HARİÇTEN GAZEL: AFRİKADA'Kİ TÜRKİYE
07 Mart 2022 17:47 / 471 kez okundu!
"Türkiye’nin küresel sıcak noktalar olan Ukrayna ve Suriye’de çıkarları olsa da, Ankara’nın Afrika stratejisi hiç durmadı.
Türk hükümeti, Afrika genelindeki durumu verimli bir şekilde analiz etti ve Fransa ve ABD’nin Batı Afrika’daki çıkarlarını yeniden dengelemesinin Türkiye için bir fırsat sunduğu sonucuna vardı.
Öngörülebilir bir gelecekte Türkiye’nin; Türk savunma teknolojisi, yatırım, eğitim ve diplomatik olarak kendisinden destek isteyecek çok sayıda Afrikalı ortağa sahip olmasını bekleyebiliriz."
****
HARİÇTEN GAZEL: AFRİKADA’Kİ TÜRKİYE
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20-23 Şubat tarihleri arasında kısa bir Afrika turu gerçekleştirdi. Dört ayda bölgeye ikinci ziyareti olan bu ziyaret kapsamında Erdoğan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti (DRC) ve Senegal’e gitti. Şu ana kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, tekrarlanan ziyaretleri saymazsak 30’dan fazla Afrika ülkesini ziyaret etti.
Ankara son aylarda Afrika ile ilgili girişimlerini hızlandırdı. Ekim 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç Afrika ülkesine (Angola, Nijerya ve Togo) dört günlük bir gezi gerçekleştirdi. İki ay sonra, Aralık ayında İstanbul, 16 Afrikalı devlet başkanının katıldığı üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı.
Erdoğan’ın Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin başkenti Kinşasa’ya yaptığı ziyarette Türk ve Kongolu yetkililerin “ askeri çerçeve anlaşması, mali yardım protokolü ve savunma sanayi işbirliği anlaşması” imzaladığı bildirildi.
Senegal’e gelince, Türkiye Cumhurbaşkanının ülkeyi beşinci ziyareti oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dakar ziyareti sırasında, bir Türk firması tarafından yaptırılan Dakar Olimpiyat Stadı’nın yanı sıra Dakar’daki yeni Türkiye büyükelçiliğinin açılış törenine katıldı.
Türkiye ile Senegal arasındaki ikili ticaret 2020’de 380 milyon dolara ulaştı. Erdoğan’ın Gine Bissau’yu da ziyaret etmesi planlanmıştı, ancak ziyaret Ukrayna’daki savaş nedeniyle ertelendi.
Türkiye, 2002’de 12 olan büyükelçilik sayısını 2021 itibariyle Afrika genelinde 43’e çıkardı. Ankara, Bissau’da yeni diplomatik temsilcilikler açmayı planlıyor ve bu hamlesi ile sayı 44’e çıkacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan;
“Afrika ortaklık politikamız aracılığıyla kıtanın barış ve istikrarına, ekonomik ve sosyal kalkınmasına içtenlikle katkıda bulunmaya devam edeceğiz”
açıklamasında bulundu. Genel olarak, Kinşasa ve Dakar ziyaretleri, Ankara’nın Afrika kıtasını jeopolitik varlığını genişletmek, müttefikler kazanmak ve ticaret ve yatırımı artırmak için bir yer olarak görmeye devam ettiğini gösteriyor.
Al Jazeera tarafından yakın zamanda yayınlanan bir analiz, Ankara’nın Afrika politikasını çok iyi özetlemektedir: Analizde;
“Türk hükümeti diplomasi, ticaret, yatırım, eğitim, sağlık, güvenlik ve askeri işbirliğinin her kanalını ve benzeri yumuşak güç araçlarını kullanarak kıtadaki etkisini artırmayı amaçlamaktadır. Türk hükümetinin Afrika ile olan ikili ticaret hacmi geçen yıl 25,3 milyar dolardan 50 milyar dolara yükseldi ve neredeyse ikiye katlandı. Yıl sonunda ise 75 milyar dolara ulaşmayı hedeflediği bildiriliyor.”
Türkiye, Afrika’ya savunma ekipmanı satışında da başarılı oldu ve satışlarını 2020’de 41 milyon dolarken, 2021’de 328 milyon dolara yükseltti. Beklentiler o kadar iyimser ki, Türkiye Afrika genelinde 37 Askeri Büro kurdu.
Türk teçhizat alımını artıran ülkelerden biri de Etiyopya; 2021’in ilk 11 ayında derlenen rakamlar, Etiyopya’ya yapılan toplam satış miktarının 2020’de 235 bin dolardan 2021’de 94,6 milyon dolara yükseldiğini gösteriyor. Etiyopya’ya sağlanan ekipmanların bir kısmı İnsansız Hava Araçları (İHA) idi. Bayraktar TB2 orta irtifa ve uzun ömürlü İHA’ların, Tigray isyancılarına karşı devam eden çatışmada kritik öneme sahip olduğu tahmin ediliyor.
Son haftalarda Nijerya’nın Bayraktar TB2 sistemleriyle de ilgilendiğine dair haberler ortaya çıktı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Ekim 2021’de ülkeyi ziyaret ettiği ve bu platformları sunduğu göz önüne alındığında bu gelişme sürpriz olmadı.
Üçüncü Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümetinin Afrika’ya 15 milyon doz COVID-19 aşısı göndereceğini açıkladı.
Türkiye’nin bu tür zirveler düzenlemesi, Ankara’nın küresel emelleri olan bölgesel bir güç gibi davrandığını göstermesi açısından dikkat çekicidir.
Ne de olsa bir devletin bütün bir kıta arasında bir zirve düzenlemesi kolay değil. Çin, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği gibi küresel güçler bu tür zirveler düzenlemiştir ve Türkiye de artık bu elit kulübün bir üyesidir.
Attığı adımlarda Türkiye’nin işini kolaylaştıran bazı faktörler var. En büyüklerinden biri, Fransız birliklerinin Mali’den diğer Avrupalı ordularla birlikte ayrılmasıdır. Diğer bir faktör de; Washington, Çin ve Rusya gibi diğer tehditlere odaklanırken, ABD ve ortak Afrika ülkeleri arasındaki Flintlock askeri tatbikatının gözle görülür şekilde küçülmesi.
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa devletleri ve hatta Çin ile bazı Afrika ülkeleri arasındaki ilişkiler bozulurken, yeni aktörlerin bölgesel hükümetlerle dost olmaları ve uluslararası ilişkilerini geliştirmeleri için jeopolitik alan var. Tabii ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun oradaki varlığı göz önüne alındığında, Afrika kıtasındaki Türk çıkarları ve faaliyetleri yeni değil ve Ankara kesinlikle bu tarihi bağları mevcut stratejilerini desteklemek için kullanıyor.
Bu yorumun amacı, Afrika’ya yönelik Türk dış politikasının diğer analizlerin yaptığı gibi neo-Osmanlı dış politikası olarak tanımlanıp tanımlanamayacağını tartışmak değildir. Adil olmak gerekirse, Türk medyası da bu bağlantıya dikkat çekiyor.
1 Ocak 2022 tarihli Türk Daily Sabah’da yayınlanan bir makalede; “Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle son zamanlardaki yakınlaşmasının, ülke ve kıta arasında belki de Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana en güçlü bağları oluşturduğu” belirtiliyor. Makale, Afrika kıtasının şimdiki ve geçmişteki küresel güçler tarafından nasıl “emperyalizm ve sömürü için tek bir amaca hizmet ettiğini” anlatıyor.
Bununla birlikte, Ankara “herkesin dostu” olmak istediğini göstermeye çalışırken, Türk hükümetinin ulusal çıkarları korumak için taraf tutabileceği ve tutacağı açıktır. Bu yaklaşıma Türkiye’nin Libya ihtilafındaki rolü iyi bir örnek teşkil etmektedir.
Türkiye’nin küresel sıcak noktalar olan Ukrayna ve Suriye’de çıkarları olsa da, Ankara’nın Afrika stratejisi hiç durmadı.
Türk hükümeti, Afrika genelindeki durumu verimli bir şekilde analiz etti ve Fransa ve ABD’nin Batı Afrika’daki çıkarlarını yeniden dengelemesinin Türkiye için bir fırsat sunduğu sonucuna vardı.
Öngörülebilir bir gelecekte Türkiye’nin; Türk savunma teknolojisi, yatırım, eğitim ve diplomatik olarak kendisinden destek isteyecek çok sayıda Afrikalı ortağa sahip olmasını bekleyebiliriz.
Adem KILIÇ
Geopolitical Monitor’de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.