Türkler için Kürtçe zamaný!
16 Haziran 2012 11:22 / 1193 kez okundu!
Kürt halký ve Kürt çocuklarý kendi anadilini anasýndan doðduktan 12 sene sonra devletin okulunda hem de seçme seçeneði ile karþý karþýya býrakýlarak öðrenmeye yeltenmez. Böyle bir komediye ihtiyaç da duymaz.
---------------------------------------------------------------------------------------------
Hafýzamýn yanýlmadýðýna eminim. 2003 yýlý olmalý. Kürt sorununun demokratik çözümünün yüksek sesle barýþ zemini üzerinde konuþulduðu yýllarda kimilerine hayli "uçuk" gelebilecek bir söz etmiþtim orta yere.
Demiþtim ki; dil üzerinden meþruiyetin yaratýlmasýnýn yolu, özellikle bölgede Kürtçenin kamusal alanda ve kamunun aktörleri yabancý memurlar tarafýndan iþleri ile ilgili alanlarda gündelik hayatta Kürtçeyi kullanmalarý ile mümkün olabilir.
Mesela yabancý bir doktor veya saðlýkçý hastasýyla Kürtçe konuþmalý. Vergi dairesinde, Nüfus idaresinde iþini takip için gelen ve Kürtçe konuþan vatandaþla memur Kürtçe konuþabilmeli. Devlet Kürtçe dil öðrenmek isteyen ve bölgede yaþayan memuruna bir zamanlar Halk Eðitim Merkezlerinde açýlan "bilgi ve beceri kurslarý" gibi "Kürtçe Dil Öðrenme Kurslarý" açmalý. Bu kurslarýn bedelini devlet kendisi bütçeden ödemeli. Bu kurslara ilgi duyan memurunu teþvik etmeli. Baþarýlý olanlarý ödüllendirmeli. Hatta polis sorgusunda sorgucu polis memuru Kürtçe sorgu yapmalý. Polisin Kürtçe konuþmasýný dillendirdiðimde "Yok artýk, bu kadarý da olmaz" demiþlerdi.
Ama bu iþ böyle! 1920'li yýllardan bu yana cumhuriyet politikalarýyla birlikte, Türkiye'de canlý olarak en çok konuþulan bir dil olan Kürtçenin sebebi olan halkýn "hiç var olmadýðý, yokluðu" üzerinden oluþturulmaya çalýþýlan bir sistemin taþýyýcý kolonlarý temelleri üzerinden bir enkaz gibi uyduruk tezin sahiplerinin tepesine çöküyorsa, "tekçi ve millici" mantýðýn Kürtlüðün varoluþu mevzuunu cidden yeniden düþünmeleri gerekir...
Israrla ve uzun yýllarca yürütülen asimilasyon, ret ve inkâr politikalarýna raðmen Kürtler bütün kurumsallýklarý ile dimdik ayakta. "Biz varýz ve var olmaya da devam edeceðiz" diyorlar. Hatta sivil dinamikleri üzerinden Kürt dilinin gündelik hayatta, kamusal alanda neredeyse dayatarak kullanýmýnda ýsrar ediyorlar. Mesela bölgede saðlýkta Kürtçenin kullanýmý epey bir zamandýr sýradanlaþtý. Basit bir iþiniz için Diyarbakýr'da herhangi bir devlet dairesine gittiðinizde çok rahatlýkla memurla vatandaþ arasýnda Kürtçe diyaloga tanýk olmanýz her daim mümkün. Bunlar tabii ki olmasý gerekenler. Daha da fazlasý oldubitti ile deðil de, kamusal alanda resmiyetle hayata geçirilmesi beklenenlerden, vurgulamalýyým.
Bütün bunlarý yazmamýn nedeni gündemi meþgul eden ve çok büyük bir olaymýþ gibi kamuoyuna sunulan, hükümetin "Seçmeli Kürtçe Dil Dersleri" üzerinedir. Ýfade etmeliyim ki; hükümet evet bir takým þeyleri yapýyor. Ama iþ iþten geçtikten ve adeta içi boþalýp anlamsýzlaþtýktan sonra yapýyor. Týpký TRT6 olayýnda olduðu gibi. Anlamsýzlaþtýktan ve toplum içinde karþýlýðý olmadýktan sonra yapmanýn da tabii ki bir anlamý kalmýyor. Yapýlan "iþ"in bir tek anlamý oluyor, o da siyaseten "Bakýn iþte ben dedim ve yaptým" demek için.
Dünya âlem de biliyor ki; bugün artýk Kürt Meselesi ve meselenin çözümüne dair politika yapmanýn çerçevesi Türkiye sýnýrlarýný hayli aþtý, yani uluslararasýlaþtý. Dolayýsýyla Kürtler belki otuz yýl önce razý olabilecekleri eþiði çok oldu aþalý. Anadilde eðitim, kamusal alanda dilin resmen kullanýmý, statü talepkârlýðý temelli bir politik eylemlilik hali tedavülde iken; kalkýp da müstemleke mantýðýyla ilkokul beþinci sýnýftan itibaren o da öðrenci sýnýrlamasý ve bir baþka dilden de (mesela Ýngilizceden) vazgeçme þartýna baðlanarak seçmeli Kürtçe dil dersini büyük bir ulufeymiþ gibi ilgili kamuoyuna sunmanýn inanýn ki bugünün Türkiye'sinde Kürt tebaa için hemen hiçbir karþýlýðý olmadýðýný bilmem bir kez daha söylemiþ olmamýn bir sakýncasý var mý?
Çok da hakkýný yemeden iyi birkaç þey de söylemek gerektiði kanýsýndayým.
Madem seksen küsur senedir garip bir duruma sakat politikalarýnýz sebep oldu. Yani Kürt'ten, sizin ana diliniz Türkçeyi hayli iyi konuþan ve yazan bir yeni Kürt nesli yarattýnýz. Ama bu Kürt'ten Türk yaratma hastalýðý tutmadý. O halde þimdi demiri tersine bükmenin vaktidir.
Doðu yakadaki Kürt "kardeþlerin" halini ve dilini anlayýp kavramak için hazýr hükümet de bu fýrsatý vermiþken Türk "kardeþler" bir ýsrarlý kampanya baþlatmalý. "Haydi, Türk çocuklarý kardeþ halkýn dili Kürtçeyi öðrenmeye" demeli. Bu bana göre birlikte yaþamakta ýsrarýn ön þartýdýr. Sittin sene daha Kürtler her topluluk ortamýnda "Valla, billa biz ayrýlmak taraftarý deðiliz. Biz birlikte yaþamak istiyoruz" demek küçültücülüðüne düþmek zorunda kalmamalý. Hem buna gerek de yok zaten. Birlikte yaþamak, ikilik olmadan bir hayatý birlikte programlamak üzerinden bina edilir. Eðer siz her ortamda "kardeþ" hatta "etle, týrnak" dediðiniz halkýn dili dâhil varlýk sebepleri üzerinden bir anlama ve algýlama hâlini kendi yaþamýnýz üzerinden tesis edemiyorsanýz inanýn ki bütün özveriyi Kürt Halkýndan beklemeniz boþ, benden söylemesi.
Kürt halký ve Kürt çocuklarý kendi anadilini anasýndan doðduktan 12 sene sonra devletin okulunda hem de seçme seçeneði ile karþý karþýya býrakýlarak öðrenmeye yeltenmez. Böyle bir komediye ihtiyaç da duymaz. Çünkü gülünç olur. Ayrýca bu devlet "lütfu"nun hayli geri bir siyasal böbürlenme olduðunu da bilir.
Ama ne olur iþte onu diyeyim. O resmi olarak her fýrsatta çok övünülen ve her daim "uyduruk, çoðunluðu Türkçeden apartýlmýþ 300 kelimeden mütevellit hiçbir edebi deðeri olmadýðý" dillendirilen Kürtçenin, aslýnda basbayaðý canlý ve de zengin bir dil olduðu gerçeðinin bizatihi devlet tarafýndan kabulünün resmiyeti olduðu noktasýndan hareketle Kürtçe için dönülmez akþamýn ufkundayýz vakit çok geç deðil bir daha ve her daim "Ana Dilde Eðitim" denir hem de yüksek sesle. Ýþte ben de naçizane iþte bunu diyorum...
Þeyhmus DÝKEN
16.06.2012
Son Güncelleme Tarihi: 20 Haziran 2012 23:29
