KAYIP KEDÝ - SÖYLEÞÝ

28 Mart 2020 17:11 / 1642 kez okundu!

 

 

Yazarýmýz Sadýk Yemni ile, son kitabý "Kayýp Kedi" ile ilgili olarak yapýlmýþ bir söyleþi var. Efnan Atmaca'nýn yaptýðý bu söyleþiyi S. Yemni okurlarýnýn ve meraklýlarýn dikkatine sunuyoruz.

 
****
 

"KAYIP KEDÝ" -  SÖYLEÞÝ

 

1 - Sizinle ‘Yatýr’ üzerine konuþtuðumuzda romanlarýnýz türü için trildeme tanýmýný yapmýþtýnýz. Bu kez mistisizm ile sihiri dýþarýda býrakýp sert bir gerçeklik kurgusunu tercih ediyorsunuz. Neden bu kez böyle bir yola baþvurdunuz?

Yatýr söyleþimizin üzerinden tam on yýl geçti. Ben bu arada Amsterdam’da dergicilik ve kendi kurduðum think tank kulübünün moderatörlüðü yaptým. Kültürel organizasyonlarýn idari kadrosunda yer aldým. Mistisizm, bilimkurgu türlerinin yanýsýra gazete ve dergilere siyasi makaleler, denemeler yazdým.  Röportajlar yaptým. Tematik paneller idare ettim. Avrupa’daki göçmenlerin nabzýný tuttum. Gerçek dünyanýn sesleriydi bunlar. Son polisiyelerimde siyaseti ve küresel tezgâhlarý konu edindim. Böyle bakýnca doðal bir geliþim, yönelim süreci gibi görünüyor. 

 

2- Biraz önce de bahsettiðim gibi kitapta sert bir gerçeklik hakim. Paralel yapý kitabýn merkezine oturuyor.  Son dönem Türkiyesi’ni size göre ne kadar þekillendirdi bu siyasi yapý?

Paralel Yapý denilen þey bir Üst Akýl projesi. Paralel derken cemaatýn tamamýný deðil,  bu yapýya ait piramidin üst kýsmýný, ‘Güdümlü Ýhanet Departmanýný’ kastediyorum. Ýran’daki Hümeyni devrimi ilham vermiþ olmalý bir yanýyla. Vesayet 2.0, Gladyo 2 gibi kod isimleri takýldý malum. Bu yapýlanma Cumhuriyet tarihinin en büyük dönüþtürme projelerinden biri olmak üzere planlanmýþtý. Paralelin baþý olan zatýn bir ‘Kukla Halife’ olmasý tasarlanmýþtý. Oturacaðý saray bile hazýrdý. Bürokraside, ticarette, eðitimde girmedikleri, sýzmadýklarý bir yer olmadýðý için toplumsal ölçekte etkin oldular.  Genç beyinleri etkilediler. Ýnsanlarý devlete karþý kullandýlar. Hayati bilgileri toplayýp malum ülkelere servis ettiler. Ýslami deðerleri yozlaþtýrdýlar. Sulandýrdýlar. Bulandýrdýlar hatta. Bunun için bilumum takiye yöntemlerini kullandýlar. Balyoz davasý gibi örneðin siyasi davalarý yozlaþtýrdýlar. Parayla, güçle baþtan çýkarak polis-savcý-hâkim üçlemesini kendi þahsi çýkarlarý için kullananlar oldu.  Dokunduklarý her þeyi kirlettiler. Ýnsanlar meyus oldu. Umarsýzlýða kapýldý. Bu faaliyetleriyle halkta büyük bir öfke biriktirdiler. Sonra halktaki birikmiþ öfkeyle mücadeleci ruh birleþti ve bugünlere geldik. Þu anda cemaat ülke içinde iflasýn eþiðindedir. Kredisi çok kötüdür. Bu haliyle belini doðrultmasý artýk imkânsýzdýr. 

 

3- Siz neden Türkiye’nin son yýllarýnýn en büyük hesaplaþmalarýndan birini kitabýnýza konu etmek istediniz?

Son on yýlda Türkiye’ye dýþarýdan bakarken, yabancý gazete ve televizyonlardan Türkiye’yi okurken yavaþ yavaþ meseleye uyandým. Büyük resim denen þeyi görebildim sonunda.  Ben 2005-2012 yýllarý arasýnda Hollanda Türk Yazarlar Kulübü baþkanýydým. Gazetecilik dergicilik yaparken diðer siyasý ve toplum kuruluþlarýnýn yaný sýra cemaati de tanýdým. Tanýdýðým insanlarýn saflýðýndan, samimiliðinden ve çalýþkanlýðýndan olumlu etkilendim. Türkçe Olimpiyatlarý’ný matah bir þey sandým bir ara. Bir üçgenden söz edilir malum. Alt tarafý ibadet, orta tarafý ticaret, üst tarafý hiyanet þeklinde bölmelenmiþtir. Ben alttan iki bölümü görebildim haliyle. Ýhanetin ölçeði, kumpasýn yýkýcý inceliði beni þoke etti sonradan. Bu þok gördüðünüz gibi hemen bir kitaba dönüþtü. Kayýp Kedi roman türünde ilk ‘Paralel’ konulu kitap oluyor. Paralelcilerin zihninden onlarýn iç dünyalarýný gösteriyor. Behti Ülger karakteri kayda deðer bir iç çatýþma yaþýyor örneðin. Ýmanýný geri kazanmaya çabalýyor. Kendi sistemlerini içeriden irdeliyor. 

 

4- Kitabýn sürprizini kaçýrmak istemem ama konu içinde ‘dýþ mihraklar’ oldukça etkin. Siz politik tüm günahlarýn suçunu dýþ mihraklara mý yüklüyorsunuz ya da ne kadarýný yüklüyorsunuz?

Dýþ Mihrak sözü zamanýmýzda biraz anlamsýzlaþtý. Küreselleþen dünyada içiçeyiz; dýþ halkalarý kesiþen, sürtüþen, yer yer füzyonlar oluþturan hayatlarý sürdürüyoruz. Ben kendim de dýþ öðeyim bir yanýyla. Bir Avrupa ülkesinin pasaportuna sahibim. Ama adým soyadým yerli. Bir ülkede aksaklýklar, mazlumlar yoksa ve ahali birlikse dýþ mihrak hiçbir halt edemez. Her þey içle ilgilidir aslýnda. Dýþý anlatmam içerisinin tasavvur edebilmesini kolaylaþtýrmak içindir. Ýçeride algý yamukluðu, mukallitlikte mutasyon, tektipleþme tsunamisi, analitik olmayan eðitim, tarih bilinci zafiyeti, dil yetersizliði, deðerler erozyonu vb. gibi arýzalar var. Atýlan siyasi adýmlar çok þeyi belirliyor. Þu anda Türkiye’de kapsamlý bir Alevi açýlýmý bekleniyor örneðin. Bu yapýlmazsa, Das Vierte Reich Amca ya da baþka bir merci Alevi-Sünni sürtüþmesinden medet umabilir. Rakibiniz niye zayýf noktamdan vuruyor diye þikâyet edemezsiniz ki. Tedbir alýnmasý gerekiyor.  

 

5 - Kitapta Türkiye’ye karþý kurulmuþ büyük kumpaslarý ortaya çýkarmak için görevlendirilmiþ bir ekip var. Siz yurtdýþýnda yaþayan biri olarak daha objektif bir bakýþ açýsýna sahipsiniz. Dýþarýdan bir gözle baktýðýnýzda kurban gibi mi görünüyor Türkiye yoksa bu kumpaslara gönüllü bir hali de var mý?

Emre Tuðrul yeni James Bond’umuz. Emperyal (emperyalist deðil) bakýþ ve donatýmla mücehhez. Ben de böyle bakarým dünyaya. 40 yýl oturduðum coðrafyadan etkilendim tabii ki bir ölçüde. Dünyaya geniþ bakan, her yeri gören, uzun vadeli plan yapan bir zihniyet bu. Türkiye dýþarýdan bakýldýðýnda dünyanýn çok mutena bir yerinde bulunduðu, bu deðerin (gaz borularý, bor ve toryum deðil sadece) bir baþka ülkeyle kýyaslanamayacak kadar özel olduðu açýkça görülüyor. Bunun ne olduðunu anlayabilmek için dinler tarihini, paranýn hikâyesini iyi bilmek, kendi yakýn tarihini hatmetmiþ olmak ve yabancý medyayý okuma becerisini edinmek gerekiyor. Bunlarý ortalama bilmeyen dünyada ne olup bittiðini kolay kolay çözümleyemez. Böyle baktýðýmýzda kumpaslara açýklýk ve gönüllülük az önce deðindiðim zaafiyet alanlarýnýn varlýðýndan oluþuyor. Bu bölgede rekabet çok sert ve gaddar. Dünya yeniden yapýlanýyor. Güç paylaþýmý mücadelesi çok acýmasýz ve kuralsýz. Ayakta durabilmek için kodlarý doðru okumayý becermek gerekiyor. Devletin bütün kurumlarýna olduðu gibi MÝT’e de düþen görev bayaðý çetin. 

 

6 - Mesela siz Gezi Olaylarý’ný nasýl deðerlendiriyorsunuz?

Ben Durum 429 (2007 – Everest Yayýnlarý)  kitabýnýn yazarýyým. Þimdi edeceðim ilk birkaç cümlemin gerçekliði ispatlý durumda yani. Anarþist damarý çok önemserim. Bu olmazsa toplumun yaratýcý asabiyeti bitmiþ tükenmiþ demektir. Ben sýradan bir üniversite öðrencisi olsaydým hem meraktan hem de özel hayata baský varmýþ algýsýna kapýlarak öfkeyle Gezi’deki yerimi alýrdým. Aðaç, Topçu Kýþlasý, AVM, gaz ve tazyikli su bunun için yeterli olurdu. 31 Mart Vakasý’nýn arka planýný ve Topçu Kýþlasý’nýn neyi sembolize ettiði okulda öðretilmediði için bilmezdim haliyle. Daha iyi ve keyifli yaþayacaðým bir þehir hayali için meydana çýkardým. Damarlarýmdaki deli kanýn sürüklemesine býrakýrdým kendimi. Yani doðru bildiðim þeyler, tasavvur ettiðim portre gerçek olmasa da bu böyle olurdu. 

 

Gezi’de baþlangýç buydu. Daha doðrusu koçbaþý þeklinde sürüklenen kesim buydu. Hissiyatlarý, çoþkularý, öfkeleri, enerjileriyle toplumun has bir damarýydý. Ama asýl kumpas Turuncu Devrimimsi dýþ-iç ortak vesayet hamlesiydi. Ortaya çýkanlarýn kim olduðu, ne yaptýklarýna bakýnca hemen belli oluyor. CNN ve Das Spiegel ve Batý medyasýnýn heyecaný falan da artýk kaymaðý bunun. Þu anda her þey çok ortada. Ukrayna’nýn hali malum. Sokakta ortalýðý kýrýp dökenler ne kadar piþmandýr. Kullanýldýlar. Ülke ikiye bölündü. IMF borç vermezse açlar. Gezi’nin arkasýnda da böyle bir plan vardý. Filanca þunu dedi, þöyle yapýlsa böyle olurdu gibi laflar ayrýntý kabilinden fikir kýymýklarý. Kýymeti harbiyesi yok. Önemli olan dev koçbaþý ve onu kullanmak için plan yapmýþ kesim. Bunu görmek lazým. 

 

7 - Kitapta yüksek teknolojiye de oldukça yer veriyorsunuz. Size göre günümüzün ve geleceðin en büyük savaþ makineleri teknolojik ilerleme mi olacak? Ýnsanlara ihtiyaç giderek azalacak mý?

Ýnsanlara ihtiyaç azalacak. Azaltýlma yönüne gidilecek. Þu anda yapýlýyor zaten. Afrika tenhalaþtýrýldý. Maden yataklarý ve tarým alanlarý olarak Batýlý elitler için bekletiliyor. Orta Doðu’nun hali malum. Diðer yandan ilerleyen teknoloji namahrem bir hayata itikledi bizi. Giderek alýþmaya da baþladýk. Kitapta teknoloji kullanýmý çok doðal. Zamanýmýzda gruplar arasýndaki kapýþmada azami teknoloji kullanýlýyor. En ilginci de ‘Her þeyi gören ve duyan’ olmaya talepteki yoðun istektir. Adeta dinsel bir yönelim. Böylelikle rakibi dinlemek, hamlelerini tahminin yaný sýra izlemek hayati bir önemi haiz. Kayýp Kedi’de bu çabalara sýkça tanýk oluyoruz.

 

8 - Yine sürprizi kaçýrmak istemem ama kitap sanki biraz ucu açýk bitiyor. Bu yarattýðýnýz Seksek Ekibi’nin maceralarý devam edeceði anlamýna mý geliyor? Yoksa Türkiye’nin paralelcilerle daha çok uðraþacaðý anlamýna mý? 

Emre Tuðrul gelecek serüvenlerde küresel siyasetin dümen suyunda serüvenler yaþayacak. Bugünün en sýcak konularýnýn göbeðinde duracak. Eskiden yazarlar Batýlý ajan gözüyle romanlarda bizi anlatýrdý.  Örneðin Ian Fleming’in Rusya’dan Sevgilerle adlý kitabýnda James Bond ilk kez müþerref olduðu Türkleri þöyle  tasvir eder:

Demek ki modern Türkler þu gördüðü esmer, çirkin, mütevazý duruþlu memurlardý. Bir müddet Bond onlarýn kalýn sesli harflerin ve U seslerinin bol olarak kullanýldýðý konuþmalarýný dinledi, uysal, terbiyeli duruþlarýný yalanlayan canlý, kara gözlerini seyretti. Daðlardan henüz inmiþ kýzgýn parlak, vahþi gözlerdi bunlar. Asýrlardan beri davar sürülerini gözlemeye, tozlu bozkýr ufuklarýndaki en küçük hareketleri dahi sezmeye alýþmýþ gözler. Bunlar eldeki býçaðý görmeden sezen, yiyecek kýrýntýlarýný ve kuruþlarý santimine kadar sayan, satýcýnýn titreyen parmaklarýný farkeden gözlerdi. Sert, itimatsýz, kýskanç gözler

                                                                                             Baþak yayýnlarý. 1965. Sayfa 83.

 

Þimdi sýra bizde. Biz de onlarý yazacaðýz. 

 

Cemaatýn ‘Güdümlü Ýhanet Departmaný’na  gelince, bu bir süreç. Tsunami vurdu toplumumuza. Artçý depremler olacak ve esas hasarýn onarýmý uzun sürecek. Bir nokta daha var. Paraleli, ‘Protestan Müslüman’ ve yurtdýþýndaki okullarda beyni yýkanmýþ öðrenci yetiþtirme makinesi gibi tasavvur ederseniz belli ölçüde baþarý kazandýðýný düþünebilir ve bu þartlarda misyonunu tamamladýðýný söyleyebiliriz.  

 

Bir anekdot anlatayým. Yýl 2004. Hollandalý alt kat komþumla bir sohbette bana ‘Ilýmlý Müslüman’ terimini kullanýnca tepki vermiþtim. Post Modernizmde eþcinsellik aþýrý vurgulanýr malum. Ýtirazýma þaþýnca ona buradan yaklaþtým. ‘Ilýmlý eþcinsel deniyor mu?’ dedim. Telaffuzundan bile korktu. ‘Tabii ki demeyiz.’ dedi. ‘Cinsel tercihi böyle sýnýflandýrmýyorken, bin beþ yüzyýllýk bir dinin mensubunu nasýl kategorize edebilirsin?’ deyince terimin abesliðini kavradý. Dinler Arasý Diyalog da böyle bir fesatlýktýr. Neyse ki itibarý iyice söndü. 

 

Yaný lafýn kýsasý Vesayet 2.0’ýn kalýntýlarý ve yapýmdaki Vesayet 3.0 kahramanýmýzýn konusu olabilir ileride. 

 

9 - Kitapta sinematografik bir kurgu dikkat çekiyor. Böyle bir kurguyu neden tercih ettiniz?

Ben iflah olmaz bir film âþýðý olarak sinematografik anlatýmý otomatik olarak yaparým. Bütün romanlarýmda böyledir. Bazen daha yoðunlaþýr. Bölümlerin kesimi sýrasýnda kendimi bazen film montaj aparatýnýn arkasýnda oturur gibi hissederim. Kayýp Kedi’nin bir gün film yapýlmasýný isterim tabii. O ünlü romaný ve filmini hatýrlayýn. ‘Kim korkar hain kurttan?’

 

10 – Kitaptaki kahramanlardan biri Borges çevirmeni. Borges de konu ediliyor kitapta. Buna da biraz deðinseniz. 

 

Borges’in özellikle Alef adlý öyküsünü kitabýn içinde bir deneme gibi iþliyorum. Alef’le kurguya bir katman daha ekleniyor. Merkezi her yerde, çevresi hiçbiryerde olan bir küreyi hayal etmeye çalýþýn. Ana konuya bayaðý uygun. Bir de sert, acýmasýz dünyada edebiyatýn teskin ediciliðine sýðýnan kadýn izleði oluþuyor. Daha baþka noktalar da mevcut haliyle. Tlönlüler gibi. Bunu keþfetmeyi Borgessever okura býrakalým. 

 

11 - Son olarak kitabýnýzý kediniz Fýkýr’a ithaf ediyorsunuz. Ýlginç bir hikayesi var bunun. Bundan da bahseder misiniz?

Bu kitabýn kurgusunu hazýrlarken adýný Kayýp Kedi olarak kararlaþtýrmamdan bir hafta sonra çok sevdiðimiz ve güç bela yaþatarak büyüttüðümüz kedimiz Fýkýr kayboldu. Aradan neredeyse bir yýl geçti. Bu nedenle kitabý ona ithaf ettim. Baþlýk Kayýp Kedi, yayýnevi Kýrmýzý Kedi, ithaf kediye. 3 kedi bir araya geldi

 

Söyleþi: Efnan Atmaca

Aktaran: Sadýk Yemni

 

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.