Yalçın Ergündoğan: 'İnsan türü doğadaki ayak izlerini azaltmalı'

07 Eylül 2011 00:53  

 

Yalçın Ergündoğan: 'İnsan türü doğadaki ayak izlerini azaltmalı'

Hayvan hakları örgütleri ve yaşam savunucuları da Erzurum'un İspir ilçesi Yeşilyurt köyünde 2 kişinin ölümüne neden olan ayının öldürülmemesi için seslerini yükseltmeyi sürdürüyor.

ERZURUM- Atatürk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Atasever, Erzurum'un İspir İlçesi'nde 2 kişinin ölümüne neden olan ayının öldürülmesine kesinlikle karşı olduğunu açıkladı. "İnşaatları devam eden Hidroelektrik Santraller (HES)'lerin de ormandaki canlı yaşamını derinden olumsuz etkilediğine vurgu yapan Atasever, "Bu nedenle birçok hayvanın yuvasız ve aç kaldığını" belirterek; "Aç kalan hayvanlar yerleşim alanlarına inmek zorunda kaldı. Bu hayvanın saldırmış olması, onun cezalandırılması anlamına gelmiyor. Bunlar sonuçta hayvan. 'O insanlara saldırdı, biz de onu öldürelim' mantığının çok dogru olmadığını düşünüyorum" dedi. Atasever; yapılması gereken konusunda ise şunu önerdi: "bu ayının uyuşturucu iğne bayıltılıp Bursa'daki rehabilitasyon merkezine gönderilmesi en uygun olanıdır..." Öte yandan, hayvan hakları örgütleri ve yaşam savunucuları da ayının öldürülmemesi için seslerini yükseltmeyi sürdürüyor. Dünya Yalnız Bizim Değil (DYBD) Platformu sözcüsü, hak savunucusu gazeteci, yazar Yalçın Ergündoğan da yaptığı açıklamada; "insan türünün, diğer canlı türleri karşısında, kendisinin 'en akıllı', 'en zeki' tür olduğu inancına kapılıp, kibirli tutumunu" sürdürmesini eleştirerek, şunları söyledi: "Ayıyı 'vahşi' diye nitelendiren insan türünün temsilcilerinin esas kendilerinin 'vahşi' olduğunu pek çok örnekle kanıtlamak mümkün. Yaşam alanlarını gasp ettikleri diğer canlı türlerinden sadece biri olan İspir'de ortaya çıkan ayıyı öldürme girişimleri de 'vahşi' öc alma güdüsünün kanıtı olarak ortada" dedi. Ergündoğan açıklamasında, yaşam savunucularını ayının yaşam hakkını savunmaya çağırırken; "insan türü, toplu yokoluşa gitmemek için, mutlaka doğadaki ayak izlerini azaltmalı" vurgusunu yaptı.

Ayıların insanlara saldırma olasığının yüzde 1 dolayında olduğunu belirten Atasever, ayıların bulunduğu bölgelerde yaşayan ya da gezmek için o kesimlere gidenlere şu önerilerde bulundu:

"Ayılar akıllı hayvanlardır. Karşılaşıldığında, ayıya bir zarar vermeyeceğimizi hissettirmemiz lazım. Doğada grup olarak ya da yalnız gezerken mutlaka sesli konuşup, yüksek sesle şarkı söyleyerek ayılara varlığımızı hissettirmemiz gerek. Yanında özellikle yavruları varsa ve aniden karşısına çıkıp korkmasına neden olursanız bu durum sakıncalıdır. Ayı durup dururken insanı takip edip saldırmaz. Ayı ile aniden yüz yüze geldiğimizde ise kesinlikle korkuya kapılıp kaçmayın. Çünkü ayılar saatte 30- 40 kilometre hıza ulaşabiliyor. Kaçmamız imkansız. Ayı insanın yanına kadar gelmişse artık hiç hareket etmeden, mümkün oldukça gerçekten ölü taklidi yaparak kısmen ayıdan kurtulma şansı olabilir. Ayrıca ağacın tepesine kadar çıkmak, otomobile girmek diğer çarelerdir. Ayılar çok kilolu olduğu için ağaçların tepesine kadar çıkamazlar. Ayıları korkutmamalıyız. Çünkü korkan bir ayı çok saldırgan olur."

"AYILARIN YAŞAM ALANLARI DARALDI"

Yabani hayvanların yaşam alanlarının giderek daraldığına işaret eden Prof. Dr. Mustafa Atasever, bunda özellikle ayıların yediği yaban meyve ağaçlarını kesip yakacak olarak kullanmak ve bölgede inşaatları devam eden Hidroelektrik Santraller (HES)'lerin etkili olduğuna vurgu yaptı. Bu nedenle birçok hayvanın yuvasız ve aç kaldığını kaydeden Prof. Dr. Atasever şöyle konuştu:

"Aç kalan hayvanlar yerleşim alanlarına inmek zorunda kaldı. Bu hayvanın saldırmış olması, onun cezalandırılması anlamına gelmiyor. Bunlar sonuçta hayvan. 'O insanlara saldırdı, biz de onu öldürelim' mantığının çok dogru olmadığını düşünüyorum. Ayılar insanlardan korkar. Saldırmışsa da mutlaka bir sebebi vardır. Hayvan aç ya da yanında yavruları olabilir. Onlara zarar gelecek diye korkar. Hayvan hasta veya kuduz olabilir. Ya da insanlar bu hayvanlara zarar vermiş, yavrularını öldürmüş veya ateş açmış olabilir. Bu gibi durumlarda saldırganlık meydana gelebilir. Bu ayının uyuşturucu iğne bayıltılıp Bursa'daki rehabilitasyon merkezine gönderilmesi en uygun olanıdır."

"BAKANLIK AYILARA YİYECEK GÖNDERMELİ"

Ayıların hem etçil hem de otcul bir havyan olduğunu, bu dönemde beslenmeye çok ihtiyaçları olduğunu belirten Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Atasever sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ayılar şimdi yedikleri ile kışa hazırlık yaparlar. Özellikle dişiler kışın yatarken doğurur, uykudayken yavrularını emzirir. Yağ olarak depoladığı enerjiyi kış uykusunda yatarken harcar ve enerjiye dönüştürür. Dolyayısıyla bu ayılarda daha fazla beslenme ihtiyaçları vardır. Kışa yoğun bir hazırlık dönemi olduğu için, yeterli besin bulamayan sadece ayılar değil, her yabani hahvan yerleşim alanlarına kadar iner. Ormanda otlayan koyun, inek ve at gibi evcil hayvanlara da saldırabilir. Ayılar daha çok otcul bir hayvandır, meyve, bal ve sebze ile yoğun olarak beslenir. Bunun dışından etcil şeylere de ihtiyaç duyar. Bu yüzden vahşi hayvanların yaşam alanlarını tehdit edilmemesi lazım. Bu tür hayvanların yakalanıp daha geniş ormanlık alanlara nakledilmesi uygun olabilir. insanlar bu tür hayvanlardan korunmak için ekili alanların etrafını düşük voltajlı elektrikli çitlerle örebilir. Başta Orman Bakanlığı olmak üzere, yöre insanı doğaya yiyecek bırakmalı ve onların tükettiği yabani meyve veren ağaçlarını yok etmemeliyiz."

ERGÜNDOĞAN: "İNSAN TÜRÜ DOĞADAKİ AYAK İZLERİNİ AZALTMALI"

Öte yandan, hayvan hakları örgütleri ve yaşam savunucuları da ayının öldürülmemesi için seslerini yükseltmeyi sürdürüyor. Dünya Yalnız Bizim Değil (DYBD) Platformu sözcüsü, hak savunucusu gazeteci, yazar Yalçın Ergündoğan da yaptığı açıklamada; "insan türünün, diğer canlı türleri karşısında, kendisinin 'en akıllı', 'en zeki' tür olduğu inancına kapılıp, kibirli tutumunu" sürdürmesini eleştirerek, şunları söyledi:

"Ayıyı 'vahşi' diye nitelendiren insan türünün temsilcilerinin esas kendilerinin 'vahşi' olduğunu pek çok örnekle kanıtlamak mümkün. Yaşam alanlarını gasp ettikleri diğer canlı türlerinden sadece biri olan İspir'de ortaya çıkan ayıyı öldürme girişimleri de 'vahşi' öc alma güdüsünün kanıtı olarak ortada" dedi. Ergündoğan açıklamasında, yaşam savunucularını ayının yaşam hakkını savunmaya çağırırken; "insan türü, toplu yokoluşa gitmemek için, mutlaka doğadaki ayak izlerini azaltmalı" vurgusunu yaparak "doğanın da hayvanların da ne kendilerini savunacak 'avukatları', ne çıkarlarını koruyacak 'sendikaları', ne de 'oy hakları' var. Tam da bu nedenle; tüm canlıların 'yaşam haklarını' savunan, onlarla birlikte, yaşamı eşit ve adilce paylaşabilmek için, 'türcülüğü' reddeden bir noktadan baskı ve sömürüye karşı çıkan duyarlı insanlara çok iş düşüyor" dedi.

Sesonline.net

-----

> Yalçın Ergündoğan 'Yaşam Savunusu'nu anlatıyor [Haziran-2009 HAYAT TV]

> Yalçın Ergündoğan, hayvan haklarının durumu [Haziran-2009 HAYAT TV]


 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0