrýya el açan muhteþem minareli kent
hani balýk çýrpýnýr naylon leðende bir adým ötesi deniz
hani ne yapýlsa akacak ya Kýzýlýrmak Karadeniz’e
hani umarsýz bir yangýný -ne þanstýr- yaðmurla söndürürsün ya
gülüm, hiç bu denli uzak olmamýþtý bulutlarýn göðüme
2.
hani garlardýr ayrýlýklarýn alçakgönüllü tanýðý
hani birbirinden habersiz uðurlanýr son dakika
yolcusu
hani el sallanýr kimin kime aðladýðý belli olmaz
hani aðzý kurumuþ bir tren geçer üzüm baðlarýndan
hani kalkan trenlere yetiþmek çoðun imkansýzdýr ya
gülüm,
en büyük imkansýzým, giderken son duyduðum sestin
güzeldin çocuðun ilk çýðlýðý kadar
3.
hani çaðlar sonra çýkar kazýdan Sümer heykelinin öte yarýsý
hani bir çiçek ne yapsan uzanýr uzanýr ya güneþe
hani hücrede çekirdek bölünür bölünür ya kimi an
hani kara sevinci var omuzu maymunlu tayfanýn
hani þairin yeni þiirini yutarsýn korku telaþ içinde
hani tüm uykularý toplasan bir geceye sýðmaz ya
gülüm, sen paydalý bir uyku yokmuþa deðer
4.
hani kaskýna çiçek dikili dünyanýn kürsüde sardunya
hani bir ana gülümser ve anlamsýz gelir kimine
hani yarasýný saran biri þükreder yaþamýn girdabýna
hani duvardaki lekeler hücrede hep martýya benzer
hani içerden çýkýp denize koþar Kasým ortasý
hani iþkencede konuþur bir þeyi söylemez ya kimi yoldaþlar
gülüm, gelemesek de yanyana savunalým yaþamý
barýþýn en can alýcý çanlarý çalýnýrken bir yerde
5.
hani çocuk boz-yapýnda eksiktir ya en güzel parça
hani “Tümtüm Kuzu”yu ve ilk masalcýsýný unutmaz onlar
hani yaþlý yapraðý gözler güzün, parkta oynayanlarý
hani kýzýyla konuþur uzayda pilot, kýzýn elinde dünya
hani resmine aþýk üçüne basmýþ hiç görmediði oðlunun
hani yaz bitti yarým kilo kiraz girmedi ya evine, beþliye kalayý bastý
gülüm,
gün olur “ilk küfür”ün tarihinde anlaþamayýz belki
ama “günah” ne zaman baþlamýþtý yazýlýr kitaplara
6.
hani güneþin her doðuþuna tanýktýr bazýlarý
hani kýrk yýl uzak üç denizli yurdu onlardan
hani yirmisinde gizli bildiriyi açýk daðýtýr
hani sekseninde tuðla taþýr inandýðý duvara
hani duvar o duvar mýdýr sormaz hem yapar hem yýkar
hani ilk doðrulanda düþer ya tay ama kalkacak
hani bir büyük gün sarýlýr sarýlýr ya insanlar
iþte özlemim ki gülüm, sen hepsinin toplamýna bir ekle
Berlin (8 Aðustos 1983)
-----------------
ONLAR
onlar
bir öðle yangýnýndan sonra bir akþam serinliðinde
kilimlerini yayýnca taþ avlusuna dünyanýn
bir gülüþle geçen ömürler gibi
bütün çöllerin bütün kervanlarýna bir yangýndan su arttýrýr gibi
sessiz
sýradan
ölüp gittiler
hiç varamadan kumlu sulara
arkalarýnda beþ paslý yýldýz dýþýnda bir þey býrakmadan
yýllarca anlatýldý efsaneleri
iki vaha arasýnda gördükleri dünya
sýrat köprüsünde geri çekilenlerin
ant içip kazýdýlar yanmýþ aðaç gövdelerine
en önde savaþýp son dönen türkülerini
þimdi tedavülden kalkmýþ para
tarihe üzgün bir çentik
kayýt çýkardýlar iðde yapraklarýna
kurutulmuþ elmayla çocuklaþtý yýllarý
sularý zehirli diyarda bozuldu oruç
bir ömürdü tek yudumun bedeli, ölündü
ölen biliyordu susuzluðun evliyasýný
üstelik aþure aþýna kýrk gece varken
bir ekmek kýrýntýsýna secdeleyecek denli çocuktular
sevincin kepenksiz kuyumcularý
aklýn kusurlarýný kabullendiler þimdi
izleri hala durur taþlarý küf tutmuþ
avlumuzda
postallarla çiðnenmiþ eprimiþ kimi yerler
ama solmamýþ kök boyadan al yeþil desen
anýlarýmýzýn Saraçhane Meydaný
ve müzelenmeyecek denli çok
zaten bilmezlerdi öyle þeyleri
kokularý tezgah baþlarýndan silinmedi hiç
gölgeleri iþçi yemekhanelerinde
bir garip fýsýltý dolaþýr onlara dair
ki kötülüklerine kimse tanýk olmamýþ
hep birlikte kurþun asker : cilveli zaman
bilmeden iþlemiþler tüm günahlarýný
günlük yaþam bin bir yüzle görünmüþken onlara
epeyidir serçeli diktikleri zeytin fidaný
ama geceleri balta izi kanarmýþ hala
fabrika yolunda her sabah Otosanlý iþçi
yarayý mendiliyle temizlemese
Kan Kalesi Cengi’ne çocukça baðlý
zemheri ayýna bir tas çorba ocakta
karanlýk denizlerde ýlýman bir fener
düþün sonsuz uçurumuna son dal
cehennem yazýna testili gölgeliktiler
ve üç ev ötenin açlýðýna uyuyamayacak denli bizden
her biri bir gizin ustasýydý kendince
sanki kor yakamýza karanfilleri
gizleri giz deðilmiþ ne yazar
arazözün akýl almaz yangýnýna o gün
ateþli bir yelden bir avuç su
ah o Mayýs dünyasýna destek ellerden
ah onlarla tokalaþmýþ ellerim
bir uzun karlý kýyamette az üþüyen kuþlardý
soru sormayý sevmezlerdi iyi mi kötü mü düþünmeden
kaný tutuþturan ilmin iþçisi lokmanýydýlar : yenilmiþ
aðýr aðýr çekilmiþlerdi daðlara ovalara fabrikalara
gecekondularýn ürkünç sabrýna emekçi mahallesinde
beklenmedik huruçlara deh diyebilmek için topal atta
dalýp yittiler belki düþ içinde düþün benzeþmesinde
arkalarýnda beþ paslý yýldýz dýþýnda bir þey býrakmadan
Deccal’a inat yalanýn tadý
hala dillerdedir efsaneleri
ayýn en ýþýklý akþamlarýdýr
güneþin en parlak alevleri
bir düþ-yazarýn belleðinde
içtikleri andý taþýyan o aðaç
geri geleceklerine dair o ant
masala inanan çaðdayýz
herkesin söylencesi kendine
Amsterdam 1984
-----------------
ALACA DÝZÝLÝ TESPÝH
(Bir gün topluluða kürsüden Süleyman Üstün’ün okumasý hayaliyle)
1.
benim güzel insanlarým
artýk
biz yokuz
sen ben var birleþince biz
buðday tarlasýndan gönüllü
bin baþaktan bir baþak
ayýran seni benden
tek demette onca renk
bir uyumlu titreyiþ
bir esen
ha esti ha esecek
2.
deðirmen taþýnda yaralý
kol kaptýranlara lokman
inancý var üfürükçüye
hey benim insanlarým
ufukta uðultusu
davul seslerinden belli
uzaktan hoþ geliyor
sensin
su üstünde iz
karanlýkta þimþek
ha çaktý ha çakacak
3.
kavrulup soldu nice fidan
çatladý dudaklarým
sabýrlý toprak gibi
çektin acýlarý
düþ gören güzel insan
acýdan bayrak olmuyor
düþümü hayra yorun
çatým deðil akan
bayraklara karýþmýþ alnýma
düþen serin bir damla bu
demek yaðmur
ha yaðdý
ha yaðacak
4.
yüzü gülmeye buruk analar
toprak köylülerim
yakasý karanfilli genç
acýya þerbetli iþçi
kilitli aydýn
güzel insanlarým
çok soru sorun
soruyu doðru sorun
acýmý aþka yorun
savrulur o kapkara kül
ýþýl ýþýl köz karanfiller
ha yandý
ha yanacak
5.
uzat artýk
uzat yanýk ellerini
ilhamýn alaca dizili tespih
rehberin estetik
inancýný sorgula
imameyi akla çek
gözünü bireye çevir
bin artý bin çok bine eþittir
iki bin deðil
dar dünyamýn dumanýna boðuldum
bir o yana bir bu yana yekindim
güneþ görmez duvarlarda gökyüzü
ah yalan umutlarým
solmayan Akdenizli yaným
Anadolu çiçeði
ha açtý
ha açacak
6.
efendimiz de dedik
biliyorum çapa tutan elleri
kömür dünyasýna fenerim
topu topu bir maðara aydýnlýk
ateþ tuðlasý demir-çelik fýrýna
bir söndü mü iflah olmaz yarasý
daðlarýn eli silahlý asisi
bataklýkta kendini bilmez sinek
kentin aðýr makine atlýsýyým
tanýrým sandým þaltere uzanan eli
kendini bilmek kentini bilmekti
keþfetmeyi býrakmýþtýk çoktandýr
þarkýma deðen umutlarým
örselendi yol kesen haydutlardan
kestim nota hünerli parmaklarý
bir büyük gün alanlarda türkümüz
nasýl olsa söylenir
biliyorum ey güzel insanlar
biliyorum bir elin kaleme davrandýðýný
ha yazdý
ha yazacak
7.
ey güzel insan
yeter ki dalga geç kendinle baþkasýna býrakma
o gün
emeðin mahallesinden geçer nasýl olsa baþka kabadayýlar
bir kez olsun bakýlýr dünyaya ötekinin penceresinden
Mayýs’ta çýlgýnca çýnlar fabrika düdükleri korkusuz
ressamýn nüsüne sessizlik ezanda ayaða kalkar
ayýp yorgan altýndan çýkar soyguncuya yapýþýr
buðday baþaklarý halaya durur Mezopotamya’da
her tenis dönüþünde diþlerini fýrçalar
köy odasýnýn týklým týklým saman terli adamý
yazarý dinler oluk oluk þaire susar deðirmen
unu öðütüp eleði astýk mahkeme arþivi tozlu
gizlim saklým ne var þimdi dökülmüþ sokaklara
yaþamýn ince terazisinde tartýlýr gerçek
birisi birisini yine kandýrýr
kitaplardan taþar aklýmýz raflarýný düzenler
yerini bulur Farabi Ýbni Sina Gazali Ýbni Rüþd
Bedreddin Yunus Mevlana Pir Sultan Abdal
Fatih Abdülhamid Bediüzzaman
Mustafa Suphi Kemal Paþa Nazým Hikmet ve biz
iyi kötü kýrýk dökük herkesin kitaplýðý kendine
yana yana gelir sürgünlerin treni yurdundan evinden
aþkýndan yara yara çiçeklerin çocuklarýn kalabalýðýný
tren gelir hoþ gelir yine
aðýr aðýr ayaklanýr mezarlýktan ellerinde karanfil
olaðanüstü yargýcýn kýrdýðý kalem menderesler
denizler erenler kini atýp hoþgörüyü çeker göndere
iþçi kötü bir maviyle boyar üniversite kürsülerini
gençlerle yemekte demokrasi andý içilir son kez
birileri kol kaldýrýr yine saate bakar sessizlik olmaz
Cudi Daðý’ndan vahþi dað çiçekleri iner ovaya
dedemiz beraber öldü Çanakkale’de, biz birlikte
yaþayacaðýz desin diye bekler alaca dizili tespih
aksýn mamaklaþmýþ ülkemin demir parmaklarýndan
sýr vermeyen yiðit sahipli serdengeçti
keþke anlatsaydýn gözaltýnda bilinen sýrrýmýzý
þimdi aramýzda olsaydýn bir tatlý meltem
bir gülümseme gibi güzün kimsesizler mezarlýðýna
dalýp gitmezdik öyle
Deniz usulca çýrpýnýr Kasýmpaþa’da
iþte o gün
ancak o gün
insan özgür doðduðunu sanacak
analar evlatlarýna çocuklar süte kavuþacak
inecek daðlardan korkak kentimin günahlarý
temiz eller deðecek sevdalarýn gümüþüne
ayrýlýklar bulur nasýl olsa baþka bir neden
dünya biraz daha yaklaþýr belki biraz daha
büyük rüyasýna insanoðlunun
yeter ki
milyonlar düþe yatsýn sancak olsun gülüþler
imameler tespihe uysun
estetik olsun alaca dizi
benim güzel insanlarým
yeter ki
Amsterdam 1986
-------------------------------
"Kürtçe
Susmak yerine
Kürtçe Konuþmak" (*)
bir hapishane düþünün
ki en güncel yapýsý kentin
bir görüþ günü
bir genç -elbette ki içerde
bir ana -yaþlý, hem kendi hem gözleri
ana oðul üç dakika bakýþtý
görüþme topu topu üç dakikaydý
hiç konuþmadýlar
çünkü Kürtçe konuþmak yasak! tý
çünkü sekiz milyondan ikisiydiler
çünkü Kürt’tüler
kimliklerine Kürt yazýlmasý yasaktý
ana oðul yalnýzca bakýþtý
Türkçe bilmezdi ana
anasýnýn anasý da bilmemiþti hiç
hep sustular sustular sustular
üç dakika
ana
uzun yol yürümüþ belli
ta Selahaddin Eyyubi’den bu yana
ala kara neçeðin elleri fýrtýnada yapraktý
yüreðin savunmasýydý yüzündeki kýrýþlar
anlayamýyordu
ele geçirilirken nasýlsa ölememiþ
oðul takým elbiseliydi ödünç
özene bezene saklanmýþ yaralarý
ama nerde bir hoþ bakan o gözler
kýrpýþan kanlý bir çarþaf
kötü budanmýþ kavak
aðaçsýz avlusunda hapishanenin
konuþacak oldu ana
Kürtçe
Konuþmak
Yasak !
tý
tam sorumlusu kimdi cehaletinin bilmiyor
ama Kürtçe susmak istemiyordu
bahtý karaydý
ne gelmiþse baþýna bu yüzden
oðul Kürtçe susmuþ daða çýkmýþtý
Türkçe düþünmenin ceza gördüðü yerde
bilmiyordu Kürtçe susmak böyle olurdu
Kürtçe bedduasý içine aktý ananýn
oðul sustu
o sustu
gözleri konuþtu
bir de yalýn gözyaþlarý
Kürtçe susmanýn serbest olduðu ülkemde
Süreniz doldu !
iner gece bütün hüznüyle dünyaya
Selahattin ranzayý diþler hýrsýndan
aðýt yakar ana toprak damýn çýrasý
ozan pay eder geceyi dibek taþýnda
dur durak yok sabahlara uyanýr güneþ
Vanlýyým iki gözüm ayrý deðiþtiremem
kapalý kapýlar Kürt’e yüzüm týrmýk yarasý
çavuþun terhis kaðýdý kan fotoðrafta
teðmenin bir oðlu bir kýzý yetim
ekmek soðan var öksüz öðretmenin kalemi
ölü ele geçirilmiþ yüzü gözü belirsiz
gerillanýn ayaðýnda spor ayakkabýsý
iþte aðlýyorum Anadolu’ya ortanýzdayým
beni vurun birbirinizden önce
ya da bir an düþ molasý verin oturun :
yarýn herkes için þenlensin fabrika duvarlarý
toprak sulara kavuþsun gönül barajlarýndan
birlikte ölünmesin birlikte yaþansýn
sürülmesin Fransa’ya Kürt Dili’nin kürsüsü
tertemiz giyinsin Diyarbekir kalesinde son siyasi
dilberinin gözlerini duysun anasýnýn dilinden
Erivan’dan bir türkü armaðan
Kürtçe çalsýn Ankara, “Danýþýr Baki”
sürgünden bir ses
bir selam
belki Amsterdam’dan
gürültüyle
kapanýr demir kapý uyanýr herkes düþ molasýndan
kan baþlar akmaya
uluslar tarihinin aynasýdýr o üç dakikalýk acý
o tarih ki umutlarýný mayýn tarlasýna ekmiþ
o tarih ki yeniden sürülmeye adaydýr
adaylar herkesin yaný baþýnda
unutmayýn
süremiz doldu !
Amsterdam, Ekim 1986
(*): Politik sürgünlük yýllarýmda bir gazetede gördüðüm haber beni çok etkilemiþti. Hapisteki oðlunu görmeye giden Kürt kökenli bir anne, Kürtçe’den baþka bir dil bilmediðinden ve Kürtçe konuþmak da yasak olduðundan görüþme süresince oðluna bakýp aðlamýþtý. Ýþte beni aðlatan ve isyan ettiren bu duygunun bana o dönemde yazdýrdýklarý…Bazý þeyleri deðiþtirmekte, dönüþtürmekte hala zorlandýðýmýz bu günlerden bakýnca o günler daha da trajik görünüyor. Kürtçe susmanýn yollarý: kimi daða çýktý, kimi aðladý. Kürt deðilim ama ben de þiir yazmýþtým. Bu þiiri geçmiþte bu nedenlerle acý çekmiþ herkese adýyorum.
Ýlhami MISIRLIOÐLU
02/06/2006