Moda - Soda Fena Eleştiriyor! - Sebia Karaesmen

26 Ağustos 2007 04:58 / 1508 kez okundu!

 

Sevgili editörüm benden, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin Mezuniyet Kataloğu’yla ilgili fikrimi sordu ve bir yazı rica etti... Böylece bu seferki yazımızın konusu bu çalışma oldu. Ben böyle çalışmaları b

Tasarımda, ister giyim ister mobilya ister başka bir sektör ürünü için olsun, bu işle ilgilenen kişiler kuşkusuz özgür ruhlu olmalıdır. Bu özgür ruhların özgün olması ise kolay bir süreç değildir. İşin içinde bilim ve sanat eleledir. Bu alt yapıyı oluşturmaksa çok sıkı bir disiplin gerektirir. Tasarımcılar kendilerini ekonomik, sosyal, kültürel ve sanatsal değişimlerin merkezinde bulurlar. Yaptıkları her çalışma özgün olduğu kadar bir o kadar da ince teknik detaylarla donanmalı ama aynı zamanda sanatsal özgünlükten pay almalı ve ticari olabilmelidir. Bunun sonucu olarak da hafızada iz bırakabilmek, nihayetinde tüketilme tutkusuyla kitlelere ulaşmak tüm tasarımcıların rüyası sayılır...



Hal böyle olunca...Bence böyle bir çalışma, her yıl merakla beklenmeli, sektöre yeni ufuklar açacak pırıltılar barındırmalı, bu genç yetenekler sektörde ihtiyaç duyulan yerlere hemen yerleşebilmeli.

Yapılan bu çalışma benim penceremden bakılınca henüz yetersiz. Öncelikle güncel ve kapsamlı değil. Heyecanlandırmıyor; ışık ve renk yok, genç yenilikler hissedilmiyor... Giyim onlarca detay ve kategoriden oluşur bunu bile hissetmiyoruz. Yöresel üstünlükler de hissedilmiyor...



Öncelikle, ben öğrencilerimi zevklerine göre kategorize ederdim. Size çok iddalı gelebilir ancak bu bir zorunluluktur. Tıpta nasıl altı yıl sonra ihtrisas sahibi olmak için en az bir dört yıl daha okursunuz. Ya da tektil mühendisi olduğunuzda bir uzmanlık alanınız olur onun gibi... Sevgili genç mezunlar ne olmak istediklerini bilerek mezun olmalı. Yaşadıkları ülke Fransa, İtalya, İngiltere, Amerika veya Japonya değil... Türkiye!

Bu giyim sektörü bir derya... Kumaş ve tasarım elele tutuşur ve bizim yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olur. Günümüzde, giyinmek bir zevkten öte bir iletişim biçimi... Bu gerçek artık çok küçük yaştan hayatımıza giriyor. Şimdi yapılan çalışmaya bakalım... Böyle bir çalışma gerçek bir "trend" çalışmasını yansıtmalı ve çok daha kapsamlı olmalı. İçeriğinde bebek–çocuk, pijama-gecelik, gece kıyafeti bay-bayan, teknik spor giyim, günlük giyim, hafta sonu rahat giyimi, dış giyim gibi bölümleri ve bunların alt segmentleri olmalı.... Yani pamuk cennetinde otur, çevren onlarca yüzlerce imalatçıyla dolu olsun, bu durumda bizim derya gibi olmamız gerek... Deri ise bir diğer malzeme ve o konuyla ilgili tasarımlar da kuşkusuz böyle bir çalışmada yer almalı.



Hepimiz Nike, Adidas, Converse koleksiyonlarına para harcıyor hatta almadıklarımız için hayıflanıyoruz. Oysa bu heyecana uygun ürünler bu çalışmada yok. Üstelik İzmir bu konuda kendince isim yapmış firmalara sahip.



Çocuk ve bebek için hiç bir çalışma yok... Nüfusu bunca genç olan, çocuk seven bir ülkede yaşa bu konuda kalem oynatma. Üstelik çocuk, yetişkin gibi değildir. Hızlı büyür, bir bayram giydiğini öteki bayram giymez. Çocuğa sadece annesi babası almaz, anneannesi, babaannesi, halası, teyzesi, dedeleri, amcaları ve dayıları da hediye alır... Üstelik şehrimizde oldukça parlak çocuk markaları var....



Gelelim gecelik pijamaya... Şehrimizde bu konuda da oldulça tanınmış markalar var ... Üstelik bu başlık son zamanlarda ayrıca heyecan verici oldu... Eve gelince günlük giyisi atılır belli biz saatten sonra geceye hazırlanırsın, ya da okul arkadaşınla pijamaları giyip geyik yapacaksındır, ya da pijamaları giyip özlemle beklediğin bir film izliyceksin, hem de çok sevdiğin biriyle... Örnekleri uzatmak kolay... Ancak bu konuda da bir kalem oynamamış... Gençlere yakışan ‘pink’ gibi çalışma da bu sayfalar arasında yer almalıydı.



Gelelim abiyeye... Memlekette, düğün dernek bol, mezuniyetler, sünnetler... Üstelik, bu konu çok sıkıcı çünkü her yaşa uygun giysi bulmak çok zor... Bu arada bu konuda çalışan oldukça sıkı bir takım var şehrimizde...



İşe giderken ne giysek? Bu önemli bir konu... Hangi çanta, hangi pabuç... Fular, kolye, küpe..



Ben olsam öncelikle her konudan tasarım hazırlanmasına öncelik verirdim. Kumaşlar konuşmalı... Renkler ah renkler... Onlarsız olur mu? Hele desenler... Her türlüsü... Onlar kendi içinde ayrı bir şiirdir. Giysiyi giyen onu zevkle taşımalıdır. Giysinin giyildiği o ilk an var ya, işte o an, sırf keyifdir. Tüm resimlerde o hissedilmeli. Tasarım bir ‘concept’se yani bir kavra,m bir düşünceyse o zaman aslında o her şeyiyle bir bütündür; ayakkabısı, saçı, tokası, takısı, fotoğraf çekim mekanı, pozu her detay bir bütünün birbirnden önemli ancak bir o kadar önemli detayıdır.



Kumaş çeşitleri ve desenleri göz almalı, çiçekli desenle, ekoseyi, geometrik desenle çizgiliyi ahenkle dans ettirmek gerek... T-shirtler ve baskılar ayrı bir ekol olmalı...



Bunca detayın sıkı bir takım istediğini ben oldukça iyi biliyorum. Hatta sıkı bir bütçe bile gerek diyeceksiniz... Evet sıkı ya da gevşek bir bütçe gerek... Ancak bu bir özel üniversite, üstelik Hakkari'de değil, İzmir de... Bu proje aslında hepimizin, çünkü biz tekstil kentiyiz. Bu işler sanayi–üniversite işbirliği içinde bir efsaneler silsilesine imza atabilir... Yeter ki proje iyi planlansın...



Konuyla ilgisi olmıyanları baymıyayım; kısa kessem iyi olacak. Bence bu çalışmaların yılmadan en iyi şekilde devam etmesine destek olalım... Hepsi bizim çocuklarımız, amacımız tek... Onlara güzel bir gelecek hazırlamak.



Sevgili gençler, gelecek sizlerin... Sizler isteklerinizde ısarlı olun, neyi neden istediğinizi iyi bilin, yılmayın sonunda unutulmazlara imza atacaksınız. Unutmayın bu sektör bir derya! Hepinize bir yer mutlaka olacak... Tek yapacağınız ne istediğinizi çok iyi tanımlamak. Bunun için de yılmadan her kapıyı çalın, çok okuyun ve düşünün...



Neyse konuyu bu şekilde uzatmak mümkün... Eğitimcilere karışmak olmaz, bir bildikleri vardır diyerek; burada bitiriyorum.



Bu yazı sadece "eğer ben olsaydım bu heyecanlı projenin başı" başlığı altında fikirler uçuşturmaktı. Ancak baş ben değildim ama olsun küçük bir fikrim vardı, affınıza sığınarak, söyliyeyim dedim...



Gelecek sefer "bu kış ne giysek?" defilelerinden bir kaç resim olacak...


Sevgim ve desteğim sizinle...


Sebia =)

 

Bu yazıyı Facebook'ta paylaşabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaş
0
Yorumlar
Uyarı

Yorum yazabilmek için üye olmalı ve oturum açmalısınız.

Eğer sitemize üye değilseniz buraya tıklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eğer üye iseniz oturum açmak için buraya tıklayın.