Tanrı’ya inan, kendine güven

19 Mart 2009 20:33  

 

Tanrı’ya inan, kendine güven

Kanadalı uzmanlar, imanlı Hıristiyan, Müslüman, Hindu ve Budistlerle dinsiz deneklerin beyinlerinin kaygı merkezlerini inceledi. Sonuç: Dindarlar dinsizlere göre kendilerine daha çok güveniyor, hayata daha olumlu bakıyorlar

New Scientist dergisinin haberine göre, Kanada’nın Toronto Üniversitesi’ndeki araştırmacıların gerçekleştirdiği bir çalışma, dinî inancı kuvvetli kişilerin, diğerlerine oranla kendileriyle ilgili daha az kuşku taşıdıkları ve daha özgüvenli olduklarını kanıtladı.
Nörolog Michael Inzlicht liderliğindeki çalışmada, basit bir test uygulaması sırasında hata yapmaları halinde, dindar insanların, anksiyete ile bağlantılı beyin bölgelerinde daha az aktivite gözlendi. Dinin, dünyayı anlama sürecini belirleyen bir çerçeve çizdiğini ifade eden Inzlicht, “Din, ne zaman tepki vereceğinizi, nasıl tepki vereceğinizi, ve belli bir durum karşısında nasıl davranacağınızı önceden bilmenizi sağlıyor. Dünya ile etkileşime yönelik olarak bir çeşit hareket planı sunuyor size. Dinler, hatta belki din olarak adlandırılama-yacak diğer inanç sistemleri, hesaba-kitaba dayalı karar verme davranışına karşı bir tampon oluşturuyorlar” dedi.

Beyindeki anksiyete aktivitesi kaydedildi
Araştırmaya dahil olan 50 üniversite öğrencisi, Hıristiyanlar, Müslümanlar, Hindular, Budistler ve ateistlerden oluşuyordu. Inzlicht’in ekibi, Anterior Singulat Korteks (ACC) adı verilen bölgedeki aktivitedeki değişime konsantre oldu.
Inzlicht, ACC’nin aktif hale geçişiyle “Eyvah! Dikkat! Burada yanlış giden birşeyler var” benzeri tepkilerin ortaya çıktığını ifade etti. Anksiyete bozukluğu olan insanların beyninin bu bölgesinde yüksek aktivite saptandığını belirten Inzlicht, bozukluğun tedavisine yönelik ilaçların da yine bu bölgedeki aktiviteyi baskıladığını söyledi. 

ACC aktivitesini ölçmek üzere, araştırmacılar, sık hata yapmayı sağlayacak basit bir test uyguladı. Bir ekranda, renk adları belirip kaybolmaktaydı. Ancak, örneğin “yeşil” yazısı yeşil harflerle ya da kırmızı yahut mor harflerle yazılmıştı. Ekrandaki kelimelerin rengindeki düğmelere basmaları istenen denekler hata yaptığında uyarıldı. 

Dinî inançların güçlü olup olmadığı ise, öğrencilerin, bir dizi cümle arasından, kendilerini doğru tanımlayanı seçmeleri ile saptandı. Denekler, “Ben başkalarına göre daha inançlıyım” yahut “Dinim belli bir savaşı öngörüyorsa, ben de o savaşı desteklerim” ve benzeri cümlelerden kendilerini en iyi tanımlayanı seçti. Renk testi esnasında, hata yapmaları halinde, en ateşli dindarların beyinlerinde en düşük seviyede ACC aktivasyonu olduğu gözlemlendi.

Tavuk mu önce geliyor, yumurta mı
Dindarlık düzeyi ile ACC aktivitesinin bağlantılı bulunduğu araştırmayla ilgili olarak, ACC aktivitesinin genetik olarak belirlenmesinin de olasılık dahilinde olduğunu ifade eden Inzlicht, “Bu durumda da, düşük ACC aktivitesi ile ilgili genin dindarlıkla ve dindarlığın düzeyiyle bağlantılı olabileceği düşünülür” şeklinde konuştu. Inzlicht “Belli bir beyin yapısıyla doğduğunuzda dindarlığa daha eğilimli olmanız da mümkün” dedi.
Din olarak adlandırılamayacak diğer inanç sistemlerinin de benzer sonuçlara yol açabileceğini kaydetmekle beraber, Inzlicht, “Ancak din, spor ve politikanın veremediği bir şeyi sunar size; o da, bu dünyayı terkettikten sonra ne olacağına dair kesin bilgidir” dedi.

Taraf
19.03.2009

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0