Elem yaşayan bir halk; Süryaniler

24 Nisan 2014 14:22 / 1102 kez okundu!

 

 

Süryaniler anayurtları Turabdin (Süryani mitolojisine göre Mardin ve civarı olan bölgenin adıdır) olan topraklarda, yüzyıllardır hep keder, hep elemi yaşayan bir halktır. Anadolu denilen coğrafyanın en kadim halkı olmasına rağmen bu gün hala yeterince tanınmamaktadırlar.

Bu topraklarda her katliamda vurulan bir halktır Süryaniler. 1915 Ermeni-Pontus Rum-Süryani soykırımı sırasında yaklaşık bazı kaynaklara göre 250.000- 600.000 arası Süryani hayatını kaybetmiştir. 1915 soykırımı ile yerinden, yurdundan, canından, malından edilen Süryani halkı 2015’e ramak kala SEYFO (Süryanilerde Kılıç yarası demektir) diye adlandırdıkları soykırım hala bilinmemektedir. Doğu Hıristiyanlığında Elem haftası olan bu günlerde Turabdin’de ‘’Elem’’ duaları sıkça düzenlenmektedir. İsa Mesih’in dini ritüellere göre ölümü yasa dönüşen elemleri, yeniden dirilişini sembolize eden bu bayram, yaşatılan acılardan ötürü kutlanmayacaktır…

Geçen yıl kaçırılan iki metropolitin (23 Nisan 2013’de Türkiye Suriye sınırında kaçırılan Hanna İbrahim ve Pavlus Yazıcı’nın İslami terör örgütü Çeçen militan Ebul Banat tarafından kaçırılması ve akıbetlerinin hala bilinmemesinden ötürü)  ve sevgili patrikleri Zakka Iwas´ın ölümü nedeniyle bayramları yasa dönüşecek gibi görünüyor.  İsa’ya ilk inanan bir halk olan Süryaniler; tıpkı Ermeniler, Rumlar, Kızılbaşlar, Ezidiler gibi bu topraklarda Elemleri yüzyıllardır devam ediyor. Yaşadıkları bunca elem- keder yetmezmiş gibi özellikle geri dönüşlerin olduğu son süreçlerde toprak davaları, kız kaçırma davaları, manastırlarına hukuksuzca yapılan gasp, işgal davaları ile hala boğulmaktadırlar. Yani elem haftasında bile sürekli  ‘’Elemler’’le boğuşmaktadırlar. Suriye’deki savaşın  bölgeye yakınlık itibarıyla yansıması ise o kadar yoğun ki.. Adeta her manastır ve Kilisede Suriye’deki savaştan kaçan Süryanileri görmekteyiz. Son olarak Hatay’a yakın bir nokta olan Kezzap’da Ermenilerin sürgün edilmesi olayında Süryaniler yine acıdan payını alıp Hatay’da Mardin’e göç etmişler. Sanırım Göç yolları buradan, imkân olursa Avrupa’ya olacaktır. 

Mezopotamya’da medeniyetin, hoşgörünün, insan sevgisinin temsilcisi olan bu halka yaşatılan acılar sadece kamuoyunun en çok bildiği Mor Gabriel manastırına yapılan arazi davası ile sınırlı değildir. Geçtiğimiz günlerde seçim öncesi devletin sözde ‘’demokratik açılım’’ paketi altında Mor Gabriel topraklarının 12 parçası Avrupa ve Türkiye kamuoyu baskısı nedeniyle Süryanilere iade edilmiştir. Geriye 18 parçalık üç dava daha kalmıştır.

Ne yazık ki bu gün bile bölgede hemen hemen birçok manastır ve Kiliseler aynı durumda.  Binlerce yıl evvel Mezopotamya’da inşa edilen bu manastırlar gelişmiş Avrupa ülkelerinde olsa,  sadece Tarihi yerleri gezip- görme amaçlı milyonlarca turisti çekebilecek, ülke ekonomisine büyük gelir sağlayabilecekti. Bu ülkede insana kıyan;  tarihe kıyar ve doğaya hayda hayda kıyar. Size bu yazımda Mor Gabriel manastırından başka bir tarihe ve zulme karşı direnen Mor Augin Manastırından bahsetmek istiyorum. Daha onceki yazılarımda bu manastırı kaleme almıştım.

Mardin- Nusaybin ilçesi Girmeli köyüne bağlı olan Mor Augin manastırıdır. Tur İzlo ( Bagog ) dağlarında kurulan, Mezopotamya ovasını kuş bakışı görebileceğiniz bölgedeki bütün manastırların anası sayılabilecek bu manastır da hukuki sorunlarla boğuşuyor. BDP Girmeli Belediye başkanının kardeşi ve akrabaları tarafından Mor Augin manastırı arazileri de Mor Gabriel gibi aynı acı kederi yaşıyor. Üç yıldır faal olan, az da olsa yolu yapılan ve hala suyu bağlanmayan Mor Augin manastırı, Süryanilerin katkıları ile sondaj yapılarak su aranmaktadır.

2014 Yerel seçimlerinde Mardin Büyük Şehir Belediyesini alan sevgili Ahmet Türk ve Süryani eş Başkan Februniye Akyol ile sanırım Mor Augin manastırının yılan hikâyesine dönen arazi davaları için önümüzdeki süreç bir sınav olacak.

Dokunduğunuz her yerinden bin yıllık acı damıtan Süryani halkı sadece dini ritullerinde Elem’i yaşamıyorlar, düpedüz hayatları bu ülkede Elem içersinde geçiyor.

Süryani halkının bayramını kutlamak ve BDP’li Belediyeler ile ilgili görüşme yapmak için geldiğim çok dilli, çok dinli, çok kültürlü Mardin’de gördüğüm o ki, Süryaniler anavatanlarında korkusuzca,  özgürce ve eşit koşullarda yaşamak, Kürtler ise Demokratik özerkliği hayata geçirmek için direniyorlar bu ahlı topraklarda.

İsa’nın yaralı kuşlarını bölgede en sevindiren haber ise Mor Gabriel manastırında yıllarca öğretmenlik ve diyakonluk yapmış olan sevgili İsa Garis’in yakalandığı amansız hastalıktan kurtulması ve yuvasına dönmesidir.

Süryani halkı her ne kadar bayramı kutlamayacağını beyan etse de, Bölgede bahara girdiğimiz şu süreçte umarım kalıcı ve onurlu bir barış tesis edilir de tüm acılı yürekler çiçeğe durur,  her günü bayram tadında yaşarlar.

 

Zeynep TOZDUMAN

18.04.2014

 

Son Güncelleme Tarihi: 24 Nisan 2014 14:27

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.