HARİÇTEN GAZEL / TÜRKİYE ABD'DEN NASIL GÖRÜNÜYOR?

09 Kasım 2021 17:02 / 864 kez okundu!

 

 

"Belki de bu Batılı politika yapıcıların, bir NATO üyesi ve bir AB adayı olan Türkiye ile dürüst bir görüşme yapmalarının ve Türkiye’nin onlarca yıllık sorunlarını anlamalarının zamanı gelmiştir.”

Amerikan National Interest'de yayımlanan harika bir analizi hazırladım dostlar. Lütfen paylaşabileceğiniz kadar paylaşın...👇

 

***

HARİÇTEN GAZEL / TÜRKİYE ABD'DEN NASIL GÖRÜNÜYOR?
 
Amerikan National Interest'de yayımlanan harika bir analizi hazırladım dostlar. Lütfen paylaşabileceğiniz kadar paylaşın...👇
 
“Türkiye ile yaşanan son soğuklukta sindirilmesi gereken şey, Erdoğan’ın büyükelçilerini sınır dışı edip etmeyeceği değil böylesi eşi görülmemiş bir tehditle karşılık vermesidir. Gerçekten de Washington derhal Türkiye’nin içişlerine saygı duyacağını taahhüt etti ve de bazıları tarafından dillendirildiği gibi ABD’nin bu geri adımı “Erdoğan için büyük bir kazanç” oldu.
 
Erdoğan;  İsrail devlet başkanı Şimon Perez’i İsrail’in Gazze Saldırısı nedeniyle  alenen azarladığı “ One Munite” olayı olarak adlandırılan olaydan, Donald Trump’tan hakaret içeren bir mektup aldıktan dakikalar sonra Türkiye’nin Barış Pınarı askeri harekâtını başlatmasına kadar veya Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi yapısından şikayet ederek “dünyanın beşten daha büyük olduğu” söylemiyle özerk bir dış politika izleyerek Batı’ya meydan okuyor.
 
Son on yılda, bir model ortaya çıktı: Erdoğan’ın giderek bağımsızlaşan dış politikası, Batı’nın artan hoşgörüsüyle karşılandı. Örneğin, Washington on yedi ay boyunca Türkiye’yi Rus S-400 füze sistemini almamaya ikna etmeye çalıştı. ABD ikna etmeyi başaramayınca Aralık 2020’de CAATSA kanunları aracılığıyla Türkiye’ye yaptırımlar uygulamak zorunda kaldı.  Ancak Türkiye’yi dar bir şekilde cezalandırmayı seçti. (On iki yaptırım maddesinden yalnızca beşi kullanıldı.)
 
Türkiye ile ikili ilişkilerini aşırı derecede zedelememek için bu adımın ardından ABD Dışişleri Bakanlığı; bu yaptırımların “Türkiye’nin askeri yeteneklerini veya savaşa hazır olma durumunu baltalamayı amaçlamadığını” ve “yaptırımların SSB [Türk Savunma Bakanlığı] bağlı kuruluşları veya bağlı kuruluşları için geçerli olmadığını” belirtti. 
 
Türkiye CAATSA yaptırımlarından da etkilenmedi, hatta Erdoğan Eylül ayında Rusya’dan daha fazla S-400 satın alma olasılığını da  duyurdu.  Avrupa Birliği de, Ekim 2019’da Türkiye’nin Suriye harekatına karşı uygulanan Fransız-Yunan öncülüğündeki silah ambargosu üzerinde anlaşamadı. Ayrıca Yunanistan’ın; Türkiye’nin Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine yönelik Türkiye’ye yaptırım uygulanması yönündeki çabaları Almanya, İspanya, İtalya, Macaristan ve Malta tarafından reddedildi.
 
Azalan Batı ve Yükselen Türk Etkisi 
 
Son on yılda Batı ülkeleri; hızlı bir ekonomik, sosyal ve politik düşüşe tanık oldu. Yıkıcı 2008 mali krizin kalıcı etkisi, ekonomik durgunluk, düşük büyüme rakamları, işsizliğin kalıcı hale gelmesi ve nüfustaki yaşlanma Avrupa ekonomilerini kırılgan hale getirmiş durumda.
 
Amerika’da ekonominin berbat durumu,  2009’da 800 milyar dolardan 2021’de 3.5 trilyon dolara fırlayan hükümet kaynaklı teşvik paketleriyle çözülmeye çalışılıyor. Covid-19 salgını Batı’nın kırılganlıklarını daha da ortaya çıkardı. New York’ta dolup taşan morglar, frigorifik treylerlerde saklanan cesetler ve AB üye ülkeleri arasında çaresizlikten birbirlerinin maskelerine el koyan anlayışlar, zengin Batılı ulusların bir kriz anında kırılganlıklarını ortaya çıkardı.   
 
Atlantik’in her iki yakasındaki mülteci ve göçmen akını, demokratik değerleri tehdit eden popülist güçlü liderlerin ortaya çıkmasına yol açtı. Doğu AB üyeleri, Brüksel’in uluslarüstü görevine giderek daha fazla meydan okuyor. AB’de dolaşım özgürlüğü artık eskisi kadar özgür değil. 
 
Ekonomik ve siyasi çöküş, Batı dünyasında toplumsal kargaşayı tetikledi. Black Lives Matter ayaklanmalarından kitlesel kurşunlamalara ve 6 Ocak’ta ABD Başkenti’ndeki “darbe girişimine” kadar birçok kargaşa yaşandı. ABD demokrasinin merkezi ve müreffeh bir süper güç yerine bir üçüncü dünya ülkesi izlenimi veriyor. Ülkedeki ezici ekonomik ve sosyal sorunlar Amerikalı politika yapıcıları çekingen ve riskten kaçınan bir dış politika benimsemeye zorladı. Bu riskten kaçınmanın yan ürünü, yeni Amerikan izolasyonculuğudur. Bu Amerika Birleşik Devletleri’nin Ortadoğu, Doğu Akdeniz, Güney Kafkasya ve Orta Asya’daki ayak izinin azalmasını net bir şekilde açıklıyor. Bu “riskten kaçınma”, aslında, sansasyonel Amerika’nın Afganistan’dan kaçmasına neden olan başlıca sebeplerden biridir.
 
Aynı şekilde, Avrupa’da, blok çapındaki ekonomik  durgunluk,  işsizlik ve toplumsal kargaşanın patlaması, Avrupalı politika yapıcıların içe dönmesine neden oldu ve Avrupa’nın içinde “kendi tecritçiliği” duygusu yarattı. 2013’ten bu yana kırktan fazla askerini kaybeden ve ufukta bir son göremeyen Emmanuel Macron, Fransa’nın Batı Afrika’daki eski sömürgelerindeki “sonsuz savaşını” sona erdirmeye karar verdi ve  Fransız askerlerinin Mali’den çekilmesine başladı.  Almanya için Türkiye ile ticaret , Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki deniz haklarından çok daha önemlidir. (Örnek olarak Almanya, Türkiye’ye altı Type-214 denizaltı satmaya hazırlanıyor.Bu Türkiye’ye doğu Akdeniz’de avantaj sağlayacak ve AB üyesi Yunanistan’ı öfkelendirecek.)  
 
Erdoğan; Batı’nın içerisinde bulunduğu bu kargaşayı ve Batı’nın dünya meselelerini etkileme konusundaki yetersizliğini Türkiye’nin lehine ve Türkiye’nin avantajına çevirmeyi başardı. Türkiye, sürekli büyüyen yerli savunma sanayisi ve güçlü liderliği ile Libya, Batı Afrika ve Güney Kafkasya’da Fransa’ya,  Suriye’de ABD’ye ve Doğu Akdeniz’de Yunanistan’a karşı puanlar kazandı.
 
Onlarca yıllık Avrupa içi sorunların su yüzüne çıkması, Avrupa’nın gerilemesinin doğrudan bir sonucu olan rekabet Türkiye’ye yarar sağladı. İngiltere, Brexit sonrası dönemde Fransa’nın Avrupa liderliğine yükselmesini engellemek amacıyla Fransa’nın siyasi rakibi Türkiye’nin yanında yer aldı. Örneğin, Malta (Brexit’ten sonra Londra’nın AB’deki yardımcısı),  Libya’da bir silah ambargosu uygulamak için AB deniz misyonu olan IRINI Operasyonu’nun finansmanını veto etti.
 
Önümüzde Ne Var? 
 
Aslında Avrupa Birliği Başkan Yardımcısı Joseph Borrell durumu şu sözleri ile itiraf etti. “Avrupa, Çin, Rusya ve Türkiye gibi eski imparatorlukların geri döndüğü bir durumla karşı karşıya kalacak.”
 
Erdoğan; Washington Türkiye’yi ne kadar çok incitmek isterse o kadar güçlü bir karşılık vereceğini defalarca kanıtlandı.
 
Batı’nın küresel etkisinin azaldığı bu dönemde Washington ve Brüksel’deki politika yapıcıların “Çin, Rusya ve Türkiye ile aynı anda karşı karşıya gelmek akıllıca bir karar mı?” diye kendilerine sorması gerekebilir. Belki de bu Batılı politika yapıcıların, bir NATO üyesi ve bir AB adayı olan Türkiye ile dürüst bir görüşme yapmalarının ve Türkiye’nin onlarca yıllık sorunlarını anlamalarının zamanı gelmiştir.”
 
Kaynak: M5 Dergi
 
Çeviri/Analiz: Adem KILIÇ

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.