Solun silahtan başka çaresi yoktu - Tuğba Tekerek

17 Mayıs 2012 16:45  

 

Solun silahtan başka çaresi yoktu - Tuğba Tekerek

70’lerde solun silahlanmak zorunda olduğunu söyleyen eski Dev-Genç liderlerinden Can: Bu ülkede yenilmeyeceksin, ölmeyeceksin. Yenilirsen vururlar, ölürsen unuturlar

Kanlı 1 Mayıs’ta Dev-Genç grubunu idare edenlerden, bugünkü 78’liler Girişimi Başkanı Celalettin Can’la o gün yaşananlarla ilgili yaptığımız söyleşiye kaldığımız yerden devam ediyoruz. Can, katliamı kendi hafızasındaki hâliyle anlatmayı sürdürürken dönemin genel siyasi havasını da kendi penceresinden değerlendiriyor. Bu arada şunu da not edelim. Can, sonradan Dev-Genç’in o gün nasıl “tarih yazdığına” dair bir bölüm yazıp gönderdi, yayımlanmasını istedi, yayımlıyoruz.

Sizce 1 Mayıs katliamını gerçekleştirenlerin nasıl bir hesabı vardı?

O sırada Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun darbe yapmak istiyordu. Ecevit 5 Haziran’daki seçimlerde birinci parti çıkarsa bunun felaket olacağını, seçimlerin engellenmesi gerektiğini düşünüyordu. Ve bu darbeyi yaparken Konya toplantıları yapıldı. Bunlara TİSK başkanı Halit Narin de katıldı, iddia odur ki Sakıp Sabancı da katıldı. Ersun MHP eğilimli, Türkeş de ona destek veriyor. Ve Türkeş’in MİT içerisindeki insanları da buna destek veriyor. Zaten MİT’e o dönem Türkeş bakıyor. İddia odur ki darbe ortamını yaratmak için şok eyleme ihtiyaç var; 1 Mayıs’ı bu çerçevede düşünmek gerekir. Sonra bu teşebbüs başka komutanları kapsamadığından dolayı, siyasi iktidar istemediğinden Amerika’nın da desteğini alamadıklarından herhalde, başarılı olamadı.

Peki 1 mayısta siz alana niye silahla gittiniz?

Hepimiz silahlı gitmedik. Bir grup arkadaşımız can güvenliği kapsamında silahlı gitti. O dönemde polis, faşistlerle beraber hareket ediyordu. 1975’ten itibaren Türkiye’de bütün sağ, gerici ve faşist partiler biraraya gelmiş “Komünizme karşı milliyetçi cephe” kurulmuştu. Bu koalisyonun derdi solu tasfiye etmekti, ideolojik olarak değil fiziki olarak tasfiye. Endonezya tipi tenkil politikası vardı. Bütün okullar işgâl ediliyor, biz işgâlleri kırmaya çalışıyoruz. Gecekondu semtlerinde halk baskı altına alınmaya çalışılıyor biz onu kaldırmaya çalışıyoruz, grevlere saldırılıyor, biz onu kaldırmaya çalışıyoruz. Komando denen MHP’li militer güçler şehirlerden başka, dağlara çıkmış köylere saldırıyordu, onlara karşı direniyorduk. Yani bu ülkede, MHP tipi bir faşizmi egemen kılabilmek için bir plan vardı. Bu planda polis MHP’nin yanında duruyordu. Dolayısıyla biz kendi can güvenliğimizi kendimiz sağlardık bütün mitinglerimizde.

1 Mayıs’ta alanda ülkücü yoktu ama...

Alana ülkücüler gelmemiş olabilir. Ama bir saldırının ya da kavganın olabileceğini göz önüne alınarak, çok sınırlı bir grupla alanda yer aldık. Bir insanın iki durumda silah kullanması meşrudur, can güvenliği ve ülkenin işgâli. Bizim çok ciddi şekilde can güvenliği sorunumuz vardı.

Alanda kimsede silah olmasa böyle bir provokasyon yapılabilir miydi?

İlk ateş bizden gelmedi. Panzerleri, beyaz Renault’yu alana biz sürmedik, Sular İdaresi’ne Intercontinental’e de biz kimseyi yerleştirmedik. Sonuçta bir darbe örgütlemeye çalışıyorlar, 1 Mayıs bunun parçası, büyük fotoğrafı atlamamak gerekir...

Ama şunu da eklemek gerekir. Bizim bir kısmımız tuttu Sovyetler Birliği’nin çok sosyalist olduğunu, bazısı Çin’in çok sosyalist olduğunu söyledi, bunun için kendi arkadaşlarıyla kavga etti. Çok kötü bir şey bu. Problemin bir yanı burada. Sovyetler’in Arnavutluk’un Çin’in umurunda bile değildik biz. Aramızdaki yer yer sürtüşmeye, yer yer ölümlere varan bu çelişkilerle ciddi şekilde yüzleşmeliyiz. Şayet o çelişkiler olmasaydı bu katliam herhalde yine olurdu ama en azından yıllar sonra birileri kalkıp belleksizlikten yararlanıp sola yıkmaya çalışmazdı. Yıllar sonra Berktaygiller belki başka bir şeyi gündeme getirirlerdi, ama 1 Mayıs 1977’yi gündeme getiremezlerdi. Dolayısıyla “sütten çıkmış ak kaşık olduğumuz” iddiasında değiliz. Ama bizim aramızdaki çelişkilerin sınırı belli olduğu halde, bu çelişkilerin yalan yanlış yorumlarla alabildiğine abartılıp, birbirimizi vurduğumuz, 1977 katliamını bizim yaptığımız gibi bir sonuca varmak da büyük vicdansızlık, büyük haksızlık. İnsan içinden çıktığı kabuğa bu kadar düşman olmaz, gerçeğe bu kadar sırtını dönmez, hele geçmiş yüzleşmesi adına bunu hiç yapmaz.

Gruplar arası sürtüşmeler dışında, şiddetle aranıza mesafe koymamış olmanız da bir sorun mu?

Hayır. Siz bugünden bakıyorsunuz. O dönemi inceleyin, ilk saldırılar oradan gelmiştir. Biz kendi can güvenliğimizi korumak için silahlanmak zorundaydık. Silahlanmayı da abartmamak lazım. Bizimki faşizme karşı direnişti başka bir şey değil. Naziler Fransa’yı işgâl ettiler, oradaki Partizanlar Nazizm’e karşı direndiler sonunda kazandılar, kazandıkları için tarihi onlar yazdı, 1970’li yıllarda biz de faşizme karşı direndik. Araya darbe girdi, darbeye karşı yenildik. Ve yenilenlerin tarihini yenenler yazdı. Biz terörizm argümanıyla kirletilmek istendik.

Ya onlar kazanır ya sen kazanırsın. Biz kaybettik. Ve bu ülkede yenilmeyeceksin. Dünyada da yenilmeyeceksin. Yenilenlere başka türlü davranılır. Yenilenler bile döner birbirlerini yer. İki şey yapmayacaksın; yenilmeyeceksin, ölmeyeceksin. Yenilirsen vururlar, ölürsen unuturlar. Bu dünya insanlığın yüce idealleri yönünde değiştirilmedikçe böyle... Beş bin insan öldü, kim hatırlıyor bugün?

Bu arada can güvenliğimiz için kuşanmak zorunda kaldığımız çatapat silahları, 7.65’leri, 14’lüleri çok görenlere sormak lazım: PKK’nin bazukalarıyla, uçaksavarlarıyla aranız nasıl?

Aslanlar gibi direndik

1 Mayıs 1977’de çok daha büyük bir katliamı İst. DEV-GENÇ engelledi. İst. Dev Genç’in bir avuç güvenlikçisi orada aslanlar gibi katliamcılara karşı direndi. Tüm ateş edilen noktaları susturdu. Panzerlerin daha fazla insan ezerek ölüme yol açmasını engelledi. Alan dışına çıkan kitleyi güvenlik içinde vapurlara kadar götürdü. Alanda ise yaralılarını hastaneye karldırarak ölümleri en aza indirdi. Yıllar ve yıllardır da bu katliamı tüm solla birlikte topluma ve halka anlatmaya çalıştı. DEV-GENÇ o gün “gizli” tarih yazdı.

tugbatekerek@gmail.com

Taraf

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz*:
Facebook'ta paylaş
0