Seçim bitti, kaldığımız yerden direnmeye devam

13 Haziran 2015 15:34 / 1634 kez okundu!

 

 

Bir seçim dönemini daha geride bıraktık. Acısıyla, seçim zaferinin coşkusuyla... Acısıyla çünkü Cumhur Başkanı Tayyip Erdoğan'ı Başkan yaptırmak için her türlü seçim hilesine başvuran AKP, bu kez o kadar ileri gitti ki... Seçim öncesi Van Erciş'de, HDP'lilere yaptıkları saldırılar yetmedi, Erzurum HDP mitingini kana buladı, o da yetmedi HDP'ye oy verecek olan kitlenin kalbinin Amed'den attığını bile bile yine Amed mitingine 2 bomba ve halka biber gazı sıkarak 400'ün üzerinde yaralı, 50'ye yakın yurttaşın elinin, kolunun kopmasına ve yaşatılan terör sonucu da 5 kişi hayatını yitirdi. HDP'nin başta Amed'de ve ülke genelinde partililerine sağduyu çağrısı yapması ve özellikle Amed'in provokasyona gelmemesi sonucu bu gün 82 milletvekili çıkarmamıza neden oldu.

Bu seçim başarısı; o yüzden başta Amed halkının, kadınlarımızın, geçlerimizin, Ermeni, Süryani, Mıhalmi, Ezidi, Arap, Kürt, Laz, Çerkes, Kızılbaş, Türk devrimcilerinin ve Roboski'de, Lice'de, Gezi'de hayatını yitirenlerin, bedel ödeyen gerillaların zaferidir.

Yaşadığım kent İzmir'e gelince; onca Kemalist baskıya ve zulme rağmen ilk kez iki vekil (Ertuğrul Kürkçü ve Müslüm Doğan) Ankara'ya gönderebildik. 8 Haziran günü İzmir- Gündoğdu meydanında, HDP zafer şölenini, buruk bir sevinçle kutladı. Son 1 haftadır HDP’ye yaşatılan zulümlerden, acılarımız kadar derin olamadı kutlamalarımız. Kürt halkının kederi midir bilinmez. Bir yandan ölümler yaşıyor, diğer yandan zafer kutluyorlar. Tıpkı Kobane'de şehit düşenlerin direnişi sayesinde Kobane'deki zaferi gibi... Seçime ramak kala 3-4 gün içerisinde ardı ardına yaşatılan terör nedeniyle Mezopotamya halkı; bir yandan seçim şehitlerini uğurlarken, diğer yandan da seçimin galibi olabiliyorlar.

Bu yüzden HDP'nin oyları hiçbir partinin oyuna benzemez. HDP'ye verilen her oy kutsaldır, ölümüne oy veren tek seçmen kitlesidir. Seçim öncesi ve sonrası her türlü baskıyı uygulayan AKP, onların meclisteki varlığını engellemek istemesinden olsa gerek adeta intikam alırcasına Van'da 16 Kürt siyasetçinin yargılandığı 'KCK davası'ndaki kararın bu gün çıkması da bizleri hiç şaşırtmadı. 2012 yılından bu yana süren davanın karar duruşmasında, 16 Kürt siyasetçiye 'örgüt üyeliğinden toplam 149 yıl hapis cezası verdirecek kadar siyasi hoş görüden ve anlayıştan uzak bir karardır. Diyarbakır’dan bir tane milletvekili çıkaran AKP, Amed'e olan öfkesini bu gün yine Hüda-Par'a yakınlığı ile bilinen Amed'deki İhya- Der başkanı Aytaç Baran'nın öldürülmesi olayı ile provakasyonların devam edeceğinin işaretini veriyor. HDP eş genel başkanlarının ortak imzasıyla bu saldırı kınanarak, tepki verilmesine rağmen Diyarbakır’da sular bir türlü durulmuyor.

Diyarbakır’ daki provakasyonların henüz ne olduğunu anlayamadan öğleden sonrada Afyon’da Kürt işçilere yönelik saldırılar ve ardından akşamüstü İstanbul/Kadıköy Aya Trinada Rum Ortodoks kilisesine Molotoflu saldırılarla, ülke adeta bir iç savaşa sürüklenmek isteniyor. Biz bu senaryoları 1980-1990’larda da gördük. Sağduyulu davranarak bir daha bu senaryolara izin vermeyelim. Sahnelenmek istenen oyunun faturası ise çok ağır olur, barıştan vazgeçen taraf her zaman kaybetmeye mahkumdur.

Aklı sıra AKP, tüm Türkiye'ye, ona oy vermeyen seçmenlere bizi tek başına seçtirmediniz madem, alın size HDP terörü dedirtmek istiyor. Bu çok tehlikeli bir oyun, AKP'ye oy vermeyen herkesi Ermenileri, Rumları özellikle HDP seçmeni cezalandırılıyor. Sanki 77 milyonluk bir ülkenin cumhurbaşkanı değil de sadece AKP'lilerin cumhurbaşkanı olarak davranıyor.

HDP, parti olarak bu tarz provakasyonlara; seçmen tabanı olarak da bu bir yıllık süreçte çok dikkatli olmalıdır. Kan üzerine politika yapanlar, uzun adamı başkan yapmak için amaçlarını 45 gün ya da bir yıl öteleyeceklerdir. Onu Başkan yapmak için her yolu deneyeceklerdir. AKP bilsin ki, bu senaryoları Erzurum, Van, Diyarbakır'da birçok kez gördük. Kan üzerine yapılan bu kirli oyunları Kürt halkı da, Türkiyeli halklar da, Türkler de yemiyor. Böyle devam ederlerse kaybeden yine kendileri olacaktır. Roboski katliamı ve Gezi direnişi göstermiştir ki şiddetle, öldürmeyle, diktatörlükle bir yerlere varılamaz. Seçim yenilgisini kabul etmek bir erdemdir. Seçmenin iradesine saygı duymalıdır.  AKP bu seçimde kaybetmiştir. Halk onlara 7 Haziran seçim sonuçları itibarıyla yeter artık demiştir.

Bu seçimin tek galibi HDP'dir. AKP'ye 13 yıldır emanet verilen oylar bu seçimde geri alınmıştır. AKP'nin Kürt halkına Amed'de yaptıkları terör sonucu, gerçeğin diline yani HDP'ye oy vermesine neden oldu. Bir halka bu kadar baskı ve zulüm yaparsanız, gün gelir halk sizi, o koltuğa oturttuğu gibi indirmesini de gayet iyi bilir. CHP'ye gelince bir önceki seçimde % 25 civarında oy oranına sahip olan CHP, bu günde % 25 oy alarak geçmiş oylarını korumuştur.

CHP'nin, HDP'nin barajı aşmasını istemesinde yegâne neden ise kendilerinde kararlı bir lider olmamalarından ötürü başta HDP parti programının ve HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın Cumhurbaşkanına ''seni başkan yaptırmayacağız'' sözü, kararlı duruşu, herkesi kucaklayan bir dili olması ve seçim aritmetiği üzerineydi. HDP'nin parlamentoya girmesiyle 13 yıldır süren AKP terörü ve diktatörlüğü bundan tezi tamamen olmasa da kısmen azalacaktır. Bu kontra saldırılarda son çırpınışlarıdır.

Seçim tablosuna bakacak olursak AKP tek başına hükumet kuramayacaktır. Parlamentoya giren AKP- CHP- MHP- HDP arasında kaolisyon nasıl olur, şimdilik çok bilinmeyenli bir denklem gibi karşımızda dursa da HDP'nin her şekilde motor güç olacağı kesin görünmektedir.

Koalisyon veya seçim hükumetiyle bir yıl sonra seçime gidileceği aşikar olan bu süreçte, yarın seçim olacak gibi verilen vaatlerin yerine getirilmesi ve dün kalındığı yerden mücadeleye devam edilmesi gerekir. Seçmenin iradesini HDP, iyi yönde değerlendirdiği takdirde bir sonraki seçimlerde ya iktidara yürüyecek ya da ana muhalefet partisi olması kaçınılmaz olacaktır.

O yüzden HDP parti programında, verilen seçim vaatlerinin, en yakın zamanda hayata geçirmelidir.

Öncelikle polis terör yasasının derhal kaldırılması, tüm siyasi tutsakların ve Türkiye'de emsali olmayan sözde kaçak inşaat davası bahane edilerek, etnik kimliğinden ötürü ceza evinde yatan Sevan Nişanyan'nın serbest bırakılması (asıl kaçak bina; halkın paralarıyla yapılan kaçak Beyaz Sarayın yıkılması), Bir 24 Nisan’da askerde 42 kurşunla katledilen Er Sevag Balıkçı'nın mahkemesinin bir an evvel sonuçlanması, Ana dilde eğitim hakkı, 1915 Ermeni- Süryani soykırımının resmi olarak tanınması, Hukuksuz bir şekilde devlet tarafından gasp edilen özel şâhısa devir edilen Tuzla/ Ermeni yetim kampının derhal Ermeni vakıflarına iade edilmesi için hem İstanbul Büyük şehir Belediyesince, hem Tuzla belediyesince bu yerin bir an evvel kamulaştırılarak iadesinin sağlanması acil bir görev olarak karşılarında durmaktadır.

Yolsuzluk soruşturmaları, emekçileri sömüren, taşeron işçi çalıştırılma yasasından vazgeçilmesi, SGK yasasının yurttaşların lehine düzenlenerek değiştirilmesi, eğitim ve sağlığın paralı olmasından çıkartılması ve özellikle 13 yılda gerici bir eğitim yuvasına dönüştürülen Milli Eğitimin; çağdaş ve demokratik bir eğitime dönüştürülmesi, Okullarda zorunlu din derslerinin yanı sıra Osmanlıca, Arapça, Kuranca derslerinin kaldırılması, Üniversitelerin kışla olmaktan çıkarılması; bilimsel ve akademik eğitime dönüştürülmesi, örgütlenme hakkının özgürce kullanılması, miting, gösteri ve toplantılarda biber gazı ve tazyikli suyun sıkılmasının suç olması, asgari ücretin ve emekli maaşlarının iyileştirilmesi, çevre yasası, çocuk istismarı ve kadın cinayetlerinin durdurulması için kadınları ve çocukları koruyan, kollayan yasaların çıkartılması v.b. gibi insanları yoksullaştıran, kısaca faşizan yasaların bir an evvel değiştirilerek; özgürlükçü, eşitlikçi, kucaklayıcı bir anayasa beklentisine cevap vermelidir.  

13 yıllık iktidarı boyunca hızla demokrasi ve hukuktan uzaklaşan, ülkeyi büyük bir ekonomik batağa sokan AKP hükümetinin, açtığı yaraları kısa bir zamanda düzeltmek çok zor gibi görünse de imkânsız değildir. Kadroları itibarıyla ülkeyi yönetecek güçte olan HDP, motor güç olması vesilesiyle asgari müştereklerde ortaklaşarak kararlara, imza atmasını oy veren seçmenler olarak hepimiz bekliyoruz.

 

Zeynep TOZDUMAN

10.06.2015

 

 

Son Güncelleme Tarihi: 13 Haziran 2015 17:36

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.