DÜNYANIN DEÐÝÞEN DÜZENÝ

11 Mart 2022 13:25 / 506 kez okundu!

 

 

"Neredeyse bir asýrdýr; Doðu’dan gelen ve Batý’yý etkileyecek olan herhangi bir tehdit sözkonusu olduðunda Türkiye, “deðerli bir müttefik” haline dönüþürken diðer durumlarda ise “Batý deðerlerine uymayan” bir ülke haline dönüþüyor. Bu çifte standart neredeyse bir asýrdýr ayný þekilde devam ediyor ve bu zaman dilimi, içerisinde onlarca bu tezi ispatlayan örnek barýndýrýyor. Kore Savaþý örneðinden Afganistan’a, Irak savaþý örneðinden göçmen meselesi ortaya çýkan Suriye’ye kadar birçok durum bu tezin gerçekliðini ortaya koyuyor."
 

 

***

DÜNYANIN DEÐÝÞEN DÜZENÝ
 
Yeni analiz dostlar hatta çoðunlukla hislerim diyebilirim; 
 
Tamamýný burada paylaþýyorum. Buyrun 👇
 
Batý’da; spordan bilime,medyadan güvenliðe kadar neredeyse her alanda geçerli olan ve adeta yazýlý olmayan bir kural vardýr.
 
Batý’da yaþayan bir insan, eðer yaþadýðý ülkenin kökeninden deðilse; baþarýlý olduðu zaman “o ülkenin bir deðeri” haline gelirken, baþarýsýz olduðu zaman ‘bizden deðil’ yaftasý ile karþý karþýya kalýr.
 
Almanya vatandaþý bir Türk olan ve Almanya milli takýmýnda da görev yapan Mesut Özil’in; “Kazandýðýmýzda herkes için ben bir Almaným, ama kaybettiðimizde ben bir göçmenim” sözleri bu tezin özeti gibi…
 
Bu gerçeklik; Türkiye’nin ABD, AB ve NATO ile olan iliþkilerini de özetler nitelikte.
 
Neredeyse bir asýrdýr; Doðu’dan gelen ve Batý’yý etkileyecek olan herhangi bir tehdit sözkonusu olduðunda Türkiye, “deðerli bir müttefik” haline dönüþürken diðer durumlarda ise “Batý deðerlerine uymayan” bir ülke haline dönüþüyor.
 
Bu çifte standart neredeyse bir asýrdýr ayný þekilde devam ediyor ve bu zaman dilimi, içerisinde onlarca bu tezi ispatlayan örnek barýndýrýyor. Kore Savaþý örneðinden Afganistan’a, Irak savaþý örneðinden göçmen meselesi ortaya çýkan Suriye’ye kadar birçok durum bu tezin gerçekliðini ortaya koyuyor.
 
Bu duruma diðer bir örnek ise þüphesiz ki Rusya. Rus tehditi Batý’ya karþý ne zaman zirve yapsa, Türkiye ile iliþkiler bir anda farklý bir biçim alýyor ve Türkiye “deðerli bir müttefik”, “kararlý bir ortak” ve “bölgesel güvenlikte önemli bir ortaða” dönüþüyor.
 
Fakat Türkiye’nin, onlara ihtiyaç duyduðu durumlarýn tamamýnda ise Batý, kafasýný tam anlamý ile kuma gömüyor.
 
Batý için bir anda ‘müttefikler’ deðiþiyor, Türkiye bir anda; ‘iflah olmaz bir diktatörlük’ olarak tanýmlanýyor ya da “Batý demokrasisini sindiremeyen” bir “üçüncü sýnýf dünya ülkesi” haline geliyor.
 
Örnek mi istiyorsunuz? Tarihe gitmeye gerek yok! Yakýn zamana bakýn!
 
Mesala; Kýbrýs’a bakýn, Daðlýk Karabað’a bakýn, Doðu Akdeniz’de yaþanan sürece bakýn, Suriye’de Rus uçaðý düþürüldüðünde NATO’nun tavrýna bakýn, 40 bin vatan evladýnýn canýna malolan PKK/YPG’ye Suriye’de verilen desteðe bakýn ya da 2015’de baþarýsýz olan darbe giriþimine ve bu giriþime karþý Batý’nýn tepkisine bakýn…
 
Türkiye, savunma kapasitesini güçlendirmek için ABD hava savunma sistemleri tedarik etmeye çalýþtýðýnda Washington’un tavrýna bakýn. Ýçeride açýkca iktidara getirmek için desteklerini beyan ettikleri kuklalarýnýn ‘bize kim saldýracak’, ‘sýnýrýmýzda baþkasý olacaðýna YPG olsun’, ‘ne iþimiz var Akdeniz’de, ne iþimiz var Libya’da’ açýklamalarýna bakýn…
 
Türkiye kendi güvenliði için Rusya gibi diðer ülkelerden hava savunma sistemi almaya karar verdiðinde, NATO üyesi devletlerin þimdi Ukrayna savaþýndaki tavrýna bakýn. Ve ulusal güvenliði için çýrpýnan Batý’nýn sözde “müttefiki” olan Türkiye’ye yaptýklara yaptýrýmlara ve tehditlere bakýn…
 
Batý’dan gelen tek bir ‘övgü’nün bile gerçekliðini göz ardý etmeyin ama bu gerçekliði unutmadan, tartarak geleceðe bakýn…
 
Böyle bir durum ve izolasyonun ortasýnda Türkiye nasýl yýllardýr Rusya ile güç mücadelesini dengeliyor bunu anlatýn. NATO ve Batý’nýn pasif politikalarýyla Rusya’nýn Suriye’ye nasýl hakim olduðunu, sýcak denizlere inme hedefini nasýl gerçekleþtirdiðini, stratejik Tartus üssüne nasýl sahip olduðunu ama bütün bunlarý ve Libya’da darbeci Hafter’e desteðini nasýl Türkiye’nin dengelediðini anlatýn.
 
Ve Türkiye’nin edindiði bu bütün bu tecrübelerle, gelinen noktada ne Batý Ekseni’ne ne Doðu Ekseni’ne “biat etmeyen” baðýmsýz dýþ politikasýný anlatýn. Türkiye’nin sadece kendi çýkarlarý esas olan “Türkiye Ekseni”ni anlatýn.
 
Türkiye, Ukrayna ve Rusya arasýndaki iliþkilerde hassas bir denge kurmuþtur. Bu durum; yalnýzca Türkiye’nin denge politikasý ya da basit bir diplomatik baþarýsý deðildir. Türkiye’nin hangi tarafý tuttuðunun Doðu ve Batý arasýndaki dengeyi belirleyeceði bir sonuçtur.
 
Siyaset bilim literatürüne giren ve 1992’de Francis Fukuyama’nýn ortaya koyduðu, Sovyetler Birliði’nin çöküþünün ardýndan Batý tarzý liberal demokrasinin zaferini ilan etmesi anlayýþý artýk çökmüþtür.
 
Sözde liberal demokrasilerin yaygýnlaþmasý, kapitalizmin borusu, Batý’nýn zýmni üstünlüðü ve dünya çapýndaki yine sözde demokratikleþme ithalatýnýn makyajý akmýþtýr.
 
Þu anda pek çok uzmanýn hala savunduðu, Samuel Huntington’ýn bir nesil önce modern çatýþmanýn liberal demokratik bir Batý ile bu dünya görüþünü reddeden toplumlar arasýnda olduðunu savunduðu “Medeniyetler Çatýþmasý” teoremi artýk çökmüþtür.
 
ABD, Fransa hatta toplu olarak NATO üyelerinin bile Suriye’de, Libya’da PKK/YPG gibi terör örgütlerini, “müttefiki” olarak tanýmladýðý bir süreçte, Türkiye artýk meseleleri sadece kendi eline almasý gerektiðinin farkýndadýr.
 
Türkiye; Batý (ABD/NATO) ya da Doðu (Rusya/Çin) ekseni arasýnda kalmadýðýný ve artýk ‘Türkiye Ekseni’ olduðunu ortaya koymuþtur.
 
Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn sözleri ile; “Artýk dünyada düzen deðiþmiþtir bu böyle biline!”
 
Adem KILIÇ
 
 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.