KİBİR VEYA GÜÇ ZEHİRLENMESİ

29 Nisan 2020 17:20 / 1474 kez okundu!

 

 

Y. Attila, İzmir'den filizlenen KİPA/TESCO ilişkisini, süreçteki deneyimlerine de dayanarak harika bir yazıyla anlatmış. Y. Attila'nın yazısı, ders olarak okullarda okutulmalı, küçük şirketleri satın alan büyük holdinglerin yöneticilerince el altında bulundurulmalıdır. Yazı, başka türlü okumalara da açık. Gerisi size kalmış :)

 

****

 

KİBİR VEYA GÜÇ ZEHİRLENMESİ

 

1967 yılında İzmir Koleji İzmir birincisi olarak liseler arası Türkiye atletizm yarışmasına katıldı. Ben 16 yaşında ve orta son sınıfta idim. Gelecek vaat eden sporcu olarak orta okulda olmama rağmen liseler takımı ile Gülle atma İzmir birincisi olarak Mersin’e gittim. Türkiye birincisi olacağıma inancım tam idi. Mersin’de son atışa kadar açık ara birinci durumda idim. Türkiye birinciliği ile aramda Mersin lisesi atletinin son atışı vardı. Hava atmaya, kasılmaya başlamıştım.

Mersinli son atışta beni geçti. Kibir [1] damarım ilk darbesini almıştı. Egom yerle bir olmuştu. Kibir damarım körelmedi ama alçaktan uçmayı, başarılı olmak için çok çalışmam gerektiğini öğrendim.

Kişinin toplum içindeki konumu emek ve bilgiye dayanmadığı her durumda kibir yetersizliğini örtecek battaniyeyi bedava vermektedir. 

Eğer yetenek ve bilginizi geliştirmek için Malcolm Gladwell’in dediği gibi [2] 10 bin saatten fazla zaman harcarsanız kibirin sizi mumyalamasına ihtiyacınız olmaz. Çok çalışmalısınız, doğuştan yetenekli olmanız yetmez.

Fazıl Say üç yaşında piyano çalmaya başladı ve on bir yıl sonra ilk piyano sonatını besteledi.

Michael Jordan gibi adınızı 6 NBA şampiyonluğuna yazdırmanız için gençliğinizi günde 6 saat pota karşısında geçirmelisiniz.

Saatlerce birlikte 1200 sahne almazsanız Beatles gibi meşhur olamazsınız.

Ancak ve eğer yaşamda başarı kriterleriniz emek ve bilgi içermiyorsa kibir virüsüne yakalanmanız olasıdır. Emek harcamanın ve bilginin getirdiği başarı kibire karşı bağışıklık sağlar.

***

Kipa’yı almadan önce Tesco PLC’nin Yönetim Kurulunun bütün üyelerine sırayla mağazaları gezdirdim. Kipa’nın müşteri odaklı operasyonundan etkilendiler, olumlu intibalarla ayrıldılar. Sonunda Kipa’yı satın aldılar. Buraya kadar her şey güzel idi.

Sonra gücün zehirlediği Avrupa ve Türkiye CEO’ları Kipa’yı Avrupa’daki mağazalara benzetmek için zaman kaybetmediler. Kipa’daki, İzmirlilerin kalplerinde taht kurmasını sağlayan bütün maddi manevi değerler tarumar edildi. İngiltere merkezi ile birlikte büyük paralar harcadılar ama İzmirlilerin beyinlerindeki Kipa imajını silip Tesco imajını yerleştiremediler. Kipa’nın imajını silmenin şerefini Migros’a bıraktılar.

Kipa’nın hipermarket deneyi Tesco’nun hipermarket deneyinden eski olmasına ve Fransız hipermarket ekolundan gelmesine rağmen bütün uyarıları göz ardı ettiler.

Lamba sonunda yandı ve davranışlarının ardındaki dürtüyü çözdüm. Tesco’nun o günkü tepeye çıkmış yöneticileri gözlerini Tesco’da açmışlardı [3]. Derslerini evde çalışmışlar, dünya perakende okulundan ders almamışlardı. Rakip deneyleri sisteme aşılamaya ihtiyaç duymamışlardı. Bünyeye sonradan katılanlara hep göçmen işçi muamelesi yapmışlardı.

Dünyadaki para bolluğu ve öngörüsü yüksek CEO’ları sayesinde hızla yayılmışlar, bilmedikleri denizlerde evde ürettikleri harita ile yol alarak Dünya ikinciliğini zorlamaya başlamışlardı. Ayrıca, Tesco gittiği her ülkeye bünyeden bulabildiği yöneticilerini atamıştı [4]. Öyle ki, Türkiye’deki operasyonları yönetmesi için gün geldi ilkokul mezunu birini 500 üniversite mezunu çalışanın başına getirmişlerdi.

Eğer başarınızı evrensel kriterlerle değil kendi yarattığınız göstergelerle ölçüyorsanız, yöntemlerinizin her ülkede işleyeceğinize inanmaya başlamanız kaçınılmaz olmaktadır.

 Aylarca tüketim alışkanlıklarını inceledikten sonra Amerika’ya monte etmek istedikleri mağaza modeli, kibirin insanı nasıl bakar kör yaptığının en çarpıcı örneği ve sonun başlangıcı oldu. Sonunda milyonlarca sterlini çöpe atıp Amerika’dan ve Türkiye’den değil daha birçok ülkeden ceketlerini alıp çıkmak zorunda kaldılar.

***

Kibir, güç zehirlenmesi, büyük kurumların hastalığıdır. Kurumlar büyüdükçe iki sürtünme kuvveti hızlarını keser.

BirincisiPeter kuralıdır. Genellikle kurumlarda terfi kişinin atanacağı role uygunluğuna göre değil mevcut pozisyondaki performansına bakılarak yapılmaktadır. “İşini iyi yaptın, seni bir üst pozisyona atıyoruz”. Sonundayöneticilerin çoğu altından kalkmakta zorlanacak pozisyonda taşınmış olmaktadır. Yetenek ve bilgileri yetersiz kalan yöneticilerin burunları Pinokyo gibi büyür, yetersizliklerini kibir kalkanının arkasına saklamaya başlarlar. Konumlarını korumak için, yetenekli kişileri yanlarına yaklaştırmazlar, vasatlık virüsü bünyeyi sarmaya başlar.

İkincisi, kurumlar büyüdükçe detaylarla uğraşmak marifet haline gelir. “Ona da bakalım, şuna da bakalım”. Ağaçlarla uğraşırken ormanda kaybolurlar. Toplantılar sıklaşır, kadrolar şişer. Detaylar çoğaldıkça bilgisayar ekranı arkasına gizlenenlerin sayısı artar. Kendileri ve içinde oldukları silolar olmazsa işin büyümeyeceğine olan inanç işin iç dinamiğini öldürür, departmanlar arası dayanışma yerini yarışmaya bırakır. Dış rakiplerden ziyade iç rakiplere karşı pozisyon alan egosu kabarık yöneticilerin silolarına ürettirdikleri bilgisayar çıktıları İç sürtünmeyi artırır, kurum gereksizlik ve anlamsız işler batağına yuvarlanır. Yürüdükçe bataktan çıkmak zorlaşır. Vazgeçilmez olduğuna inananların kibir ağları oda duvarlarından nizamiye kapısına taşar.

Kibir virüsünün bünyede yeşermesini önleyemeyen kurumların, seyir kitapçıklarının giriş bölümü nasıl yazılırsa yazılsın, epilogue’ları birbirlerinin kopyasıdır.

 

Yılmaz ATTİLA

 

[1] İngilizce “hubris” anlamında “kibir” terimini kullanıyorum. Kibir, kendini herkesten üstün tutma, büyüklenme, gurur. Ali Püsküloğlu, Türkçe Sözlük

[2] Outliers, (Çizginin Dışındakiler)

[3] Tesco çalışanı kendini takdim ederken, önce adını sonra da Tesco’da kaç yıllık olduğunu söyler (çoğunun birinci yaşı otoparkta araba topladıkları tarihler başlar.)

[4] Expatriate modeli: Tesco, İngiliz emperyalizm geleneğini takip ederek ülkeye gönderdikleri tek adamla o ülkeyi (şirketi) yönetebileceğine inanmıştı.

 

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.