Süheyl Batum'la 'yeni CHP' olmaz - Oral Çalışlar

06 Temmuz 2011 01:27  

 

Süheyl Batum'la 'yeni CHP' olmaz - Oral Çalışlar

Türkiye'nin Baykal-Süheyl Batum çizgisinin içine sıkışan bir CHP'yi de artık taşıyamayacağı açıkça ortada.

CHP’nin yeni yönetiminin, Baykal döneminden devraldığı “Ergenekon davası politikası”, kabulü olanaksız bir çizgide. Türkiye’nin son 50 yılı darbeler, kargaşalıklar, katliamlar ve faili meçhullerle geçti. Parlamenter rejimin istikrar kazanması, demokrasi ve toplumsal barışın gelişebilmesi, militarizmin egemenliğinin daha da geriletilmesi gibi konular açısından bu davanın taşıdığı önem hâlâ çok büyük.

Kılıçdaroğlu’nun “Ergenekon örgütü nerede, ben de gidip üye olayım” değerlendirmesi, Baykal dönemindeki dilin devamı niteliğindeydi. “Yeni CHP” tezinin içini boşaltan ifadelerden biriydi. Ancak Kılıçdaroğlu ilerici değerlendirmeler de yaparak bu tarz “geri adım”larını unutturabiliyor. Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi “yeni CHP” ifadesini kullanarak eski CHP ile aralarında köklü bir siyaset farkı olduğunu ifade etmek için yoğun bir çaba harcıyorlar. “Biz onlar gibi değiliz, gerginlik ve çözümsüzlük yanlısı değiliz” mesajını ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.

CHP yasalara uygun olarak Ergenekon davasından yargılanan iki şüphelinin milletvekili seçilmesini sağladı. CHP’nin yemin etmemesinin “klasik çözümsüzlük siyaseti” kapsamında yorumlanması mümkün. Bu, üzerinde tartışılabilecek bir yaklaşım. Ama her şeye rağmen bu tepkinin klasik CHP alışkanlıklarının dışında kalan bazı sıradışı sinyaller içerdiği söylenebilir.

Ancak Süheyl Batum bütün bu tabloya bambaşka bir boyut katıyor.

Süheyl Batum, Kılıçdaroğlu yönetimine eski CHP’den kalan bir miras. Önce Genel Sekreter yapıldı, arkasından Genel Başkan Yardımcısı oldu. Belli ki CHP içindeki “statükonun gücü” onu bir yere oturtma noktasında ısrarcı. Son günlerde, CHP’nin temel konulardaki birçok yaklaşımını Süheyl Batum dile getiriyor. Gerginlik çıkarmak, gazetecilere hakarete varan yaklaşımlarda bulunmak dahil birçok “kare”de Batum karşımıza “dizinin ana karakteri” olarak çıkıyor ve hatta “ana mesaj”ı da birçok durumda o veriyor.

Batum, AB’den Kıbrıs sorununa, Kürt sorunundan yeni anayasanın içeriğine kadar hemen hemen bütün temel değişim noktalarında verdiği “katiyen olamaz” tepkisiyle tanınan bir isim ve bu açıdan Baykal çizgisinin klasik bir takipçisi. CHP’ye Genel Sekreter seçildikten sonra, TSK için yaptığı “kâğıttan kaplan” benzetmesi de kendisinin bu yönünü net bir şekilde ortaya koymuştu.

Kılıçdaroğlu karar noktasında

Kılıçdaroğlu, seçim kampanyası sırasında Kürt meselesinden asker-siyaset ilişkisine, demokratik bir anayasa hazırlanmasından yüzde 10 barajının düşürülmesine kadar bir dizi konuda yeni bir dil tutturmaya, katı laiklik vurgusundan uzaklaşmaya çalıştı. Bu yaklaşımların yetersiz kaldığı birçok noktaya rağmen en başından beri “yeni CHP”ye zaman tanımaktan yana oldum, iyimser yaklaşmayı tercih ettim. Seçmen de çok kısa bir süreden beri karşısında olan bu yeni dile kısmen olumlu bir tepki verdi.

Ama Süheyl Batum’ların böylesine gerilimli günlerde parti sözcüsü olarak ortalıkta dolaşabildikleri bir zeminde “yeni CHP” kavramının gerçek bir anlam taşıması elbette mümkün değil. CHP’nin ibresinin dünyayı ve Türkiye’yi etkileyen bunca yeni gelişmenin ardından yeniden klişeleşmiş “Baykalcı çözümsüzlük dili”ne doğru kayma eğilimi göstermesi gerçekten tuhaf.

CHP’den Türkiye’nin kritik sosyal meselelerinde çok kıvrak, özgün ve yenilikçi hamleler beklemek elbette aşırı bir beklenti olabilir, seçmen tabanının psikolojisi de henüz tam olarak hazır olmayabilir. Ama Türkiye’nin Baykal-Süheyl Batum çizgisinin içine sıkışan bir CHP’yi de artık taşıyamayacağı açıkça ortada.

Evet, karar zamanı...

Radikal/05.07.2011

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0