Sadece vicdanlarýmýz kaldý

10 Kasým 2012 16:20 / 1258 kez okundu!

 


Bir gün sabah kalktýðýnda herkes birbirine, "günaydýn hain komþum, günaydýn hain arkadaþým, iyi iþler hain esnaf komþum…" diye hitap ederse þaþýrmamak gerek. Çünkü iktidarýn muhalefeti, muhalefetin iktidarý ara ara vatan hainliði ile suçlamasý sýradanlaþtýðý gibi artýk bu suçlamalar yerel yöneticilere kadar indi. Tüm bu partilerin yandaþlarý, destekçileri de bu ülkenin insanlarýný oluþturduðuna göre ‘’vatan haini’’ olmayan insan kalmadý demektir.

Ne kadar kolay suçlama yöntemi? Bir gruba veya insana vatan haini dediðiniz andan itibaren bir daha bu grup veya insanla iletiþim kurmada, sorun çözmede birlikte olabilir misiniz? Her þeyden önce insani iliþki kurabilir misiniz? Bu tür bir suçlama bir öteleme, baðlarý koparma deðerleri yitirme, tüketme eyleminin yeni bir versiyonu deðil midir? Hele bu da cumhuriyet ve Atatürk deðerleri üzerinden yapýlýyorsa çok daha vahim durum demektir.

1980 12 Eylül askeri darbesinde, darbecilerin iþkencecileri tarafýndan Mamak, Diyarbakýr, Þirinyer, Metris gibi askeri ceza evlerinde günde beþ vakit namaz kýldýrýr gibi Ýstiklal Marþý'nýn on kýtasýný ve Atatürk ilkelerini zorla ezberlettiriyorlar, ezberleyemeyen, Türkçe ve okuma yazma bilmeyenleri vatan hainliði ile suçlayarak tazyikli soðuk sularla ýslatýp kalaslarla dövüp iþkencelerden geçiriyorlardý. Müþerref Akay isimli bir þarkýcýnýn sadece "Türkiyem Türkiyem" þarkýsýný saatlerce her gün en yüksek desibel sesle dinlettirerek, psikolojik olarak beyinleri zorluyorlardý. Sözüm ona darbeciler bu eylemleriyle de cumhuriyete ve Atatürkçülüðe sahip çýkma adýna yapýyorlardý.

Ne oldu? 32 yýl sonraya bakalým. Yaklaþýk 29-30 ilde örgütlenmiþ, tam anlamý ile bir Türkiye partisi yok. Adý konulmamýþ bir iç savaþ var, terör var. Asker, polis analarý, babalarý, eþleri, çocuklarýnýn, eþlerinin bu bölgede öldürülmesinin endiþesi ve korkusu içinde yaþýyor. Nitekim de her gün onlarca ölüm haberleri alýnýyor. Hapishaneler dolu, açlýk grevleri baþlamýþ, her yerde eylem...

Býrakýn ceza evlerinde o dönem belirli bölge insanlara yapýlan baský ve iþkenceyi, bu iþkenceler ve baskýlar o kadar ileri boyutta oluyordu ki, bu ceza evlerinde tutuklu bulunan en milliyetçi, en ülkücü, en Atatürkçü kesimler tarafýndan bile bu davranýþlar nefretle karþýlanýyordu. AKP’nin 2010 yýlýnda anayasa deðiþikliði ile ilgili referandumunda bu cezaevlerinde bulunan milliyetçi, ülkücü kesimin ‘’Anayasa deðiþikliðine evet’’ demesi boþuna deðildir.

Bu ülkedeki insanlarýn çok büyük bir kesiminin Cumhuriyetle ve Atatürk ile bir sorunu yok. Tarafsýz bir araþtýrma þirketinin yaptýðý kamuoyu araþtýrmalarýnda AKP’ye oy verenlerin % 27'si ben Atatürkçü ve sosyal demokratým diyor. Hele bizim Selçuk’ta bu sayý % 80- 90'a varýr. Muhafazakar hatta bazý kesimlerin cumhuriyet karþýtý olarak iddia ettiði partinin içinde bu sayý büyük sayýdýr. Ayrýca yarýn, cumhuriyet gerçekten halkýn arasýnda da ciddi sorun olursa yani "cumhuriyet mi?" ayrýþmasý yaþanýrsa bu sayý olaðan üstü bir artýþla cumhuriyet lehine dönecektir. Ýþte bu yüzdeleri, gerçek sosyal demokrat benim, cumhuriyetçi ama demokratik cumhuriyetçi benim deyip de alamýyorsan sorun sende demektir.

Daha önceleri ve devamlý yapýldýðý gibi doðru dürüst politika üretemeyip, cumhuriyetin, Atatürkçülüðün arkasýna gizlenip, her alanda bu deðerleri bir basamak olarak kullanýp farklýlýklarý, zenginlikleri, deðerleri ötelemede, yalnýzlaþtýrmada araç yaparsanýz halk sizi yalnýz býrakýp, kenarýnýzdan dolanýp gider.

Halkýn özgürce deðerlerine sahip çýkma ve kutlamasý hakkýdýr. 29 Ekim'de Ulus'ta kutlama yapanlarýn dövülmesi son derece yanlýþtýr. Bunlarý yasaklayanlarla cumhuriyetin ve Atatürk’ün arkasýna gizlenip politika üretemeyenlerin davranýþlarý aynýdýr.

Gönül ister ki Anýt Kabir’e 30 bin Selçuklu gitsin. Ama gönüllülük ve inanç temelinde gitsin veya götürülsün. Saðýr sultanýn bile duyacaðý panayýr havasýnda, sanki bir yerlere mesaj verircesine Anýt-KABÝR’E gidilmez. Yapýlmasý gereken, Selçuk’taki politik partilerden oluþan bir komisyon kurulmalýydý. Bu komisyon gidecek insanlarýmýzý kendi paralarý ile gitmesini, parasý olmayan ama gitmek isteyenleri de götürecek yollar bularak organize etmeliydi. Böylece ‘’vatan hainliði, çapsýzlýk, beceriksizlik’’ nitelendirmeleri ortadan kalkacaðý gibi, bunu þov olarak, siyasi ikbal için, seçim yatýrýmý için, muktedir olmak için kullanýlacak denilen ön yargýlarý da ortadan kaldýracaktýr.

Aklýma gelmiþken, 1961'li yýllarda Eskiþehir Cer- Atölyesinde, bir kýsým parçalarý da ithal edilerek yapýlan Devrim marka otomobil, 1960 darbecilerinin baþa getirdiði Cumhurbaþkaný Cemal Gürsel bindiðinde yarý yolda kalmýþtý. Devrim adý verilen bu otomobilin dýþýnda bir otomobil dahi üretemediðimiz, ‘’muasýr medeniyetler’’ seviyesi hedeflendiði halde doðru dürüst bir bilgisayar bile üretemeyen, dünyanýn Bilgi Ekonomi çaðýna geçtiði bu dönemde tüm teknolojisini dýþardan alan bir ülke olarak ne yüzle Atatürk’ün karþýsýna çýkacaðýz. Hele de yýllarca askeri vesayet altýnda inin inim inleyen bir toplumdan ‘’vicdaný hür, düþüncesi hür, davranýþý hür nesiller’’ çýkaramadýðýmýzý Atatürk’e nasýl anlatacaðýz?

‘’Vatan hainliði, þerefsiz’’ yaftalarýndan sonra, son hafta politika literatürüne (+18) uyarýsý ile bile anlatýlamayacak ‘’bahtsýz Bedevi, kutup ayýsý’’ polemiði girdi. Politikacýlar, lütfen siyaseti buralara indirmeyin. Saf, temiz, dürüst insanlarýmýzýn sadece vicdanlarý kaldý. Hiç olmazsa insanlarý vicdanlarý ile baþ baþa býrakýn.



Sabahattin ÝZCÝOÐLU

10.11.2012

Son Güncelleme Tarihi: 10 Kasým 2012 16:21

 

Bu yazýyý Facebook'ta paylaþabilirsiniz+:
Facebook'ta paylaþ
0
Yorumlar
Uyarý

Yorum yazabilmek için üye olmalý ve oturum açmalýsýnýz.

Eðer sitemize üye deðilseniz buraya týklayarak hemen üye olabilirsiniz.

Eðer üye iseniz oturum açmak için buraya týklayýn.