Az Anlayýp Çok Ýnanmak!

27 Ekim 2018 20:59 / 1185 kez okundu!

 

 

Seçtiðimizi sandýðýmýz ve bizleri temsil etsin diye göreve getirdiklerimiz listelenip önümüze konulmuþ aslýnda “seçtirilmiþler” deðil mi!

 

****

 

Az Anlayýp Çok Ýnanmak!

 

Anton Çehov “en tehlikeli insan tipi, az anlayan çok inanandýr” der.

Ýþin tuhafý siyasal particilik anlamýnda siyaset yapanlar, ne hikmetse bu tür insan tipini tercih ederler: Az anlayan ama çok inanan...

Üstelik sadece tabanda sýradan üyelik anlamýnda ya da parti örgütlerinde deðil! Lidere en yakýn noktada, en yakýnlarýnda da böylelerini tercih ederler. Milletvekili, belediye baþkaný herhangi bir yetkili olarak.

Çok iyi bilirler ki esas olan, “soru soran” deðil! Biat edendir. Çünkü “soru sormak” birçoklarýnýn kafasýný bulandýrýr da ondan!

Þöyle bir dönüp bakalým etrafýmýza, seçtiðimizi sandýðýmýz ve bizleri temsil etsin, hak ve hukukumuzu korusun kollasýn diye Meclis’e yolladýklarýmýz ya da bizleri, yaþadýðýmýz þehirleri yönetsinler diye seçtiðimiz belediye baþkan ve meclisleri liyakatten hayli uzak seçelim diye listelenip önümüze konulmuþ aslýnda “seçtirilmiþler” deðil mi!

O seçililer, vekalet aldýklarý halktan çok, onlarý iþaret edip o mevki ve makamlara taþýyanlara minnetle baðlýlar. Bunu, bugüne dek yaþadýðýmýz pratikler bizlere kanýtlamadý mý! Hem de ziyadesiyle...

Okumak, bilgilenmek; büyük çoðunluðunun kenarýndan köþesinden hele hele aklýndan hiç mi hiç geçmiyor! Bilgiye sahip olmadan fikir yürütmek ve konuþmak onlara yetip artýyor bile! Ýþleri güçleri konuþmak, tribündekiler görsün alkýþlasýn diye sözleri ile çalým atmak!

Bir keresinde, hadi tarihini de yazayým, 2009’da “Zevalsiz Ömrün Sürgünü, Mehmed Uzun” kitabým yeni yayýmlanmýþtý. Görüþlerine o zamanlar deðer verdiðim seçilmiþ biri, “Bölge vekillerine de yolla iyi olur” dedi. Bölge milletvekillerinden 40’ýna kargo ile yolladým kitabý, hem de her birinin adýna imzalayarak. Kargo ücretlerini de kendim ödeyerek. Sadece biri, dönemin BDP milletvekili rahmetli Nuri Yaman geri dönüp teþekkür etmiþti. Hâlbuki kitaplarýn içinde adres ve telefonumun olduðu kart vardý. Ve çoðu da tanýrdý beni zaten.

Bir kaç ay sonra kitap yolladýðým vekillerden Kürt cenahýnda çok popüler biriyle uçak yolculuðunda karþýlaþtýk. Ayaküstü hâl hatýr sorarken arada kitabý alýp almadýðýný sordum. Aldýðýný, fakat okuyamadýðýný hatta uzun zamandýr hiç kitap okumaya fýrsatýnýn olmadýðýný gülerek dile getirdi.

Üç yýl üst üste her çýkan kitabýmý imzalayýp kendisine verdiðim yine Kürt cenahýnda popülaritesi hayli yüksek bir eski belediye baþkaný, dört yýldýr hiçbir kitabý okumaya zamanýnýn olmadýðýný dillendirmiþti bir kez sohbetimizde. Oysa her ortamda o kadar hitabeti yüksek düzeyde konuþuyordu ki!

Sonra piþman oluyorlar kimileri! Ah û vah ile geçiyor ömür. Elden ne gelir ki! Geçen zamana dair...

Yirmi yýldýr hep þu söylendi; “Hassas bir dönemden geçiyoruz, hele bu seçimde geçsin, kenetlenelim”.

Piþmanlýklar, keþkeler insanýn içini yer, bitirir tüketir. Baþkasýnýn yükünü sýrtlamaya deðmez. En fazla dinlersiniz. Diliniz döndüðünce de iki doðru kelam edersiniz. Önemli olan ertelememek, doðru zamanda doðru kelamý etmek.

Hepsi bu...

 

Þeyhmus DÝKEN

27.10.2018, Diyarbekir

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.