KENDİNİ GÜNCELLEYEN KAZANIR

06 Haziran 2018 11:23 / 1349 kez okundu!

 

 

Hepimizin bildiği üzere dünya değişiyor, sosyal ve ekonomik ilişkiler yeniden şekilleniyor, tüm bu değişime karşı insanın da değişmesi, bilim ve teknolojideki değişim ve yeniliklere göre kendisini güncellemesi zorunlu hale geliyor. Gerek ekonomik alanda, gerekse sosyal yaşam içerisinde zihinsel olarak kendini yenilemeyen insanlar ve özellikle de toplumu yönetme iddiasında olan liderler, zaman içerisinde tarihin çöplüğünde yok olup gidiyorlar.

 

*****

 

KENDİNİ GÜNCELLEYEN KAZANIR

 

Hepimizin bildiği üzere dünya değişiyor, sosyal ve ekonomik ilişkiler yeniden şekilleniyor, tüm bu değişime karşı insanın da değişmesi, bilim ve teknolojideki değişim ve yeniliklere göre kendisini güncellemesi zorunlu hale geliyor.

Gerek ekonomik alanda, gerekse sosyal yaşam içerisinde zihinsel olarak kendini yenilemeyen insanlar ve özellikle de toplumu yönetme iddiasında olan liderler, zaman içerisinde tarihin çöplüğünde yok olup gidiyorlar.

Tarihimiz bu durumdaki örneklerle dolu.

Türkiye için yaşamsal öneme sahip 24 Haziran seçimleri ve yaşanan süreç bu gerçeği bir kez daha su yüzüne çıkardı.

Siyaset sahnesinde yarışa giren adaylara baktığımızda görüyoruz ki, bakış açısını değiştirmeyen, değişen ve gelişen, bir o kadar da çelişen koşullara göre kendini hazırlamayan, yani kendisini güncellemeyenler hemen fark ediliyor.

Topluma önderlik yapmak, zaten de bir anlamda farkındalık yaratmaktan geçiyorsa, bunu yapamayanlar, bildik, klasik yöntemlerde ısrar edenler, toplumda karşılık bulmada oldukça zorlanıyorlar.

Sorunun değil, çözümün parçası olmak yerine, her fırsatta sorunları sıralayan, öteki üzerinden politika yapma kolaylığına sapanlar, siyasetin karanlık dehlizlerinde kaybolup gidiyorlar.

Kuşkusuz, siyaset yapan insanlar için; ideolojik derinlik, entellektüel birikim, kişisel gelişim, bilgiye ulaşım yeteneği, hitabet ve özgüven gibi faktörler ve hatta empati, samimiyet gibi özellikler de çok önemli.

Ancak yazının başlığında belirttiğim gibi, sürekli yenilenen dünyada, değişime ayak uydurmak, kendini her fırsatta yenilemek, güncellemek, olmazsa olmaz koşullar.

Demem o ki, artık günümüzde çağdaş siyasetçi; pazarda alışveriş yapan, mahalle kahvesinde tavla oynayan, halı saha maçı yapan, statta taraftarı olduğu takım için tezahürat yapan, sinemaya, tiyatroya giden, yerel ve ulusal medyayı takip eden, twet atan, şaka yapan, yapılan şakalara ağız dolusu gülebilen insan olmak zorunda.

Yine demem o ki; artık günümüzde çağdaş siyasetçi; kibirli olmayan, gereksiz demagoji yapmayan, nefret söylemlerinden uzak, kavga dilini kullanmayan, hele kavga hiç etmeyen, yalan söylemeyen, toplumu kutuplaştırıcı davranışlar ve açıklamalardan uzak duran insan olmak zorunda.

Şimdi bu yazıyı okuyanlara zor bir soru?

Bölgenizde ya da çevrenizdeki siyasetçilerin kaç tanesi bu tanımlara uyuyor?

Kaldı ki; bu sıraladığım özellikler hiç de zor olmayan, her yurttaşın özen göstermek durumunda olduğu insani ve vicdani bir duruş.

Bu duruşu sergilemeyen, geçmişin argümanlarıyla günümüzü değerlendirmeye ya da sorunlarına çözüm üretmeye çalışanlar, bizi ne kadar temsil edebilir?

Ülkemize ne yararı olabilir?

Bir diğer önemli konu, siyasetin bir meslek gibi algılanmasıdır.

Politikada bir makama gelen, bir koltuğa oturan, bir daha bırakmak istemiyor.

Sanırsınız babadan oğula devredilen bir miras.

Aslında tıpkı, mirasyedi sonradan görmeler gibi, bu tip siyasetçiler de geçen her günde zamanı değil kendileri bitiriyorlar.

Eğer siyaset yapma, siyasi yollarla elde edilen milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi görevler; söylendiği gibi halk yararına, halk için yapılıyorsa, bir fedakarlıktır ve bu fedakarlığı herkesin yapması gerekmez mi?

Sorsanız; ayrımsız hepsi de "ne zorluklarla yaptıklarından, üzerlerinde ne büyük bir yük olduğundan, ne çok fedakarlıkta bulunduklarından" söz ederler.

Kimseyi halk silah zoruyla bu görevlere getirmiyor ki!

Şimdi daha zor bir soru?

Çevrenizde hiç; "ben yoruldum, yeter artık, benden bu kadar, bundan sonra biraz da bu yükü başkaları taşısın” ya da “ Çok zor işmiş, benim koşullarım, yeteneklerim, birikimim buna uygun değil" diyene rastladınız mı?

Demek ki; daha en baştan bir samimiyetsizlik var.

Sakın ola, görevlerini layıkıyla yapan siyasetçiler alınmasın.

Sözüm elbette onlara değil.

Tarihe iz bırakan siyasetçiler, görev yaptığı kenti çağdaş normlarda, yaşanır bir kent haline getiren, gerçek anlamda halka hizmet için özveriyle çabalayan belediye başkanlarımız da var kuşkusuz.

Sanırım söylediklerim anlaşılmıştır.

Demokrasiyi içselleştirmiş, kendini her fırsatta güncelleyen siyasetçiler istiyoruz.

 

Ayhan ONGUN

(Gazeteci-Yazar)

05.06.2018/BODRUM

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.