ForumDuygu Müzesi  Yeni Konu 

Yaz bitti, siyaset yeniden - Rengin Soysal

22 Ağustos 2012

hurkus

Yaz bitti, siyaset yeniden - Rengin Soysal


Yaz yalnızlara mahsus; mahareti bunu hissettirmeyişinde.

Şu cıvıltılı kalabalıklar, mevsimlik aşklar, coşkulu arayışlar, tazelenen dostluklar, yeni ahbaplıklar, kıpırdanan duygular perdeliyor gerçeği, yalnızlığını unutturuyor insanlara.

Bir süreliğine evde bırakılıyor iki kişilik yalnızlıklar bile, “dışarının” hengâmesine karışıyor, fark edilmiyor.

Yaz sonu, “eve dönüş” zamanı hatırlanıyor “örtülü hakikat”.

Sonbahar hüznü dediğimiz o...

Yaz biterken bu telaş ondan...

Kış sevip sevilenlerin, baş başa kalmak isteyenlerin mevsimi çünkü.

Sevgililer kaçar tenhalara... Eve kapanmak, gözlerden uzak olmak, bunu özlemek sevgililere has.

Yürek ayazda değilse kış üşütmez.

Sıcak evlerde sıcacık duygular yaşıyorsanız aramazsınız geçen yazları.

Bayramda boşalan semtin, ıssızlaşan ara sokaklarında gezinirken düşündüm: Tam da yaz bitimine denk gelen bayram tatili, mevsimin bahşettiklerinden son bir kâm almak isteyenlere hoş bir fırsat yaratmıştı.

“Dönüşlerdi” önemli olan.

Hangi duygularla dönüldüğü.

Eylül hazin bir “yaz bitti” duygusu mu yaşatacaktı, mutlu bir kavuşmanın sevincini mi taşıyacaktı...

Mevsimlerin hislerimize etkisi... Duygularımızın mevsimleri algılayışımıza tesiri...

Kendi kendini belirliyor birinin ne zaman diğerine üstün geleceği.

Duyguların, toplumsal ve siyasi görüşlerle, gelişmelerle ilişkisini de kolayca gözardı edemeyeceğimizi düşünüyorum.

Yaz, sanki politikayı da “sohbet masalarının” gündeminden çıkarır ya da epeyce arka sıralarına atar ya...

Sonra “soğuklarla beraber” yavaş yavaş konuşmalarda ön sıralara yükselmeye başlar.

Politikacıların yalnızca “düşünceleri” mi vardır, duygularından büsbütün soyutlayabilirler mi kendilerini.

AK Parti iktidarının haklı olarak tepki çeken “yön değişikliği” tamamen “akılcı” nedenlere mi dayanıyor, yoksa bir miktar da olsa duygusal etmenlerin payı mı var mesela...

Onca yerinde icraat niçin demokratik açılımların önünün kesilmesine kurban ediliyor, anlayamıyorum.


Demokrasiden ödün verilince, insanlar kendilerini “hür” hissetmeyince yapılanların kıymeti de kalmıyor hâlbuki.

Üstelik örneğin ekonomik alanda elde edilen başarıların “kalıcılığının” garantisi de kalkıyor ortadan, ortam demokratikleşmeyince.

Duygulardan bahsetmiştim. Doğru ve yerinde icraatlar yaparken şiddetle eleştirilmiş olmalarının katkısı olmuş mudur sapmalarında diye geçiyor aklımdan.

Kimi çevrelerin “Onlar asla değişmezler” diyen sekter bakışlarının rolü bulunup bulunmadığını.

“Arkasında eh madem öyle, nasılsa biz ne yapsak yaranamayacağız, ‘köklerimize’ dönelim” kırılganlığının yatıp yatmadığını.

Parti dediğimiz, hükümet dediğimiz de insanlardan oluşuyor neticede.

İyi niyetliyken kabul görmemek, her yaklaşımının şüpheyle karşılanması kırıcıdır.

İyi bir insanı “kötü” birine dönüştürebilirsiniz, ısrarla “dışlamayı” sürdürürseniz.

Ancak, doğru yaptığında kendisine kucak açanları, el uzatanları da mahcup etmek istemez insan.

Böylece, hem de, onu suçlayanları haksız çıkarmış olur.

Öyleyse, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin zamanında kendilerine destek verdiği hâlde şimdi eleştirenlerin sesine kulak vermesi gerekmez mi?

Yaz bitiyor...

Ve kışın güzel geçmesi, “evdekilerin” huzurlu olmasına birbirleriyle iyi geçinmesine bağlı.


rengin.soysal@gmail.com

Taraf, 21.08.2012


Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.

Bu tartışmayı Facebook'ta paylaşabilirsiniz:
Facebook'ta paylaş
0