Taybet Ana ya da 'Gülüþün Çürümüþ Menteþesi'

29 Temmuz 2019 22:37 / 819 kez okundu!

 

 

Ahmet Balad Coþkun týp ve psikiyatri eðitimi görmüþ olmanýn ustaca artýsýný da kullanarak kimi kez gerilim romancýlýðý edasýyla yazmýþ "Gülüþün Çürümüþ Menteþesi"ni.

 

****

 

Taybet Ana ya da 'Gülüþün Çürümüþ Menteþesi'

 

Ahmet Balad Coþkun'un okuduðum ilk kitabý "Gülüþün Çürümüþ Menteþesi."* Baþka romanlarý da olduðunu kitabýnýn künye kýsmýndaki biyografisinden öðrendim. Kitabýný okuduktan sonra onlarý da merak ettim.

Psikanaliz ve Edebiyat Kuramlarý üzerine çalýþmalar yapmýþ. Hemen ifade edeyim ki Açýk Radyo'da yapmýþ olduðu "Anlatýdaki Hakikat" programý, ziyadesiyle yazarýn kitabýna nüfuz etmiþ.

Ýþin açýkçasý kitap elime geçtiðinde haberdar etmek niyetine, sýkça bu tür durumlarda yaptýðým gibi sosyal medya paylaþýmý yapmýþtým. Bir yazar arkadaþým paylaþýmýn altýna yorum yazmýþtý: "Ne kadar ilginç bir adý var bu romanýn, hemen alýp okuyacaðým."

Sahiden ilginç ismi olan bir kitap. Gülüþün, menteþede ya da bir baþka yerde paslanýrcasýna çürüdüðü/çürütüldüðü, insan aklýnýn adeta dumura uðradýðý çok zor zamanlarda(n) yazmýþ kitabýný yazar.

Hendekli-Barikatlý-Sokaða Çýkma Yasaklý ve akabinde toplu kent yýkýmýna, felaketine dönüþen ve iþin tuhaf tarafý bu durumu bir kazaným (zafer) gibi lanse eden muktedir bir zulmün gösterdiði, yaþattýðý ruh hâlinin henüz belleklerde olduðu yakýn geçmiþten dile gelen edebiyat "Gülüþün Çürümüþ Menteþesi."

Uyunduðu sanýlan ama uyur-uyanýk hallerde iken bombalarýn, kurþun seslerinin, siren seslerinin anlýk deðil de yeknesak hâle dönüþen bir dil üzerine kurmuþ romanýný yazar.

Daha ilk sayfalarda, "bir yanýnýn üstüne, sokaða yýðýlmýþ fotoðraf karesindeki ölü kadýnýn" uzaklarda da olunsa hafýzaya kazýnan-yansýyan görüntüsünün çekilen acýsýnýn ertelenemez hâli!

Ýnsan teki kimi vakitler "gölgelerin iþlediði zifiri cinayetlerin tanýðý" olur da o an eli kolu baðlý halde susar, kelam edemez. Sonra bir gün gelir, o susma hâli sadece kendine konuþma haline evirilir, sonra o da yetmez. "Yalnýzlýðý yutkunmak için yazmak" lazým gelir ya! Ýþte o vakit, tam da o karar anýnda "anlatýdaki hakikat" mevzuunun olanca çýplaklýðý orta yere serilir. Kaçamazsýnýz, isteseniz dahi kaçamazsýnýz çýrýlçýplak o hakikat anýndan.

Hani Nazým yazmýþtý ya!

"Bir ölü yatýyor

on dokuz yaþýnda bir delikanlý

gündüzleri güneþte

geceleri yýldýzlarýn altýnda

Ýstanbul'da, Beyazýt Meydaný'nda."

Ayný misal... 60 yýl sonra bir baþka ölü kadýn bedeni yatýyordu Ýstanbul'a uzak bir baþka diyarda.

"Sokaðýn ortasýnda kaldý öylece, önce belli belirsiz kýpýrdýyordu, sonra saatler geçtikçe hareketleri azaldý." Tam yedi gün sokakta kalýr ölü bir kadýn bedeni. Bir koþu gidip dokunulacak gözgörümlüðü, baðýrsan duyulacak mesafededir. Ama gidilemez. Teprenildiði anda keskin niþancýlarýn davrananý devireceði hâldir. Uyunacak hal de deðildir. Köpekler, kediler, kuþlar cesede zarar verir diye. "O, orada yattý. Biz elli metre ötesinde öldük..."

Hâl budur. Mesele bundan sonrasýnda bu hâlin romanýný yazmaktýr. Ahmet Balad Coþkun bunu denemiþ romanýnda. Mesele bir yanýyla; acýyý yaþayýp da geride kalanlarýn, geçmiþin yükünü nasýl taþýyacaklarýnýn kararýnýn kendilerinde olduðu gerçekliði! Öbür yanýyla da bu sahici yükü bir anlatýcý ustalýðýyla yazmakta.

Ýþte bazen yaþamayanlar için sadece anlatýlanlarýn sayesinde "hikâyenin hakikatine" vakýf olmak mümkün olabilir. Çünkü "anlatýdaki hakikat" dediðimiz aslýnda biraz da hatýrlanandýr. Ya da hafýzaya kazýnandýr. Edebiyat dediðimiz de aslýnda unutturmayan ama dille geleceðe kalmasýna vesile olandýr.

Ölü kadýn bedeni (Taybet Ýnan- Taybet Ana olarak geçti acý ve zulmün literatürüne) Aralýk 2015'te kurþunlanýp düþmüþtü Silopi'de topraða. Kimseler ulaþamadý yanýna. Ama o fotoðraf karesi tarihe yadigar kaldý, ölümün çýplak ve yalnýzlýk haliyle. Çünkü "acý, bulaþýr, kaçamazsýn" ondan. Kývranýrsýn, baðýrýr çaðýrýr dönenirsin etrafýnda ama o acý hep kalýr ruhunda bedeninde. Þarkýnýn sözlerindeki gibi; "bedenimde deðil, ruhumda sýzý" misali...

"Görme" ve "Sus" diyen bakýþlardan ve dahi seslerden her seferinde vurulup düþenlerin geride býraktýklarýnýn acýsýna bir tutam merhem olmayacaksa hem neye yarar ki o zaman edebiyat!

Orada iþte, orta yerde; yýkýlmýþ, yakýlmýþ, vurularak cinayete kurban gitmiþ evlerin, sokaklarýn, kadim þehirlerin, aðaçlarýn, derelerin, bilcümle mahlukatýn çýðlýðý "ben buradayým" diyor.

Ahmet Balad Coþkun týp ve psikiyatri eðitimi görmüþ olmanýn ustaca artýsýný da kullanarak kimi kez gerilim romancýlýðý edasýyla yazmýþ "Gülüþün Çürümüþ Menteþesi"ni. Ýtiraf edeyim ki benim için kolay okunan bir kitap olmadý. Çünkü insan yaþananlarýn bizatihi içinde olunca, yazýlmýþ bir metnin neresinde olduðuna uzak ya da yakýn kalabiliyor.

Ýyisi mi okuyun kendiniz karar verin... 

*Ahmet Balad Coþkun. Gülüþün çürümüþ menteþesi. Notabene yayýnlarý, 2019

 

Þeyhmus DÝKEN

27.07.2019, Hazargölü

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.