İzmirizmir.NeT Benim Tahliyem Oldu – Ali Rıza Üleç

14 Ocak 2007 05:17 / 1470 kez okundu!

 

2000 Temmuz'unda, 11 yıllık bir aradan sonra nasıl daldıysam İzmir sokaklarına, şimdi yine öyle aynı heyecan ve özlemle geziyorum izmirizmir.net sayfalarını... İzmir'in geçmişine gençlik anılarımızı verdik, yarınlarına vereceğimiz çok şey var. Kim ner

İzmirizmir.NeT Benim Tahliyem Oldu

-Benim yarım bir Samsun paketim olacaktı ?

-Ne paketi ulan? Bak simdi yeniden alırız seni içeri…Hırsız mıyız ulan
biz? Sittir puşt!




1985 yılının 2 yada 3 Nisan günü, tam olarak hatırlayamıyorum, İzmir Emniyet
Müdürlüğünün siyasi şubesindeki misafirliğim bitip de şubeden doktor kontrolü için
götürülüşüm sırasında oradaki polislerle aramda geçen bu diyalog, yıllar sonra nasılsa birden aklıma gelmiş ve içimi anlatılmaz bir sevinç kaplamıştı.



Bütün eşyalarımı aldıktan sonra sigara paketimin eksikliğini nasıl anladım çözemedim. Canım sigara mı içmek istemişti yoksa kendiliğinden bir refleks miydi, bilemiyorum. Ancak yıllar sonra bu diyalogun bende yarattığı müthiş moral etkisi ile haykırasım geldi içimden. İşkencecilerin ne kadar zavallı olduklarını düşündüm. On yada on iki sigara vardı paketin içinde ve onlar gözaltına aldıkları bir insanı sorgularken daha doğrusu işkence ederken bir yandan da onun on, on iki sigarasına tenezzül edip kim bilir ne zevkle içmişlerdi… Paketimi geri isterken ne kadar ısrarlı olduğumu hatırlıyorum. İşte siz busunuz, esir aldığınız birinin bir kaç sigarasına tenezzül edecek yağmacı çapulcularsınız…



Beni uykusuz bırakan kabuslu gecelerimde iniltilerim, uçmalarım daha yeni yeni bitiyordu.
Şaka değil gerçekten rüyalarımda uçuyordum ve bu bana öyle keyif veriyordu
ki. Düşünsenize tam enselenecekken havalanıp uçuvermek, anlatılamaz bir keyifti.
Daha sonraları bunun ağır bir ruhsal hastalık olduğunu öğrendiğimde ise artık iniltilerim kesilmiş ayaklarım yere basıyordu.

İşte tam da bu sırada hatırladığım bu diyalog üzerine canım nasıl da sigara çekti. Bir kaç yıl önce bırakmış olduğum için içmedim tabii.

Fakat bu böyle kalmamalıydı, bunu mutlaka ıslatmalıydık. Şu Türkçe’ye, şu dile bayılıyorum. Başka hangi dilde böyledir acaba, ıslatmak denince akla "rakı şişesinde balık olmak gelir?"

Galiba dünyada dört dilin kelimelerinde böyle derin anlamlar yüklü olabiliyormuş.

Türkçe, Arapça, Fransızca, Çince.

Yok canım öyle bilgiçlik değil benimkisi.. Dedim ya galiba bir yerden bir biçimde aklıma takılmış.
Manda iğde dalına yuva yapar, yavrusunu sinek kapar da bu dile kurban olunmaz
mı?



On bir yıl ülkemden uzak kaldım.

2000 yılının Temmuz sonuydu. Çeşme’den yine İzmir’i kucakladım.

On bir yıl ayrılık başka ayrılıklar da getirdi.Eşimden ayrıldım. Dostlarım benden ayrıldı. Yalnızlıktı alabildiğine derin. Nedeni hasır altı edilmiş sessiz bir ceza çekiyordum sanki. Neyse... Herkesin nasılsa bir hikayesi var elbet.


Nasıl da can simidim oldu fabrikalar. İşte yeniden hayata dönüyordum. Her vardiya başlangıcında kart basarken daha bir sıkı sarılıyordum yaşama. Çalışmıyor olsaydım 90’lı yılların çöküşünün yarattığı psikolojik baskıyı atlatamayacaktım. Bir kez daha anlıyordum ki yaşamak nasıl, nerede ve ne biçimde olursa olun üretmekti.



Derken Ege doğdu.



"İnadına doğdun kızım sen

inadına

mavisine, beyazına köpük köpük dalgalar üzerinde

martısına

sevdasına

bir baba yüreğinden

ana rahmine

ırmak ırmak çağlayarak

ellerimize

damar damar

yürek yürek

üstelik zemberek mi zemberek

hasretimize

sen doğdun kızım

sen doğdun

memleketimin Egesine



28 Temmuz 04.°° Gece Vardiyası



xxx



Akıp giden zaman içinde bir 8 Mart günü Deniz doğdu. Yıl 2002...



Deniz’e



Önce sen geldin

Sonra dallarına su yürüdü ağaçların.

Toprakta bir tohum çatladı.



Önce sen geldin.

Gül tomurcuğa durdu bülbüle vuslat.



Önce sen geldin.

Sonra bir çocuklaştı sanki havalar.

Bir fırtına, bir yağmur, bir kar.

Sonra güneş sımsıcak.



Önce sen geldin

doğa şenlendi yeşillendi

rengarenk çiçek simdi dallar.

Önce sen geldin .



Sonra gönüllere bahar.


27 Mart 2002 (02°° gece vardiyası)



Yani sizin anlayacağınız dostlar Deniz-Ege’yi (D.E) ailemize katarak nüfusumuz oldu dokuz.



Nerde kalmıştık?



Çeşme. Yıllar sonraki o ağlatan kucaklaşma. 2000 Temmuz’unda nasıl daldıysam
İzmir sokaklarına, şimdi yine öyle aynı heyecan ve özlemle geziyorum izmirizmir.net
sayfalarını.



Ne kadar iyi ettiniz. AKLINIZA YÜREĞİNİZE SAĞLIK.



Almanya ya ilk geldiğim günlerdi. Deli gibi kim nerede, diye sorup öğrenmek,
yakınsa kucaklamak, uzaksa bir biçimde haberleşmek istiyordum dostlarla. Daha henüz düğünlerde atılan göbeklerin içilen rakıların şokunu atamamıştım. Evet böyle olmazdı…



Memlekette bunca çekilen sıkıntı varken bizim insanlarımız böyle göbek atıp
eğlenemezlerdi. “Sonra, ara ara çok ararsın, yazarsın, gider gelirsin, zaman
geçer, seni kimse aramaz. Kimse seni sormaz, kimse gelip gitmez, sen de evine
nasılsa çekilirsin bir gün.




Bu sözler gerçekten o gün büyük yıkım oldu. Arkadaşın dedikleri de aynen
oldu. Hemi de katmerlisinden.



Dedim ya sanki sessizce bir ceza çekiyordum. Nedenleri ne olursa olsun yeri
burası değil ama hak etmediğim bir cezayı çektim. Çektim diyorum çünkü
izmirizmir.net tahliyem oldu.




Şimdi dostların resimlerini bile görmek, aile albümündeki fotoğraflara bakan
ihtiyarlar gibi hem heyecanlandırıyor hem de alıp anılara taşıyor beni. İnanıyorum ki hepimizi de...



Vay be, Tüysüz amma “ihtiyarlamış”!.. Tarık hala yüreğimde ezik bir acı anı. Kurtaramadım kendimi. Mustafa, Pala, Hamza… Bu Koçak değil mi? Bak İlhami bıyıkları kazımış. Çocuklara anlatıyorum…



Kısaca belki de bir bölümüyle ama hayat hikayemden bir kesit aktardım
yukarıda. Ben bu olanağı büyük bir şans olarak görüyorum. Yetmişli belki de
seksenli yılların yoğunluğu içinde yaratamadıklarımızı gerçekleştirebiliriz. Birbirimizi anlayalım yeter, gerisini hallederiz.



İzmir’in geçmişine gençlik anılarımızı verdik, yarınlarına vereceğimiz çok şey var.



Kim nerede ne yapıyor, ona nasıl ulaşırız ?



Haydi iş başına!



Ali Rıza Üleç

13/01/2007 Almanya


Politikİzmir galerisinden fotoğraflar için tıklayınız



Üleç Aile Albümünden fotoğraflar için tıklayınız

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.