Forumİzmirütopya  Yeni Konu 

Hayatın ilk ve son günü.. Bugün!..

18 Mayıs 2008

hurkus



Çok ama çok hoş sohbetler oldu, İzmir'de gençlerle.. Gençlerle sohbet insanı gençleştiriyor demem.. Yaşlanmadım ki.. İnsanı genç tutuyor!..

Dokuz Eylül Üniversitesi ve Karşıyaka Anadolu Lisesinde, gençlerle kucaklaştık, sohbete doyamadık..

Nebil, ben, Haşo..

Haşo Yaşamdan Dakikalar'ı kuran üç adamdan biri.. Şimdi programda devamlı yok, ama gönlü hep bizimle.. Hele de İzmir, Ege yörelerine yola çıktık mı, koşuyor..

Sabah üniversitedeydik, öğleden sonra lisede.. Ardından Kordon'a geldik.. Bizim artık standard veda yerimiz..

İzmir Kumrusu getirdiler, Osmanlı Kahvesi'nin enfes dükkân ayranıyla..

Üniversiteden genç gazeteciler de ordaydı, okul dergisine röportaj için gelen.. Bir sohbet de orda..

Sonra ben İstanbul yollarına düştüm, hava alanına.. Haşmet arabasına bindi, Alaçatı'ya sürdü, hafta sonu geçirmeye..

Nasıl içim gitti, yanına oturup bu dünya cennetinde hafta sonuna katılmak için, Haşo'yla.. Ama olmaz.. Beni İstanbul'da bekleyen işler var..

Yaşamdan Dakikalar çekimi mesela.. Şart..

Haşo bu "Şart" tan kurtulmak için ayrıldı programın devamlı üyeliğinden zaten..

Canı isteyince istediğini yapmasını önleyen her şeyden ve herkesten ayrılıyor son zamanlarda..

Yazılarından da okuyor ve görüyorum, hayat felsefesini..

Haşmet her sabah yataktan "Bugün hayatımın son günü" diye kalkıyor..

Yıllardan beri "Bugün geri kalan hayatımın ilk günüdür" diyen ve böyle yaşayan benim tam tersime..

Haşmet'in felsefesi, insana ne soğuk, hatta ne korkunç geliyor ilk bakışta..

"Bugün son günüm.." Oysa benim ki ne kadar aydınlık, ne kadar umut verici..

Dünle yaşananlar dünde kaldı.. Bugün yepyeni bir hayata başlıyorum..

Bu ne güzel bir yenilenmedir.

Bu ne güzel "Keşke"leri unutmak, gidenler, kaçanların ardından umutsuz ağıtlar düzmek, asla gelemeyecek, olmayacak şeyleri beklemek yerine, yepyeni bir hayata başladığını her sabah hissetmektir..

Ama bu madalyonun bir tarafı.. Öbür tarafı, Haşo'nun felsefesinin güzelliğini İzmir'de, o an keşfettim birden.. Gençlerle konuşurken.. Onlara ikimizin yaşam felsefesini anlatırken..

"Bugün ilk gün" demek, "Yarınlar var" demek ayni zamanda.. Yarınların olması, ertelemenin ilk bahanesi değil mi?..

Olsun.. Yarın yaparım..

Tamam da yarın olacak mı?. Emin misin?..

Neleri erteledik yaşantımızda yarınlara ve o yarınlar hiç olmadı..

Olmayacak..

Haşo'nun felsefesinde yarın yok.. Bugün son günü çünkü..

Son günü olduğu için o burnunda tüten Alaçatı'ya sürüyor arabasını, her şeyi boşverip..

Ben "Bir dahaki sefere" deyip, Haşo'ya, biniyorum İstanbul uçağına..

Alaçatı'ya yarınlarda bir gün giderim artık..

Hangisi güzel.. Hangisi doğru şimdi..

Bunları anlattım gençlere.. Haşo ayağa fırladı..

"İnanmıyorum" diye bağırdı mikrofonsuz.. "Hıncal ağbi ilk defa bana hak verdi.."

Hak verdim Haşo.. Hak verdim.. Bir de yapabilsem..

Ah yapabilsem.. "Bugün son günüm" diye yaşayabilsem..

Ama biliyorum, yarın yataktan kalkıp yüzümü yıkadıktan sonra aynaya bakarken "Bugün geri kalan hayatımın ilk günüdür" diyeceğimi..

Hıncal Uluç
Sabah Gazetesi
18 Mayıs 2008
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0