Diyarbakýr'dan bir köþk hikâyesi

03 Þubat 2021 23:26 / 1594 kez okundu!

 

 

Hiç deðilse, hiç deðilse dedik kendimize seslerimizi birbirine duyurarak. Ýyi ki taþýnmýþ, iyi ki akýl etmiþsiniz! Yoksa bu köþk de taþ taþ sökülüp her bir taþý ayrý bir mekâna devþirilerek yitip giderdi dedik.

 

****

 

Diyarbakýr’dan bir köþk hikâyesi

 

 

Eski kadim metinlerden Gýlgamýþ Destanýnda der ki; “Kentin tamamýnýn üçte biri yerleþim yeri, üçte biri bahçe, üçte biri de Tanrýça Ýþtar’ýn bölgesi sayýlan Tapýnak alanýdýr. Tanrýçanýn bölgesiyle bir arada bütün bu kesimler kentin tümünü oluþturur.”

Bu çerçevede metnin ruhunu okuduðumuzda þehir yerleþkesi olarak kadim zamanlardan bu yana akýp gelen Diyarbakýr sanki Gýlgamýþ Destanýnda varlýk buluyor gibi. Destanda sözü edilen üçte birlik bahçenin Diyarbakýr özelinde yeri olduðu aþikâr.

Kentin akciðerleri konumunda olan iki baðlýk-bahçelik alaný var. Biri suriçinin hemen güney kapýsý mardin kapýdan ya da doðu kapýsý yeni kapýdan çýktýðýnýzda göz alabildiðine önünüze yemyeþil serilen Hewsel Bahçeleridir. Diðeri ise þehrin kuzey ile Batý aralýðýnda yayýlan ve adýna Baðlar denilen baðlýk-bahçelik alandýr. Bu iki alan da kentin bir anlamda yazlýk sayfiye alanýdýr.

Malum, Diyarbakýr Kuzey (yukarý) Mezopotamya’nýn kale þehirlerinden en önemlisi. Senede 270 gün fotosentez olayýnýn yaþandýðý bol güneþ alan bir coðrafya. Bu sebeple Mart’ta baþlayýp nerdeyse Kasým ayýna kadar devam eden güneþli bahar-yaz mevsimleri bahçe iþleri tarýmýyla hep kentin gündeminde.

Þehirde bir þekilde iþ, kâr sahibi olanlar bahçe iþlerini de ihmal etmezler(di). Yaz boyunca bahçelerden sabahlarý þehre taþýnanlar, akþam da bahçelere dönüp orda yatýp kalkarlar. Hatta bu halk arasýnda þöyle bir sorgulamaya da sebep olurdu. Bahçe sahiplerine sorulur, “senin yazlýk, þemsiyeli mi, þemsiyesiz mi?” diye. Bunun açýklamasý þöyledir. Eðer bahçe Hewsel’de ise sabah þehre iþine giden kentin sakini güneþ doðudan geldiði için arkasýna alacak güneþi ve þemsiyeye ihtiyaç duymadan iþine gücüne gidecek. Akþam da þehirden bahçeye giderken bu kez güneþ batý yakada olacak ve yine arkasýnda kalacak. Bir daha þemsiyeye ihtiyaç duymayacak.

Ama yazlýk bað-bahçe Baðlar’da ise bunun tam tersi yaþanacak. Kuzey batýdaki bahçelerden sabah þehre gelen doðudan tam yüzüne vuran güneþten korunmak için þemsiyeye ihtiyaç duyacak. Akþam dönüþünde de yüzü batýya dönük olacaðýndan ayný durum yaþanacak.

Bu sebeple þemsiyeli yazlýk mekânlarýn pek kabul görmemesi, muteber olmamasý anlaþýlýr oluyor. Ve hýzla imara açýlmasý, Hewsel’in de bir kent arka bahçesi olarak yer yer zamana yenik düþse de yine de yerli yerinde kalmasý bundandýr.

Þimdi sözün bu noktasýnda þehrin iki baðlýk bahçelik bölgesinden özgün örnek mekânlarýný anlatmalý. Hewsel Bahçelerinde daha çok yaz hülleleri diyebileceðimiz Dicle Nehri kenarýnda kimilerinin iki ayaðý suyun içinde kalan diðer ikisi de kýyýda olmak üzere yerden birazcýk yüksekte ahþap ve sazdan kulübemsi mekânlar ve yanýnda yöresinde bahçeler.

Hewsel’in dýþýnda daha yüksekçe alanlarda ise Hewsel’in öngörünüm alaný içinde sayýlarý on’u geçmeyen tuzu kuru diye tabir edeceðimiz ailelerin yaþadýðý Yazlýk köþkleri vardý.

Baðlar ise apayrý bir dünyaydý. Kentin Karacadað’a doðru tatlý bir yokuþla yukarýya meylettiði ve havasý þehre göre daha serince üzüm baðlarý ile alabildiðine yayýlan, her bað içinde de bað sahibinin ekonomik durumuna göre yapýlmýþ bir bað evi veya bir bað köþkü bulunurdu.

Biz 1970 yýlýnýn hemen baþýnda suriçi hasýrlý mahallesindeki evimizden sur dýþýna Yeniþehir ofis semtine çok katlý apartman dairelerinden birine taþýndýðýmýzda Baðlar’la aramýzda demiryolu raylarý vardý. Demiryolunun öte yakasý Baðlar’da hýzla evler yapýlýyordu. Belediye hizmeti de sýnýrlýydý. Kýrmýzý ve üzerinde ESO (Elektrik, Su, Otobüs) yazan Belediye otobüsleri sabah ve akþam olmak üzere günde iki kez seyrüsefer yapardý Baðlar’a. Minibüsler de 25 kuruþa yolcu taþýrdý.

Size anlatacaðým ve bunca girizgaha sebep olan iþte o Baðlar’daki güzelim bir Bað Köþkünün hikâyesidir. Hikâyeye yol veren yakýn günlerde sosyal medyaya düþen ve Baðlar’daki Bað köþklerinin göz açýp kapanýncaya kadarki bir zaman dilimi içinde adeta elden kayýp giderek yok olmasý! Ve sonra o köþklerden birinin yer deðiþtirerek Dicle’nin öte yakasýndaki Üniversite sahasýnda konumlanmasý …

Madem öyle iþin asli sahibine kulak vermeli diye düþündüm ve öyle de yaptým. Halit Ölmez memleketin has evlatlarýndan. Hasbelkader ayný çarþýnýn, Çarþîya Þewitî’de çocukluk ve ilk gençlik yýllarýmýzý ayný çarþýda geçirmiþliðimiz vardýr.

Baðlar imara açýlýnca ve imar girince hýzla yapýlaþma baþlar. Sadece üzüm baðlarý yerinden sökülmekle kalmaz! Bað evleri ve Bað Köþkleri de birer birer yýkýlýr. Ýþte o köþklerden birinin de içinde yer aldýðý dokuz dönümlük arsayý yetmiþli yýllardan beri Ofis Camii sokaðýnda komþuluk yaptýðýmýz çocuklarý Kutlu ve Mutlu ile arkadaþlýk yaptýðýmýz postacý emeklisi bir de hepimizin özendiði motosikleti olan Saadettin Erten beyden satýn almýþtýr Halit Ölmez, þöyle anlatýyor.

“1990’lý yýllarda içinde köþkü ve dokuz dönümlük arsasý ile Saadettin Erten Beyden mülkü satýn aldýk. Aldýktan sonra köþkün tescilli olduðunu fark ettik. Baðlar’a Ýmar girince biner metrekareden dokuz parsel yaptýk. Ýþte o parselasyon yapýlýrken Bað Köþkü de ayrý bir parselin içinde kaldý. Diðer sekiz parsel içinde, anlaþtýðýmýz müteahhitler inþaata baþladý. Bað Köþkünün içinde yer aldýðý parsel ise köþk tescilli yapý olduðu için öyle kaldý. Yýkýlamadýðý için bir þey de yapýlamadý. Orada, öyle yeni yapýlmýþ binalar arasýnda biraz da harap eski bir yapý olarak kalakalmýþtý. Bir de bekçi tutmuþtuk köþkü korusun, sahipsiz görülüp taþlarý çalýnýp götürülmesin diye!

“Beden Terbiyesi eski bölge müdürü Sait Dikleli Bey vefat etmiþti. O arsa ve köþkü birlikte satýn aldýðýmýz ortaðým Muhtesim Diri ile rahmetli Sait beyin taziyesine gittik. Yas yerinde otururken dönemin Dicle Üniversitesi Rektörü Sedat Arýtürk, yanýnda stat saha doktoru da olan Þeref Ýnalöz, rektör yardýmcýsý Zülküf Gülsüm de gelip oturdular. Kendi aralarýnda sohbet ediyorlar. Malum taziye evinde biri konuþurken diðerleri dinler, biz de konuþmalarýna kulak misafiri olduk. O sýrada Þeref Ýnalöz Rektör Sedat beye dedi ki; ‘Ya hu hoca, eski Diyarbekir evlerinden birini söküp götürerek Üniversite sahasýnda uygun bir yere yerleþtirmez misin?’ Sedat Hoca da ‘Bulun getirin, ben de yapayým, yaptýrayým.’ dedi.”

Aradan epey bir zaman geçer o konuþmanýn üzerinden. Ve o konuþma, konuþulduðu gibi kalýr. Halit Ölmez ortaðý Muhtesim’le, Köþkü bir þeklide deðerlendirmek üzere Üniversite Rektörü ile görüþmeye gitmeye karar verirler. Rektör Sedat Arýtürk’e o taziye günündeki konuþmayý anýmsatýrlar. Giderken köþkün halihazýr fotoðraflarýný da çekip yanlarýnda götürürler.

Rektör hemen telefona sarýlýp Mimarlýk Fakültesi Dekaný Zülküf Güneli Hocayý çaðýrýp; ‘Zülküf Hoca bak o kadar ev, köþk filan diyordun ya! Al sana köþk! Artýk iþ sizde. Bunun resmi prosedürü var. Tescilli bir yapýdýr. Yerinden sökülüp getirilmesi resmi iþlemler gerektiriyor.’ der.

O günden sonra artýk sürekli Zülküf Güneli Hoca ile muhatap olurlar. Epey yazýþmalar yaparlar. O yazýþmalar üniversite kayýtlarýnda yer alýr. Üniversite tarafýndan Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kurulundan izinler alýnýr. Resmi iþlemler çok zaman alýr. Sonunda karar olumlu anlamda çýkar ve Zülküf Güneli Hoca ekip göndererek ‘Taþlarý tek tek numaralandýrýp sonra da söküm ve yýkým yaptýracaðýz’ der. Öðrenciler ve teknik ekipler Bað Köþkünün bulunduðu yerde iskele kurarlar. Taþlarý numaralandýrýrlar. Numaralandýrma iþi taþ taþ bitince bu kez sökmeye baþlarlar. Halit Ölmez ve ortaðý Muhtesim Diri de onlara baþýndan sonuna kadar nezaret eder.

O denli dikkatle nezaret ederler ki! Halit Ölmez; “Taþlarýn bir bölümünü sökerken dikkatimi bir þey çekti. Duvarlarda taþlarýn arasýndaki derz yerinde hamamlarýn külhan külünü kullanmýþlardý. Eskiden çeltik kabuklarýný hamamlarda yaktýklarýnda onlarýn çýkan külü ile harç yapmýþlar ve o harcý da derz olarak kullanmýþlar. Bazý bölümlerde de duvarýn arka kýsmýnda taþlarý demir kanca ve kurþunlarla birbirine tutturmuþlardý. Kesinlikle harç yoktu o bölümlerde.” diye anlatýyor.

Söküm iþi biter. Taþlar arsanýn içinde avluya yýðýlýr. Üniversiteye taþýma bedelini de köþkün sahipleri öder. Hatta kendi ifadeleri ile derler ki; “taþlarý karþýlýksýz devrettiðimiz gibi nakliyesini de biz karþýladýk. Taþlar taþýndý ama üniversitedeki ekip numaralanmýþ olmasýna raðmen binayý yeniden kurup çatmayý beceremedi. Önce bir beton temel hazýrlandý. Bir ekip getirdiler. Numaralanan taþlar üniversite sahasýnda karýþmýþtý birbirine. Ekip bir türlü iþin içinden çýkamadý.” Zülküf Güneli Hoca döner Halit Ölmez’e ve ne yapsak! der gibi! Dýþarýdan bir ekip bulur Halit Ölmez. Gelen ekip gelip manzaraya bakýnca der ki; ‘Biz numara filan anlamayýz. Biz aslýna uygun ve kafamýza göre yaparýz. Siz bizim iþimize karýþmayýn.’

Baþlarlar ve aslýna uygun bir þekilde yeniden köþkü yeni yerine yerleþtirirler.

Köþkün hikâyesine gelince! Halit Ölmez Bað Köþkünü Saadettin Erten Beyden satýn aldýðýnda sorar ve anlattýrýr hikâyesini: “Saadettin Beyin babasý Fuad Bey 1925 senesinde sonradan soyadý kanunu çýktýðýnda Botanlýoðlu soyadýný alan Botî Tahir Aða’dan 1.000 (bin) altýna satýn almýþ. Tabi dokuz dönümlük baðý ile birlikte. O zaman için de iyi para. Botî Tahir Aða’da o vakitler ellili yaþlarýnda ve Ermeni taþ ustalarýna kendi zevkine göre yaptýrmýþ köþkü. Baðýný bahçesini de kurmuþ köþkün etrafýna. 1925’te de satmýþ. Tahir Aða, Saadettin beyin babasý Fuad Bey’e satýyor. Fuad Bey vefat edince Saadettin Beye kalýyor, bir de kardeþi vardý. Bizde onlardan satýn aldýk. Biz aldýðýmýzda harabe vaziyetteydi.”

Bütün bu hikâyeyi size niye yazdýðýmý düþünebilirsiniz. Þimdi bir çað yangýnýnda þehirler. Adýna kentsel dönüþüm denen bir “bela” ile sanki “iyileþtirmeler” yapýlýyor. Kimi tarihi ve kimlikli yapýlar yýkýlýyor, dümdüz ediliyor, yerlerine beton ve kimliksiz yapýlar yükseliyor yerlerinde.

Kimi yapýlar da adeta yersiz yurtsuzlukla adres deðiþtiriyor.

Aldým yanýma Bað köþkünün eski ve asli sahibi Halit Ölmez’i ve gittik köþkün bulunduðu yere. Dicle Üniversitesinin hemen rektörlük binasýnýn arka yamacýnda dört etrafý çam ve akasya aðaçlarýyla kaplý bir alana kondurulmuþ köþk. Yakýn zamanda yeniden restore edilmiþ. Önünde bir havuzu var. Birkaç gün önce yaðan kardan kalbin içine bir de rakam yazmýþ gençler köþkle havuz arasýna; 21 diye. Bekçiye açtýrdýk kapýyý, girdik içeri dolaþtýk köþkün yeni halini.

Hiç deðilse, hiç deðilse dedik kendimize seslerimizi birbirine duyurarak. Ýyi ki taþýnmýþ, iyi ki akýl etmiþsiniz! Yoksa bu köþk de taþ taþ sökülüp her bir taþý ayrý bir mekâna devþirilerek yitip giderdi dedik. Dedik ve biraz da hüzünle teselli bulduk…

Sonra bindik araca, döndürdük yüzümüzü köþkün eski yeri ve þimdilerde orasý da kentsel dönüþümün arifesinde olan Baðlar’a! Vardýk köþkün yerinde yükselen çok katlý binanýn önüne. Haline, ahvaline baktýk. Hali, tabii ki hal deðildi. Haldan düþmüþ tebdil gezer vaziyetteydi.

Sorduk soruþturduk oralarýn hali hazýrdaki sakinlerine! Hiç biri bir zamanlar oralarda köþk / köþkler olduðunu duymamýþ ve bilmiyorlardý. Biri, birden hatýrlamýþ gibi dedi ki; “Abê, dolmuþlar bizim bu köþedeki duraða geldiklerinde ‘Köþkler var mý inen’ diyor. Demek ki ondandýr.

Mekân gitmiþ ama adý kalmýþtý ardýnda yadigâr; Köþkler…

 

Þeyhmus DÝKEN

30.01.2021, Diyarbekir

 

Son Güncelleme Tarihi: 09 Þubat 2021 15:20

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.