Empatisyen

14 Nisan 2013 23:36 / 1807 kez okundu!

 


Akil İnsanlar Heyeti'nden Prof. Dr. Baskın Oran'ın İzmir Küçük Millet Meclisi'nin düzenlediği etkinliğe gelmesini içine sindiremeyip taşkınlık yapanlara da, sürecin önüne taş koymaya çalışan her iki, üç, beş taraftan teorisyenlerimize de tavsiyemdir: Biraz da oyun kurmayı, empatisyen olmayı, dinlemeyi ve dinletmeyi deneyin. Taşın altına elinizi koyun. Biz koyduk, sizleri de bekleriz.

--------------------------------------------------------------------------------------------

Empatisyen

Geçmişte meydana gelmiş ya da günümüzde cereyan eden olayları tüm etkenleri, sebep-sonuç ilişkileri ile incelemeyi, araştırmayı, tartışmayı yok sayarız çoğu zamanlar.

Yok yok, tartışmayı çok severiz sevmesine de farklı bakış açılarına kapalıyızdır. Biz kapalı olduğumuz gibi başkalarına da kapalı olmayı dikte ederiz. Bu bazen sınırlarımızın küçük, hayallerimizin dar olmasından ileri gelir; bazen de korkaklığımızdan...

Yargılarımız gerçeklerin hep bir adım önünde gider. Çünkü korkarız gerçeklerden.

"Cıs, dıt, pis, ıyy, uff" ünlemleri ile geçmişti çocukluğumuz. Cesaret eksikliğimiz de hanidir sanki ondandır.

***

Öyle ya...

İzmir'i kimin yaktığından tutun da kentin irfan geleneğindeki eksikliğine; gelmiş geçmiş yöneticilere, devlet adamlarına getirilen eleştirilerden tutun da darbelere, suistimallere, birey hak ve özgürlüklerine; kapitülasyonlara, özelleştirmelere, spora, sağlığa, tablet pc'lere ya da akıllı telefonlara; barışa, dinlere, dinsizliğe kadar her konuda çoğu zaman değiştirilmesi teklif dahi edilemez katı mı katı fikirlere sahibizdir.

Değişmeyiz çünkü demiştik ya cesaret eksikliğimiz diye. "Dönek, liboş, satılmış, işbirlikçi" olarak yaftalanma ihtimali bizi zamkla yapıştırır o içi geçmiş, demode statükoculuğumuza.

Değişmeyiz de ne yaparız peki?

Kah çocuk sağlığı uzmanı oluruz, kah tarih bilimci, kah doktor, kah komplo teorisyeni, kah psikolog, kah dış ilişkiler uzmanı, kah din sosyoloğu. Yargılarımızla koca gerçekleri bir çırpıda yok sayar, öteki mahalledekileri kırar, mesleklerimize meslek katar geçeriz.

Herkesi dağdaki çoban, kendimizi yüksek köşklerinde madam saymayı çok iyi biliriz.

Halbuki bu hayatta çoban da oluruz, madam da. Koyun da oluruz, kurt da.

Bir şey olamayız yalnızca: Empatisyen.

***

"Empatisyen" sözcüğünü ben uydurdum sanıyordum, hakikaten de Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde yok. Ama internetteki kimi sözlük ve forumlarda kullanılmış. Duygudaşlık uzmanı, duygudaşlığı empoze eden, bunu yaşam biçimi haline getirmeye çalışan olarak tanımlayabiliriz bu uydurma sözcüğü.

Empatisyen olmak...

Kürt sorunu vuku bulduğunda konuya eğilen bir Türk; Türkler rahatsızlık duyduğunda onları kendi yerine koyacak bir Kürt olmak mesela...

Sivas'ta, Başbağlar'da, Hocalı'da, Saraybosna'da, Uludere'de, Halep'te; tehcirde, 6-7 Eylül'de kimin niye yaptığını bilerek ama çok da aldırış etmeden mağdurun, mağdurun acısını tüttürenlerin, doğrunun yanında olmak.

Doğanın muazzamlığı ile insanın tarihsel gerçekliği ve psikolojisi arasındaki dengeyi gözetmek.

Kutupları kızıştırarak manyetik alanı iyice germek yerine yaklaştırarak yumuşatmayı denemek.

***

Kolay gibi de görünse çok zordur empatisyenliğin çevresinde dolaşmak...

***

Akil İnsanlar Heyeti'nden Prof. Dr. Baskın Oran'ın İzmir Küçük Millet Meclisi'nin düzenlediği etkinliğe gelmesini içine sindiremeyip taşkınlık yapanlara da, sürecin önüne taş koymaya çalışan her iki, üç, beş taraftan teorisyenlerimize de tavsiyemdir:

Satranç oyununun içerisinde piyonlara "Siz satranç oyunundasınız" diyen piyonlar gibiyizdir çoğu kez. Kendimizi oyun üstü görürüz görmesine de biz de oyundayız aslında; bugün varız, yarın yokuz. Oyun dışı kalacağımız günü beklemekteyiz.

Yıllarca vandalizmin kuklası, maşası piyonlar oldunuz; düğmeye basıldı üniversiteleri karıştırdınız, düğmeye basıldı masumları katlettiniz ya da katledenlere seyirci kaldınız; düğmeye basıldı basılacak düğme bırakmadınız. Sonra sizin de düğmenize basıldı.

Yani demem odur ki:

Biraz da oyun kurmayı, empatisyen olmayı, dinlemeyi ve dinletmeyi deneyin.

Taşın altına elinizi koyun.

Biz koyduk, sizleri de bekleriz.


Volkan ABUR

14.04.2013

Son Güncelleme Tarihi: 15 Nisan 2013 16:59

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.