RUSYA'NIN SURİYE'DE ZAYIFLAMASI VE OLASILIKLAR
10 Kasım 2022 15:03 / 514 kez okundu!
ABD'de yayın yapan ve Stratfor gibi Pentagon'a yakın ve şahin kanadın önde gelen yayın organlarından birisi olan Middle East Institute'de yayımlanan analizde, Suriye'de Rusya'nın etkisini kaybetmesi anlatılıyor. Ancak içerisinde Türkiye'ye ve 2023 seçimlerine dair yaklaşımları da var.
"Türkiye, ABD'nin siyasi ve ekonomik baskısına rağmen PKK'nın liderlik ağlarını zayıflatıyor. ABD, 2023 seçimleri sırasında ve sonrasında Ankara'nın Suriye'ye olası kara operasyonuna karşı baskı yapmaya devam etmelidir."
Planları asla bitmeyecek. Bu ülkenin yönetimini bunlara ve bunların kuklalarına asla teslim etmemeliyiz.!
Buyrun analizin tamamı👇
****
RUSYA'NIN SURİYE'DE ZAYIFLAMASI VE OLASILIKLAR
14 Eylül'de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği bir bildiri yayınladı. Bildiride "Suriye, daha geniş çaplı bir savaşa dönüşü göze alamaz, ancak oraya doğru gidiliyor olabilir." uyarısında bulunuldu.
Suriye'nin cephe hatları Mart 2020'den beri donduruldu ve hatlar arası ve isyancı saldırılar neredeyse her gün devam ederken, şiddet seviyesi önceki yıllara göre önemli ölçüde azaldı. Bununla birlikte, Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'yı işgali, Rusya'nın güçlerini Suriye'den tamamen çekilebileceğine dair spekülasyonlara yol açarak büyük bir güç boşluğu yarattı.
Suriye'deki çıkmaza en büyük katkı, Türkiye'nin Mart 2020'de Rusya'ya dayattığı ve ülkedeki son büyük cepheyi donduran "kuzeybatı ateşkes anlaşması"dır.
O zamandan bu yana yaklaşık üç yıl içinde, Suriye'deki çatışmalar beş alanla sınırlandırılmıştır:
1) Suriye'nin kuzeydoğusunda Türk insansız hava araç saldırıları, bombardımanı ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çatışmalar,
2) İdlib cephe hattı boyunca çapraz hat bombardımanı ve çatışmalar,3) Suriye'nin kuzeybatısında, büyük ölçüde Türkiye tarafından desteklenen Suriye Ulusal Ordusu olarak bilinen gruplarla Heyet Tahrir el-Şam'ın (HTS) arasındaki iç çatışmalar,4) Suriye'nin güneyinde rejim, eski isyancılar ve IŞİD arasındaki çatışmalar ve5) Suriye'nin merkezinde rejim güçlerine karşı SDG ve IŞİD isyanları
Diğer yandan bu çatışmaların ötesinde eğer potansiyel tırmanma söz konusu olursa, birkaç önemli tetikleyici unsur olacaktır. Birincisi büyük olasılıkla, Türkiye'nin terör örgütü PKK'nın bir kolu olarak gördüğü ABD destekli SDG'ye karşı yeni bir kara harekatı düzenlemesi olasılığıdır. Zira Türkiye, 2022 yazından bu yana SDG, rejim ve İranlılar tarafından ortaklaşa kullanılan Tel Rıfat bölgesine karşı bir saldırı başlatma niyetinde olduğunun sinyallerini veriyor.
Halep'in hemen dışındaki bu bölge, son yıllarda Türk kuvvetlerine yönelik saldırılar için bir merkez haline geldi ve büyük ölçüde sivillerden yoksun bir bölge Ancak, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ayrıca SDG'nin elindeki, hem yoğun nüfuslu hem de ekonomik merkezler olan Menbiç ve Kobani şehirlerini ele geçirme arzusunu dile getirdi.
İkinci potansiyel tetikleyici unsur ise İdlib'de yaşanabilir. Bu cephe, bir tarafta Türk askeri konuşlandırmaları ve diğer tarafta Rusya'nın Şam'ı kısıtlaması nedeniyle uzun süredir donmuş durumda. Bununla birlikte, hem isyancılar hem de rejim düzenli olarak cephe hattında karşılıklı ateş açarak her hafta İdlib'de sivil kayıplara neden oluyor. Bu arada Rusya da, sivillerin evlerini aralıklı olarak bombalamaya devam ediyor. Bu durumun, rejimin veya Rus saldırısının sonunda isyancı bir kara saldırısını tetikleme olasılığı var ve bu noktada çatışmalar Türkiye veya Rusya'nın kontrolünün ötesine geçebilir.
Suriye'nin güney ve orta bölgelerindeki isyanlar, bu bölgelerdeki güç dengesini değiştirme yeteneğinden yoksun ve Suriye'nin güneyinde, daha önce yarı özerk olan bölgeler üzerinde rejimin kontrolünün sıkılaştırılmasını tetikleyebilir.
Bütün bu dengeler ışığında eldeki temel soru, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin Suriye'yi nasıl etkileyeceğidir. Bölgedeki liderler, zayıflamış ve dikkati dağılmış bir Rusya'dan kaynaklanan potansiyel boşluğu doldurmaya hevesli ve bunu pozisyonlarını güçlendirmek için kullanmak istiyorlar. Aynı şekilde uluslararası örgütler ve silahlı gruplar konumlarını güçlendirmeye çalışıyor.
Muharip güçlerinin çoğunu ülkeden geri çeken Rusya, artık bir zamanlar hareket ettiği şekilde Şam'ın askeri siperi olarak davranmıyor.
Ruslar ve Şam, İdlib'in etrafına bir rejim duvarı inşa etti ve bu güvenlik duvarı, SDG dışındaki hiçbir aktörün eşleşmeyi umamayacağı sayılarla destekleniyor. İsyancı güçler, varsayımsal bir taarruzda kuşkusuz bir bölgeyi ele geçirmeyi başaracak olsa da, orayı ellerinde tutma ihtimalleri çok az görünüyor.
Türkiye'nin rolü
Ukrayna'daki savaştan en çok etkilenen Türkiye'nin rolüdür. Ankara ve Moskova, 2015'teki Rus müdahalesinden bu yana hassas bir "blöf -darbe" dengesinde hareket ediyorlar. 2020 yılındaki Türk operasyonu, Ankara'nın Rusya'ya yönelik politikasındaki ilk ciddi değişimi işaret etti. Rusya ise bunu sürekli görmezden geldi.
Suriye'deki Türk politikasını en büyük motive eden faktör, mülteci akınını durdurmaktır. Bu başlık Türkiye'de hem iktidar hem de muhalefet partileri için kritik bir iç meseledir. Bu nedenle Ankara, milyonlarca Suriyeliyi sınırın ötesine itecek bir rejim saldırısına izin veremez, ancak aynı zamanda isyancıların rejimden toprakları geri almasına yardımcı olmak için Türk askerlerinin hayatını riske atmak da istemez.
SDG'ye karşı Türk askeri eylemsizliğini dikte eden aslında Rus gücü değil, iç siyasettir. Son haberlerin aksine, Türk yetkililer Haziran ayındaki Astana Konferansı'ndaki Rus kırmızı çizgileri nedeniyle bu yaz olası bir Tel Rıfat saldırısından geri adım atmadı.
Erdoğan'ın Suriye konusundaki kararlarıyla ilgili en fazla belirsizliği yaratan şey, 2023'ün ortalarında yapılacak olan Türkiye seçimleri ve ABD'nin dikkatini dağıtma riskidir.
Yabancı angajman için çıkarımlar
Donmuş cephe hatlarına rağmen, Suriye'nin kuzeybatısındaki siviller hala rejim güçlerinin haftalık bombardımanına maruz kalıyor ve her ay binlerce kişi yerinden ediliyor. Bölgede kötüleşen insani koşullar, IŞİD ve El Kaide hücrelerinin varlığını sürdürmesi için bir boşluk bırakıyor. Aynı riskler, Türk varlığını kalıcı olabileceği konusunda da yaşanıyor.
Bu bölgelerin her ikisi de insani koşulları iyileştirmek ve çatışma hakkında yaratıcı düşünmeye istekli politika yapıcılar için potansiyel ulusal güvenlik tehditlerini ele almak için benzersiz fırsatlar sunuyor.Bu arada, Suriye'nin kuzeydoğusundaki ABD destekli koalisyon varlığı, hem IŞİD'in dönüşüne hem de Ankara ve Şam'ın SDG'den yeni topraklar ele geçirme girişimlerine karşı birincil siper görevi görüyor. Ankara üzerindeki Rus değil Amerikan siyasi ve ekonomik baskısı şimdiye kadar Menbiç veya Kobani'de yeni bir saldırıyı engelledi. Ancak yine de Türkiye'nin insansız hava aracı kampanyasına kayıtsızlık Ankara'ya PKK liderlik ağlarını zayıflatma fırsatını verdi.
Rusya, Suriye'de giderek daha sınırlı bir rol oynayan zayıf bir aktör haline geldi.
Politika yapıcılar, Türkiye ve Amerika'nın bölgedeki istikrarın garantörü haline geldiğini ve sadece onların mevcut anlaşmaların dayanıklılığını güçlendirme gücüne sahip olduğunu kabul etmelidir.
Amerika, 2023 seçimleri sırasında ve sonrasında Suriye'nin kuzeybatısındaki ateşkesin sürdürülmesini sağlamak için, Ankara'ya herhangi bir kara saldırısına karşı baskı yapmaya devam etmelidir.
Bunlar izlenmesi zor politikalar olsa da, bugünün donmuş Suriye'sinin altında yatan gerçek nedenleri ve bunların kırılganlığını göz ardı etmek, gelecekteki tansiyonun yükselmesini neredeyse garanti etmek demektir.
Çev: Adem KILIÇ
Kaynak: gdh.digital
Son Güncelleme Tarihi: 10 Kasım 2022 15:05