POLİS KİMİN HİZMETİNDE?

11 Nisan 2011 14:25 / 1833 kez okundu!

 


166. kuruluş yıldönümünü kutlayan polisin bir pankartını gördüm ve irkildim. “Demokrasinin Güvencesi Polistir” yazı yordu pankartta. Polis acaba demokrasinin güvencesi midir? Yoksa kapitalist sistemde egemenlerin güvencesi midir?

166 yıl önce kapitalizm, bu topraklara yeni yeni yerleşiyordu. Ülkede düzenli bir ordu vardı ama şehirlerde asayişi kim kontrol edecekti? Sisteme ‘başkaldıran’ birileri olursa, onlara kim dur diyecekti?

Bizim ülkeyi bilmiyorum ama tarihte ilk kitlesel işçi hareketinin yaşandığı İngiltere’de, 1848’de 150 bin kişinin sokağa döküldüğü eylemde, yine tarihteki ilk polis teşkilatı olan Londra Büyükşehir Polisi 100 bin görevlisiyle bu eylemde yer almış.

Kimileri polisleri güvenlik açısından gerekli görebilir. Oysa polisin görevi egemen sınıfın çıkarlarını korumaktır. Eşit ve adaletli olmayan bu sistemin bir nevi devamlılığını sağlayan bir yapılanmadır polis. “Onlar da emekçi” görüşü ise kesinlikle yanılsamadır. Polisler yetiştirildikleri ortamdan itibaren işçilerden, ‘eylemcilerden’, azınlıklardan nefret etmek üzere yetiştirilirler ve bu kesimlere saldıranları korurlar. Bu yüzden Ogün Samast’la Türk bayrağı önünde fotoğraf çektirirler, 1993’te Madımak Oteli yanarken, çevrede bir tane olaya müdahale eden polis göremezsiniz ve en ufak bir öğrenci eyleminde haddinden fazla polis yığılır meydanlara. 1980 darbesi döneminde karakollarda muhalif olan her kesime karşı inanılmaz işkenceler uygulandı.

Peki polisler olmasaydı suçların önüne geçebilir miydik? Şu an yaşadığımız şartlarda bu mümkün değildir. Ancak şunu unutmamamız gerekir ki, toplumda yaşanan tüm suçlar sosyal şartların sonuçlarıdır ve bunun da sorumlusu kapitalizmdir.

Dikkat edilmesi gereken bir durum ise, polis terörünü AKP’ye bağlamaktır. Çevremizde sık sık şu söylemleri duyarız; “AKP kendi polisini yarattı”, “Polis devleti olduk”, “İşte AKP’nin polisi” vs. Oysa durum bu değildir. 1995’te Gazi’de Çiller-Karayalçın hükümetinin polisi neyse, bugün de AKP’nin polisi diye tanımlanan polis odur. Ayrıca polis şartlara göre durum değiştirebilir. Egemenlerin en güvendiği iki kurum, asker ve polis, darbe dönemlerinde hep ortak hareket etmiştir. Mesela 1980 darbesinde toplumda muhalif olan her kesime hunharca işkence uygulanmıştır.

Polisin dışında burjuvayı/egemenleri koruyan bir de medya vardır. İşte o medya da, Sabahat Tuncel’in polise tokadını günlerce eleştirir durur. Ama polis Masis Kürkçügil’i tokatladığında veya Konak Belediyesi işçilerine saldırdığında gıkını çıkarmaz. O medya ki, doğu ve güneydoğuda polisin yaptığı psikolojik ve fiziksel şiddeti bir gün dahi haber yapmamıştır.

Konak Belediyesi işçilerinin oturdukları yere astıkları pankartın üzerinde, polisin kendilerini gözaltına alırken çekilmiş fotoğrafları var. Geçtiğimiz günlerde polis, işçilere giderek o pankartı polis haftası boyunca indirmelerini söylemiş. Tabi işçiler indirmedi. Polisin ezilen kesimle arasındaki dayanışma galiba en fazla bu kadar olabiliyor.

Polis hiçbir zaman greve çıkan işçileri, ulusal baskıya direnen Kürtleri, üniversite kapılarında eğitim hakları için mücadele eden başörtülü öğrencileri koruyamayacaktır. Kapitalist yapı sürdüğü müddetçe, polisler büyük çoğunluk için sorun yaratan suçlarla çok az ilgilenip, bu suçları yaratan mülkiyet ilişkilerinin devamını sağlamaya çalışacaktır.


Sinan Canbay

10.04.2011

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.