Korku ile sevgi arasýnda kalmak

21 Eylül 2013 23:34 / 980 kez okundu!

 


Devasa bir Korku Ýmparatorluðu kurdular. Ama korkudan korkmamak için üzerine yürümek gerek. Korkutanlara çocuk korkusuzluðu ile önce nanik yapýp dalga geçmek, örgütlü bir þekilde meydan okumak gerek…


Hýristiyan ve Müslüman iki din þahsiyeti korku ve sevgi üzerine konuþuyorlarmýþ. Sohbetin bir ara duraðý demokrasi kültürüne dayanmýþ. Hýristiyan din þahsiyeti demokrasi ile korkunun ayný saksýda yeþermesinin hayli zor olduðunu dile getirmiþ. Gerekçesini de sevgi tezine dayandýrarak demiþ ki; elbette bütün tek tanrýlý dinler kutsaldýr ve tanrý buyruðudur. Fakat uygulamada farklýlýklar vardýr. Örneðin siz Müslümanlar dini ve dinin gereklerini anlatýrken iþi Allah korkusu üzerine kurarsýnýz. Her fýrsatta “Allahtan Korkun” dersiniz. Korku üzerine felsefeyi oluþturmaya gayret edersiniz. Biz Hýristiyanlarýn ise ana felsefesi sevgidir. “Tanrýyý sevin saygý duyun ve birbirinizi sevin” deriz.

Ýyi ama demiþ Müslüman din þahsiyeti, sizin de maziniz pek parlak sayýlmaz. Engizisyon dönemi ortaçað’a bakarsak Hýristiyan inancýný kalýcýlaþmasý için iþkencelerle insanlarý az mý katlettiniz, demiþ.

Vazgeç demiþ Hýristiyan, o eski ve tarihte kalan yanlýþ uygulamalardan. Biz sevgi ekiyoruz.

Velhasýl kelam Dinler Tarihine baktýðýmýzda Korku ile Sevgi’nin, hele hele inanca dayalý korku ile sevginin sýnýrlarýnýn nerede baþlayýp nerede bittiði hayli tartýþmalý ve muamma. Hangi dinin neyi daha çok öne çýkardýðý bir miktar tartýþma konusu.

Korku ve Sevgi üzerine bir iki þey yazmak isterken nedense çok uzun yýllar evvel liseli yýllarýmda izlediðim 1960’lý yýllarýn bir filmini anýmsadým, Mor Defter. Baþrolünü bir þair rolüyle oynayan Yýlmaz Güney’di filmin kahramaný. Çetin Altan yazmýþtý senaryosunu.

Mor Defter filminden Yýlmaz Güney’in bir dilenci ile muhabbetinin repliði kalmýþ aklýmda o günlerden. Dilenciye yanaþýr þair ve kaldýrým kenarýnda dilencinin yanýna oturur. Elindeki þarap þiþesini dilenciye uzatýr “seninle bir þirket kuralým, sermayemiz bu þiþe ile þimdi yazacaðým birkaç dize olsun” der. Ve yüksek sesle telaffuz ederek yazmaya baþlar. “Ne anne sesi duydum ne ninni. Yaþamak böyledir sanki. Allah rýzasý için biraz sevgi”. Sonra bu birkaç dizelik tuhaf dilenme þeklini ikili koro þeklinde birlikte uygularlar. Aklýmda kalanlar bu kadar.

Para istemek yerine, demlendikleri birer yudum þarabýn üzerine, insan tekinden sevgi dilenmek.

Sanýrým toplum olarak bugün açmazýmýz biraz da bu!

Sevgisiz bir toplum olup çýktýk. Bunda zalim ve muhteris acýmasýz iktidarlarýn payý, hayli büyük!

Devasa bir Korku Ýmparatorluðu kurdular. Aile içinde ebeveynleri sevmek ve saygý duymak yerine, korkmak. Sonra iþyerinden amirden, patrondan iþten atýlma korkusuyla korkmak ve bu korku üzerine kiþiliksizleþmek. Sonra aman neme lazým, etliye sütlüye karýþmayayým, siyasi görüþüm belli olmasýn, baþýma iþ açarým, polis, asker, mahkeme, hapis filan korkusu. Ve Devletten korkmayan Allah’ýndan da korkmaz yaygýn düþüncesinin toplumda yarattýðý Korku Seli.

Sanýrým bu Korku meselesinin yine üzerine yürümenin en güzel sözü “Korkunun Ecele Faydasý Yoktur” sözüdür. Korkudan korkmamak için üzerine yürümek gerek. Bunun için de örgütlü olmak gerek.

Korkutanlara, korku çemberi örmeye yeltenenlere; çocuk korkusuzluðu ile önce nanik yapýp dalga geçmek, sonrada örgütlü olarak korkmadýðýný beyan ederek meydan okumak gerek.

Ta ki sevginin, insan sevgisinin ve dolaysýyla sevgi üzerinden geliþen demokratik kültürün dili ve hükmü egemen oluncaya dek…

Yeryüzü; sevginin, dostluðun, demokrasi kültürünün yüzü oluncaya dek…

Ýstanbul Maltepe’de bir ev varmýþ bir zamanlar. Yaþlý bir Kürt bilgesinin yaþadýðý o evin iki kapýsýndan biri demir diðeri tahtadanmýþ. Demir kapýyý sevenleri yapmýþ, bilge kiþi korunsun zarar görmesin diye! Ama bilge; özgürlüðü, korkusuzca yaþamayý, her þeyden önce sevmeyi iyi bilip, sanat edindiðinden o demir kapýyý hiç kapamaz(mýþ). Tahta kapýyý da kim çalar, kim ararsa evine buyur edermiþ.

Ýþte o sevgi adamý bilgeyi 21 yýl evvel 20 Eylül 1992’de Dîyarbekir’de katletti kontralar.

Ben bu yazýyý ironik ve mizahi diliyle korkunun üzerine yürüyerek sevgi tohumlarý yeþertmeye çalýþan ama ömrü vefa etmeyen büyük bir bilge þahsiyet Apê Musa’nýn ölüm yýldönümünde korkusuz bir adama selam olsun diye yazdým.

Hani o bir zamanlar 1915 Soykýrýmýnda, daha sonra da 1990’larýn baþýnda faili meçhuller döneminde cesetlerin gömüldüðü Siirt Eruh arasýndaki Newala Qesaba’da diyordu ya! “Ve cellât uyandý bir gece yataðýnda. Aman Tanrým, dedi. Bu ne zor bilmece! Öldükçe çoðalýyorlar. Oysa ben, tükenmekteyim öldürdükçe…” Apê Musa’nýn ruhu þad olsun, 21 yýl geçmiþ katledilmesinin üzerinden.


Þeyhmus DÝKEN


21.09.2013

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.