Devletlû hükümet neyin peþinde?

03 Ocak 2015 16:13 / 2478 kez okundu!

 

 

Ümmet; demokrasi, hak, hukuk talep etmez! Ümmetin ne haddine! Muktedir, devletlû en iyisini düþünür. Bütün mesele “Sarayda Oturan”ýn rahatý, huzurudur. Gerisi koca bir teferruattýr. Laf-ý güzaftýr.

Osmanlýcanýn hiç hesapta kitapta ve dahi ortada yokken, bir grup akademisyenin eski arþivlerden yararlanmak amacýyla öðrenmek istediðiyken, devletin en tepesindeki cumhurbaþkanýnca gündeme getirilmesi sizce sadece bir dil meselesi miydi?

Öyle olsaydý pek de üzerinde durulmayabilirdi!

Diðer bütün diller için de ayný eþit ve özgür haklar talep edilir, mesele hâl olur ya da olmaz ve olur biterdi.

Ama mesele öyle deðil iþte!

Eski beþyüz yýllýk Osmanlýcýlýk, NeoOsmanlýcýlýk olarak zihinsel algýdan realiteye dönüþünce iþin rengi deðiþiyor.

Osmanlý Padiþahlarý gibi yýllarca kurgusunu yaptýðýnýz “Mimarbaþý”lara iþin her aþamasýnda þekil, þemal tarif ettirdiðiniz “Saray”lara avdet edince iþin devamý geliyor elbet. Geriye kalan reaya’yý tebaalaþtýrmak oluyor. Sonuçta hepsi “Ümmet” deðil mi?

Ümmet; demokrasi, hak, hukuk talep etmez! Ümmetin ne haddine! Muktedir, devletlû en iyisini düþünür. Hangi dili konuþacaðýndan, nasýl ve nerede hangi mekânda yaþayacaðýndan, ne þekilde geçineceðinden, kaç çocuk sahibi olmasý gerekeceðine varýncaya kadar.

Bütün mesele “Sarayda Oturan”ýn rahatý, huzurudur. Gerisi koca bir teferruattýr. Laf-ý güzaftýr.

Alýn, önünüze koyup þöyle bir kaba hatlarýyla inceleyin. Osmanlýnýn Ümmetçilik kolajýnýn bugün NeoOsmanlýcýlar tarafýndan algýlanýþýnýn dýþýnda 2015 baþýndaki bu tuhaf ülkede ne görüyorsunuz? Hâla Kürtçe dâhil diðer bütün dillere önyargý yok mu? Hatta kiminize uçuk, kaçýk gelecek belki “Türkçe Felsefe Yapýlmaz” kelamýndan sonra Türkçe’ye bile üvey evlat muamelesi yapýlýrsa þaþýrmayýn.

2014’ü kötü geçirdik. Kötü bir þecere dökümünün hiç gereði yok. Günlerdir haber bültenlerinden okuyor, dinliyoruz baþýmýza gelen / getirilen onca felaketi.

Pek de “iyi hâller”le girmedik 2015’e. Umuyor ve diliyoruz sonu iyi gelir. Baþýmýzdaki belalar “def” olur.

Siz bu satýrlarý okuduðunuzda ayakkabý kutularý ve kasalar içinde emniyete, savcýlýklara taþýnan paralarýn, altýnlarýn faizleriyle birlikte “hak sahipleri”ne iadesinin üzerinden bir yýlbaþý armaðaný “sene-yi devriyesi” gibi on beþ gün geçmiþ olacak. Ve dahi o zatlar yeni yýllarýný da kutlamýþ olacaklar. “Yüce Divan” a giderler mi? Bilinmez! Onu Devletlû’larý bilir biz deðil. Çünkü “Divan” sahibi Osmanlý’da karar verendir. Neo Osmanlý’da da öyle zahir.

Son cümlemin ne olacaðýný mý merak ediyorsunuz!

Merakta býrakmayayým sizi…

Osmanlý fetih, talan, týmar, soygun düzenidir.

Bu sebeple yoksul ve fukara halkýn, tebaanýn, mültezimler üzerinden saraya yakýþtýrmasý þudur.

“Þalvarý þaltað Osmanlý

 “Eðeri kaltað Osmanlý

 “Ekende yoð, biçende yoð

“Yiyende ortað Osmanlý…”

Bu iþ üretenin emeðine ortaklýðý geçeli çok oldu.

NeoOsmanlý’larýn gözü her bir þeyimizde var. Bize býraktýklarý ise “Çýkmayan can’dan umut kesilmez”. Baðýþlar ve Ulüfe düzeniyle hayatlarýný sürdürsünler, fazla da bir þey istemeyip üç’ten fazla çocuklarýyla yoksul barakalarýnda oturup, Sarayýnda Hüsn-ü Kabulle hükmeden Padiþaha Þükrederek ihsan beklesinler…

 

Þeyhmus DÝKEN

03.01.2015, Diyarbekir

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.