ÞÝÝR ÞÝÝRDE KALMAZ EFENDÝLER!

27 Ekim 2010 02:45 / 3943 kez okundu!

 


Ýkinci Yeni’nin en özgün seslerinden biri olan Ece Ayhan þiirde dilin denenmemiþ olanaklarýný denemeye çalýþmýþ; dilin yapýsýný bozarak, grameri, sentaksý deðiþtirerek alýþýlmýþ þiir kalýplarýný yýkmýþtýr. Ýnsaný, gerçekliðin çok boyutluluðu içinde kavramaya çalýþýrken imge ve üslup özellikleriyle okuru adeta sarsmýþ, onu bambaþka bir gerçeklik algýsýna itmiþtir. Gerek þiirdeki bu ayrýksý çizgisi gerekse marjinal ve muhalif duruþuyla bir çok þairi ve yazarý derinden etkilemiþtir.

--------------------------------------------------------------------------

Ece Ayhan, kendi anlatýmlarýyla yerini/hakkýný aramak uðruna çiziktiren, ýssýz bir uçta ve kendi kendine bir þeyleri yoklayan, belki inanýlmaz bu “pusu” aþkýna eline mürekkebi alan, bir olmaz’ýn ham hayalin arkasýnda, peþinde olan bir simurg, tarihi kurcalamak adýna gerekirse bir yengeç gibi yan yan yürüyebilen bir etikçi, çýplak ve karanlýk bir dille “Ýkinci Cephe”yi açmak, us dýþýnda bir anlam olduðunu savunmak, þiir kurallarý konusunda anarþist davranmak, anlamsýzlýðýn anlamýna doðru gitmek, dili aþmak, yeni biçimi, yeni özü getirmek isteyen bir serbest þair olarak düþünceleri ve þiirleriyle çok tartýþma yaratmýþtýr. Ülkemizde kimi çevrelerce çok aðýr eleþtirilere maruz kalarak yadýrganmýþ, þiiri apolitik, iþlevsiz ve hatta anlamsýz görülmüþ; kimi çevrelerde ise düzene karþý kendini bir an olsun kullanýlýr kýlmayan hakiki bir mülksüz olarak deðerlendirilmiþ; þiirinin dahi iktidara gelmesini istemeyen “sivil” algýsýyla devlet dersinde öldürülmüþlerin, sarý cumhuriyetle yaralanmýþlarýn baþý bozuk þiirini yazdýðý, edebiyatýmýzda bir þiir ve düþünce sýçramasý yarattýðý belirtilerek hayranlýk uyandýrmýþtýr.

Ýkinci Yeni’nin en özgün seslerinden biri olan Ece Ayhan þiirde dilin denenmemiþ olanaklarýný denemeye çalýþmýþ; dilin yapýsýný bozarak, grameri, sentaksý deðiþtirerek alýþýlmýþ þiir kalýplarýný yýkmýþtýr. Ýnsaný, gerçekliðin çok boyutluluðu içinde kavramaya çalýþýrken imge ve üslup özellikleriyle okuru adeta sarsmýþ, onu bambaþka bir gerçeklik algýsýna itmiþtir. Gerek þiirdeki bu ayrýksý çizgisi gerekse marjinal ve muhalif duruþuyla bir çok þairi ve yazarý derinden etkilemiþtir. Bu etkinin izlerini ülkemiz sýnýrlarýnda çýkan birçok fanzinde, fotokopi gazete’de, internet ortamýnda yayýn yapan dergilerde, gazetelerde ve bloglarda hatta Ece Ayhan’ýn etik anlayýþýndan, muhalif duruþundan yola çýkýlarak oluþturulan sivil giriþimlerin, araþtýrma topluluklarýnýn, sokak sanatçýlarýnýn ürünlerinde ve eylemlerinde de görmek mümkün. Bununla birlikte Amerikalý müzisyen ve yönetmen Chris King ve þiir çetesi Poetry Scores’un, Ece Ayhan þiirlerinin çevirisi üzerinden yaptýklarý müziklerle hazýrladýklarý sürrealist zombi sessiz filmi, “Blind Cat Black / Bakýþsýz Bir Kedi Kara” Ece Ayhan þiirinin etki alanýn ne kadar geniþ olduðunu da kanýtlýyor.

Ece Ayhan’dan ABD’ye uzanan “Blind Cat Black / Bakýþsýz Bir Kedi Kara”nýn hikayesi aslýnda þair, çevirmen ve deneme yazarý Murat Nemet-Nejat’ýn, Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra eðitimine devam etmek için Ýstanbul’dan Amerika’ya gitmesiyle baþlýyor. Amherst College ve Columbia University’de edebiyat eðitimi gören Murat Nemet-Nejat geçimini New York’ta oryantal antika halýlar satarak kazanýrken bir yandan da edebiyat çalýþmalarýný sürdürüyor. Ece Ayhan’ýn þiirlerini 1980’de çevirmeye baþlayan Nejat, 1980 yýlýnda annesinin kanser olduðunu öðrenmiþtir ve eðer Ece Ayhan’ýn þiirlerinde ne dediðini çeviri yoluyla anlarsa belki de ölüm hakkýnda da bir þeyler öðreneceðini ümit etmiþtir. Çeviriler, o dönemde aktif olan Sun & Moon Press yayýnevinin sahibi Douglas Messerli’nin ilgisini çeker ve 1997’de ilk defa yayýnlanýrlar. Amerikalý müzisyen Chris King, sokaklarda ses topladýðý zamanlarýn birinde Murat Nemet-Nejat ile tanýþýr ve ABD’nin önde gelen dergilerinden The Nation’da bu çeviriler hakkýnda bir yazý yayýnlar. King, Futuristika Dergisi’nde (http://www.futuristika.org/) yayýnlanan röportajýnda “Bakýþsýz Bir Kedi Kara”nýn bugüne kadar okuduðu en kederli kitap olduðunu söylüyor ve ekliyor: “Þiir, bana, hayal kýrýklýðý, hüsran, yabancýlaþma, iletiþimde baþarýsýzlýk, imkansýz aþk ve sekse karþý pek çok imge, renk ve ruh hali verdi. Bir aile kurmaya baþlayýp yerleþmeden önce, hayatým bir rock müzisyeni olarak bazen çok pervasýz ve tehlikeli idi, ve “Bakýþsýz Bir Kedi Kara“, o yýllara dönüp bakmamda bana yardýmcý olan bir prizma. Bana daha önceden sahip olmadýðým bir kelime haznesi veriyor.”

Chris King, ilerleyen dönemde kendi çevresiyle, “Bakýþsýz Bir Kedi Kara” kitabýndaki þiirlerin Ýngilizce çevirilerini besteler ve çeþitli þiir okumalarýyla da birleþtirerek albümleþtirir. Ekipte yer alanlar: Ýrlandalý flütçü Michael Cooney, Avustralyalý þair Les Murray, King’in kendi grubu Three Fried Men ve Pops Farrar, Fred Friction ve de Tom Hall gibi þair, müzisyen ve öykücülerdir. Albümün kapak çizimleri ise Julie Doucet tarafýndan yapýlýr. 2006 yýlýnda yayýnlanan albüm, ABD edebiyat camiasýnda ses getirir. Zafer Yalçýnpýnar (http://zaferyal.kuzeyyildizi.com/), Ece Ayhan araþtýrmalarý sýrasýnda Chris King’in ve Poetry Scores taifesinin “Blind Cat Black” adlý albüm çalýþmasýndan bazý parçalara rastlýyor ve Chris King’in CD’deki þarkýlarý paylaþýma açýp kendisine göndermesiyle birlikte, Ece Ayhan okumalarýna ulaþýyoruz.

Chris King, þiir okumalarý ve müziklerini yaparken, zamanla bu çalýþmalarýný ilk dönem sessiz filmlerde gördüðümüz gibi konuþmalarýn olmadýðý, sadece müziðin olduðu güncel bir film yapmak üzere projelendirir ve yakýn çevresinden avangart film yapýmcýsý Chizmo ve veteran film yapýmcýsý Aaron AuBuchon ile beraber çalýþmaya baþlar. Diðer katýlýmcýlarýn da yardýmýyla çekilen filmin editlenmesini ise Kevin Belford gerçekleþtirir. 58 dakikalýk filmde yaklaþýk 50 oyuncu yer alýr. Zombi makyajlarýný yapan Leata Land ayný zamanda filmdeki zombilerin mekâný olarak kullanýlan Zombie Green Room’un iþletmecisidir. Filmde yer alan tüm figüranlar; barmen, zombi kavgacýlar, çeþitli besteciler ya da avangart müzisyenler tarafýndan canlandýrýlýr.

Futuristika ile yaptýðý röportajda Chris King “Blind Cat Black / Bakýþsýz Bir Kedi Kara” filminin amatör bir ruhla çekilerek “fon müziði þiir” olacak þekilde yapýldýðýný söylüyor ve bunu þöyle açýklýyor: “Murat Nemet-Nejat’ýn “Bakýþsýz Bir Kedi Kara” çevirisinde kullandýðý tekniði, sürrealist bir teknik olarak addediyorum. Bu nedenle, filmin, þiirin fon müziðinin biraz sürrealist bir estetiðe sahip olarak yapýlmasýný istedim. Ama yapýlmasýný hiç istemediðim bir þey; bugüne kadar seyretmiþ olduðum sürrealist filmlerin bir taklidini yapmak olurdu. Ayrýca, sadece deneysel bir þey yerine, karmaþýk bir öykü içinde birbirleriyle etkileþimde olan karakterlerin olduðu, hikaye anlatan bir film yapmak istiyordum. Tüm bunlar üzerinde çalýþtýðýmýz zamanlarda bir nokta geldi ki, Aaron AuBuchon Zombie Squad’a ya da St. Louis’de her yerde zombiler olduðuna tesadüfi bir gönderme yaptý. Gerçekten öyle ve benim hiçbir fikrim yoktu. Altý yýl önce St. Louis’e geri taþýndýðýmdan beri, küçük bir çocuðu olan bir gazete muhabiriyim. Bu sebeple hayatým iþ ve ev arasýnda gidip gelmekle geçiyor. Þehrimizde geliþmekte olan bu tarz -gayet ciddi hayatta kalma görüþleri ve kan baðýþlarý gibi harikulade toplumsal etkinlikleri ile zombi kýlýðýnda ortalýkta koþuþturma keyfini harmanlayabilen Zombie Squad gibi- altkültürlerle ilgili pek bilgim yok. Çalýþýrken elindekileri kullanman gerektiðine inanýyorum ve burada, St. Louis’de zombilerin kesintisiz bir berekette olan doðal bir kaynak olduklarý ortaya çýkmýþtý. Tabi bende hemen, sayýca büyük topluluklar halinde, hem filmi de kalabalýklaþtýrmaya, hem de bir çeþit çok yönlü sürrealist efekt olarak, bu zombileri oyuncu yapma fikri oluþtu. Benim için gerekli olan bu mesaja olanak tanýdýktan sonra, zombiler ayrýca, þehrin ürkütücü yeraltýndaki, ölümün kol gezdiði sokaklardaki yaþamý da sembolize etmeye yaradýlar. “Bakýþsýz Bir Kedi Kara” sürrealist ve imgesel bir þiir olarak, sýnýrsýz sayýda yorumla kiþiye göre deðiþebilir. Ama filmimde ben, çevirmenin þiiri, reþit olma yaþý gelen genç bir oðlan yosmanýn -ya da transcinsel (kendini karþý cins olarak gören) bir sokak çocuðunun- hikayesi olarak okumasýný izledim. Böylece, zombiler, kýz ve erkek çocuklarý hýrpalamakla tehdit eden tehlikeli üçkaðýtçýlarý simgeliyorlar. Murat’ýn þiirin bir erkek çocuk ya da bir transcinsel fahiþe hakkýnda olmasý fikrini izleyerek, bunu iki baþrol oyuncusuyla dramatize etmek istedim; bazen kendisini erkek çocuk olarak tanýtan çetin bir kýz çocuðu ve bazen kendisini kýz çocuðu olarak tanýtan, bir kýz çocuðu sanýlabilecek güzellikte bir erkek çocuðu. Bu, güzel erkek çocuðunun makyaj testi (kendi fikrine göre) baþarýsýz olunca ve kýz çocuðu olarak çirkin görüneceði sonucuna varýnca, pek iyi sonuç vermedi. Böylece daha sert görünüþlü bir erkek aktörde karar kýldýk ve oyuncunun daha kaba görünüþü ve daha keskin enerjisi nedeniyle bu ikilikle farklý yöntemlerle oynamak durumunda kaldýk. Aklýmdakinden çok farklý bir film olmasýna yol açýldý, ama yine de sonuçta ortaya çýkandan memnunum.”

“Blind Cat Black / Bakýþsýz Bir Kedi Kara” filmi Ece Ayhan’ýn aramýzdan ayrýlýþýnýn 8. Yýlýnda 12 Temmuz 2010 Pazartesi akþamý Ece Ayhan’ý anma etkinlikleri kapsamýnda Ýstanbul KargART’ta ve Çanakkale Yalýhan Ýstasyon Sanat Merkezi’nde eþ zamanlý olarak Bir Sivil Giriþim Kara, Çanakkale Ýçinde, Futuristika!, Enteresan Mevzular Dergisi, Chris King ve Zafer Yalçýnpýnar’ýn katkýlarýyla gösterildi. Ece Ayhan’ýn “Epitafo, Kýlýç, Bakýþsýz Bir Kedi Kara, Bir Fotoðrafýn Arabý” gibi bir çok þiirinin yer aldýðý film Ayhan’ýn insanýn en derinindeki karanlýða nasýl da vakýf olduðunu ve þiirinin ayný zamanda kara bir yeraltý þiiri olduðunu da gösteriyor.

Sanatýn “þahsi ve muhterem” bir þey olmadýðýný sýklýkla belirten Ece Ayhan “Þiir þiirde kalmaz” diyerek þiirin diðer sanatsal türlerle olan organik iliþkilerinin ipuçlarýný verir. Yazýlarýnda, röportajlarýnda hem kaynaklarý hem de açýlýmlarý bakýmýndan þiirin özellikle müzikle ve sinemayla olan iliþkinin altýný çizdiðini görürüz.

Ece Ayhan, “Ben sanýldýðý gibi þiirden deðil, müzikten gelirim, geliyorum.” demiþtir. Kastettiði müzik atonal müziktir ve her besteci de ton dýþý eðilimlerin olduðuna inanmaktadýr. Atonallik’in Birinci Dünya Savaþý’nýn bitiþinden bu yana artýk baþka alanlara da girerek ‘Bakýþýmsýzlýk’, ‘Uçtalýk’, ‘Aykýrýlýk’… anlamlarýna da getirildiðini; bunun insanlarýn yeni bir dilbilgisi ve sözdizimi arayýþý olduðunu vurgular. Ona göre bu durum þiir içinde böyledir ve Ýkinci Yeni þairleri Arnold Schönberg, Alban Berg, Anton von Webern gibi atonal müzik bestecilerinden çok etkilenmiþlerdir. Öte yandan Ece Ayhan, ülkemizde þairlerin büyük çoðunluðunun, çalgýlarý tanýma düzeyinde dahi müzik bilgisi edinmeye yüz vermediklerini, müzisyenlerin ve özellikle de yorumcularýn Türkiye’nin müzik dýþýnda kültür olaylarýyla, oluþumlarýyla da pek ilgilenmediðini düþünmektedir.

Ýstanbul’da yaþadýðý yýllarda sinemaya olan ilgisi de artan Ece Ayhan, bir sürede Sinematek Derneði’nde çalýþmýþtýr. Ece Ayhan’a göre sinemadaki akýmlar, dalgalar, okullar ve görüþler bir bakýma þiir akýmlarýdýr. Kuramsal açýdan sinemada en küçük birim çekimdir ve bu da þiirdeki dizeye karþýlýk gelir. Kavramlar sinemada görüntü yoluyla anlatýlýrken þiirde imge yoluyla anlatýlýr. “Sýký þiirle” “sýký sinema” arasýnda birçok ortak nokta olduðunu düþünen Ece Ayhan her ikisinin de kendisini hemen ele vermeyerek biraz düþünülsün, soru sorulsun kuþkulanýlsýn istediðini belirtir. Ona göre “sýký þiir”de olduðu gibi “sýký sinema” da da çift anlamlýlýk aranmalýdýr. Ece Ayhan, J. Vigo, Bunuel, Godard, Antonioni, Truffaut, Demy, Dovçenko, Resnais ve Tarkovsky’nin ayný zamanda þair olduklarýný düþünür.( Ece Ayhan, “Sinema ve Þiir”, Dipyazýlar) Öte yandan sinema da þiiri etkilemiþtir. Özellikle Ýkinci Yeni þiiri üzerinde 1950 sonrasýnda Fransa’da ortaya çýkan konvansiyonel sinema kalýplarýna bir tepki olarak doðmuþ, kamerayý sokaða taþýyarak doðal ýþýk kullanan, sonsuz kurgulama olanaklarýndan, kamera çalýþmalarýna, ses ve mizansenle oynamaya kadar, yönetmenlerin üsluba olduðu kadar konulara da yenilik getirdiði, Nouvelle Vague/ Yeni Dalga akýmýnýn etkilerini görebiliriz. Bununla birlikte Ece Ayhan Ludingirra dergisinin Mart 1997 sayýsýndaki “Esas Duruþ Mülkün Temelidir” baþlýklý yazýsýnda “sivil þiir” kavramýný ilk kez 1966’da kullanan P.P.Pasolini’den aldýðýný açýklamýþtýr. Pasolini’nin ayný zamanda bir þair olduðunu, þiir yazarkenki yoðun metafor kullanýmý ve örtük anlamlarla çevrelenmiþ tavrýný sinemaya geçiþinden sonra da sürdürdüðünden, sinemasýnýn “Þiir Sinemasý” olarak adlandýrýldýðýný belirtmeden geçmeliyim.

Ece Ayhan’ýn þiirin müzikle ve sinemayla ilgisini/iliþkisini kurcalarken oluþturduðu bu düþünsel tutum, elbette ki onun “kaybedeceði baþtan belli olan insanlarýn” safýnda yer almasýndan, etiði insanlýk basamaklarýný geçmenin bir yöntemi olarak görüp öncelikle etik olarak sýký durmanýn kavgasýný vermesinden, mülkiyete iliþmemesinden, resmi tarih söyleminin dýþýnda tarihi kurcalamasýndan, yaþama ve insana olan çok yönlü bakýþýndan baðýmsýz deðildir. Þiirleri, yazýlarý, aykýrý ve muhalif çizgisiyle etkilerinin bu uslu coðrafyayý çoktan aþtýðýna tanýklýk ettiðimiz Ece Ayhan’ýn þiiri þiirde kalmayarak yeni yollara revan olmaktadýr.


Semra CANBULAT

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.