Selim Bakaç ve Zekayi Bakar, Vixit...

08 Temmuz 2012 17:58 / 1520 kez okundu!

 


"Selim yetmiþli yýllarýn Dîyarbekir'inde gençliðini Kürt siyasi mücadelesine adamýþ, inançlý ve kararlý bir devrimci. Zekayi Bakar, 68 kuþaðýnýn devrimci sýra neferlerinden biri olarak inandýðý sosyalist deðerler doðrultusunda hayata bakan ve yaþayan bir þahsiyetti."


2012 Temmuz baþýnýn iki kaybýný siz pek kýymetli okurlarýma anlatmak istiyorum.

Biri Selim Bakaç, Dîyarbekir'in Lice Ýlçesinden bir Kürt Devrimcisi.

Diðeri Zekayi Bakar, bir Türk Sosyalisti.

Selim yetmiþli yýllarýn Dîyarbekir'inde gençlik cevvalliðini Kürt siyasi mücadelesine adamýþ, inançlý ve kararlý bir devrimci.

Zekayi Bakar, 68 kuþaðýnýn devrimci sýra neferlerinden biri olarak inandýðý sosyalist deðerler doðrultusunda hayata bakan ve yaþayan bir þahsiyet.
Zekayi Aðabeyi 1980'li yýllarla birlikte Dîyarbekir'de faaliyetlerini sürdüren Türkiye Kalkýnma Vakfý'nýn müdürüyken tanýdým. Bilinir iþte! Bizim tuhaf ülkemizde "müdür" dediniz mi, kurumsal olarak birlikte çalýþtýðý insanlar ve hitap ettiði toplumsal kesimle arasýna bürokrasinin duvarlarýný ören kiþi anlaþýlýr. Zekayi Aðabey en baþýnda böyle biri deðildi. Yirmi yýl boyunca hepi topu birkaç kez o da resmi ziyaretler nedeniyle onu kravatlý gördüm. Zaten gömleðinin boðaza denk gelen son düðmesi kapanmaz ve Zekayi Aðabeyi sýkardý. Ýþi bitince de söküp atardý kravatý. O bir halk adamýydý. Aðýz dolusu gür sesiyle, ikna kabiliyeti yüksek ifadesiyle durmadan konuþur ve anlatýrdý. Konuþtuklarýný da bir akademisyen titizliði ve bir raportör ustalýðýyla metne dökerdi.

1990-95 yýllarý arasýnda birlikte çalýþtýðýmýz Diyarbakýr Ticaret ve Sanayi Odasý yapýsý içinde çokça metin ve rapor birlikte kaleme aldýk. Bu disiplinli kalem ustalarýmdan Rýfat Dað Aðabeyle birlikte Zekayi Aðabeydi diðer dostum.

Bulunduðu her ortamda "Emek temelli" perspektifiyle yerini fark ettiren bir duruþa sahipti. Meþru olmayan hiçbir seçilmiþ ya da atanmýþa sempatik bakmadýðýný bilenlerden biriyim. Halkýn deðerlerine sýcak bakmayan okça Valiye, kaymakama ve Milletvekiline birlikte eyvallah etmediðimizi bilirim.

Diyarbakýr merkezli Türkiye Kalkýnma Vakfý'nýn 1980'li yýllarýn sonu 1990'lý yýllarýn baþýnda o sýcak ve bölgesel savaþ koþullarýnda Lice, Kulp daðlarýnda halý, kilim atölyeleriyle, ipek böcekçiliði projeleriyle, Karacadað'da örgü ve kaþar peynir üreticiliðiyle her daim üretken köylünün yanýnda ve dostuydu. Ekip arkadaþlarýný kendi gibi belleyen ve seçen bir devrimciydi.

Sýcak bir yaz günü ben, Rýfat Dað aðabey, Zekayi Bakar aðabey bir de bir gazeteci arkadaþ birlikte gitmiþtik Mardin ilinin Savur ilçesi Kýllýt-Dereiçi köyüne. Yýllar evvel destekleriyle kurdurmuþlardý Kýllýt muhtarý Cercis Yüksel'e köydeki þarap fabrikasýný. Oturduk köyün giriþindeki derenin baþýna þarap-raký muhabbeti aldý baþýný gitti. Cercis, "Nuh'un torunlarý olduklarýný ve Nuh dedelerinin gemisinin Cudi'de karaya oturmasýndan sonra ilk gemiden inenler olarak üzüm teveðini topraða gömdüklerini sonradan ürün alýp þarap yaptýklarýný, o gün bugündür Süryani þarabýnýn namýnýn yürümesinin bu sebeple olduðunu" anlatmýþtý.

Sonra köyün camisinden duyduðumuz ezan sesini sorduðumuzda ise; "Bu da Diyanetin garipliði! Bizim köyde Müslüman yok, ama diyanet Müslüman'ý olmayan köye cami yaptý, bir de hoca tayin etti. Eh orasý da Allahýn evidir. Arada bir hocaya ayýp olmasýn diye biz de gidip arkasýnda saf tutuyoruz ne yapalým!" deyivermiþti.

Selim Bakaç'ý Dîyarbekir'den 12 Eylül 1980 darbesi öncesinden tanýrdým. Ama kendisiyle yeniden buluþup görüþmem 2000 yýlýnda Ýsveç, Stockholm'e bir konferans vermek üzere gitmemle mümkün olmuþtu. Bir haftalýk Ýsveç programýnda iki kez muhabbet etmiþtik. Biri hayli uzunca ve evinde olmuþtu. Birkaç dostla evinin sofrasýnda yemekte muhabbet ederken dikkatimi çekeni sormuþtum Selim'e: "Evin çok mütevazý, az eþyalý gözüküyor. Yeni mi taþýndýn. Yoksa bir baþka eve taþýnma hazýrlýðý mý var?" demiþtim.

Soruya þaþýrmadan açýklamýþtý. "Kekê Þeyhmus, biliyorsun bizler 12 Eylül askeri darbesi ile birlikte sürgün geldik. Ýlk geldiðimiz aylarda siyasi mücadele içindeydik. Ve bu sürgün diyarlarda çok kalacaðýmýzý düþünmüyorduk. Kýsa zamanda darbeciler pýlýný pýrtýný toplar gider, devrilirler. Biz de ülkeye döneriz, diye düþünüyorduk. Ama bu süreç umduðumuzdan uzun sürdü. Ýþte yirmi yýla dayandý. Ne zaman eve bir eþya almayý düþünsek, 'Ya hu, biz buralarda kalýcý deðiliz ki! Buralar baþkasýnýn memleketi. Er ya da geç döneceðiz yurdumuza. Bu nedenle buralarýn yerleþikleri gibi ev kurmaya gerek yok' diye düþündük. Bunun gereklerini de yaptýk. Ama geriye dönüp baktýðýmýzda bir kuþaðýn sürgünlükle geçtiðini gördük."
Evet, yýllar yýllar geçti aradan.

Zekayi Bakar Aðabeyim, ruhuna kadar sosyalist ve devrimci. Öylesine inançlý bir eylem adamý ki çocuklarýna "Emek" ve "Ürün" isimlerini layýk bulmuþ ve öyle de yetiþtirmiþ bir devrimci. Okuyan, yazan, raporlayan ve uygulayan bir eylem adamý. Ýyi raký içerdi. Dîyarbekir'de sürekli oturduðumuz sur dibindeki Gazeteciler Cemiyeti Lokalinin çalýþanlarý Zekayi Aðabeyin duble ölçüsünü bilirlerdi; ince uzun raký bardaðýnýn üçte ikisi, yani dudak payýna kadar kýsmý raký, geriye kalan az miktarý su ile dolardý.

Zekayi Abiden öðrenmiþtim böyle bardak doldurmanýn "Kaymakam Dublesi" olduðunu. Bu satýrlar okunduðunda yani hafta sonu Zekayi Aðabeyin þerefine ve ruhuna bir bardak Kaymakam Dublesi raký içeceðim ve onu anacaðým. Bu þehri Dîyarbekir'den iz býrakan bir adam geçti, Adý Zekayi Bakar'dý, topraðý bol olsun diyeceðim.

Ve tabi Ýsveç'te onu arkadaþlarý Yýlmaz olarak tanýyan Mehmet Selim Bakaç için de tabii ki. Kimileri hava alanlarýnýn "V.Ý.P. salonlarýndan omuzlara alýnarak "devlet protokolü" ile karþýlanýr ve payelendirilirken! Liceli Bahçe ailesinden Selim Bakaç gibi inançlý ve kararlý Kürt devrimcileri halkýnýn ve mücadele arkadaþlarýnýn protokolü ile vatan topraðýna naaþý ile dönebiliyorlar. Bu da hayatýn ve mücadelenin garip tecellisidir.

Ýkisinin de Selim Bakaç'ýn da, Zekayi Bakar'ýn da topraðý bol, ruhu þad olsun.

Eski Roma'da Romalýlar ölülerinin ardýndan "Öldü" deðil de "yaþadý" anlamýna gelen "VÝXÝT" kelimesini kullanýrlarmýþ. Bizim ölülerimiz de ölmediler, sahiden yaþadýlar. Güle güle olsun Selim, güle güle Zekayi Abi. Vixit ve bir daha Vixit. Yaþadýnýz bir hakkýn yaþadýnýz...

* Fotoðraf: Soldaki-Zekayi Bakar Saðdaki-Selim Bakaç


Þeyhmus DÝKEN

07.07.2012

Son Güncelleme Tarihi: 09 Temmuz 2012 12:30

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.